KOMİSYON KONUŞMASI

HASAN ÖZTÜRK (Bursa) - Hocam, sunum için teşekkür ediyoruz; şeffaf tespitler için de teşekkür ediyoruz.

Şimdi yani yol haritasını... İşte, altyapı sonuçta insan, insan kaynağı, veri standardizasyonu, veriyi toplamak çok önemli ama burada, tabii, şu benim dikkatimi çekti: En fazla katkı koyanın, dünyada 92'nci olmuş Erciyes Üniversitesinin olması ama diğer üniversitelerimizin adını, yaygın olarak bildiğimiz, işte, İTÜ de ODTÜ de Boğaziçi de Bilkent de... Bu üniversitelerimizi, daha doğrusu üniversiteleri, aslında bu konuda, özellikle bilimi üretme noktasında herhâlde tam ortaya konuşlandırmak lazım. Sonuçta, üniversitelerimizin burada bir ilgi eksikliği mi var ya da bizim bu konudaki insan kaynağımızı kaybettiğimizin bir sonucu olarak mı böyle bir sonuç da var? Diğer üniversitelerimiz niye yok ya da varlarsa nerelerdeler konusu önemli. Sonuçta bu sadece bugün ol demekle, hadi yapalım demekle... Ya da şimdi bütün yükü Meclise bırakıyorsunuz. Meclisimiz burada bir yol haritası çıkaracak veya önümüzü açacak kısmı da çok gerçekçi değil yani. Çünkü sonuçta burada devletin yapması gerekenlerin yanında üniversitenin, sermayenin ve bunun devlet tarafından da tabii ki desteklenmesinin önemli bir rolü olduğunu düşünerek... Ben de aynı zamanda bir bilgisayar mühendisi olarak söylüyorum. Gerçekten bir süreklilik istiyor bilgi, bilim, aynı şekilde yazılım ve yazılım sektörü de. Türkiye'de de sonuçta bunu geliştiren, tabii ki etkileşen birçok model var ama yazılım sektöründe de birçok kurum oluşturmak yerine bir kurum altında belli bir organizasyonla standartlaştırmak daha kolay olmaz mı? Bu konuda ne düşündüğünüzü önemsiyorum.

Yine, aynı şekilde yani Türkiye'yi hızlı rol almak adına tam olarak nereye konuşlandırmak lazım? Sadece sağlık olarak... Bugün sağlık konuşuyoruz ama siz konunun içinden olduğunuz için yapay zekânın nereden başlamak bizi bu trenin lokomotiflerinin, trenin çektiği vagonlarından biri yapar?

PROF. DR. ŞEREF SAĞIROĞLU - Evet, teşekkür ederim.

Tabii ki Meclise güvenimiz tam, bu tür destekleri önemli. Kararlar da buradan çıkıyor millet adına ama burada söylemek istediğimizi daha net olarak ifade edeyim: Şimdi, burada üniversiteleri aşağılayıcı bir dil kullandım gibi algıladım, çok üzüldüm. Sakın, öyle bir şey yok. Sadece burada bilime katkı veren olarak ifade ediyorum, ümit var. Bu bahsettiğiniz üniversitelerin hepsinde "top ten"de olan üniversitelerin hepsinde yapay zekâ bölümleri var. Bu 72... Ama dünya bilimine katkı sağlıyor yani bunu söylemeyeyim mi? İlk 100'de 82'de olan bir üniversite olarak gördüğüm için söylüyorum; ben de istatistiklere bakıyorum bilimsel olarak. Şimdi dünya bilimine katkı sağlamak bu demek diye düşünüyorum ama diğerleri katkı sağlamıyor demek anlamına gelmiyor. En çok katkıyı veren bilim insanları orada. Yani bunu ben söylemiyorum, istatistik söylüyor. Şimdi, diğer üniversitelerde de bu kapasite var, ODTÜ'de de var, çok yakın arkadaşlarım var, İTÜ'de de var, diğer üniversitelerde, Boğaziçinde de var, yapay zekâ enstitüleri var, bunlar da gayet ileri düzeyde çalışıyor. Yani bu zaten tek kişinin, belki 15-20 kişilik ekiplerin dünyayı değiştirdiği bir dönemdeyiz. Böyle çılgın Türklere ihtiyaç var burada. Kendisini buraya vakfedecek, bunu geliştirecek. İşte çılgın Türkler de yetmiyor, çılgın Türkleri de desteklemek gerekiyor, o sektörün onu fonlaması, sektörün burada gelecek görmesi gerekiyor. Yani bunun bir tek öğretim üyelerinin işi olmadığını hepimiz biliyoruz. Sektör, üniversitelerin önünde gidiyor yapay zekâda, size o istatistikleri onun için gösterdim. Üniversitelerde üretilen modeller ile sektörün ürettiği modeller arasında büyük açık var. Ya sektör önde yapay zekâda. Neden? Bunu bir fırsat görüyor, bunu oyun değiştirici bir araç görüyor, bunu gelir getirici bir varlık görüyor hem de milyon kat artıracak.

Şimdi, Türkiye ayağına geldiğimizde Türkiye'de de bunun görüldüğünü düşünüyorum. Yapay Zekâ Strateji Belgemizde bu var. İnsani taraftan yaklaşıyoruz biz, dünyayı yönetecek yaklaşımlar Yapay Zekâ Strateji Belgemizde yok. Bu, önemli bir farklılık. İnsani yaklaşmak diğerlerine göre tabii ki insana en yakın, kabul edilebilir bir strateji dokümanı diye düşünüyorum fakat gelişmeleri izleyince bunu... Sorunuz şuydu: "Biz bunu nasıl yakalarız?" Ha, burada yakalayamayacağımız kesin ama yakalamak zorunda mıyız? Başka sorular da sorarak bunun arka tarafını doldurmamız gerekiyor. Bu çılgınlığa kapılıp her şeyimizi vermek zorunda mıyız, verimizi? Çünkü bu dijital veriler bizi gelecekte yönetecekler. Çünkü bizim gibi düşünen sistem, benim gibi düşünen sistem yapmak demek bunun nereye gittiğini çok iyi anladığınızı düşünüyorum. İşte, ben 80 tane makalemi veriyorum, benim gibi yaz diyorum, konuyu veriyorum, benim gibi yazıyor, yeni bir makale üretebiliyor 80 tane makaleden. Dolayısıyla, burada nereye gidiş olduğunu çok net görüyoruz. Pekâlâ, burada yapacağımız temel şey, ülkemizin hedef ve stratejilerine göre, ona göre yapay zekâ modellerimizi kendimizin oluşturması. Bizim şunun, bunun, şu ülkenin, şu devletin ürettiği model değil, kendi modelimizi kurmamız gerekiyor; kural bir. Çünkü diğer modeller kültürümüzü, yaşayışımızı, inancımızı, hayata bakışımızı, sorumluluğumuzu bilen modeller değil. Bu modelleri kendimiz eğittik mi güvence altındayız yani bunu yapsak yeterli. Ya, bu sunumumda da onu dedim, kendi ülke modelimizi geliştirelim, kendi halkımıza açalım, hepimiz kullanalım, daha farklı olsun ortam. Tabii ki diğerlerini kullanmaya engel değil ama ulusal tehdit oluşturmaması için... Bakın, burada pek çok politik kararın arkasında farklı şeylerin empoze edilebileceğini biliyoruz dünya politikası içerisinde. Bakın, ne dedik? Liderlerin hangi kararı vereceğini bilen model geliştirmiş Amerika ve bunu uyguluyor, ülkenin hangi politikayı alacağını da biliyor, model bunları söylüyor. "Ürettik." diyor, "Kullandık." diye açıklıyorlar. Ha, bunlar olası mı? Cevap, evet. Dolayısıyla, biz de kendi bakış açımızla "Diğerleri ne yapıyor?" "Treni kaçırdık mı?" Bir fırsat da olabilir, treni de kaçırmadık, önümüzde güzel örnekler de var, bunu yapabileceğimizi düşünüyorum. Yani öyle tren işine değil, biz bilime odaklanalım, bilimsel çalışma yapalım ve bunların hepsini kendimize göre adapte edebiliriz. Zaten öyle yapmalıyız. Tek tipe gidiyor dünya dolayısıyla bu tek tiplikten yine kendi kültürümüzü koruyarak varlığımızı sürdürmemiz gerekiyor. Bilmiyorum, çok mutlu olmadık. Çözüm şu: Tek yapı içerisinde dedik, "Yapay Zekâ Bakanlığı"nı onun için önerdim. Bunların hepsinin bir yapı içerisinde koordine edilmesi gerekiyor.