KOMİSYON KONUŞMASI

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Teşekkür ederim, Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, esas üzerine konuşuyoruz. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle şunu söylemek isterim: Biz bu Türkiye Varlık Fonunun TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda sunuşundan sonra da bir ek görüş raporu yazıyoruz Sayın Genel Müdür, onu da gönderiyoruz; umarım okuyorsunuz ve dikkate alıyorsunuz oradaki şeyleri. Bir kısım ifadeler var zaten, raporlarda da var ama çok ciddi eleştirilerimiz var bu konuya ilişkin, biraz sonra bunlardan da bahsedeceğim. Tabii ki bu eleştirilere göre bir kısım yanlış olan hususların, yanlışlıkların düzeltilmesinden memnun oluruz elbette çünkü bizim her zaman söylediğimiz gibi, bu işin içinde şeffaflık, açıklık, hesap verilebilirlik temel ilkelerdir Türkiye ekonomisine, bütçeye ve kamu kurum ve kuruluşlarına olan bakışımızda. Bu sene de yine o ek görüş raporunu hazırlayacağız, sonrasında sizlere yollayacağız.

Türkiye Varlık Fonunun amacı 6741 sayılı Kanun'da şöyle tanımlanıyor: Dört temel var, gerçi siz sunuşunuzda bir kısım hususları aldınız ama birebir ben oradan okuyacağım: Birinci amaç "Sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak." İkinci amaç "Yurt içinde kamuya ait olan varlıkları ekonomiye kazandırmak." Üçüncü amaç "Dış kaynak temin etmek." ve dördüncü amaç "Stratejik büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek." Yaklaşık dokuz yıl oluyor, sekiz yıl doldu, bu amaçlara ne kadar ulaştık, bu konuda somut anlamda neler yaptınız bunları bizimle paylaşırsanız memnun oluruz. Örneğin, hangi büyük yatırımlara iştirak ettiğiniz? Ne kadar dış kaynak temin ettiniz? Yurt içinde kamuya ait olan varlıkları ekonomiye nasıl kazandırdınız, hangisini kazandırdınız? Bunları bilmek istiyoruz çünkü Türkiye Varlık Fonunun kuruluş amacı bu ama ben açıkçası bu amaçların da çok dikkate alındığını ve bu amaçlara ulaşıldığını düşünmüyorum; benim fikrim budur. Bu konuda sizden alacağımız cevap önemli olacak.

Diğer taraftan, kamunun içinde bir hazine birliği ve bütçe birliği ilkesi var; bu, önemli çünkü burada, Türkiye Varlık Fonunda olan şirketlerin hepsi kamu şirketleri özel şirketler değil yani kamuda var olan, zaten kamu sistemi içinde olan ve kamunun denetiminin içinde kapsanan kurumları aldınız Türkiye Varlık Fonuna koydunuz ve şimdi bütün denetimlerden ari ve -biraz sonra denetim kısmına da geleceğim- bunu biz kamunun bütünlüğü içinde göremiyoruz.

Şimdi, bizim kamu sistematiğimizde önce bir merkezî yönetim bütçesi vardır, o en darıdır; sonra ona mahallî idareler, fonlar, İşsizlik Sigortası Fonu, sosyal güvenlik kuruluşları ve döner sermayeli kuruluşları ekleriz genel devlete gideriz, onun daha büyüğüdür; sonra, ona işletmeci KİT'ler ve özelleştirme kapsamındaki kuruluşları ekleyip kamu kesimi genel dengesine gideriz ve bu kamu kesimi genel dengesi içinde kamunun bütün kurumları görülür fakat Türkiye Varlık Fonundaki şirketler burada yok, kamunun içinde yok arkadaşlar. Bunların hepsi kamu kurumu yani âdeta kamuya paralel bir kamu kurulmuş, paralel bir hazine kurulmuş ve bunun içinde Türkiye'nin en önemli, en güzide olan kurumları burada idare ediliyor. Neden? Ben bu soruyu kendime devamlı soruyorum: Neden? Bu kurumların KİT olarak kamuda kalmasıyla ve şimdi, ayrılıp Türkiye Varlık Fonunda, bunun içinde yönetilmesinin arasındaki fark ne? Ben bir fark görmüyorum, hatta tam tersine olumsuzluk görüyorum çünkü o sistem içinde açık ve net olarak her şeyi, bütün tabi olduğu kanunlar, denetim yapısı, hepsi tanımlanmıştı net olarak burada ise bir tanım yok. Bu açıklık, şeffaflık, hesap verilebilirlik ilkesini devamlı söylememize rağmen burada bir ciddi geriye gidiş var.

Şimdi, gelelim Türkiye Varlık Fonunun yapısına, arkadaşlar usulde söyledi, ben de esasta söyleyeyim. Burada Cumhurbaşkanına verilen yetkiler anormal yetki, normal bir yetki değil. Varlık Fonunun işleyişine ilişkin esaslar ve Varlık Fonuna aktarılacak kurumların hangileri olacağına Cumhurbaşkanı karar veriyor seçilmiş Cumhurbaşkanı sıfatıyla ama Cumhurbaşkanı aynı zamanda Varlık Fonunu yöneten şirketin de Yönetim Kurulu Başkanı. Kendi Yönetim Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulunun diğer üyelerini de Cumhurbaşkanı belirliyor. Denetim şirketi; hangi denetim şirketine yaptırılacak bağımsız denetim? Siz de söylediniz, 4 büyük firma var ama orada da yine şirket Yönetim Kurulu karar veriyor, Yönetim Kurulunun Başkanı kim? Cumhurbaşkanı. Sonra, bu denetim şirketinin raporu Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen en az 3 denetim elemanına yaptırılıyor denetim olarak, onları da belirleyen Cumhurbaşkanı.

Arkadaşlar, dalga mı geçiyoruz, böyle bir şey olabilir mi? Her şeyi planlayan, tepede olan, kararları veren Cumhurbaşkanı, yürüten Cumhurbaşkanı, denetleyen Cumhurbaşkanı. Hani, futbolda var ya, hem bek oynar hem orta saha hem ileride santrafor olup gol atar ama aynı zamanda doktor, aynı zamanda masör, aynı zamanda antrenör... Böyle bir yapı anlaşılabilir bir şey değil yani çok sorunlu bir yapı bu. Kim olursa olsun Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanının kim olduğundan bağımsız olarak sistemin işleyişine ilişkin olarak o kadar büyük bir sorun ki bu. Hiç yokmuş gibi davranmamız burada mümkün değil.

Şimdi, denetim; kamu denetim elemanları denetimlerini bağımsız denetim şirketinin denetimini yaptığı mali tabloların uluslararası muhasebe standartlarına uygunluğu ile sınırlıyorlar. Biraz önce arkadaşlarımız da söyledi, tamam, bu güzel ama bizim istediğimiz... O denetimde hukuki açıdan bir denetim yok, kaynak kullanımı açısından yok, gereklilik ve yerindelik açısından denetim yok. Normalde bir Sayıştay denetimi ona bakar, hukukiliğe bakar, usullere bakılır yani denetim dediğimiz şey son derece...

(Uğultular)

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Salonda biraz gürültü var Sayın Başkan.

OTURUM BAŞKANI İSMAİL FARUK AKSU - Değerli arkadaşlar, hatibi dinleyelim lütfen.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bu denetim, buradaki denetim yeterli bir denetim değil. Bu denetim olmasın demiyoruz, bu denetim de olsun finansal açıdan, uluslararası finansal tablolara uyumluğu açısından, standartlara uyum açısından da bakılabilir ama bizim dediğimiz gerçek bir denetim. Diğer bütün Türkiye'deki kurumların tabi olduğu denetime tabi olması gerekiyor Türkiye Varlık Fonunun ama Sayıştay denetimine tabi değil. Burada Kamu İhale Kanunu, Devlet Memurları Kanunu, Devlet İhale Kanunu, Rekabet Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu, buna ilişkin ikincil mevzuat; bunların çoğundan muafiyet var yani acayip bir yapı oluşturulmuş durumda. Türkiye'nin en önemli kurumları alınmış buraya burada bir şeyler yapıyor ve biraz önce de dediğim gibi son derece çarpık bir yapı var, bunun içinden gidiyor.

Varlıklar 9 trilyon 354 milyar 444 milyon lira. Yani siz de bir hesap yaptınız, ben de dolar kuru üzerinden çevirdim onu ama siz burada zaten raporunuzda "318 milyar dolar" demişsiniz, ben de 320-322 milyar dolar gibi bir şey belirlemiştim. Dönem kârına bakıyorum, 320,7 milyar lira; kârlılık oranı düşük, yüzde 3,4. Neden? Çünkü birçok şirket de burada zarar ediyor; bu tabii, sonuçta konsolide olduğu için kârlar, zararlar bir araya geliyor ama bu kârlılık oranları düşük. Borçlar ne kadar? 6 trilyonun üzerinde. Geçen sene de bu borçlar konusunu konuştuk "Bunların bir kısmı mevduat olduğu için oradan kaynaklanıyor." dediniz, mesela burada yoktu sunuşta. Borçların ne olduğunu öğrenmek isteriz çünkü geçen seneye göre baktığımız zaman geçen yıl yani 2022 yılı hesaplarında 3 trilyon 534 milyarmış, bu sene 6 trilyonun üzerinde olduğunu tahmin ediyoruz oradan bir kısım kalemlerden ama hangi kalemler var, hangileri yok; onların ayrıntılı bir biçimde bilinme ihtiyacı var.

Bu sınırlı olumlu görüşler, şartlı görüşler ilginç. Mesela, bu Türkiye Enerji Company ile ilgili herhangi bir bilgiye ulaşılamıyor. Neden? Gizlilik var üzerinde, bunun gizlilik unsuru nedir? Ne oluyor, ne yapıyor burası? Neresi burası?

Yine, BOTAŞ'la ilgili, gizlilik unsurları taşıması nedeniyle bazı uzun vadeli alacaklar hakkında yeterli ve uygun denetim kanıtı elde edilmemiş. Denetim raporundan söylüyorum. Nedir yine aynı şekilde? "Gizlilik nedeniyle stok birim maliyetlerine ilişkin yeterli ve uygun denetim kanıtı yok." diyor. Ya, bu gizlilikler nereden kaynaklanıyor?

PTT'yle ilgili devam eden hukuki davaların önemli bir bölümüne ilişkin denetim kanıtı elde edilememesi... Yani denetim yapamıyor muyuz? Burada kurumlar denetime, buna ilişkin olarak gerekli bilgileri vermiyorlar mı size? Niye vermiyorlar?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI İSMAİL FARUK AKSU - Sayın Türeli, buyurun.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Teşekkür ediyorum.

TPAO'yla ilgili yine bir kısım değer düşüklüğü için incelemenin gerçekleşmemesi var. TÜRKŞEKER'le ilgili, stoklarla ilgili yeterli denetim kanıtı yok. Halkbankla ilgili New York'ta devam eden davanın dikkate alınmaması... Burada birçok husus var, bunlar ciddi hususlar. Biraz önce söylediğim gibi, zaten burada var olan bir denetim eksikliği olduğu için bu yapılan denetimin en iyi şekilde yapılması gerekirdi.

Bir de dikkatimi çeken şey şu: Üç aşamalı bir denetim dedik; bağımsız denetim, Devlet Denetleme Kurulu bir de TBMM denetimi diyoruz. Ben ilgili kanuna baktığım zaman Devlet Denetleme Kurulunun denetimini görmüyorum "Cumhurbaşkanının belirlediği en az 3 değişik -alanları da sayılmış- kamu denetim elemanı..." diyor. Devlet Denetleme Kurulu ibaresi herhangi bir yerde yok. Niye Devlet Denetleme Kurulu yapıyor, neden yani bunun bünyesinde bu iş götürülüyor? Onların hepsi denetleme gördü mü orada yani hazine, vergi müfettişleri de var içinde, Kamu Gözetimi yani orada bu denetimi, kamu denetimini yapan 6 arkadaşımız var; onu da öğrenmek isterim yani bu Devlet Denetleme... Yarın Devlet Denetleme Kurulu gene burada bir torba kanunda önümüze gelecek, çok ciddi, ona ilişkin itirazlarımız var. Olacak bir iş değil; iki hafta önce görüştüğümüz ve Genel Kurul aşamasında çekilen bir kısım maddeler yeniden önümüze geliyor; rezalet.

Kamu bankalarına sermaye desteği; Türkiye Varlık Fonu Piyasa İstikrar ve Denge Alt Fonu. Geçen sene de eleştirmiştik "Eğer bir şey enjekte edilecekse kamu bankalarına bunun yeri bu alt fon değildir." diye söylemiştik. Bu kamu bankalarının sermaye yapılarının güçlendirilmesi amacıyla bu ikrazen kamu kâğıtlarını alıyor bu kurum, oralara veriyor, ilgili kamu kurumlarına ama oradan borçlandığı için ondan sonra bu borcu geri ödemesi lazım, geri ödemiyor, bir kısmını ödüyor kendisi, bir kısmını ise o kamu kurumlarından kredi alarak ödüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bitireceğim, tamamlayacağım, Sayın Başkan tamamlayacağım.

OTURUM BAŞKANI İSMAİL FARUK AKSU - Toparlayın lütfen.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Yani nasıl bir iş bu? Bir, dediğim gibi zaten normalde hazinenin yapması gereken borçlanmaları bir alt fon eliyle yapıyoruz, ondan sonra da dediğim gibi yani bu Türkiye Varlık Fonunu aracı koyuyoruz araya, bunu da hiçbir şekilde anlamadık.

Son bir hususu daha belirtmek istiyorum; o da Cumhurbaşkanlığında üst düzeyde görev yapan personel -içinde başkanlar var, içinde Politika Kurulu üyeleri var, içinde danışmanlar var- bunların aynı zamanda varlık şirketlerinde görevleri var yönetim kurulu üyesi, denetim kurulu üyesi olarak ve daha da vahimi Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu üyeleri -içinde siz de varsınız Genel Müdür- aynı zamanda altta, portföyde olan şirketlerin de yönetiminde bulunuyor. Yani böyle bir şey olur mu? Yani yönetim kurullarının... Ben bir dönem Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu üyeliği yaptım yani orada şeydir, yönetim kurulu üyeleri herhangi bir iştirakte -onun altında birçok iştirak vardı İş Bankasında- hiçbirinde görev almazlar, böyle bir şey olmaz çünkü altında, onun bünyesinde olan bir kurumdur. Ve onun dışında da diğer Cumhurbaşkanı, Devlet Denetleme Kurulu Başkanı, Ekonomi Politikaları üyesi, Hukuk Politikaları üyesi, Devlet Arşivleri Başkanı... Ya arkadaşlar, bu böyle olmaz. Yani burada bütün Cumhurbaşkanlığı bünyesinde her şeyin şekillendiği, bütün yetkilerin Cumhurbaşkanında olduğu bir yapı var. Bu yapıyı son derece yanlış ve sağlıksız buluyoruz. Burası Türkiye Cumhuriyeti yani bu ülkenin gelenekleri var, bu ülkenin bir yönetim sistemi var, bürokrasisi var. Burası sömürge olmuş, sonradan bağımsızlığını kazanmış bir ülke değil ki, bütün bu bürokrasi geleneklerinin, kamu yönetimi geleneklerinin hepsini hiçe sayan, bu Fonun kurulmasından bu Fonun işleyişine, işte, bütün bu biraz önce bahsettiğim sorunlara kadar hepsini bu yapının içinde bu sakıncalar ve sıkıntılar olarak içinde taşıyan bir yapı var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Bunları son derece yanlış bulduğumuzu, yapılması gerekenin, doğru olan şeyin Türkiye Varlık Fonunda var olan bu kurumların yeniden kamu bünyesi içine alınması ve hazine birliği ilkesinin gerçekleştirilmesi olduğunu düşünüyoruz.

Soru kısmında da gene işaret edeceğimiz hususlar olacak.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.