KOMİSYON KONUŞMASI

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Teşekkürler Sayın Başkanım.

Öncelikle Komisyonumuzun hayırlara, hayırlı başarılara, çalışmalara imza atmasını temenni ediyorum.

Yangında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet niyaz ediyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Tabii, bizim hukukta, mahkemelerde "Eski beyanları tekrar ederiz." deriz ve kül hâlinde iki yıllık, üç yıllık konuşmayı tekrar etmiş, ifade etmiş oluruz. Ben de buradaki hazırunun bütün konuşmalarını, beyanlarını gerçekten çok faydalı ve Komisyonun amacına matuf katkı sağlayıcı olduğuna inanıyorum. Tabii, aslında, bizim burada şu andaki önerilerimizin ana teması Komisyona davet edip konuşturacağımız, dinleyeceğimiz kimler var, kurum, kişi, şahıs, STK, ulusal, uluslararası anlamda? Ama, tabii, aslında dünyada ve Türkiye'de yapay zekâyla ilgili yapılacak çalışmaların istikametini bu konularda bir değerlendirme yapmadan... Yani, biz, yapay zekânın tüketicisi mi olacağız, kullanıcısı mı olacağız, yoksa yapay zekâ alanında, veri alanında dünyaya yön veren bir noktada mı olacağız veya iki arada bir derede mi kalacağız; bunun öncelikle adının konulması lazım.

Şimdi, baktığımız zaman, yapay zekâyı konuşuyorsak bunun temeli veri. Veri varsa yapay zekâ var. Veri varsa yapay zekâyla ilgili geleceği şekillendiren, geleceğe yön veren kişi, kurum, sektör ya da devletler, uluslar, milletler belirlenmiş olacak. Veri nedir? Veri de evrenin yaratıldığı andan itibaren sadece insan davranışları değil, aynı zamanda evrenin kendi hareketlerinden, yerkürenin kendi hareketlerinden mağaradaki ilk insan davranışlarına, duvara kazıdıkları çizgilere, kazıntılara kadar her biri veri, insan davranışı. Ancak veri tarih boyunca hiçbir zaman günümüzde ifade ettiği anlam kadar değerli, kıymetli, stratejik bir noktaya ulaşmadı çünkü günümüzde veriyi stratejik hâle getiren yani ilkel mağara dönemlerinden bugünü ayrıştıran en önemli nokta internet, internetin üzerinde kullandığımız akıllı cihazlar -başta telefon uygulamaları olmak üzere- onun da üzerinde akıllı cihazlarda kullandığımız uygulamalar yani uygulama, akıllı cihaz ve internet. Yani bu üçü günümüzde verinin stratejik olarak önemini artırdı ve yapay zekâ anlamında çok daha ciddi... Yani yapay zekâyla ifade ettiğimiz de -biraz önce Umut Bey de güzel ifade etti, hani sizler de söylediniz- yapay zekâ "makine öğrenmesi" diyoruz yani robotik teknolojiler. Gelecekte robot âlim, robot hukukçu, robot mühendis, robot öğretmen olabilecek mi, bunu konuşuyoruz.

Şimdi, Sayın Başkanım, şu anda dünyada çok ciddi bir yol ayrımındayız. Sadece Türkiye olarak değil, bakın, Türkiye'nin de içinde bulunduğu Kıta Avrupası'na baktığımız zaman, Avrupa bile dünyada veri ve yapay zekâya yön veren coğrafyalar olmaktan birazcık uzak yani onlar da kara kara düşünüp saçını tutup "Acaba ne yapabiliriz?" diye panik hâlde çalışmalar yürütüyorlar. Bugün devletlerin bile İstiklal Marşı ve bayrağı olmamasına rağmen ciddi anlamda önem atfettiği sadece bir şirket, Google. Yani bugün her birimiz, kaç kere Google'a girdik, arama yaptık. Bunların her biri veri ve o yapay zekâ dediğimiz robotik teknolojilerin âdeta akaryakıtı, benzini mahiyetinde, onların işlerliğine değer katıyor, anlam kazandırıyor. Sadece yüzde 70'ini Google'un teşkil ettiği, bunun yanında Facebook'tan Twitter'a, X'e, Instagram'a, Airbnb'den her türlü internet alışveriş uygulamasına kadar toplanan verilerin toplandığı altyapılar, uygulamalar nerededir diye baktığımızda başta Amerika Birleşik Devletleri'ndeki şirketler olmak üzere dünyanın değişik ülkelerine yayıldığını görüyoruz. "Dünyanın değişik" diyoruz çünkü zaten yüzde 90 civarı bahsettiğimiz 8-10 uygulama, akıllı teknolojiler ve uygulamalarla belli coğrafyalarda toplanmış. Onun için Amerika Birleşik Devletleri yıllar önce özellikle toplanan verilerin âdeta bizim ülkemizdeki Maden Kanunu gibi bütün dünya ülkelerinde maden kanunları o şekilde ifade edilir, ne denir? Madenler devletin hüküm ve tasarrufu altındadır, tekelindedir, mülk onundur. Arazi varsa sizin olabilir ama altındaki maden devletindir. Burada da uygulama Google'ın, Facebook'un, X'in olabilir ama orada toplanan veriler Amerikan ulusunun malıdır diye bir yasal düzenleme yaptılar. Yani şu anda yüzde 90 civarında toplanan bu verilerin büyük oranda Amerikan merkezli uygulamalara ait olduğunu biliyoruz. Bunun dışında, mesela kim risk teşkil edebiliyor? İşte, Rusya... Rusya, sadece Yandex'i çok iddialı gibi gözükebilir ki bizim Türkiye'de var, en çok uygulandığı, kullanıldığını görüyoruz. Türkiye'de yüzde 2 civarında Yandex kullanımı söz konusu, dünya ortalamasına baktığımız zaman Rusya'nın da en çok yaygın uygulamasının yüzde 1'in altında olduğunu görüyoruz. Yani şu anda sazı eline alan yol almaya çalışıyor, almış ve onlar bütün dijital mecraların, internet altyapısının serbestleştirmek suretiyle bütün -zaten yüzde 70'ini, yüzde 80'inini kontrol ettikleri- veri alanının yüzde 100'üne de tahakküm edelim diye bir anlayış var.

Yani, burada, Başkanım, bu meseleyi konuşuyorsak, sonuçları üzerinden tüketicisi olarak değil de bunun kaynağına inerek acaba biz burada mobilizasyonu nasıl sağlarız, nasıl bu işin önünü açarız, Türkiye de bu noktada bir iddia ortaya koyabilir mi diye bir bakış açısıyla da bakmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda, Türkiye ve Kıta Avrupası'nda genelde meseleyi kişisel verilerin korunması kabîlinden yaklaşılıyor, deniyor ki: "Kardeşim, bu ciddi anlamda kişi hak ve özgürlükleriyle ilgili ciddi tehdit teşkil eder. Bu tehditlerle ilgili mücadele etmemiz lazım ve bu noktada meseleye bakarken esas fotoğraf kişisel verilerin korunması, kişi hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınıcı bir anlayışla bakmamız gerektiğini düşünüyoruz." Bu yanlış değil, elbette kişisel veriler çok önemli ama bu, birazcık -günümüzde veri üretimi ve yapay zekânın gelişimi dikkate alındığı zaman- Nasrettin Hoca'nın türbesi gibi bir görev ifa ediyor. Yani 7 kapılı bir türbede 6 tane kapıda kapı yok, bir tanesinde de kapı 2 tane, 3 tane kilitle kilitlenmiş. Yani öyle bir ortamda bir sel, fırtına, bir kasırga, bir tsunami gelirken biz o tsunaminin içerisinde dev bir gemi bile olsak, bir taraftan diğer tarafa savrulma durumuyla karşı karşıya kalırız. Yani biz meseleye bakarken verinin üretimi, verinin depolanması, verinin transferi, verinin ticarileştirilmesi ve bu çerçevede güvenli bir yapay zekâ ikliminde yaşayacağımız bir hukuki altyapıyı buluşturmamız lazım. Yani biz burada nihai bir noktaya geldiğimiz zaman, "Türkiye'nin kişisel verilerini, kişisel verilerimizi koruyoruz." derken, vatandaşlarımız bugün eline aldığı telefonlarla akşama kadar bizim çok kıymetli gördüğümüz verilerini sosyal medya uygulamaları üzerinden faş ediyorlar. Bütün Avrupa'nın, Amerika'nın, -başta Amerika'nın tabii olmak üzere- uygulamalarında paylaşıyor. "Ben koruyacağım." diye kendi ülkemin dünyadaki rekabette geri kalmasına neden olacak düzenlemeler yapıyorum ama öbür taraftan, türbenin açık kapılarından giren uygulamalarla benim vatandaşlarımın bütün kişisel verilerini maalesef Amerika'nın ulusal malı hâline gelmesi yolunu da açmış oluyorum. Hasılıkelam, zaten biz burada dinlediğimiz zaman, kıymetli uzmanlar, akademisyenler, konunun tarafları, sivil toplum kuruluşları bizlere bu rekabette Türkiye'nin avantajları, Türkiye'nin uluslararası noktadaki rekabette nereye varacağı konularına odaklanacakları bir vakıa. Zaten şu anda biz bu fırtınanın içerisindeyiz. Bu akan selde "Niagara Şelalesi gibi, bir tsunami gibi ortamda bir kayık mı olacağız, yoksa tsunaminin içerisinde biz de tsunaminin kendisi olup gerekirse evrene ve geleceğe şekil ve yön verme noktasında mı olacağız?" noktalarında yoğunlaşıyor. Onun için bugün Amerika'nın geldiği -bahsettiğimiz uygulamalarla Başkanım- noktanın arka planında rekabetçi ve verileri ticarileştirme üzerinden toparlamaya çalışan bir akıl yatıyor. Bu akıl bizim kişisel veriler meselesiyle konuya yaklaşmamız hâlinde ciddi risk teşkil edecek. Daha önce "Türkiye'de de bu noktada acaba bir veri altyapısı, veri merkezi kurabilir miyiz?" çalışmasında Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ve Türkiye İstatistik Kurumu Türkiye'nin, tabiri caizse, konvansiyonel, öteden beri var olan en önemli veri tabanı TÜİK'in içerisinde. Bununla ilgili daha önce bir yasal çalışma var ama bütün kurumları dinleyelim ancak kurumlar meselesinden öte, bizim uluslararası alanda rekabete dönük, biraz önce hazırunun teklif etmiş olduğu isimler, meseleye zaten bu noktadan yaklaşacağını düşünüyorum ve verilerin ticarileştirilmesi anlayışına dayalı rekabetçi bir yapay zekâ altyapısını ve veri altyapısını kurmamız gerektiğini düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.