Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ruanda Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kapsamlı İşbirliğine Dair Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı(1/395) |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 1 |
Tarih | : | 07 .01.2016 |
HİŞYAR ÖZSOY (Bingöl) - Sayın Büyükelçimiz Esenli'ye bir soru sormak istiyorum.
Daha önce de bu Komisyonda biz Afrika'daki birçok ülkeyle askerî ticaret anlaşmalarını tartışmıştık. Bir taraftan, Afrika Kıtası, malum, son derece paramparça, dünya kadar etnik, mezhepsel çatışmaların olduğu, son derece militarize olmuş bir coğrafya. Ruanda -özellikle burada söz almak istedim- hani, yakın tarihte gördüğümüz büyük soykırımlara maruz kalmış bir ülke.
Şimdi, bir taraftan askerî ticaret anlaşmalarını, bir taraftan güvenlik anlaşmalarını Afrika'daki neredeyse birçok ülkeyle yapıyoruz. Bu konuda yani bu yoğunlaşmanın özel bir şeyi var mı, Dışişleri Bakanlığının bu konuda bize verebileceği daha geniş bir perspektif var mı? Böyle bir sorum olacaktı.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MÜSTEŞAR YARDIMCISI MEHMET TEKİNARSLAN - Sayın Başkanım, biz İçişleri Bakanlığı olarak müsaadenizi arz edebilir miyiz.
BAŞKAN - Evet, buyurun.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MÜSTEŞAR YARDIMCISI MEHMET TEKİNARSLAN - Gündemimizde herhâlde bizim Bakanlıkla ilgili bir konu kalmadı, ayrılabilir miyiz efendim Komisyondan?
HİŞYAR ÖZSOY (Bingöl) - Bir sorum da kendisine vardı gitmeden önce, olur mu Sayın Başkan?
BAŞKAN - Tabii, tabii. Ben son şeye bakıyorum da.
HİŞYAR ÖZSOY (Bingöl) - Teknik bir anlaşma var, Yemen.
BAŞKAN - O zaman biraz durmanız gerekiyor Sayın Valim.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MÜSTEŞAR YARDIMCISI MEHMET TEKİNARSLAN - Tabii ki.
HİŞYAR ÖZSOY (Bingöl) - Çok kısaca ben Sayın Valimize de bir şey söylemek istiyorum.
BAŞKAN - Tabii, buyurun.
HİŞYAR ÖZSOY (Bingöl) - Bakın, Sayın Valim, burada vekillerin sorularına karşı savunmacı bir pozisyonda olmak zorunda değilsiniz, hele hele HDP Milletvekili olmam size bu konuda böyle bir şeye sebebiyet vermesin. Bunu şunun için söylüyorum, ben size diyorum ki: "20 yaşında bir genç öldürülmüş." Siz bana içinde "münferit" kelimesi olan bir açıklamayla cevap veriyorsunuz. Ben gidip o gencin ailesine "Vallahi, Sayın Valim sizin çocuğunuzun ölümü hakkında 'münferit' dedi." dersem bunu hakaret olarak alırlar. Buradaki tartışmalarda kullandığımız dilin içindeki sembolik şiddeti görmemiz lazım. Ben bunu bir şiddet olarak gördüm. Dolayısıyla, hiç kimsenin hayatı münferit değildir, istisna değildir. Münferit, istisna, teferruat gibi şeyler "Genel çok iyi ama diğer taraftan -bu tür, işte- münferit şeyler olabiliyor." gibi son derece klasik, savunmacı pozisyondur. Ben doğrusu yakıştıramadığımı ifade etmek istiyorum.