KOMİSYON KONUŞMASI

EVRİM RIZVANOĞLU (İstanbul) - İklim Değişikliği Başkanımızı bekliyordum ama kayıtlara geçsin diye...

Öncelikle Sayın Başkan, kıymetli bürokratlar, Değerli Komisyon üyesi milletvekillerimiz; öncelikle şunu söyle söyleyeyim: Tabii, bunun adı bir iklim kanunu ama iklimle mücadele tarafının eksik olduğu bir kanun. Evet, ETS bölümünü 2’nci bölümde konuşacağız maddeler oraya geldiğinde ama her şekilde bu kadar uzun bir bekleyişten sonra bunun Meclise gelmiş olmasının bile önemli bir konu olduğunu düşünüyorum. Tabii, iklim değişikliği sadece çevresel değil ekonomik, toplumsal ve politik boyutları da olan küresel bir kriz, bunu hep birlikte görüyoruz her geçen gün. Ülkeler de sanayilerini, tarım, enerji politikalarını, şehirlerini dönüştürmek için bağlayıcı yasalar çıkarıyorlar. Türkiye’nin de küresel rekabette kalması, vatandaşların iklim krizinden etkilenmemesi daha bağlayıcı ve bilimsel ve uygulanabilir bir düzenlemeye ihtiyacı olduğu da aşikâr. Konuşmanın bu bölümünde aslında özellikle iklim değişikliğiyle mücadele için etkin hâle gelebilmek için bazı sorularım olacak. Çünkü bunun eksik olduğunu düşünüyorum. Şimdi, teklif bu hâliyle yasalaşırsa Türkiye'yi iklim krizine karşı koruyamayacağımızı, uluslararası iklim yönetişimiyle uyumlu bir hâle getiremeyeceğimizi düşünüyorum. Hâlbuki, dönelim, bundan birkaç sene önce Konya'da bir iklim şûrası yapılmıştı, çok da önemli çıktılar vardı bu iklim şûrasında ve orada alınan kararları da hep birlikte buradaki Komisyon üyeleri de eminim takip etmişti. Avrupa Birliği standartlarına uyumlu bir yasa çıkarılması gerektiği de orada açıkça ifade edilmişti, Konya'da yapılan iklim şûrasında. Meclis Araştırma Merkezinin raporlarında da birçok farklı ülkelerde başarılı iklim yasaları çalışmaları ve bunların ülkelerdeki uygulanabilirlikleri bizlerle paylaşılmıştı, Araştırma Merkezi tarafından gelmişti. Burada da amaç net emisyon azaltım hedefleri, sektörel yol haritaları ve bağımsız denetim mekanizmalarının önemine vurgu yapan kanunlardı. Ancak maalesef, bu teklifte ne iklim şûrası kararlarına uygun bir akış var ne de dünya standartlarına uygun bir uygulama olduğunu düşünüyoruz. Ben burada şunu sormak istiyorum: Aslında ilk bölüm, dediğim gibi, yine Emisyon Ticaret Sistemi bölümünde ayrıca daha sorularım olacak ama Türkiye’nin mutlak azaltım hedeflerinin burada yer almamasının sıkıntılı olduğunu düşünüyoruz. Yani emisyon azaltım hedefleri bu teklifte güvence altına alınmıyor. Şimdi, 2053 net sıfırı var, Sayın Cumhurbaşkanı bunu birçok sefer dile getirdi ve bununla ilgili taahhütler verildi. Lakin bu metinde bu 2053 net sıfır hedefinin tarihsel ya da anlamsal olarak yer almadığını düşünüyoruz. Yani burada bir ulusal katkı beyanına, ulusların verdiği NDC’lere atıfta bulunuluyor ama ulusal katkı beyanı hepimiz de biliyoruz ki hükûmetlerin belirli aralıklarla değiştirebileceği bir taahhüt belgesi. Şimdi, aslında bugünü konuşuyoruz ama ilerdeki hükûmetleri de bağlayacak bir hüküm olması gerektiğini düşünüyoruz burada ve bu mutlak azaltım tarihlerinin, yaklaşımlarının buraya yansıması gerektiğini düşünüyoruz.

Bir diğer konu, bağımsız bir bilimsel kurul oluşturulmasında bir eksiklik görüyoruz burada. Dünyada birçok iklim yasası, bağımsız uzmanların düzenli olarak rapor hazırlamasını ve bunları da parlamentoya sunmasını öngörüyor ama bu teklifte Türkiye Büyük Millet Meclisinin sürecin tamamen dışında bir düzenlemeyle önümüze geldiğini düşünüyoruz ve aslında bu durum eğer ki Parlamentoyu da sisteme daha entegre edersek Parlamentomuzu yani çatısı altında bulunduğumuz Parlamentoyu da daha güçlü bir hâle getirecek. Bu konudaki görüşlerinizi ben dinlemek isterim.

Bir diğer konu, adil geçiş süreci. Teklifte adil geçiş tanımı var ama bütçeye dair herhangi bir yol haritası yok. Adil geçiş konusu da bütçe olmadan malumunuz hayatımıza entegre olmuyor ve bugün fosil yakıt ekonomisine bağlı yani kömür sektöründe çalışan hâlen 50 bin kişi var Türkiye'de çalışan. Şimdi, bu insanlara yeni iş alanları yaratmadan kömürden çıkmak tabii ki mümkün olmayacak. Bununla ilgili nasıl bir yol haritamız var? Çünkü burada hiçbir kelime yok kömüre dair. Ayrıca, Sayın Bakanım, siz de oradaydınız, COP29’da Bakü’de Sayın Çevre Bakanı Murat Kurum bir açıklama yapmıştı ve kömürden çıkacağını gazetecilere beyan etmişti. Şimdi, burada sunulan tasarıda kömürden çıkış ya da fosil yakıtlardan kademeli ayrılışa dair tek bir ifade yer almıyor. Eğer böyle bir çıkış varsa bunu bu düzenlemede koymak iyi olmaz mıydı?

Son olarak da şunu belirtmek istiyorum: Burada bir iklim diplomasisi yönteminin eksik olduğunu düşünüyorum. Yani “iklim diplomasisi” kelimesi burada yer almıyor ve iklim diplomasisini yürütecek kurumlar, uzmanların tanımı da burada yapılmamış. Etkin bir diplomasi etkileşimi olmadan iklim finansmanına erişimde sıkıntı yaşayacağımızı düşünüyorum. İklim değişikliğinin ekonomik etkileriyle iklim diplomasisini gündemimize almadan nasıl mücadele edeceğiz ve daha da önemlisi Türkiye’nin hak ve çıkarlarını bu alanda nasıl koruyacağız? Bunu söylemek istiyorum.

Son olarak da "uyum ve azaltım" kelimeleri şüphesiz geçiyor, lakin eksik olduğuna inanıyorum ben çünkü iklim değişikliği etkilerini her gün hissediyoruz yani 2024, her gün yeni bir sıcaklık rekorunun kırıldığı bir sene oldu ve 1940’tan beri en sıcak sene olup 1.257 tane aşırı hava olayıyla karşı karşıya kaldık yani dolular, ağır fırtınalar, yangınlar vesaire. Şimdi burada “uyum” kelimesi var ama uyum politikalarına dair detaylı bir şey yok yani biz tarıma nasıl uyum sağlayacağız, turizm sektörüne nasıl uyum sağlayacağız, sağlık ve ulaştırma sektörlerine nasıl uyum sağlayacağız? Burada uyum ve azaltım politikalarına dair bir yaklaşım var ama detayları ve özellikle sektörel taraftan bir uyum mekanizmasını gözlemlemiyoruz deyip teşekkür ediyorum.