KOMİSYON KONUŞMASI

ZUHAL KARAKOÇ DORA (Kahramanmaraş) - Teşekkür ediyorum.

Öncelikle hoş geldiniz, değerli sunumlarınız için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Benim genel heyetin bütün temsilcilerine ayrı bir sorum olacak, akabinde de Birleşmiş Milletler Nüfus Fonuna yönelik özel sorularım olacak.

Heyete genel olarak şunu sormak istiyorum: Komisyonda Birleşmiş Milletler Kadın Birimini, Kalkınma Birimini, Nüfus Fonunu; pek çok birimi misafir ediyoruz fakat "Bu birimler kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla Türkiye'de kurulan hangi STK'lerle iletişim hâlindeler?"i ben görmek istedim. İnternet sitenizi epey bir araştırdım fakat bugüne kadar yürütülen ortak çalışmaların yürütüldüğü STK'lerin tam listesi hakkında herhangi bir bilgi bulamadım fakat daha çok ortaya çıkan, özellikle belli kesimlere yakınlığıyla bilinen Mor Çatı, Kamer ve Kampüs Cadılarıyla çok fazla iş birliği yapıldığını gördüm, çok iç içe çalışmalar yapıldığını gördüm. Bunu eleştiri için söylemiyorum fakat bunun dışında ön plana çıkan diğer kuruluşları, farklı kesimleri yansıtan STK'leri da görmek isterdik. Bu nedenle örnek veriyorum, örneğin, KADEM'le ilgili bir çalışma yapıldı mı? Yapıldıysa neler? Veya bu STK'lerin listesini nasıl ulaşabiliriz? Ki aynı sorum, az önce ifade ettiniz, BM Nüfus Fonu tarafından ifade edildi, Kadın Dostu Kentler Programından bahsedildi. Ben bunu araştırmıştım internet sitenizde de. Kadınların temsilinden sokak aydınlatmalarının artırılmasına kadar pek çok belediyeye yönelik kadınların lehine uygulanan hizmetlerden söz ediyorsunuz burada fakat az önce belirttiğim durum burada da var. 25 belediyeden bahsettik, ben merak ediyorum, bu programın uygulanması için Türkiye'de 25 belediyenin ve yerel STK'lerin hangilerinin seçildiğine ilişkin bir bilgiye ulaşamadım. Bu 25 belediye hangi belediye ve hangi kritere göre seçilmişlerdir ve neden Türkiye genelinde uygulaması tercih edilmemiştir? Ve yerel STK'lerin hangi STK'ler olduğuna dair de yine bir paylaşım söz konusu değil, bunu merak ediyorum.

Şimdi diğer husus da Birleşmiş Milletler Nüfus Fonuna yönelik. Öncelikle 6 Şubat 2025 tarihli "Türkiye Depremleri, İki Yıl Sonra" başlıklı rapora göre "160 bin kişiye toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin önlenmesi ve müdahale hizmeti sağlanmıştır." şeklinde bir ifade gördüm ama bu konuda bir detay bulunmadım. Şimdi, müdahale hizmeti çok farklı bir şey, devletin farklı kurumları tarafından da yapılan, yürütülen bir çalışma esasında. Dolayısıyla, bu hizmet ne ölçüde ve ne şekilde sunulmuştur? Bunu ben merak ediyorum. Aynı raporda -ki ben Kahramanmaraş Milletvekili olarak depremin merkez üssü olan Kahramanmaraş'ın Vekili olarak soruyorum aslında bu soruları da özellikle ilgimi çeken bölüm olduğu için- deprem nedeniyle kadınların eğitim ve iş olanaklarından mahrum kalması karşısında özellikle kız çocukları bakımından erken evliliğe ve zorla evliliğe yönlendirilmesi yönünde bir artış riskinin olduğuna dikkat çekilmiş. Şayet elinizde bu anlamda bir somut veri yoksa, geçen iki yıla rağmen bunun açıkçası bu bölgeleri suçlamaktan, hedef göstermekten ve deprem bölgesinin âdeta şiddete açık bir saha olarak yaftalanmasından başka bir şey olmadığını düşünüyorum eğer somut veriler yoksa, ki varsa bunların paylaşılmasını sizden rica ediyorum. Çünkü asrın felaketini yaşamış olan ülkemizin ve deprem bölgemizin ihtiyaç duyacağı son şey acılarına bir yenisinin eklenmesi ve bu acılar üzerinden de hakarete uğramasıdır açıkçası. Benzer bir tutum BM Kalkınma Programının internet sayfasında yer alan 6 Şubat depremlerine ilişkin paylaşımlarında da mevcut. Aynı rapora göre BM Nüfus Fonunun 2025 tarihi itibarıyla depremden etkilenen bölgelerde 11 adet sabit ve mobil hizmet birimi, 4 adet kadın sağlığı dayanışma merkezi, 5 adet mobil hizmet birimi, 2 adet cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmet birimi yer aldığı ifade ediliyor fakat depremin merkez üssü olan Kahramanmaraş'ta herhangi bir BM birimi bulunmuyor. Hatay, Adıyaman, Malatya ve Şanlıurfa'da da adı sayılan birimlerin yer almasına rağmen depremin, her 2 depreminde, 2'sinin de merkez üssü olan Kahramanmaraş'ta herhangi bir biriminin bulunmamasının özel bir sebebi var mı? Bunu merak ediyorum.

Teşekkür ederim. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER KADIN BİRİMİ PROGRAM YÖNETİCİSİ DUYGU ERSEÇEN - Selamlar.

Birleşmiş Milletler Kadın Biriminden Duygu Erseçen.

Arkadaşlarım, belki genişçe bir derleyecek toplayacak. "Sivil toplum örgütlerinin listesi var mıdır?" denildi. Bizim Avrupa Birliği Fonuyla sadece kadın örgütlerini ve sivil toplum örgütlerini -Birleşmiş Milletler Kadın Birimi için konuşuyorum tabii ki- desteklemeye yönelik bir programımız var aslına bakarsanız fakat kurumların onayı olmadan yani doğrudan destek verdiğimiz örgütlerimizin onayı olmadan öyle bir liste paylaşabilir miyiz şu an ondan emin olamıyorum fakat bahsettiğiniz örgütlere ek olarak Balıkçı Kadınlar Derneğinden tutun, İstanbul'daki Kadınlarla Dayanışma Vakfına ya da işte gönüllülük esasıyla kadınlara sosyal, psikolojik ve ekonomik destek sağlamaya çalışan sivil toplum örgütlerinden, deprem bölgesinde yer alan ya da göç alan illerde yer alan yani Türkiye'deki tüm bölgeleri kapsayan ve fonu gerçekten sadece onlara ayırdığımız bir program yürütüyoruz. O programın yürütücüsü ben olmadığım için ve şu anda tek tek ismini söylemem mümkün değil ama şundan bahsedebilirim: Tüm bu örgütlerle dayanışmak için biz tüm kamuya açık çağrıya çıkıyoruz. Yani kamuya açık olduğu için de aslında başvuran tüm sivil toplum örgütleri ve kadın örgütleri o çağrı üzerinden takip edilebilir. Ben kendi adıma bunu cevaplamış olayım.

ZUHAL KARAKOÇ DORA (Kahramanmaraş) - Evet fakat iş birliği yaptığınız, orada, internet sitenizde STK'ler var, onlar iş birliği yapılan STK'ler, liste olarak yayınlanmasa da yapmış olduğunuz projeler onlarla birlikte var zaten internet sitenizde fakat çok dar bir alana hitap ettiğini görüyoruz. Evet, başvurular var fakat bu başvurularda sanki belli bir seçicilik var algısı oluşuyor oraya bakanda. Ben buna dikkat çekmek istedim.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER KADIN BİRİMİ PROGRAM YÖNETİCİSİ DUYGU ERSEÇEN - Haklısınız, evet.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER KALKINMA PROGRAMI TÜRKİYE OFİSİ TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ UZMANI ASLI ÇOBAN - Birleşmiş Milletler Kalkınma Örgütü, Aslı Çoban.

Teşekkür ediyorum soru için. Ben de sadece sivil toplum örgütleriyle ilgili olan kısmı belki çok kısacık bir cevap verebilirim. Esasen UNDP'nin çalışma konusuna giren şeylerden bir tanesi sivil toplumun ve sivil alanın güçlendirilmesi. Buna ilişkin zaten bir sivil katılım projemiz var. Bu projemizin sitesine bakarsınız orada çok geniş bir grup göreceksiniz; sivil toplum örgütleriyle, belediyelerle de iş birliği içerisinde çalışmaları teşvik edilen geniş bir grup var, bunu orada görebilirsiniz.

Onun dışında, deprem bizim aslında iki senedir gündemimizi çok meşgul ediyor. Deprem sonrası toparlanmaya çok yoğunlaştık, çok fazla sivil toplumla da çalışma şöyle yürütemedik yani hep bu çalışmalarımız bağlamında yürütebildik, o çalışmalar da daha çok hizmet sunumunun güçlendirilmesi yani mesela, kadının şiddetten korunmasında Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonuyla en somut olarak depreme cevap kapsamında çalışabildik. Onun dışında, başka, özellikle kadın çalışması yürütenler dışında da geniş bir sivil toplum grubuyla çalışıyoruz, bunu söyleyebilirim deyip sözü

UNFPA bırakayım sözü.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER NÜFUS FONU KURUMSAL ORTAKLIKLAR YÖNETİCİSİ NAZİFE ECE KARADUMAN - Teşekkürler.

Çok teşekkür ederiz sorularınız için.

Ben birkaç tanesine cevap verip sonra arkadaşlarıma bırakacağım.

Sivil toplum kuruluşlarıyla çalışma konusunda bizim UNFPA'in global anlamda belirlediği belli çerçeveler var. Sivil toplum kuruluşlarından çalışacağımızı seçerken eğer bir çalışma alanımız söz konusuysa burada pek çok kriter devreye giriyor. Bizim çalıştığımız alanlarda çalışıyorlar mı, deneyimleri var mı, nasıl bir iş birliği yapabiliriz, onların önceliklerine uygun mu, onun dışında, operasyonel, finansal anlamda pek çok olgunluk da beklediğimiz zamanlar oluyor. Pek çok ellemeden geçiriyoruz açıkçası -sivil toplum kuruluşlarından bire bir çalıştıklarımızdan bahsediyorum- UNFPA adına çok geniş bir listemiz yok ama stratejik iş birliği, beraber savunuculuk çalışmaları anlamında pek çok sivil toplum kuruluşuyla yine bizim çok spesifik çalışma alanlarımız var biraz önce anlattığım gibi. Bizim çalışma alanlarımızda beraber konuştuğumuz çok fazla sivil toplum kuruluşu var, onu özellikle belirtmek istedim.

Onun dışında, 6 Şubat 2025 tarihinde yayınladığımız durum raporu sanırım dikkatinizi çekmiş, oradan doğru sorularınız vardı. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddettin müdahalesi konusunda hizmetlerimiz hakkında sorular sormuştunuz. Bu hizmetlerin hepsini biz, ilgili bakanlıklarımızın, orada bulunan il müdürlüklerinin koordinasyonunda vaka yönetimini yaparak, bu konuda ilgili ulusal kurumlara destek olarak yürütüyoruz. Kadına yönelik şiddet vakası olması durumunda adım adım ne yapılması gerekiyorsa İçişleri Bakanlığının, polisin, jandarmanın, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının, Sağlık Bakanlığının koordinasyonunda ve yönlendirmesinde biz, o yapıya, o sisteme destek olarak çalışmalarımızı yürütüyoruz. "Hizmet verme" derken de aslında o vaka yönetiminden bahsediyoruz.

ZUHAL KARAKOÇ DORA (Kahramanmaraş) - O zaman, kavram olarak "müdahale" kavramı doğrudan müdahaleyi ifade ediyor ve bizim devlet kurumlarımızı aslında kapsıyor. O yüzden "müdahale" ifadesi yanlış bu durumda.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER NÜFUS FONU KURUMSAL ORTAKLIKLAR YÖNETİCİSİ NAZİFE ECE KARADUMAN - Doğrudur, doğru söylüyorsunuz. Sanırım jargonda böyle genel olarak ama doğru söylüyorsunuz, orada yanlış anlaşılabiliyor. "Müdahale" orada, aslında şiddet mağduru bir kadına yapılan...

ZUHAL KARAKOÇ DORA (Kahramanmaraş) - Yönlendirme...

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER NÜFUS FONU KURUMSAL ORTAKLIKLAR YÖNETİCİSİ NAZİFE ECE KARADUMAN - ...destek, yönlendirme, hizmetlerden ve haklarından faydalanması için yardımcı olma anlamında söz konusu. Bakanlıklarla birlikte, Türkiye'deki prosedür ve kanunlar çerçevesinde ne gerekiyorsa ilgili kamu kurumlarının ona destek vermesi şeklinde olacak.

Onun dışında "Maraş'ta neden yokuz?" dediniz. Yine, dediğimiz gibi, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu depremin ilk gününden itibaren ulusal koordinasyonun yönlendirmesiyle hizmetlerini ve desteklerini verdi. İlk başlarda evet, biz de Kahramanmaraş da vardık, hatta ilk psikososyal desteği yapanlardanız. Özellikle kadınlara, gençlere, oradaki bütün mağdurlara, depremden kurtulabilmiş olanlara desteği başından beri verdik ve başlarda evet, Maraş'ta da vardık. Hatta, orada, Sağlık Bakanlığının koordinasyonuna destek olmak için araçlar, mobil birimler vesaire gibi pek çok konuda destekte bulunduk ama iki sene sonra yine ulusal koordinasyonun yönlendirmesiyle ihtiyaç nerede kaldıysa, biz nerede boşluğu doldurabiliyorsak... Biliyorsunuz, her ilin bu konuda kendini yeniden ayağa kaldırma süreci farklı oldu, biz onların yönlendirmesiyle...

ZUHAL KARAKOÇ DORA (Kahramanmaraş) - O yüzden zaten "Neden Maraş'ta yok?" diye sordum.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER NÜFUS FONU KURUMSAL ORTAKLIKLAR YÖNETİCİSİ NAZİFE ECE KARADUMAN - Bu sebepten diyebilirim.

ZUHAL KARAKOÇ DORA (Kahramanmaraş) - Yıkıcılığın en yüksek olduğu 3 ilden bir tanesi, her iki depremin de merkez üssü ve hâlen en fazla sayıda insanın evinden ya da işinden edildiği alanı ifade ediyor.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER NÜFUS FONU KURUMSAL ORTAKLIKLAR YÖNETİCİSİ NAZİFE ECE KARADUMAN - Çok haklısınız.

Daha aralığa, ocağa kadar aslında Kahramanmaraş'ta özellikle engelli bireylere yönelik çalışmalarımız devam ediyordu ama dediğim gibi, bunlar sürekli güncelleniyor ve ihtiyaç neredeyse biz oraya doğru yönelmeye çalışıyoruz. İhtiyacı da ilgili kamu kurumlarıyla istişare ederek açıkçası belirlemeye ve yönlendirmeye çalışıyoruz çünkü Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu olarak biz orada acil afet durumlarında ilgili ulusal kamu koordinasyonu çerçevesinde hareket ediyoruz. Bu şekilde cevap verebilirim ama Kahramanmaraş'la ilgili çok haklısınız yani keşke her yerde ve her zaman olabilsek.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER NÜFUS FONU PROGRAM MÜDÜRÜ EMİNE KUZUTÜRK SAVAŞ - Öncelikle, çok güzel sorularınız için teşekkür ederim, raporların böyle okunması bana çok mutluluk verdi.

Bu vesileyle de deprem olduktan sonra 11 ilin 11'ne gitmiş, çalışmış ve Maraş'a da defaatle gitmiş, saha ekiplerimiz de Maraş'ta çok çalıştığı için... Maraş'ta Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüyle beraber ergen kız çocuklarına yönelik çeşitli programlar yaptık, Nazife Hanım'ın bahsettiği gibi de depremin ilk üç ayında, ilk altı ayında, ilk bir senesinde ve 2'nci senesinde farklı programlar yürüttük. "Müdahale programları" derken kastettiğimiz şeyler aslında kapasite güçlenme, servis hizmet sunumunun güçlendirilmesi ve ilk üç ayında, ilk altı ayında yapılan çalışmalar ihtiyaca göre de sürekli değişiyor hatta aynı günde, aynı hafta içinde bile değişti. O yüzden yaptığımız bütün çalışmalar oradaki ihtiyaca yönelik spesifik, önleme, etkin yanıt, etkin müdahale içeren çalışmalar oldu, Maraş'ta da bütün kamu kurumları, orada birlikte çalıştığımız sivil toplum kuruluşları çok destek oldu. Bizzat Maraş Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünün çalışanları eğitimcilerimiz oldu. Depremin farklı aşamalarında çok yönlü çalışmalar yürütmeye çalıştık ama daha da çok çalışmak için, iş birliği için her zaman konuşmaya da hazırız.

Çocuk yaşta erken ve zorla evliliklerle ilgili kısma gelince -yaklaşık yirmi senedir çalışıyorum, UNFPA'de de altı senedir çalışıyorum- bugün Türkiye'de yaşayan 20-24 yaş grubunu düşündüğümüzde yüzde 15, 18 yaşından önce evlendirilmiş olanlar yani 6 kadından 1'i, 5 kadından 1'i, dünyada da 5 çocuktan 1'i benzer bir şeyle gidiyor. 20-49 yaş grubuna baktığımızda, bugün hâlâ Türkiye'de yaşayan 20-49 yaş grubundaki kadınlarda 18 yaşından önce evlendirilenlerin oranı yüzde 20 civarında. En son, Türkiye Aile Yapısı Araştırması'na göre 18 yaşından önce evlendirilenlerin oranı yüzde 24 yani 4 kadından 1'i. Çocuk yaşta evliliklerin bölgesel oranlarının ortalaması 20-24 yaş grubunda yüzde 15. Bazı bölgelerde, illerde biraz yüksek, bazılarında biraz daha düşük olabiliyor, dinamiklere göre de değişebiliyor ama Türkiye'de çocuk yaşta evliliklerin en çok yaygın olduğu ilk 20 ilde ve 2'nci 20 ilde çocuk yaşta evliliklerin önlenmesi için eylem planı yapılıyor. Özellikle de ben bu konuda kamu kurumlarının, sivil toplum örgütlerinin ve sizlerin desteği için teşekkür ediyorum. Deprem olduktan sonra 11 ilde de çocuk yaşta evliliklerde, kız çocuklarına, çocuklara, kadınlara yönelik şiddetle ilgili riskte artış olabiliyor. Aslında, bütün dünyadaki veriye baktığımızda insani kriz durumlarında, doğal afetlerde, Covid gibi pandemiler sonrasında şiddet riskinde, ihmal, istismar konularında, çocuk yaşta evliliklerle ilgili oranlarda artma riski var. Hatta bununla ilgili çalışmalara bakabilmek için de çok yoğun saha çalışması yaptık ve 11 ile gittik. İl müdürlüklerimizin, bakanlıkların, sahada çalışan sivil toplum örgütlerinin bizimle ve bütün farklı kurumlarla neye ihtiyaçları var diye baktık çünkü deprem olduğunda, olduktan sonra ister istemez bazı hizmetlerde kısıntılar oldu. Okullar... Mesela, eğitime devam edemedi çocuklar ya da daha geç başlayabildiler, devamsızlık arttı, okul terkleri arttı. Bu, kız çocuklarında çocuk yaşta evliliklerle sonuçlanma ihtimalini barındırıyor, oğlan çocuklarında çocuk işçiliği riskini barındırabiliyor, başka riskleri de barındırabiliyor. Çünkü neden? Depremden sonra normalde aynı evde, aynı mahallede, aynı okulda olmuyoruz, çadırlara gidiyoruz, konteynerlerde yaşamaya başlıyoruz, bizi koruyan ailemiz, bizi koruyan sosyal ağlar, destekler azalıyor. Bu da çeşitli riskleri barındırıyor çünkü eğitim çocuğu koruyor.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Çok affedersiniz, ben yanlış mı anladım? Şimdi "Deprem oldu." diyorsunuz, çocuklar okula gidemedi, evde kaldı.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER NÜFUS FONU PROGRAM MÜDÜRÜ EMİNE KUZUTÜRK SAVAŞ - Gidememe ihtimali oldu.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Evde kaldığı için 18 yaşından küçük "Evlendirelim mi?" dedi yani ben anlayamadım orayı.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER NÜFUS FONU PROGRAM MÜDÜRÜ EMİNE KUZUTÜRK SAVAŞ - Hayır, hayır, onu demek istemiyorum.

Özet olarak, kısaca toparlayacak olursak, okulu terk etme ya da eğitimden uzak kalma, devamsızlık durumu bir risk oluşturabiliyor. Deprem gibi...

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Nasıl bir risk yani şiddet mi bu? Riskin adı nedir?

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER NÜFUS FONU PROGRAM MÜDÜRÜ EMİNE KUZUTÜRK SAVAŞ - Cümlemi bitirdikten sonra sizi cevaplayayım.

Kendi yaşadığı evinden, mahallesinden, sokağından kopmuş oluyor ve ailesinden, annesinden, babasından, ebeveyninden birisini kaybetmiş oluyor. O sırada doğal olarak barınma gibi başka öncelikler -o kadar büyük öncelikli ki hele ki böyle büyük bir depremde, 11 ili etkilemiş, uzun zamandır başka bir örneği görülmemiş bir yerde- tabii ki bazı şeyler oluyor. O sebepten kaynaklı olarak da çocuk koruma ya da çocuğa yönelik şiddetin önlenmesiyle ilgili konularda daha çok destek, daha çok duyarlılık, daha çok çalışma yapmak, gözümüzün orada olması gerekiyor yani aileyi daha çok desteklemek, çocuğu daha çok desteklemek, güçlendirmek, eğitim, sağlık, koruma gibi bütün hizmetleri güçlendirmek ve herhangi bir şey olduğunda hangi hizmete nasıl ulaşabileceği konusunda çocuk ve çocuğun çevresindeki tüm ailenin -eğer de bir kayıp yaşamışsa- bunu bilmesi gerekiyor. Bu bir risk, kriz durumları bütün dünyada çocuk yaşta evlenmekle ilgili şeyleri artırabiliyor.

Benim söyleyeceklerim bunlar.

ZUHAL KARAKOÇ DORA (Kahramanmaraş) - Şöyle: Ben az önce de ifade ettim, tıpkı "müdahale" kavramında olduğu gibi kavramların ustaca kullanılması o kadar mühimdir ki ben uzun süre aslında sizlerin hepsiyle de çok yakın çalıştım, AFAD'da Strateji Başkanlığım döneminde, Dış İlişkiler de bana bağlıydı hatırlarsanız, üç artı üç milyar avronun yönetiminde çok yakın birlikte çalıştık ve o kavramlar seçilirken bazen bir hafta bile düşünüldüğünü çok iyi bilenlerden birisiyim. Bu nedenle, siz şimdi bu ifadeyi kullanırken zan altında bırakan bir ifade barındırıyor orada dedim zaten. "Böyle bir risk her durumda, tüm dünyada, her felakette barınmaktadır." demek başka "Deprem bölgesinde böyle bir durum vardır." demek başka yani bu, bölgeyi zan altında bırakmak; bu, oradaki kültürel... Ki ben Kahramanmaraş adına konuşuyorum, erken yaşta ve çocuk yaşta evliliğin neredeyse en az olduğu şehirlerden bir tanesi ki deprem sonrası karşılaştığımız sosyolojik paterne baktığımız zaman tam tersi bir eğilim gördük biz mesela, ailelerin daha çok birbirine bağlandığını ve birbirlerinden uzaklaşmak istemediklerini. Şimdi, bütün bunları da ifade etmek varken en olumsuzu alıp sanki bu varmış gibi göstermek ve sanki depremden sonra "Tüm dünyada bu böyle olur, bu kaçınılmaz bir sonuç."muş gibi lanse etmek çok daha farklı bir durum. Hani genel itibarıyla felaketler farklı radikal sonuçlar doğurabilir, toplum açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir diyebiliriz elbette fakat "erken yaşta evlilik" şeklinde çok spesifik, normal şartlarda, asla veriler olmadan kullanılmaması gereken ifadelere yer verilmesini ben doğru bulmuyor.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Galiba öyle bir niyet yok da yanlış kullanırsak böyle bir sonuç ortaya çıkıyor.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER NÜFUS FONU PROGRAM MÜDÜRÜ EMİNE KUZUTÜRK SAVAŞ - Aslında ben sizin dediğinizi çok iyi anladım. Benzer yerlerden bakıyoruz da konuşuyoruz, o yüzden hepimizin ortak amacı da bütün bunları önleyebilmek ve ortak da çalışabilmek. Daha farklı bir şey olursa da toplantıdan sonra da bizzat tekrardan haberleşelim isteriz.

Çok teşekkürler.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Buyurun.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER NÜFUS FONU PROGRAM KOORDİNATÖRÜ YASEMİN AKİS KALAYLIOĞLU - Sayın milletvekilimiz bir de "Kadın Dostu Kentler"le ilgili 25 belediyeye dair soru sormuştu, o soruyu da yanıtsız bırakmamış olalım.

Aynı zamanda, raporlarımızda sizin dediğiniz hassasiyeti göstermeye çalıştık, ben onu da tekrar ayrıca vurgulamak istedim. Afet ve acil yardım durumlarında dünyada da kadına yönelik şiddet riskinin arttığı raporlanmış, böyle bir "şiddet riskinde artış durumunun söz konusu olabileceği" şeklinde ifadelerimizi genelde kullanmaya çalıştık raporlarda, hani bu "İlla burada böyle oldu." anlamında değil "Bu riske de dikkat etmek gerekiyor çünkü dünyada da bu riskin kayıt altına alındığını görmekteyiz, böyle bir risk teşkil edebilir." şeklinde ifadelerimizi bilimsel verilere dayanarak kullanıyoruz.