| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı b) Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü c) Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü ç) Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu d) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu e) Nükleer Düzenleme Kurumu |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 18 .11.2024 |
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Sayın Bakan, öncelikle sunuşunuzun çok büyük bölümünü madenciliğe ayırmanız ile yer üstü kaynakları bitirip gözünü yer altı kaynaklara diken bir iktidarın bakanı olmanız son derece uyumlu. Ama uyumlu bulmadığımız bir şey var: "Önce insan, sonra çevre, sonra madencilik" olarak açıkladığınız vizyonunuz ile ülkemizde madencilik alanında olup bitenler hiç de uyuşmuyor. Yıllardır olması gerektiğini söylediğimiz SED yani Sağlık Etki Değerlendirilmesi hayata geçirilmezken, halk sağlığının olumsuz etkileri yok sayılırken bilim insanlarının uyarıları dikkate alınmaksızın Soma, Amasra, İliç'te yitip giden canlarla nasıl insanı öncelediğini anlayamıyoruz. İliç'teki faciaya "heyelan" deyişinize ise hiç mi hiç inanamadık. Hani çevre diyorsunuz ya; Kaz Dağları'nı, İliç'i, Cengiz Holdingin Mardin, Ortakent bakır fosfat projesini, Sivrihisar ilçemizde Kaymaz'ın ne hâle geldiğini bildiğimizden, biz Eskişehirliler, Türkiye'de Iğdır ile mikroklima iklimine sahip ormanlarla çevrili Sakarı Vadimize Cengiz Holding el attığı için şu anda diken üstündeyiz. Bölge, İç Anadolu'nun Çukurovası, İstanbul'un yeşilliğinin yüzde 70'ini sağlıyor. Narenciye, zeytincilik, ülkemizdeki en yüksek polifenol oranına sahip zeytinyağı üretimi, domates üretimi, ipek böceği yetiştiriciliği, yüzlerce endemik bitki var. Alpagut, Atalantekke, Tekeciler altın madeni için 542 hektarı orman alanına denk gelen 672 hektar, daha henüz maden açılmadan Cengiz Holding ve TÜPRAG'ın sondajlarıyla delik deşik edilmiş durumda. Ülkemizin madenleri talan edilmesin diye havza madenciliğinin öngörüldüğü, Atatürk'ün kurduğu MTA varken son yıllarda 17 kez maden şirketlerinden yana değişen yasada 25 binin altında "ÇED Gerekli Değildir" kararlarıyla Sarıcakaya ve Mihalgazi ilçelerimiz delik deşik ediliyor. Biz Eskişehirliler havamızı, suyumuzu, toprağımızı koruma kararlılığıyla direniyoruz çünkü tehlike büyük. Tıpkı İliç'teki gibi açık ocak işletmeciliği yapılacak ve yığın liç alanı kapasitesi 35 milyon metreküp. Sadece verimli Sakarı Vadisi topraklarımız değil, Sakarya Nehri'nin geçtiği tüm iller etkilenecek. Dolayısıyla "önce çevre" vizyonunuz inandırıcılığını yitiriyor. Faaliyetlerin sonlandırıldığı alanlara dikilen ağaçların doğaya kazandırıldığını söylemenizden çevreyi sadece yeşil yapraktan ibaret gördüğünüzü anlıyoruz ama Birleşmiş Milletler raporlarına göre madencilikle yok olan alanlar asla geri getirilemiyor. Ağaçların altındaki akiferlerdeki su kaynakları, yaban hayatı, endemik bitkiler geri getirilemez şekilde yok oluyor ve iklim krizinin her geçen gün artan etkisiyle baş gösteren kuraklık sorunu görmezden geliniyor. Altınsız yaşayabiliriz ama susuz asla. Tüm bunları düşününce Bakanlığınızdan bir soru önergeme gelen yanıtta Eskişehir'de son üç yılda 318 maden ruhsatı verdiğinizi duyduğumuzda biz Eskişehirliler ciddi endişeleniyoruz.
Biz Eskişehirlileri endişelendiren bir diğer konu da soru önergeme yanıt vermediğiniz bir konu, onu da burada öğrenmek istiyorum. Bakın, biz direnerek termik santral projesini engellemiştik ve Büyükşehir Belediyemizin açtığı davayla Danıştay iptal kararını onayınca rahat bir nefes almıştık ki EÜAŞ Termik Santraller Daire Başkanlığınca santral yer seçim komisyonu kurulduğunu ve bazı yerlerin belirlendiği duyumlarını aldık. Bu bilgiler doğru mu? Doğru ise de bakın, Türkiye'nin en temiz 3'üncü havasına sahip Eskişehir'e termik santral yaptırmayacağımızın bilinmesini isteriz.
Ayrıca, sunuşunuzda küresel sıcaklık artışının 1,5 dereceyle sınırlandırılması için COP28'de nükleer enerjiden söz ediyorsunuz ama IPCC raporları, COP26-27'de termik santrallerin kapatılması, kömürden çıkılması, ormansızlaşma, fosil yakıtlardan çıkılması, onayladığımız Paris İklim Anlaşması, 2053 sıfır emisyon taahhüdü varken Bakanlık olarak samimiyetinizi sorgulamamıza yol açıyor açıkçası. Altın ve kömüre 40 milyar dolardan söz ediyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum Sayın Süllü.