KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Geçtiğimiz hafta öğretim üyesi, konunun uzmanı bilim insanı arkadaşlarımızı dinledik. Bugün yine öyle devam edeceğiz.

Bu arada ben bir hususun altını çizmek istiyorum. Hani "algıda seçicilik" derler, Komisyon kurulduğundan beri bu çocuk konusunun Türkiye gündeminde daha fazla konuşulduğu gibi bir kanaat uyandı bende, bu çok sevindirici. Pek çok siyasi demeçlerde bile siyasetçilerimizin, genel başkanlarımızın, bakanlarımızın gündemi çocuk konusu, bu son derece sevindirici. İnşallah, bundan sadece konuşmakla kalmayacağız çünkü biz Türklerin öyle bir alışkanlığı var, bir meseleyi konuşunca halledildi zannederiz. Hayır, konuşulunca mesele başlar, aslında konuşmakla da bazı şeyler sorun hâline gelir. O açıdan çözüm süreci bambaşka bir şeydir. İyi niyetlerin, dayanışmanın ön planda olduğu bir süreçtir çözüm süreci. İnşallah, ülkemiz, Meclisimiz... Öncelikle bizim Komisyonumuzda bu sürece başladığımızı varsayıyorum. Şu anda bütün üyelerimize tekrar huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Tam bir iş birliği içerisinde, hatta anlayış birliği içerisinde çalışacağımızı ümit ediyorum; ilk iki toplantıda aldığım izlenim bu. Önümüzdeki süreçte biz Türkiye'nin gündeminde olan bazı konularda yerinde inceleme yapmayı düşünüyoruz. Bu arada, bazı kurumlarımızda kurulan, yeni ihdas edilen kurumların işleyişini de yerinde incelemek, görmek; eksiklik, aksaklık... Bakanlık yetkililerimiz gelmeden önce bizim zihnimizde tam bir tablonun çizilmesi için... Çünkü soyut doğrularda ittifak çok kolay yani "Çocukla ilgili şunlar, şunlar, yapılmalıdır." "Çocuk istismarı şudur." "Çocuk bizim için şu kadar hayati önemdedir." "Milletlerin beka meselesidir." gibi. Buralarda hemen anlaşırız. Asıl bu anlaştığımız konuların nasıl hayata geçirileceği konusunda anlaşmak, onu sahaya geçirmek... Çünkü yasaların da esasen uygulanış mantığı, uygulanış sırrı oradadır. Yasa koyucu hangi niyetle çıkarırsa çıkarsın uygulayan birimdeki, vatandaşla temas noktasındaki o en uç uygulayıcının anlayışı fevkalade önemlidir. Bu açıdan, sosyal hayat her şeyiyle, denetimiyle, yasa yapmasıyla, icraatıyla bir bütündür, birbirinden ayrılamaz diyoruz ve iç içe geçmiş süreçler. Bu itibarla, sahadaki uygulamaya çok önem veriyoruz, aslolan o. Bizim burada anlaşmamız veya tartışmamız... Sahadaki küçük bir gerçek bizim bütün teorimizi yerle bir edebilir. O açıdan, çok gerçekçi, sahayla hemhâl olacak bir şekilde Komisyonumuzun üç aylık, süre yetmezse Meclisten bir ay ek süre isteyerek dört aylık çalışmasını tamamlayacağız.

Ben şimdi, çalışmalarımıza geçmek için görsel basın mensubu arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum, onlar müsaade ederlerse biz gündemimize geçeriz.

Bu arada, basın mensuplarımız çıkarken, Komisyonumuza yeni katılan uzman arkadaşlarımızın takdimini yapmak istiyorum. Betül Ulukol Hocamı hepimiz tanıdık, geçen toplantımızda dinledik; kalıcı olarak Komisyonumuzun üyesi oldu diyelim. Nilüfer Koçtürk Hocamız da bizimle olacaklar. İçişleri Bakanlığından Mülkiye Müfettişi Tuğba Koşal Hanımefendi burada. Coşkun Bey'i tanımıştık geçtiğimiz toplantıda. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından Şube Müdürümüz Engin Arslan burada. Millî Eğitim Bakanlığından İsmail Bey'i tanıdık. BTK'den Doktor Şahin Bayzan, RTÜK'ten Aylin Çam Hanımefendi, İçişleri Bakanlığından, Emniyetten Birol Özçelik, yine Emniyet Genel Müdürlüğümüz Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığından Elif Temel Hanımefendi aramıza katıldılar. Kendilerini birkaç cümleyle, kısaca tanıtırlarsa memnun oluruz.

(Katılımcılar kendilerini tanıttılar)

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Teşekkür ederiz, hoş geldiniz.

Arkadaşlar, ayrıca Sağlık Bakanlığından 1 uzmanımız gelecek, Adalet Bakanlığı Mevzuat Genel Müdürlüğünden 1 uzman isteyeceğiz, TBMM'den de 3 yasama uzmanı görevlendirilecek.

Az önce bir şey söyledim, aklıma geldi de onu sizinle paylaşmak isterim: "Soyut doğrularda ittifak kolay da sahada, uygulamada zor." demiştim. Rusların II. Katerina'sı var, Petro'dan sonra Rusya'yı modernleştiren, büyük Rusya'yı kuran Kraliçeleri. Kendisi Alman asıllı, bir Alman Prenses, Petro'nun torunuyla evli. II. Katerina tam bir Rönesans kraliçesi. Rusya'da şu anda bildiğimiz pek çok yeniliğin ilk adımını atan kadın. Bu, Avrupa'da o dönemde bütün Rönesans'ı hazırlayan fikir adamlarıyla da yazışmalar içerisinde, onların pek çoğunu Rusya'ya çağırıyor, Petersburg'a, hatta Diderot'un kütüphanesini satın alıyor olduğu gibi. Voltaire de bu çağırdıkları arasında. Voltaire, biliyorsunuz, Fransız İhtilali'nin fikir babalarından, onu fikir olarak hazırlayanlardan ancak kendisi bir köle tüccarı, esir ticareti yapıyor Voltaire; o da işin başka bir veçhesi. Voltaire Petersburg'da fazla kalamıyor, çabuk dönüyor ama mektuplaşıyorlar Katerina'yla. II. Katerina Voltaire'e yazdığı bir mektupta şöyle diyor: "Sevgili Voltaire, sizin fikirleriniz pek güzel ancak siz fikirlerinizi kâğıt üzerine yazıyorsunuz, kâğıt üzerinde güzel görünüyor; ben Kraliçeyim, bu fikirleri insan derisini yazıyorum -uyguluyorum demek istiyor- orada sizinki kadar güzel görünmeyebiliyor." diyor. Biliyorsunuz, daha sonra bizde, Faruk Eren isimli bir hukukçumuz Anayasa için söylemişti bunu "insan derisi kaplı kitap" diye. Onun için bizim iştigal sahamız ki çocuk en insan olduğumuz saha yani insan hayatında "En çok nerede insanız?" dersek en çok çocukken insanız, yetiştikçe ondan giderek uzaklaşırız. O açıdan, çok hassas bir konuda konuşuyoruz.

Şimdi, hocalarımızı dinleyeceğiz.

Kıymetli Hocam, biz sıralamayı size veriyoruz, hanginiz isterseniz önce başlayabilirsiniz. Usulümüz şöyle: Önce sizleri dinliyoruz 20'şer dakika, sonra arkadaşlarımızın sorularını alıyoruz. Sorulara bütün olarak, bütün sorulara aynı anda değil sorular tamamlanınca cevap veriyorsunuz.

Buyurun efendim, şimdi sizi dinleyeceğiz, önce kendinizi kısaca tanıtarak başlarsanız memnun olurum.