Komisyon Adı | : | (10/696, 1831, 1832, 1833, 1834, 1835) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Komisyon Başkanı Mustafa Hulki Cevizoğlu'nun, Komisyonun önceki toplantısına ve bugünkü gündemine, toplantıya bizzat kendisi katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'a ve ekibine teşekkür ettiğine, kadına yönelik şiddetle ve ayrımcılıkla mücadeleye, toplumsal cinsiyet konusuna, kız çocuklarının eğitimden yoksun kalmasına ve "sahiplenme etkisi" kavramına ilişkin açıklaması |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 18 .12.2024 |
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Komisyon olarak kadına yönelik şiddet ve ayrımcılıkla mücadelede mevcut düzenlemeleri gözden geçirmek, bu alandaki eksiklikleri belirlemek ve etkili tedbirleri almak amacıyla çalışmalarımıza yoğun biçimde devam ediyoruz. Bu çalışmaları bütçe görüşmeleri devam ederken de sürdürüyoruz.
Önceki toplantımızda Sağlık Bakanlığımızı dinledik ve Komisyonumuzun sorularına ilişkin yanıtlarını aldık. Bugünkü toplantımızda ise, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızdan hem mevzuat hem de uygulamalar hakkında bilgi alacağız. Bakanlığımız, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılıkla mücadele konusunda büyük bir önem taşımakta ve değerli çalışmalara imza atmaktadır. Bugün alacağımız bilgiler, Komisyonumuzun bu konudaki çözüm önerilerini daha etkili ve kapsamlı hâle getirebilmek için büyük fayda sağlayacaktır; ona inanıyoruz. Bu toplumsal problemin çözümü konusunda bizleri bilgilendirmek için Bakan Yardımcısı göndererek değil, bizzat kendisi gelerek Komisyonumuza katıldığı için Sayın Bakanımız Mahinur Özdemir Göktaş'a ve ekibine teşekkür ediyorum. Tekrar hoş geldiniz.
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, kıymetli katılımcılar; gündemimizin görüşülmesine başlıyorum. Ancak, Sayın Bakana söz vermeden evvel bazı noktalara dikkat çekmek istiyorum.
Şiddet, genel ifadesiyle kişinin cinsel, psikolojik ya da ekonomik açıdan zarar görmesine yol açan ve acı çekmesiyle sonuçlanan ya da sonuçlanması muhtemel olan bir hareket, davranış biçimi. Bizim Araştırma Komisyonumuzun konusu olarak kadına şiddet ise, özel hayatta, ailede ya da toplum içinde kadınların fiziksel, psikolojik ve pek çok açıdan zarar görmesiyle sonuçlanabilecek bir eylem az önce de söylediğim gibi. Kadına şiddet evrensel, küresel bir olay, coğrafi sınır tanımıyor, ekonomik gelişmişlik düzeyine bakmıyor; gelişmişlik düzeyi yüksek olan ülkelerde de söz konusu, eğitim düzeyi ve ekonomik düzeyi düşük olan ülkelerde ve bölgelerde de geçerli. Bunun kaynağında gerek çocukluk gerekse yetişkinlik döneminde aile içinde ve çevresindeki davranışların gözlemlenerek bunların kopyalanması, bu insanların, çocukların büyüdüğü zaman da şiddet davranışını kopyalayarak devam ettirmesi de yatıyor uzmanlara göre. Kadına yönelik şiddetle mücadelede farkındalık oluşturulması ve zihniyet dönüşümünün sağlanması bu şiddetin önlenmesi için çok önemli bir faktör. Bugün önemli sosyologlardan biri Judith Butler toplumsal cinsiyetin yapılandırılmış bir kavram olduğunu söylüyor. Bu kavramın yapılandırılmış olması çok önemli, çok ayrıntılı akademik açıklamaya girmeyeceğim. Aynı zamanda kadına şiddetin eylemsel bir tarafı da var.
Toplumsal cinsiyet konusunda bazı anahtar kavramlar var. Bunlar toplumsal roller, toplumsal normlar, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve pek çok teoriyi içermektedir. Kadına şiddet ve kadına yönelik ayrımcılığın önlenmesi çalışmaları daha önceki toplantılarımızda da söylediğimiz üzere hem psikolojik hem sosyal antropoloji hem de siyaset bilimini ilgilendiren bir durum. Kadına şiddet, bireysel şiddet ve toplumsal şiddet ile toplumsal ayrımcılığı önleme çalışmalarında kalıplaşmış bazı değer yargıları var. Bu değer yargılarını bugünkü toplantımızda da irdeleyeceğiz, sorularımızla Sayın Bakandan da bilgi alacağız.
UNESCO'nun verilerine göre bugün dünya genelinde kız çocuklarının eğitimden yoksun kalma oranı erkek çocuklara göre çok daha yüksekmiş. Yani dünyada herhangi bir ülkede ya da Türkiye'de kız çocuklarının eğitimden yoksun kalması aslında bir anlamda da şiddetin kaynaklarından birini oluşturuyor çünkü kızlarımız potansiyel anne oldukları için, Atatürk "Dünyadaki her şey kadının eseridir." diyordu, sonuçta kız çocuklarımızın alacağı eğitim, çocukluktan beri alacağı eğitim bu konuda da önemli olacak.
Sözlerimi tamamlamadan evvel şunlara da vurgu yapmak istiyorum: Nobel ödüllü bir iktisatçı var: Richard Thaler. Diyor ki: "Dünyada 'sahiplenme etkisi' diye bir kavram vardır." Sahiplenme etkisi: İnsanın elinde sahip olduğunu koruma eğilimi. Bunu yapmak için bazen şiddete de başvurduğunu gösteriyor. Bebeklerde bir deney yapılmış, bu deney iyi davranışların bebeklerde bile takdir edildiğini ve kopyalandığını, tekrarlandığını gösteriyor. Yani biz yetişkin insanlar olarak iyi davranışları sergilersek bunun toplumda yaygınlaşacağının bir örneği bu deneyde ortaya çıkmış. Bugün Araştırma Komisyonu olarak biz de topluma bu toplumsal problemin çözümü için iyi örnekler sunarsak bundan sonraki yıllarda, gelecek yıllarda da iyiliği çoğaltmış olacağız. Az önce söylediğim gibi, Atatürk'ün bir sözüyle tamamlayıp Sayın Bakanımıza söz vereceğiz. "Dünyada her şey kadının eseridir." sözü -tabii, dünyevi alanda bunu söylüyoruz- çok önemlidir.
Şimdi, Komisyonumuza bilgi vermek üzere sözü Sayın Bakanımız Mahinur Özdemir Göktaş'a veriyoruz.
Mikrofonları ve kamerayı taşımak için birkaç dakika rica ediyoruz.
Buyurun arkadaşlar.
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) - Basına olan desteğiniz açıkça fark ediliyor.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Atatürk'ün bir sözüyle cevap vereyim basın konusunda. Atatürk diyor ki: "Bana gazeteci diyebilirsiniz." Çünkü öğrenciliğinden itibaren duvar gazetesi çıkarmış, öğrenciliği sırasında gazetecilikten askerî öğrenciyken hapse girmiş, sonra İrade-i Milliye gazetesini çıkarmış kendi cebinden parasıyla, sonra Hâkimiyet-i Milliye gazetesini çıkarmış. O yüzden Anadolu Ajansı'nı kurarken Atatürk "Basın Türkiye'nin sesini dünyaya duyuracaktır." demişti. Sayın Bakanımızın sesini ve vekillerimizin sesini dünyaya duyuracak olan basın mensupları, basın önemli.
Buyurun Sayın Bakan.