Komisyon Adı | : | (10/1806,1813,1827,1828,1829,1830) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Profesör Doktor Betül Ulukol ve Doçent Doktor Nilüfer Koçtürk’ün yaptıkları sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 11 .12.2024 |
SUAT ÖZÇAĞDAŞ (İstanbul) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli hocalarıma çok teşekkür ederim; Betül Hocama, Nilüfer Hocama çok teşekkür ediyorum, çok yararlandım.
0-18 yaş grubunda Türkiye'de, istatistiklere göre, 22,5 milyon civarında küçük yurttaşımız var ve bunlar ülke nüfusunun yüzde 26,5'ini oluşturuyorlar; Avrupa'daki 27 ülkeden fazla, dolayısıyla başlı başına bir ülke. Ve maalesef, bizim bu çocuklarımızı korumak konusunda çok sıkıntımız var ki bütün partiler ortak olarak bu Komisyonu kurduk. Siz de söylediniz, bu Komisyon da defaatle kuruluyor, rapor yazıyor, sonra tekrar ihtiyaç duyuluyor. Narin'i koruyamadık. Narin'den sonra, Sıla bebekten sonra -ki hassasiyet de oluşmuştu- bebekleri koruyamadığımızı anladık, küçücük bebeklerin kâr amacıyla öldürüldüğünü öğrendik.
Çocuk anneler sorunumuz var, konuşmaya bile korkuyoruz, istatistiklerini bile tam olarak öğrenemediğimiz çocuk anneler sorunumuz var Türkiye'de. Dün ben isyan ettim, burada bir basın toplantısı yaptım.
TUBA KÖKSAL (Kahramanmaraş) - "Çocuk"la "anne"yi yan yana kullanmayalım.
SUAT ÖZÇAĞDAŞ (İstanbul) - Kullanmayalım, peki, nasıl yapalım? Çocukken anne olmuşlar.
TUBA KÖKSAL (Kahramanmaraş) - Tamamen istismara uğramışlar.
SUAT ÖZÇAĞDAŞ (İstanbul) - İşte, ne yapalım, evet yani sonuçta bakmak zorunda oldukları çocukları var. Uygun bir terminolojiyi hocalarımız söylerse sevinirim.
Dün bir MESEM öğrencimizin davası vardı. 17 yaşında bir çocuğumuz cumartesi günü çalışmaması gereken bir yerde 2'nci kattan düştü, öldü. O çocuğumuzun işinden sorumlu olan patron, başka bir yerde sigortalı iken iş yeri açıp 36.400 lirayla kurtardı, usta öğreticisi de 15.200 lirayla kurtardı. Yani bir çocuk öldü -yani benim çocuğumun başına gelse Allah göstermesin ne yapacağımı bilemiyorum- 17 yaşında bir ana kuzusu öldü, biri 15 bin lirayla, öbürü 36 bin lirayla kurtardı.
Toplumun genelinde de inanılmaz bir şiddet meselesi var, ben de vekilime katılıyorum, medya da bunda çok etkili yani sürekli "Kurtlar Vadisi" şeklinde dolaşan bir medya ortamı da var. Dolayısıyla, ülkemizde çocuklar büyük bir tehdit altında.
Ben sizden şunu duydum: "Bir strateji ve eylem planı konusunda, yasal çerçeve konusunda, sosyoekonomik ve sosyokültürel faktörler meselesi üzerinden, kurumsal ve mesleki eksiklikler üzerinden, eğitime dair konular, veri eksikliği ve raporlama üzerinden çok sayıda eksiklik var, yapılması gereken iş var; yapılan olumlu işler de var ama çok daha fazla yol var gidilmesi gereken." diye duydum.
Şimdi, burada, tabii, 3 Kasım 2016'da bir rapor hazırlamış, muhtemelen o rapordan bahsediyorsunuz. Ben rapora baktım, arkadaşlarımla da çalıştık, bayağı iyi bir rapor yani gerçekten. Ben bizden önceki milletvekillerine teşekkür ederim. Onun da adı benzer, bir farkı var sadece: Başta Cinsel İstismar Olmak Üzere Çocuklara Yönelik Her Türlü İstismar Olaylarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu. İktidarıyla muhalefetiyle oturmuşuz, çalışmışız, dört başı mamur bir rapor hazırlanmış ama sonuç itibarıyla o günden bugüne iyiye gittiğimizi düşünmüyorum, bu benim düşüncem. Burada uzun siyasi tahliller yapmak da mümkün, bunun bir yararı olduğunu da düşünmüyorum. Örneğin, yani bana göre ülkede kaynak var ama o kaynakları nereye tahsis ettiğinizle ilgili. Bana göre, uzman var -ben masanın öbür tarafında da çok oturmuş birisiyim, sivil toplum kökenli birisiyim, psikoloğum vesaire- birikim de var. Bizim meselemizin bunu nasıl hayata geçireceğimiz konusunda olması gerekiyor.
Bir: "Strateji ve eylem planı yok." dediniz Hocam, bununla ilgili ne tavsiye edersiniz, nasıl başlamak lazım?
İki: Bir fark yaratmamız lazım yani ben milletvekillerinin hangi partiden olursa olsun burada iyi niyetle hizmet ettiklerini görüyorum. Bazen hiç anlaşamıyoruz, bağırıp çağırıyoruz ama iyi niyetle bir şey yapmaya çalışan insanlar fakat yetmiyor. Farkı nasıl yaratırız? Mesela, çocuklara yönelik yepyeni bir yasa mı? Mesela, ÇİM'ler için olumlu şeyler söylüyoruz. Bir, kapsayıcı değil yeterince; iki, sadece Sağlık Bakanlığıyla ilgili bir konu. Hâlbuki Türkiye'de çocuk hizmetlerinin önemli bir kısmı, hatta önlemeyle ilgili işler Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığıyla ilgili. Üstelik ÇİM'ler daha çok cinsel istismarla ilgili bir konu, oysaki istismarın -siz de anlattınız, biz de daha çok öğrendik, bilgilerimizi tazeledik- çok farklı boyutları var. Dolayısıyla daha kapsayıcı bir kurumsal öneri var mıdır, düşünce var mıdır, yapılabilecek bir şey var mıdır ya da tartışılması gereken bir yol var mıdır, onu sormak isterim. Çünkü ben meseleyi bir stratejik eylem planının olmamasına, yasal çerçevenin, kurumsal yapının ve personel başta olmak üzere kapasite eksikliğine ve arkadan da önleme, koruma, güçlendirme alanındaki politikaların eksikliğine yoruyorum. Buralarda uzmanlar olarak -ben bazen kendimi öyle buluyorum, yıllarca o tarafta konuşup sonra buraya gelince- nereden başlasak, nasıl yapsak? Çünkü buradaki iktidar partisi milletvekillerinin de muhalefet milletvekillerinin de bu Komisyondan sonuç almak niyetimiz var. Bize uzmanlar olarak ne söylersiniz diye sormak isterim.
Saygılar sunarım