KOMİSYON KONUŞMASI

HİŞYAR ÖZSOY (Bingöl) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Teşekkür ediyorum Sayın Bakan geldiğiniz için.

Şimdi, ben öncelikle çok genel bir soru sormak istiyorum. Zamanımız az, çok yorum yapacak durumum yok.

Sayın Bakanım, dört buçuk yıldır Türkiye'de her geçen gün Türkiye, Orta Doğu'da bir girdabın içerisine çekiliyor. Bu konuda, evet Rusya, evet Amerika, evet herkesin hatası var, Türkiye düşmanlığı da olabilir. Biz burada değiliz. Hükûmetinizin bu konuda hataları var mıdır? Ben yaptığınız bilgilendirmede bu konuya dair öz eleştirel hiçbir şey duymadım. Bunun bir eksiklik olduğunu düşünüyorum.

İkincisi: Suriye'de ateşkes olacak. Siz bize dediniz ki: "Türkiye bu ateşkese uyacağını söyledi." Sayın Davutoğlu -tabii bilmiyoruz ne kadar, hani basın bazen kesip biçebiliyor- "Bizi bağlamaz." diyor, "Ateşkes Suriye'yle ilgili." Sayın Cumhurbaşkanının da benzer bir ifadesi olmuştu. Dolayısıyla Dışişleri Bakanımızın, Başbakanımızın, Cumhurbaşkanımızın söylediklerinde en azından basına yansıması itibarıyla bir çelişki olduğunu düşünüyoruz. Bu konuya bir açıklık getirebilir misiniz?

Üçüncüsü: Şimdi, Türkiye, tabii bu gelişen yeni dengelerde Orta Doğu'da İsrail'le, Suudi'yle, İran'la, aslında Rusya'yla bile ilişki geliştirmenin zeminini yakalıyor. Bu konuda bir sıkıntı yok. Yalnız Suriye siyasetine baktığımız zaman, İran askeriyle, tankıyla, topuyla bütçesiyle sonuna kadar Esad'ın yanında, değil mi ve Türkiye, buna rağmen, dediniz "Farklı düşüncelerimiz var ama biz ilişki geliştireceğiz." Güzel. Rusya deseniz hakeza, olmasa Esad ayakta durmayacak. Onda da sıkıntı yok. Suudi Arabistan, Müslüman Kardeşlerin kökünü kuruttu Orta Doğu'da. Onunla da ilişki geliştiriyoruz. Güzel. İsrail terörist devletti, öyleydi. Onunla da ilişki geliştiriyoruz. Tabii, ben ne zaman ve hangi yöntemle bu özür dilendiğini de bilmiyorum. O konuda da bir açıklama olursa çünkü özrün yazılı bir şekilde hani olması lazım, yani öyle çıkıp televizyonda işte "Özür de dileyebiliriz." gibi olmaz yani. Dolayısıyla ben, Türkiye'ye verilmiş bir özür olduğunu da düşünmüyorum işin doğrusu.

Şimdi, hâl böyleyken, bakın, şu ana kadar Suriye Kürtlerinden, PYD'den, YPG'den Türkiye'ye doğru saldırı varsa bu konuda bizi aydınlatın. Ama PYD'ye ve oradaki Kürtlere yapılan temel eleştiri, temel kavga "Siz Esad'la iş birliği yapıyorsunuz, biz sizinle görüşmeyiz, teröristsiniz." değil mi? E, İran'la niye yapıyorsunuz Sayın Bakanım? İran, Suriye'nin en büyük dostu, müttefiki değil mi, Türkiye'yi en fazla zorlayan pozisyonda değil mi? Rusya'yla niye ortak çalışmanın zeminini arıyorsunuz? Niye Müslüman Kardeşleri katleden, işte Sisi'ye en büyük desteği veren Suudi Arabistan'la ilişki bulmanın zeminini arıyorsunuz?

Bizim söylediğimiz şudur Sayın Bakanım: Bu Orta Doğu siyasetinde, özellikle Suriye siyasetinde, Türkiye'nin, bir an önce PYD ve YPG karşıtlığından çıkarak onlarla daha pozitif anlamda ilişki kurmanın bir zeminini aramasını; bunun da aynı zamanda Türkiye'de iyice gerilmiş olan bu siyasal atmosferin hani olumlu anlamda dönüşmesinde katkı sunacağını, barış sürecinin dağılmasının en önemli sebebinin bu Suriye'deki, Rojova'daki meseleler olduğunu düşünüyoruz. Bu çerçevede, acilen, Türkiye'nin, sınırın hem o tarafındaki hem bu tarafındaki Kürtlerle politikasını değiştirmesi gerektiğini düşünüyoruz. Gerçekten çok kaygılıyız. Ülke patlamanın eşiğine gelmiş durumda. Dış politika iç politikayı bire bir belirleyen bir noktaya gelmiş, özellikle Suriye meselesi. Bu konuda, Türkiye'nin, acilen, yapılan bazı hataları kabul edip özellikle Kürtlerle, Orta Doğu'daki bütün Kürtlerle pozitif anlamda ilişkilenmesinin Türkiye'nin çok büyük faydasına, Kürtlerin, Türklerin faydasına olacağına inanıyoruz.

Teşekkür ediyorum.