KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, ben de sunumları için konuklarımıza çok teşekkür ediyorum, bilgilendiğimiz bir sunum oldu.

Benim bir iki sorum var, bazısı bir kelimelik yanıtı olan... Birincisi, "Bu Avrupa Konseyinin bahsedilen sözleşmesi imza aşamasına getirilmektedir." denildi. Türkiye ne zaman imzalamayı hedeflemekte? Kaç ülke imzaladı? Şu ana kadar müzakerelerin tamamlanma aşamasına geldiğini anlıyorum ben konuşmalardan, gözlemci ülkelerle vesaire.

İkincisi, yine hedefler arasında -daha önce basında da görmüştük eski başkanın demeçlerini- bu 50 bin istihdam noktasında Ocak ayı sonu- Şubat 2025 itibarıyla hedefe ne kadar yaklaştık? Tabii ki tamamen olmasını beklemiyoruz ama yani ne aşamada gidiyor yapay zekâ alanındaki istihdam sayısı?

Üçüncüsü, -tabii, arada sorularda, bazen yanıtlarda girildi ama- ben net bir şekilde bir şeye dikkat çekmek istiyorum. Gördüğümüz kadarıyla -dün de öyle gördük, bugün de öyle gördük- sanki bizim yapay zekâ, Türkiye'deki yapay zekâ ekosisteminde sadece kamu var gibi gözüküyor yani özel sektör çok az gözüküyor hem teknik altyapı anlamında hem de yatırım anlamında. Bu, dünyaya baktığınızda özel sektör daha koşturucu, kamu da regüle edici gibi gözüküyor. Acaba biz bu aşamaya geçecek miyiz? Bizim de kafamızda bu var mı, yoksa hep her şeyi yine kamu mu düzenleyecek? Bu çok uzun vadede sürdürülebilir bir şey olmayabilir. Burada bir eksiklik görüyor musunuz? Nasıl tamamlanabilir bu? Özel sektör neden yüksek teknolojiye yatırımda geride gözüküyor sizce, Türkiye'de bunun öncelikleri var mı? Bir de özel sektörden açılmışken, dün... Kusura bakmayın, bizim -yani en azından benim, diğer üyelerimizi tenzih ederim- bilgilerimiz daha böyle okuduğumuz gazete yazılarıyla sınırlı. Bazı ülkelerde görüyorum, mesela Türkiye'de de "OpenAI" hizmet veriyor vesaire. Bazı ülkelerde bakıyoruz, çok büyük cezalar kesiliyor "OpenAI"a çünkü kişisel verilerin korunması noktasında... Mesela İtalya benim okuduğum örneklerden biri; çok ağır cezalarla karşılaşıyorlar. Burada bunun korunması noktasında sizler KVKK'yle -muhtemelen tabii ki- gerekli önlemleri alıyor musunuz? Ve yine çok konuşuldu ama, Avrupa Birliği ülkelerinde bu yasa da yürürlüğe girdi. Bizim özel sektörümüzün buna uyması lazım. Siz de muhtemelen buna "Uyun." diyorsunuz, onun için de teşvik edici oluyorsunuz ama ne ölçüde uyumluyuz yani sizce? Çünkü burada çok kaybı olabilir bizim iş dünyasının, bunun farkındalar mı? Ve son olarak da, Sayın Başkan ilk soruyu açarken sormuştu, gerek Avrupa Konseyi Sözleşmesi gerekse diğer mevzuat bağlamında Türkiye Büyük Millet Meclisine ne zaman siz "Hadi, size iş düştü." demeyi düşünüyorsunuz? Biz de tabii ki burada bu çalışmayı yapıyoruz ama siz elinizdeki yekûnu ne zaman bizim önümüze getirmeyi düşünüyorsunuz? Kafanızdaki takvimi biraz önce bir iki yıl gibi anladım ama bütün hepsi mi öyle, yoksa peyderpey mi düşünüyorsunuz? Belki burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde de bu konuda bir hazırlık yapılmalı çünkü bu epey yekûn, külliyatlı bir çalışmalar dizisine benziyor. Bu noktada da belki ben kaçırmışımdır yanıtı, bir daha yardımcı olursanız sevinirim.

Çok teşekkür ederim.

CUMHURBAŞKANLIĞI DİJİTAL DÖNÜŞÜM OFİSİ BAŞKAN VEKİLİ YUSUF TANCAN - İlk soruya ben cevap vereyim.

BAŞKAN FATİH DÖNMEZ - Buyurun.

CUMHURBAŞKANLIĞI DİJİTAL DÖNÜŞÜM OFİSİ BAŞKAN VEKİLİ YUSUF TANCAN - Avrupa Konseyi yapay zekâ, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü çerçeve sözleşmesinin imza süreci... Esasen biz niyet olarak imzalama beyanımızı ilettik, içeride tüm kurumlarımızla da mutabık kaldık. Bu konuda Dışişleri Bakanlığımız bir ön çalışma yürütüyor o imza yetkisiyle alakal; onun yazışmaları tamamlandıktan sonra imza süreci gerçekleşecek esasen. Yani "Şu ana kadar kaç ülke?" 36 ülkeydi, en son Karadağ da imzacı oldu ve 37 ülkeye çıktı. Önümüzdeki hafta Fransa'da düzenlenecek bir etkinlik sırasında bu imzacı olan ülke sayısında bir miktar daha artış olmasını bekliyoruz. Bizdeki imza süreciyle ilgili konular tamamlandığında biz de müstakilen gidiyor ve imzalıyor olacağız. Ayrıca, bu çerçeve sözleşme de nihai olarak yine Meclise geliyor olacak aslında yani bağlayıcı bir şeyi var, Meclis onayı olmadan da yürürlüğe girmiyor olacak. Biz ön imzasını atıyor olacağız kısmetse, daha sonrasında akabinde Meclise geliyor olacak.

CUMHURBAŞKANLIĞI DİJİTAL DÖNÜŞÜM OFİSİ DİJİTAL DÖNÜŞÜM KOORDİNASYON DAİRESİ BAŞKANI FURKAN CİVELEK - Geri kalan sorular için izninizle ben söz alayım.

BAŞKAN FATİH DÖNMEZ - Buyurun.

CUMHURBAŞKANLIĞI DİJİTAL DÖNÜŞÜM OFİSİ DİJİTAL DÖNÜŞÜM KOORDİNASYON DAİRESİ BAŞKANI FURKAN CİVELEK - Teşekkür ediyorum tekrar.

Öncelikle istihdam konusunda "Hedefe ne kadar yaklaştık?" diye sayın vekilimizin bir sorusu vardı. Bu alandaki istihdamı ölçebilmek için öncelikle bu alandaki mesleki sınıflandırmaların yapılmış olması gerekiyor ki buna yönelik de zaten strateji eylem planımız da vardı. Lakin bu standartlar henüz ortaya çıkmadığı için -meslek tanımları- şu anda sağlıklı bir veri alamıyoruz. Daha ziyade, özel sektörün kendi kriterleri çerçevesinde, çok daha primitif yöntemlerle elde ettiği sayılar var ama bunun arasında da çok ciddi uçurumlar var tanım farklılığından dolayı. O nedenle, şu anda bununla ilgili çok sağlıklı bir bilgi vermek pek mümkün değil sayın vekilim. İnşallah, belki önümüzdeki bir iki sene içerisinde bu standart ortaya çıkarsa SGK kayıtlarından da çok net bir şekilde verilerin alınması mümkün oluyor olacak.

İkinci ve üçüncü soru demeyelim ama iki konu birbiriyle ilişkiliydi. "Ekosistemde özel sektör zayıf görünüyor ve özel sektör teknoloji yatırımında neden biraz geride görünüyor?" konusu. Yapay zekâ özelinde baktığımız zaman, her ne kadar biz kendi sunumumuzda çok fazla yansıtmadıysak da aslında Türkiye'de "start-up" ekosisteminde bayağı bir firma var. Bir iki tanesini aslında slaytlara da yansıttık; mesela Insider vardı. Milyar dolar değerlemesine ulaşmış "start-up"larımız var bu konuda yapay zekâ destekli; mesela Cezeri, Intenseye, Insider; bunlar aslında Türkiye'de şu anda gayet başarılı faaliyet gösteren "start-up"lar ve bunlar gibi -hepsi bu kadar iyi olmasa da- binin üzerinde "start-up"ımız var yapay zekayla ilgili olarak çalışan. Belki bu slaytta detaylarına çok girmediğimiz için çok kamu odaklı gibi görünmüş olabilir ama üzerinde çalıştığımız politikaların hemen hemen hepsi kamudan çok daha fazla özel sektör odaklı. Örnek vermek gerekirse, veri alanları konusu, kamudan çok daha fazla özel sektörün işine yarayacak. Belki burada doğrudan ilişkili değil ama -Meclise geldi zaten- Rekabet Kanunu'yla ilgili güncelleme konusu, Avrupa Birliğinin Digital Markets Act çalışması düzenlemesi doğrultusunda... Kamu hiç yok orada, çok büyük ölçüde özel sektör odaklı. Dolayısıyla, belki bizim slaytların biraz "bias" olmasından kaynaklı, kamu tarafında olmamızdan kaynaklı net o resim görünmemiş olabilir ama Türkiye'de yapay zekâ ekosisteminin çok da fena olmadığını söyleyebiliriz diye düşünüyorum, en azından elimizdeki sayılar şu anda buna işaret ediyor. Elbette daha iyisinin olması lazım zaten bunun için çalışıyoruz.

"Bu özel sektör teknoloji yatırımı da neden zayıf görünüyor?" konusuna da çok kısaca değinmek isterim. "Teknoloji" deyince teknolojinin çok farklı dinamikleri var sektörlere baktığınız zaman. Örnek vermek gerekirse, bir oyun geliştirmenin dinamiği ile bir platform geliştirmenin dinamiği çok farklı. Dışarıdan baktığınız zaman ikisi de dijital teknoloji gibi görünüyor ama oyun tarafında grafik tasarımlar, vesaireler, hikâye oluşturma çok daha ön planda ama bir sosyal medya platformu veya yapay zekâ platformu yapacaksanız bunun dinamiğinin yenilikçilikten çok daha fazla ölçek ekonomisi ve ağ etkisiyle ilgili olduğunu görüyorsunuz yani yenilikçilik olarak mevcutta kurulu olan bir büyük ölçekli firmaya nispetle çok daha iyi hizmet sunan birisi veriye erişemezse, altyapı desteğini bulamazsa rekabet etme şansı yok ki bunun örneklerini şu anda diğer ülkelerde çok fazla görüyoruz. Amerika şimdiye kadar genel politika olarak Google gibi, Facebook gibi firmalara bölme, müdahale etme, regüle etme tarafına çok yaklaşmasa bile son zamanlarda artık işin boyutu o kadar büyüdü ki onlar dahi Google'ı artık parçalamalı mıyız, başka türlü yönetmekte çok zorlanacağız... Rekabet açısından baktığınız zaman, hiç kimseye yaşama şansı vermeyen yapılara evrildiler bunlar, muazzam ölçekte pazar güçlerine ulaştılar; bunlar tartışılmaya başlandı. Sizin sorunuz bağlamındaki önemi şu sayın vekilim: Bazı alanların doğal olarak tekelleşme eğilimi var, platformlar özellikle böyle yani pozitif dışsallıkların olduğu veriden kaynaklı, veriyi toplamaktan kaynaklı, toplulaştırmaktan kaynaklı pozitif dışsallıkların olduğu alanda bir anlamda "Winner takes all" dedikleri yani işi bir kere kazanan hepsini neredeyse alıyor; işte, arama motoru pazarında bunu görüyorsunuz, bulut tarafında buna benzer pazarlığa giriyorsunuz, zamanında işletim sistemi tarafında Microsoft böyleydi, Apple aynı şekilde, mantığı aynıdır yani bir "Winner takes all market" dediğimiz türden pazarlar bunlar. Bu taraflarla tabii rekabet etmek gerçekten çok kolay değil, bu sadece Türkiye için değil burada, örnek vermek gerekirse Rusya'ya bakın, Yandex gibi devasa bir şirketleri var, muazzam nakit yaratan bir şirket kendi ülkesi içerisinde ama yurt dışına çıktığı zaman Google karşısında varlık gösteremiyor, hatta Türkiye'de de faaliyet göstermeye çalışıyorlar, inşallah daha da efektif olurlar ama zor. Az önce bahsettiğim ekonomik dinamikler orada devrede. Dolayısıyla bunların da az önce bahsettiğiniz teknoloji tarafına yatırım noktasında demotive edici unsurlar olduğunu veya yatırım yapılsa bile sonuç almasının çok kolay olmadığını da teslim etmek lazım. Ama diğer taraftan, mesela, Türkiye'deki oyun sektörüne baktığınız zaman, bu az önce bahsettiğim dinamiklerden çok daha farklı dinamikleri var ve çok başarılı şeyler çıkardık. Oyun "startup"ları çıkardık, milyar dolara varan değerlendirmelerle uluslararası daha büyük firmalara satışları yapıldı, hâlâ da faaliyetlerine devam ediyorlar. Dolayısıyla o soruyu belki biraz böyle birkaç tane alt başta bölerek cevaplıyor olmak lazım, onun için birazcık bir açıklama yaptım. Teknoloji sektöründeki farklı alanların rekabet dinamikleri ve ürün geliştirme dinamikleri, inovasyon dinamikleri birazcık farklı. Ben sorunuza en azından bu şekilde cevap verebildiğim kadarıyla cevap vermiş olduğumu ümit ediyorum.

Son olarak, OpenAI'a kesilen cezalar ve "Türkiye'de biz AIET'e ne kadar uyumluyuz?" gibi bir soru vardı. Bu konuda İlayda Hanım'a sözü bırakacağım.

Teşekkür ederim.

CUMHURBAŞKANLIĞI DİJİTAL DÖNÜŞÜM OFİSİ YAPAY ZEKÂ POLİTİKA ANALİSTİ AV. İLAYDA SÜER - Bu yapay zekâ şirketlerine kesilen cezalarda, genellikle kişisel veriler bakımından olan cezalarda asıl konu veri kazıma faaliyetlerinin yasal olup olmaması oluyor çünkü aslında kişisel veriler işlenirken belirli bir hukuki dayanağa tutunmak gerekiyor, bu ya sözleşme oluyor ya meşru menfaat oluyor ya açık rıza oluyor ancak internet üzerinde hâlihazırda "veri kazıma" dediğimiz internet üzerindeki verilerin otomatik olarak işlenmesi, burada da o ilgili ki kişiden doğrudan açık rıza alma imkanı olmuyor ve sözleşme ilişkisi aslında genellikle burada mevcut olmuyor. Bu nedenle, dayanılabilecek tek hukuki sebep de meşru menfaat oluyor. Yapay zekâ şirketleri de aslında burada meşru menfaat için sadece şirketlerinin kâr elde etmesi, ürün geliştirme, hizmetlerini iyileştirme şeklinde menfaatlerine dayanıyorlar. Burada Avrupa Birliğinde esasında "Veri kazıma faaliyetleri hukuki midir, değil midir?" konusunda üye ülkelerinde, otoritelerinde farklı yaklaşımlar söz konusu. Bazıları şirketin çıkarının olması yeni bir ürün geliştirme, hizmet geliştirme salt meşru menfaat için yeterli değil diyen otoriteler varken bunun yeterli olacağını söyleyenler de oluyor. Bu, aslında yine en başta olduğumuz noktaya dönmemizi gerektiriyor, biz kısıtlamak mı istiyoruz yoksa biraz şirketlere de oynama payı vermek istiyor muyuz? Çünkü veri kazıma faaliyetlerini gerçekleştirmeden büyük veriyi işlemeleri de şirketler için çok güç. Biz burada, şirketin kâr elde etmesi, ürün geliştirilmesi, hizmet geliştirmesi yeterli değil dersek o zaman onların bu gerçekleştirdiği faaliyetlerin hükmen en başından itibaren KVKK açısından GDPR karşısına gidip yarısının hukuka aykırı olduğunu söylememiz gerekecek. Burada Kişisel Verileri Koruma Kurumumuzun henüz kestiği bir ceza olduğunu görmediyseniz sebebi bu olabilir çünkü eğer böyle bir ceza verilirse bu da ülkemizin aslında duruşunu sergilemesine... Verilen bir karardan sonra bu konuda tutulan tutum artık bu şekilde "Veri kazıma faaliyetleri yasal değil." şeklinde olur ve diğer yapay zekâ şirketleri de bundan kaçınabilir. Aslında, bunun böyle caydırıcı bir etkisi olabilir. Bu noktada, Avrupa Birliğinde de veri koruma otoritelerinin farklılaşan yaklaşımı olduğu için aslında biraz konunun netleşmesini beklemek ülkemiz açısından da KVKK açısından da... Açık kaynaklardan otomatik şekilde toplaması şeklinde varılan tüm bilgileri çekmiş oluyor. Bu yüzden ülkemizde henüz bu konuda bir kararın verilmemiş olması aslında bir yandan ekosistemin gelişmesi ve işlemlerine, faaliyetlerine devam etmeleri açısından da bir nevi iyi bir noktası da var diyebilirim, hukukçu olarak bunu söylüyorum çünkü maalesef o dengeyi bulmamız gerekiyor, aksi takdirde de şirketlerin bu konudaki çalışmalarını yürütmesi imkânsız hâle geliyor.

Bununla ilgili bir sorunuz daha vardı "Birçok hukuki düzenlemeyi içeren bir düzenleme çalışması gerekecek mi?" şeklinde.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Parlamentoya bir şey gelecek mi?

CUMHURBAŞKANLIĞI DİJİTAL DÖNÜŞÜM OFİSİ YAPAY ZEKÂ POLİTİKA ANALİSTİ AV. İLAYDA SÜER - Bu tüzüğün uyumlaştırılması aşamasında bizim hazırlayacağımız kanun teklifi elbette gelecektir ancak bunun için şu an Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ve Ticaret Bakanlığı tarafından yapay zekâ tüzüğünün Türkiye'deki ekonomiye olan etkilerinin incelendiği bir çalışma yürütülüyor. Çünkü bugün bahsettiğimiz üzere tüzük ne kadar kapsamlı? Risk bazlı ve temel hakları gözeten bir düzenleme olsa da Avrupa Birliği nezdinde dahi çok tartışılan bir düzenleme çünkü şirketlerin yetkilerini, bu alandaki faaliyetlerini zorlayan... Çünkü çok fazla uyum maliyeti de yaratıyor. Bu noktada, biz bu düzenlemeyi hem temel hakları koruyarak, bireylere ve şirketlere bu güvenceyi, hukuki güvenilirlik ortamını sağlayarak aynı zamanda inovasyonu da nasıl dengeleyebiliriz konusunda bir yol haritası çizmemiz gerekiyor. Bu ekonomik etki analiz çalışması tamamlandıktan sonra düzenlemenin nasıl bir iskelete sahip olması gerektiğinde istişareler başlayacak. O noktada, elbette Meclisimize gelecektir ancak bu değerlendirmelerin biraz zaman alabileceğini düşünüyoruz, hem çok geri kalmadan hem de çok acele hareket edip sektör de daha olumsuz bir etki yaratmamak adına burada güncel gelişmeleri takip ederek, Türkiye'ye olan etkilerini de analiz ederek ilerlemeye çalışıyoruz.