Komisyon Adı | : | (10/696, 1831, 1832, 1833, 1834, 1835) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Muharrem Kılıç'ın, Kurumun kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konusunda görüşleri, kurumsal paylaşımları, faaliyetleri ve çözüm önerileri hakkında sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 09 .01.2025 |
KAYIHAN PALA (Bursa) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle, sunumunuz için teşekkür ediyorum, hoş geldiniz.
Benim şöyle birkaç sorum var: Şimdi, Kurum eşitlik üzerinden bakıyor hayata ama acaba hiç hakkaniyet değerlendirmesi de yapıyor musunuz? Çünkü biliyorsunuz, biz cinsiyet eşitliği yerine toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını ön plana çıkarmaya çalışıyoruz; tek başına eşitlik hayatı karşılamaya yetmeyebilir, özellikle kadınlar söz konusu olduğunda ve dezavantajlı kesimler söz konusu olduğunda. Kurumun hakkaniyetle ilgili bir çerçevesi var mı, onu öğrenmek isterim.
İkincisi: Şiddetin maliyeti olarak bir parasal sonuçtan söz ettiniz. Elbette bazı parasal sonuçlar hesaplanabilir ama şiddet söz konusu olduğunda Dünya Sağlık Örgütü perspektifi de maliyet-yarar analizleri yerine maliyet-etkinlik ya da maliyet-etkililik analizleri üzerinden bir değerlendirmenin daha gerçekçi yaklaşım olacağına vurgu yapıyor. Acaba böyle çalışmaları var mı Kurumun?
Bir önemli sorum: Kadınlar söz konusu olduğunda özellikle eğitime ve istihdama erişimde çok ciddi ayrımcılık söz konusu, eşitsizlik söz konusu ki siz de buna vurgu yaptınız. Benim öğrenmek istediğim, Kurum olarak bunun azaltılmasına ilişkin bir eylem planınız var mı?
Bir başka önemli sorun şu: Şiddet tanımına benim de benimsediğim gibi -ayrıca teşekkür ederim- Dünya Sağlık Örgütü tanımı üzerinden çok geniş bir perspektifte yaklaştınız. Ancak şiddetin özellikle iş yerinde gündeme gelmesi hâlinde Uluslararası Çalışma Örgütünün bu konuda çok daha geniş kapsamlı bir tanımı da var ve -geçen toplantılardan birinde de konuşmuştuk- artık iş yerinde şiddet kadınlar açısından daha özel bir önem kazandıracak şekilde bütün dünyada ve Türkiye'de de gündeme geliyor. Dolayısıyla bu tanımsal çerçeveyi biraz daha Uluslararası Çalışma Örgütü perspektifiyle de genişletmeyi düşünür müsünüz?
Çok önemli bir soruna değindiniz ulusal raporların güncel olmamasıyla ilgili, çok haklısınız. Acaba başında bulunduğunuz Kurum burada da bir işlev üstlenebilir mi? İşlev üstlenmesine dönük bir çalışması var mı?
Yine çok önemli bir tespitiniz var -biz de birkaç toplantı önce burada tespit etmiştik- sağlık sektörünün, özellikle kamu adına Sağlık Bakanlığının kadına yönelik şiddet konusuna daha fazla müdahil olması gerektiğine ilişkin. Sayın Başkan -sanıyorum o toplantıda siz yoktunuz, çok önemli bir saptama oldu- İçişleri Bakanlığının yıl içerisinde kayıtlara geçen kadına dönük şiddet rakamları ile Sağlık Bakanlığının kayıtlara geçen rakamları arasında korkunç bir fark var. Dolayısıyla bu yalnızca kurumlar arasındaki eş güdüm eksikliğinin ötesinde Sağlık Bakanlığının bu konuda kendilerine özel bir misyon yüklememesiyle de ilişkili gibi görünüyor ve Bakanlık temsilcileri de bu konuda böyle bir çerçeve çizdiler.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - O noktada bizim Komisyonumuza daha büyük görev düşüyor.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Evet.
Dolayısıyla bu tespit çok önemli, Kurumun da bu tespiti gündeme getirmiş olması nedeniyle teşekkür ediyoruz. Komisyon olarak bunu daha ayrıntılı değerlendirmemiz gerekir. Benim de cezaevi ziyaretleri sırasında gözlediğim, özellikle kadın tutuklu ve hükümlülerin cinsiyetleri nedeniyle ayrımcılıkla karşılaştıkları bir şey var, somut örnek. Örneğin, bazı cezaevlerinde ped erişimi mümkün görünmüyor. Siz de -gördüm sayıları- epeyce ziyaretlerde bulunmuşsunuz. Dolayısıyla acaba bu konuda sizin bulgularınız, saptamalarınız ve bunun önlenmesine ilişkin -yalnızca ped açısından söylemiyorum, kadın tutuklu ve hükümlülerin hakları ve ayrımcılıkla karşılaşmaları bağlamında söylüyorum- tutumunuz ya da önlediğiniz olgular nelerdir? Viral şiddete çok önemli bir şekilde vurgu yaptınız, teşekkürler. Viral şiddet günümüzde erkekleri de ilgilendiriyor, kadınları da ilgilendiriyor ama erkekleri ilgilendirende dahi kadına dönük söylemler üzerinden ciddi bir şiddet vurgusu var. Bunun azaltılması, önlenmesine ilişkin Kurumun nasıl bir işlevi var? Çünkü doğrudan ayrımcılık bağlamında ve şiddet bağlamında sanıyorum sizin alanınıza giriyor.
Bir de garipsediğim bir şey oldu: İhlaller söz konusu olduğunda hep para cezası gündeme geldi. İşte şu kadar ile şu kadar arasında bir icrai kurum olarak yaptırımda bulunabildiğinizden söz ettiniz ama idari yaptırım herhâlde yalnızca parayla sınırlı olmamalı. Başka ne gibi idari yaptırımlarınız var? Örnek üzerinden açıklamaya çalışayım. Örneğin, bir ev sahibi kadın olduğu için bir bürosunu ya da evini ısrarla birilerine vermemekte direniyorsa, her defasında ona işte söylediğiniz limitlerde bir para cezası vererek bu sorunu çözmemiz mümkün görünmüyor. Başka türlü bir yaptırım hakkınız var mı, yapıyor musunuz? Ya da bu konuda bir eksiklik varsa biz de Komisyon olarak buna müdahil olmak isteriz.
Son iki sorum: İşkence ve kötü muameleden söz ettiniz. Bu konudaki sizin saptadığınız olgu sayıları nedir? Bunu da bizimle paylaşırsanız memnun oluruz.
Son olarak da şunu söylemek isterim: Şimdi, hem sizin söylemlerinizde hem de rapora kısaca baktığımda, aslında insan hakları ihlalleri ve ayrımcılık açısından Kuruma başvuru sayılarını ben epeyce düşük buldum; bilmiyorum katılır mısınız? Bu düşüklüğün nedeni nedir sizce? Çünkü çok önemli işlevleri olan bir Kurumdan söz ediyoruz. Eğer Kurum burada daha fazla bir işlev üstlenebilirse hem insan hakları ihlallerinin önüne geçilmesi hem de ayrımcılığın önlenmesi açısından daha geniş bir kazanım elde edilebilir diye düşünüyorum.
Teşekkürler.