Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
Konu | : | Ankara Milletvekili Murat Alparslan ve Zonguldak Milletvekili Saffet Bozkurt ile 102 Milletvekilinin Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi (2/2793) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 25 .12.2024 |
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Kanun teklifini detaylıca inceledik. Yapmış olduğumuz inceleme sonucunda mevcut teklifin Anayasa'ya şekil ve esas bakımından bir aykırılık içermediği kanaatine ulaştık.
Öncelikle, bu tespiti yaptıktan sonra birkaç hususu dile getirmek isterim Değerli Başkanım.
Burada görevli arkadaş var mı oradan, akademiden birileri var mı?
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Var, Başkanı burada.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Sayın Başkanım...
Şimdi, malumunuz olduğu üzere, Türkiye Adalet Akademisini hâkim ve savcı adaylarının eğitildiği bir yer olarak, akademi olarak biliyoruz. Bizim bilmediğimiz bir şey var: Türkiye Adalet Akademisinde hâkim ve savcılara, onlara ilişkin bir etik dersi veriliyor mu? Bunun dışında, hâkim ve savcıların bireylerle ilişkileri, avukatlarla ilişkileri, kamuyla veya üst ve alt derecedeki kamu bürokrasisiyle ilişkileri hususunda bir ders verilip verilmediğini inanın çok merak ediyorum. Eğer verilmiyorsa da bunun çok ivedi bir şekilde verilmesi gerektiği inancını taşıyorum çünkü biliyorsunuz, kaymakamlara bu konuda geniş çaplı bir eğitim veriliyor ama özellikle genç hâkim ve savcı adayı arkadaşlarımızın, meslekte yeni olan arkadaşlarımızın daha tecrübesiz olmalarından kaynaklı olarak bireylerle ilişkilerinde ciddi sorunlar yaşandığını ben bizzat kendim, şahsım yaşayarak görmüş bulunmaktayım. Bunların da en asgari seviyeye inmesi bakımından bu konuda Türkiye Adalet Akademisinde çok ivedi ve ciddi bir ders verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Zira, özellikle yeni hâkim ve savcı olmuş yargı mensubu arkadaşlarımız kürsüye indiklerinde, bulundukları ilçelerde veya illerde kendilerini süper yetkili, artık devletin sahibi gibi görüyorlar, ne bileyim, milletin sahibi gibi görüyorlar, ne bileyim, avukatların amiri gibi görüyorlar. Dolayısıyla bu saygı konusunda ciddi bir sorun yaşanıyor.
Örneğin, ben bir milletvekili olarak bir adliyeye gittiğimde -başımdan geçen bir olay- mesela geleceğimizi bilmesine rağmen hâkim odasında ve doğrudan masasının başında bizi bekliyor. "Ya, hâkim bey bizim geleceğimizi biliyordu; nezaketen, en azından şu kapıya kadar gelse -bir devlet büyüğü geliyor veyahut da ne bileyim, yaş olarak büyüğü geliyor, bir meslek büyüğü geliyor- bir karşılasa daha iyi olmaz mı?" dediğimizde "Ben devletin hâkimiyim, siz kimsiniz?" cevabı alabiliyoruz, anlatabildim mi. Veyahut da tesadüfen sahada yapmış olduğumuz çalışmalarda bir cenazeye katılıyoruz, bakıyoruz, biri önünüze gelip dikiliyor. "Bu kim?" dediğimiz zaman "İşte, bu cumhuriyet savcısı." diyorlar. Yani kendisini herkesin üstünde görüyor, sormadan gelip... "Kenara çekil." dediğin zaman da hemen, anında bir refleks, "Hop, ne oluyor!" Dolayısıyla bunlar da kamuoyu önünde cereyan ettiği için bunu bütün arkadaşlarımız yaşıyor; bir şey oluyor, olumsuz bir durum ortaya çıkıyor. Yani bizim siyasetçiler olarak hiçbir kamu görevlisine karşı bir hükmetme amacı ve niyeti taşımadığımız ortadadır ancak bu arkadaşlara nasıl bir eğitim veriliyor anlamıyorum ama onlara da meslektaşlarının da söyledikleri şunlar, diyorlar ki... Akademide siz bu görevleri yapıyorsunuz, icra ediyorsunuz. Bu görevlerden dolayı tabii ki bağımsız ve tarafsızlar. Kimse onların mesleki işlerine dair bir kayıtsızlık içerisinde değil, elbette ki onların işlerinde tamamen bağımsız ve tarafsız olmaları lazım, öyle olmaları da bekleniyor ve hiç kimse de müdahale etmiyor ancak bireysel ilişkilerinde bunu çok ama çok fazla abartıyorlar. Ne bileyim, polisi gördüğü zaman "Niye ayağa kalkmıyorsun?" ötekini görüyor "Niye böyle yapıyorsun?" Bunlar gerçekten kamuoyunda rencide edici, mesleğin saygınlığını, onurunu rencide edici tutumlar olarak da karşımıza çıkıyor.
Şimdi, bunun için ben Türkiye Adalet Akademisinde yani -örnek veriyorum- bir icra hukuku, bir medeni usul, ceza usul, bir ceza hukuku, bir ticaret hukuku dersleri öğretilirken meslek dersi dışında -bir etik değerler dersi mi olur, başka bir ders mi olur- bunların da muhakkak ama muhakkak öğretilmesi gerektiği kanaatini taşıyorum ve bu konuda şiddetli ısrarcıyım. Bu sadece benim kanaatim değil diğer arkadaşlarımızın da kanaati. Onlar da diyor ki: "Bize bunlar öğretiliyor ama Akademide 'siz herkese karşı mesafeli olacaksınız.'" Akademide bir yanlış yönlendirme olduğu kanaati taşıyorum, öyle mi arkadaşlar?
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Vekilim, katılıyorum.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Ben katılmıyorum.
SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Ben katılmıyorum.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Kim katılmadı?
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Biz katılmadık.
SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Ben, üyeler söz aldıktan sonra bununla ilgili bir şey söylemek istiyorum.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Neyse.
Şimdi, arkadaşlar, yargı görevi sebebiyle kimse onlardan bir şey beklemiyor, anlatabildim mi. Ama şimdi ben otuz yıllık hukukçuyum. Mesela, benim okula girdiğim tarihte hâkim, savcı arkadaş daha doğmamış bile, anlatabiliyor muyum yani otuz yıl ondan kıdemliyim bir defa. Bir defa bir meslek büyüğü gelmiş veya yaş olarak büyüğü gelmiş, fark etmez, bir insan gelmiş içeri; o da nihayetinde bu toplumda yaşayan bir birey olarak... Bizim, onun işinden beklentimiz yok, "Buyurun, hoş geldiniz." gibi bu şekilde bir şeyle karşılaması lazım ama onun dışında "Ben hâkimim." "Ben savcıyım." edasıyla, öyle üstten bir bakışla bir vatandaşı karşılamasını ben doğru bulmuyorum, etik bulmuyorum. Ha, onun işi varsa Cumhurbaşkanı da arasa, bakan da arasa, milletvekili de arasa müdahale ettirmesin, o farklı bir şey. Ama şimdi şurada hangimizin odasına birisi girdiği vakit... Türk toplum geleneğinde, devlet töresinde de böyledir, insanın töresinde de böyledir; hangimizin odasına biri geldiği zaman nezaketen ayağa kalkıp buyur etmiyoruz veya biz mesela bugün Adalet Akademisi Başkanını ziyaret etsek belki o şey yapacak ama şimdi şurada oturan bir hâkim sadece şurada "Hoş geldiniz." demez yani. Şöyle bir açıl şöyle, iki metre uzaklaş masadan yani biz bunu kastediyoruz, bunun doğru olmadığını düşünüyoruz.
Bu konuyu, Sayın Başkanım, ne zamandan beri, kaç yıldır söyleyeceğim bunu, bir fırsatı gelmedi. Akademiyle ilgili bir kanun gelmişken bunu ben dile getirmek istedim. Zatıalinizin takdirlerine sunarım, bu konuda gereğini yaparsanız da sevinirim.
Teşekkür ederim Başkanım, şimdilik söyleyeceklerim bunlar.