Komisyon Adı | : | (10/696, 1831, 1832, 1833, 1834, 1835) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | TÜİK Başkan Yardımcısı Furkan Metin, Demografi İstatistikleri Daire Başkanı Metin Aytaç ve Sosyal İstatistikler Daire Başkanı Turgay Altun tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 25 .12.2024 |
MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (İstanbul) - Çok teşekkürler.
Erkekleri de dinlemekte fayda var herhâlde.
Şimdi, Asuman Vekilimiz profesör ve doçent kadınları sormuştu, arkadaşlar getirdiler, YÖK'ün sunumundaki rakamlar; bütüncül olsun diye profesörleri de tekrarlayacağım, tarihi 2021 onu da belirtelim, şimdi kadınların lehine daha da iyi oldu bu rakamlar: 2021 itibarıyla 10 bin kadın profesörümüz var, 20 bin erkek. 7.190 kadın doçent, 10.700 erkek doçent var. Doktor öğretim üyesi -doktora yapan kadınları konuşmuştuk- 18 bin doktor öğretim üyesi olan... Aslında "öğretim üyesi" demek, üniversitede ders veren doktor demek ama doktorasını yapıp da üniversitede ders vermeyen insanlarımız da var yani doktoralı insan sayısıyla doktor öğretim üyesi sayısı birbirinden çok farklı. Buradaki üniversitelerde ders veren doktor öğretim üyeleri; 18.736 kadın, 22.896 erkek. Yüzde 55'e yüzde 45, doktor öğretim üyesi 2021 yılında. Doçentlerin oranı yüzde 60 erkek, yüzde 40 kadın. Profesörlerde 67,5 erkek, 32,5 kadın; profesörlükte ara açılmış gözüküyor 2021'de. YÖK'ün bir ara Türkiye'de en az 40 bin doktoralı insan yetiştirme yani Türkiye'deki eğitim kalitesini yükseltme projesi vardı, bu tarihten sonra değişmiştir.
Birkaç şey söyleyip sözü size bırakacağım. Zaten fazla soru da gelmedi size, en şanslı konuklardan birisiniz.
Eşler arasındaki eğitim farkını da açıkladınız, eşler arasında -görsellerinizde vardı- eğer kadının eğitimi erkekten yüksekse şöyle, erkeğin eğitimi kadından yüksekse böyle... Buradan çıkaracağımız soru şu: Boşanmalarda kadının eğitimi daha yüksek olursa şiddet artıyor mu, böyle bir rakam var mı elimizde? Ya da erkek daha eğitimli ise şiddetle bağlantısı var mı, eğitim buna neden oluyor mu, eğitimi arttıkça şiddet azalıyor mu? Bunu bilmemizde fayda var.
Bir de bir kavram var, yıllardır söylenen, Sayın Saki de söyledi, hepimizin vaktiyle okuduğu ve hâlen okumakta olduğu feminist kitaplar, toplumsal cinsiyet kitapları, biz akademide bunların hepsini okuduk. "Erkek egemen" kavramı hem o kitaplarda hem toplumda çok yaygın bir kavram. Ben, "erkek egemen" kavramının anlamını ve tanımını yeniden değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. "Erkek egemen" demek, erkek egemen toplum olursa eşittir şiddet anlamına gelmiyor, erkek egemen toplum soyun erkekten devam etmesi, erkeğin adından devam etmesi anlamına da geliyor. Şimdi, bir de erkekler egemen olduğu zaman saldırmıyor da galiba zayıf olduğu zaman saldırıyor. Psikolojik olarak kendisini zayıf hisseden insan şiddete başvurur, şiddetin hangi türü olursa olsun zayıf insanlar konuşamadığı, anlaşamadığı ve kendini ifade edemediği için saldırır. Şiddetin her türlüsü zafiyetin, zayıflığın sonucudur yani erkek egemen toplum değil, erkeklerin zayıf olduğu zamanlarda şiddetin arttığına inanıyorum. O yüzden, akademik açıdan da "erkek egemen" kavramının karşılığının farklılaştığını söylüyorum, değişmesi gerektiğini de düşünüyorum.