KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN - Öncelikle, dün akşam Ankara'nın kalbinde, ülkemizin kalbinde yaşanan terör saldırısından dolayı, bu menfur saldırıdan dolayı üzüntülerimizi Komisyon adına ifade etmek istiyorum. Bu menfur saldırıda hayatını kaybeden Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına, personeline, sivil vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.

Aziz milletimizin başı sağ olsun. Bu millet büyük bir aile ve yaralarını sarma konusunda geçmişte çok ciddi tecrübeleri var ve bu konuda birbirine kenetlenmiş aziz bir millet. Bu yaralarını da birlikte saracağına olan inancımla tekrar milletimize başsağlığı diliyorum Komisyonumuz adına.

Ve Komisyonumuzun gündemini açıyorum.

Malumunuz, bugüne kadar, biz, kamu kurum ve kuruluşlarından sunumlar aldık. Başta aile yapısı araştırması olmak üzere; Aile Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, Komisyon konusuna giren hemen hemen tüm kamu kuruluşlarından sunumları aldık bugüne kadar olan Komisyon toplantılarımızda. Bugünden itibaren de sivil toplum ve üniversite çalışmalarına geçiyoruz, o konudaki çalışmalar hakkında Komisyonumuz bilgilenecek. Bu anlamda bugüne kadar Komisyonun alanına giren konularda hayli çalışması olan, emeği olan çeşitli sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve akademisyenler bugün misafirlerimiz.

Tabii, hemen her toplantıda ifade ettiğim birkaç hususa tekrar burada dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu Komisyon aile bütünlüğünün korunması ve boşanma olaylarının araştırılması komisyonu kısaca. Tek bir perspektiften bakamayacağımız kadar geniş bir çalışma alanı var Komisyonumuzun. Ve ilk günden itibaren söylediğimiz şu: Ailenin tüm bireyleri; kadın, erkek, çocuk, engelli, yaşlı, bu Komisyonun çalışma alanına giriyor ve biz güçlü bir aileden bahsedebilmek için bireylerin her birinin tek tek güçlendirildiği bir aileden bahsediyoruz. O bireylerden herhangi birinin yani bir engellinin, yaşlının, çocuğun zayıf kaldığı bir aile, bizim tanımladığımız anlamda güçlü bir aile olamıyor ne yazık ki. Bununla beraber, şunu özellikle belirtmek istiyorum tekrar tutanaklara geçmesi açısından: Ne yazık ki, kadının güçlendirilmesiyle ailenin güçlendirilmesi sanki birbirinin alternatifiymiş gibi bir algı oluşabiliyor bazen. Bütün samimiyetimle bunu söylüyorum, bu konuda defalarca yazı yazmış biri olarak da söylüyorum, asla bu ikisi birbirinin alternatifi değil. Biz aynı zamanda kadını güçlendirirken, çocuğu güçlendirirken, ailenin diğer tüm bireylerini güçlendirirken aileyi de güçlü tutabiliriz. Aileyi güçlendirmemiz diğerlerini zayıflatmamız anlamına gelmemeli, gelmemekte.

Bir diğer husus da aile bütünlüğünü konuştuğumuzda genelde karı-koca ilişkisi üzerinden bir aile tanımıyla başlayan bir tartışma başlıyor. Kadın ve erkek ilişkisi... Hep söylüyorum, oysa biz bir aileye doğarız yani bizim doğumumuzla başlar bir aileyle ilişkimiz, medeni hâlimizle başlamaz.

O anlamda bugün çok kıymetli misafirlerimiz var. Sayın Gökhan Malkoç; Türk Psikologlar Derneği Başkanı, sivil toplum temsilcisi bir hocamız bugün aramızda. Sayın Profesör Doktor Kadriye Bakırcı, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi -özel hukukta- İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Öğretim Üyesi. Kadriye Hanım'la da bu alanda uzun zamandır birlikte çalıştığımız için, onun için kendisine de "Hoş geldiniz." diyorum tekrar. Ayla Kerimoğlu, Hazar Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı. Hazar Derneği de yirmi küsur yıllık bir dernek ve özellikle son dönemde kadın şiddet ve sığınma evleri üzerinde bir araştırmaları var, onu paylaşacaklar bizimle. Hülya Gülbahar bugün Eşitlik İzleme Kadın Grubu adına aramızda. Daha önce farklı temsillerle de çok bir arada olduğumuz, birlikte çalıştığımız, bu alanda, kadın çalışmalarında ciddi emeği olan bir sivil toplum temsilcisi. Birazdan aramızda Funda Özcan Akyol ve Firdevs Tavukçu da olacaklar, geldiklerinde kendileriyle tanışma fırsatımız olacak.

Sayın Hocam, Gökhan Bey, ilk sözü size veriyorum.

Şöyle bir şey yapalım usul açısından. Sunumlar bittikten sonra sorularımızı soralım, sunumun bütünlüğünü bozmamak adına.