KOMİSYON KONUŞMASI

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Öncelikle hoş geldiniz Sayın Bakan ve değerli bürokratlar, Sayın Bakan Yardımcımız. Ben sunumları çok beğendiğimi ifade etmek istiyorum. Gerçekten oldukça yerinde, başarılı sunumlar; emeğinize sağlık, yüreğinize sağlık.

Şimdi, tabii, şunu da belirtmek istiyorum: Burada bir araya gelmemiz çok anlamlı, çok kıymetli. Az önceki vekil arkadaşımız da söyledi ve bizim ifade ettiğimiz hiçbir şey size, çalışmanıza bir karşıtlık oluşturmak, incitmek ya da onu, bu çalışmayı ve emeği değersizleştirmek amacıyla söylenmiyor, yapılmıyor. Biz gerçekten sonuç olarak biliyoruz ki bu şiddet meselesi, kadına yönelik şiddet yani kadının cinsiyetinden kaynaklı şiddete maruz kalması, öldürülmesi ve haklarının ortadan kaldırılması meselesi binlerce yıllık bir mesele. Siz de bugün ısrarla kök nedenlere vurgu yaptınız ve biz şunu bir daha ifade etmek istiyoruz: Köküne indiğimiz zaman biliyoruz ki asıl mesele toplumsal cinsiyet eşitsizliği, rolleri ve ataerkil sistem yani binlerce yıllık erkek egemenlikli sistemdir. Dolayısıyla bununla mücadeleyi de ortak yürütmemiz gerekiyor; bu çok önemli bir şey. Ya, biz bütün kadınlar, kadın örgütleri, sivil toplum örgütleri, hepimiz bunu söylüyoruz ama şimdi şey vardı; Sayın Bakan sunumunuzda "Biz kadına yönelik şiddetle kapsamlı bir mücadele yürütürken bugün ne yazık ki bu mücadelemiz ısrarla İstanbul Sözleşmesi üzerinden dar bir çerçeveye hapsediliyor." dediniz mesela. Ben biraz bununla ilgili konuşmak istiyorum birbirimizi anlamamız açısından. Geçen hafta, geçtiğimiz günlerde diğer Bakanlar da geldiler, başka kurumların da sunumlarını dinledik ve birtakım görüşlerimizi paylaştık. Yine, sizinle de hakeza defalarca ortak toplantılarda bunu yaptık. Ben o nedenle bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum çünkü anlaşılmadığımızı düşünüyorum yani biz kadınlar, kadın örgütleri, feministler İstanbul Sözleşmesi'ni neden önemli buluyoruz ve neden yeniden olması gerektiğini düşünüyoruz? Mesela önceki toplantılarda ben 6284 sayılı Yasa'nın çok önemli olduğunu ve özellikle, uygulandığında, etkin bir şekilde uygulandığında şiddeti ciddi oranda önleyeceğine dair içeriğinin çok kuvvetli olduğunu söyledim. Bu, İstanbul Sözleşmesi'ne göre yani İstanbul Sözleşmesi'nden bir yıl sonra Anayasa'yla İstanbul Sözleşmesi'ne bağlı olarak düzenlenmiş bir yasa ve oldukça kıymetli ama İstanbul Sözleşmesi bize ne veriyor? Bu arada şunu da belirteyim: O Avrupa Parlamentosuna ev sahipliği yapmış bir ülkede yaşamış, çalışmış, parlamenterlik yapmışsınız Sayın Bakanım, dolayısıyla İstanbul Sözleşmesi'ni elbette bilmediğinizi düşünmüyorum ama hani, tutanaklara girsin diye birazcık detaylara gireceğim. Dolayısıyla şu çok önemli: Yani bu sözleşmenin amacı şiddetle mücadelede koordinasyon kurulu, sizin de vurguladığınız. İstanbul Sözleşmesi diyor ki: "Bunu, mücadeleyi koordinasyon içerisinde yap." ve buna bağlı olarak oluşmuş bir kurul var. Yine, İstanbul Sözleşmesi diyor ki: "Veri oluşturman gerekiyor ki yasayı etkin uygulayabilesin." Ya, o veri sana harita verecek, şiddetin yoğunlaştığı bölgeyi verecek, şiddetin motivasyonuna dair bilgi verecek. Dolayısıyla bu nedenle önemli, bu nedenle biz de ısrarla veri diyoruz. Dolayısıyla bütün bunlara baktığımız zaman, böyle madde madde gittiğimiz zaman, aslında zaten sizin de hayata geçirmek istediğiniz ama hani iki yıldır bu görevi yapıyorsunuz Sayın Bakan...

AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI MAHİNUR ÖZDEMİR GÖKTAŞ - Bir buçuk...

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Bir buçuk, tamam.

Dolayısıyla bu konuda da çabalarınızı takdir ettiğimizi ifade etmek istiyorum ama hani İstanbul Sözleşmesi bizi daraltan, İstanbul Sözleşmesi bu mücadeleyi daraltan bir sözleşme değil; tam tersi, İstanbul Sözleşmesi bu mücadeleyi güçlendiren bir sözleşmedir.

Bir diğer mesele, sözleşme diyor ki: "Kadınlara ayrımcılık yapan yasa ve uygulamaların yürürlükten kaldırılması..." Zaten kaldırıldı. Bakın, bir sürü genelge var elimde, bu genelgelerin hepsi mükemmel genelgeler; işte, İçişleri Bakanlığının, Adalet Bakanlığının, sizin çıkardığınız genelgeler hakeza öyle -az önce ifade ettiğiniz de- ama uygulamada sorun var; son değişmiyor, her gün 3 kadın öldürülüyor, her gün bir sürü şüpheli kadın ölümü gerçekleşiyor. Yani bu şüpheli kadın ölümleri de çok önemli, hepimiz biliyoruz ki bunun arkasında da şiddet var yani hikâyeyi biraz kazıdığınız zaman arkasından bir şiddet hikâyesi çıkıyor, şiddet döngüsü çıkıyor, şiddet döngüsünden çıkamamış kadın çıkıyor; bu böyle dursun.

Şimdi, ben bir de şeyi ifade etmek istiyorum: 2025 Strateji Belgesi'ne bakalım, o çok önemli bir belge; zaten siz kendiniz -İstanbul Sözleşmesi'nin de ifade ettiği gibi- ŞÖNİM ve sığınakların yetersizliğini ve oradaki risk alanlarını yani risk oluşturabilecek alanları yani bu hizmetin erişimine kadınların ulaşamamasındaki riskleri ifade etmişsiniz, demişsiniz ki: "Yeterli sayıda nitelikli ve mesleki personel görevlendirilmediğinden var olan kuruluşların tam kapasite hizmet verememesi ve inşaatı tamamlanan kuruluşların hizmete alınamaması riski artırıyor." demişsiniz; böyle sıralayabilirim yani bir sürü madde var orada. Hani, bunları incelediğimiz zaman da bunu görüyoruz. O yüzden, bizim sığınak sayısını, ŞÖNİM sayısını nasıl artıracağımıza dair konuşmalar yapmamız lazım. Gerçekten, hani sivil toplumu, yerel örgütleri, yerel yönetimleri, kadın örgütlerinin hepsini bizim bu programa nasıl dâhil edebileceğimizi konuşmalıyız çünkü ancak böyle güçlendirebiliriz ama görüyoruz, mesela sivil toplum ve kadın örgütleri, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Başkan, tamamlayacağım, önerilerimi yapmak istiyorum, bitireceğim.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Buyurun.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Mesela Diyarbakır'da Rosa Kadın Derneği, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, yine başka benzer bir çalışma yapan İstanbul'da başka bir dernek -burada notlarımda yok, iletirim- yargı tacizi altındalar yani bu çalışmaları yürüttükleri için Bakanlığın açtıkları soruşturma kapsamında yargı tacizi altındalar. Biz diyoruz ki: Sivil toplum, kadın örgütleri bu mücadelenin ortaklarıdır, içinde olmalıdır; veri toplama ve paylaşma meselesi önemlidir, onların da elini güçlendirir; etki analizi yapılmıyor, ya, eğitimler veriyorsunuz, verdiriyorsunuz ama bunların etki analizi yok. Dolayısıyla kolluk görevlisinin, yargı mensubunun, diğer bütün görevlilerin bu eğitimlerden nasıl bir sonuç çıkarttığını incelememiz gerekiyor.

Bir diğer mesele "Törelerin, geleneklerin ve diğer uygulamaların kökünün kazınması amacıyla kadınların ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarının değiştirilmesine yardımcı olacak tedbirleri almalıyız." diyor İstanbul Sözleşmesi. Bu durumda Diyanet İşleri Başkanlığı sizin ortağınız, partneriniz, birlikte mücadele edeceğiniz bir kurul olamaz. Diyanet İşleri Başkanlığı önemli bir kurumdur, başka bir çalışma yürütmelidir, bu çalışmanın ortağı olmamalıdır diye öneriyoruz.

Yine, sözleşme, farkındalığın arttırılmasını öneriyor. Siz bugün altını ısrarla çizdiniz, biz de bunu söylüyoruz ama diyoruz ki bu işte, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi töreyi, dinsel değerleri yani kadın-erkek eşitliğini değil de daha farklı değerleri öne çıkaran meseleler söz konusu olduğunda bu kurumları bu denklemden çıkarmamız gerekiyor. Mesela Hiranur Vakfındaki çocuk istismarı ve zorla evlendirme meselesi. Ben izlettiğiniz şeyi çok beğendim, iyi ki yaptınız ama biz mesela ısrarla Adalet Bakanına soruyoruz, size de sorduk, diyoruz ki: Ya, bu durumda olan kaç kız çocuğu var? Bu, basına yansıdığı için biz biliyoruz. Dolayısıyla bunun takibini yani bunun daha etkin bir şekilde... Kaç kız çocuğu bu durumda yani bu şiddete maruz kaldı; bunun tespit edilmesi gerekiyor, bununla ilgili çalışma yürütmemiz lazım.

Israrlı takiple ilgili Bakanlığa sorduk, o da çok önemli bir mesele yani ben meselenin özüne geleyim: Hani bu kadar şey, mesela toplumsallaşma meselesi, toplumsal farkındalık meselesi; bu çok önemli. Bu, zihniyet değişimiyle mümkün. Aile çok önemli bir kurum, biz aile olmasın falan demiyoruz, aile dediğimiz zaman da hemen karşıda bir muhalefet görüyoruz ama biz diyoruz ki: Aile demokratikleşmeli, kadın-erkek eşitliğini esas alan demokratik bir yapıya dönüşmeli. Biz ailenin güçlendirilmesi dediğimiz zaman erkek diyor ki: "Tamam, o güçlü olan benim, ben iktidarım, ben bu kadına istediğimi yaparım, ben bu kadının sahibiyim, ben onu kıskanırım, şunu yaparım." Dolayısıyla dilimiz, zihniyetimiz politikamızı yansıtan çok önemli unsurlardır, bu çok önemli. Yani "ailenin güçlendirilmesi" demeyelim "kadının güçlendirilmesi" diyelim "ailenin demokratikleştirilmesi" diyelim. Ne olur, kötü mü olur yani? Gerçekten ya, hakikaten dil o kadar önemli bir şey ki yani biz aile olmasın mı diyoruz; hepimizin bir ailesi var. Sayın milletvekilleri bazen buna çok sert şeyler söylüyor.

YUSUF AHLATCI (Çorum) - Hapsedilen bir yer, iyi bir yer değildir herhâlde?

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Efendim?

Biz şiddet döngüsünün içerisinden çıkamayan kadınlar için aile bir hapishanedir.

YUSUF AHLATCI (Çorum) - Bu şekilde tanımladığınız için...

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Narin cinayetinde olduğu gibi çocukların istismar edildiği bir kuruma dönüşebiliyor aile.

YUSUF AHLATCI (Çorum) - Bir kurumu hapishane olarak belirtmeniz yanlış bir ifade.

RUKİYE TOY (Sivas) - Aile hapishane değildir, siz de bir ailede yetiştiniz.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Ben Sayın Bakanla konuşuyorum sayın milletvekilleri, lütfen...

RUKİYE TOY (Sivas) - Sizin de bir aileniz vardır.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Sayın Kaya...

YUSUF AHLATCI (Çorum) - Tanımı siz yapıyorsunuz, sonra "Biz bunu seviyoruz, destekliyoruz." diyorsunuz.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Arkadaşlar, söz alarak konuşursak...

YUSUF AHLATCI (Çorum) - Tanımı önce siz yaptığınız için size söylüyorum.

RUKİYE TOY (Sivas) - Bir tane kötü örnekten dolayı bütün aileyi çöpe atamazsınız, izin vermeyiz ona.

YUSUF AHLATCI (Çorum) - O tanımı biz yapmadık ki siz yaptınız o tanımı.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Biz bu tanımı reddetmiyoruz.

YUSUF AHLATCI (Çorum) - Tanımı reddediyor musunuz?

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Tanımı reddetmiyoruz.

YUSUF AHLATCI (Çorum) - Ailenin bir hapishane olduğunu kabul mü ediyorsunuz?

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Diyoruz ki: Şiddet döngüsünün içinden çıkamayan çocuk için, kadın için aile hapishaneden de beterdir, mezarlıktır.

YUSUF AHLATCI (Çorum) - "Aile hapishane değildir." mi diyorsunuz?

RUKİYE TOY (Sivas) - Bu yanlış, bu olmaz, bunu kabul etmiyoruz.

YUSUF AHLATCI (Çorum) - Aile hapishane midir, değil midir? Biraz önce kıymetli vekil söyledi.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Şiddet döngüsünü anlama sorununuz mu var acaba?

YUSUF AHLATCI (Çorum) - Şimdi o hapishanedir dedi, siz değildir diyorsunuz. Öyle mi anlayalım?

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Ama böyle bir soru yanlış bir cevabın gelmesine neden olur.

YUSUF AHLATCI (Çorum) - Sayın Vekilim, size sormuyorum, ben muhatabıma soruyorum.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Kıymetli arkadaşlar, değerli vekillerimiz...

SABAHAT ERDOĞAN SARITAŞ (Siirt) - İyi takip etmiyorsunuz ki...

YUSUF AHLATCI (Çorum) - Takip ediyorum, çok iyi dinliyorum, şu anda çok iyi dinliyorum.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Şimdi, ben anlaşıldığımı düşünüyorum.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Anlaşıldı Sayın Vekilim.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Dolayısıyla, ben hepinize çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Sayın Vekilim, Sayın Kaya, sürenizi 1 kattan fazla aştınız.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Tamam Sayın Başkan, son sözümü söyleyeyim.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Sizin söz hakkınız diğer arkadaşlarımızı taciz etmesin, müdahale etmesin.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Evet yani...

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Dönüşte bütün arkadaşlara tekrar söz hakkı vereceğim. Kuralımız öyle İç Tüzük gereği. Konuşmayan, söz isteyen arkadaşlarımız beş dakikalık haklarını kullansın, artan sürede tekrar devam edersiniz. 1 kat fazla aştınız, 2 kişilik konuştunuz.

Çok teşekkürler.

Evet, son bir cümle...

Buyurun.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Şimdi, sizin istediğiniz kavramları kullanmak zorunda değiliz, biz toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmalı diyoruz; bu kötü bir şey değil. İki yıl öncesine kadar Türkiye'deki bütün yasalarda, genelgelerde vardı. Son iki senedir kaldırıldı bunların hepsi, tamamen çekildi, eğitim müfredatından çekildi, eğitim sisteminin içerisinden çekildi yani kendinizle bir yüzleşin.