KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ BOZAN (Mersin) - Değerli arkadaşlar, öncelikle, Anayasa'ya aykırılık iddialarımızı açıklamadan önce bir şeyi ifade edelim: 1982 Anayasası, AKP iktidarına kadar yirmi yılı geride bırakan bir Anayasa, AKP iktidarı döneminde de yirmi iki yılı olan bir Anayasa. AKP iktidarı döneminde en fazla anayasal değişiklik yapıldı, Anayasa'da değişiklikler yapıldı. Yine, hâlihazırda yapılan tartışmalara da baktığımızda, mevcut Anayasa’nın değiştirilmesi gerektiğini ifade eden bir iktidar.

Az önce vekil arkadaş şeyleri sıralarken... Sanıyorum, gelen teklifte 12 madde -eğer yanlışsam düzeltilebilir- Anayasa Mahkemesinin iptal kararları üzerine şu anda gündeme gelmiş ve özellikle iptal gerekçeleri de nedir? Anayasa’nın 104'üncü maddesi... Şimdi, Anayasa’nın 104'üncü maddesi çok açık yani kanunla düzenlenmesi gereken konuların Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemeyeceğine dair. Şimdi, Cumhurbaşkanlığı ya da Cumhurbaşkanlığının yasama uzmanları bu Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini çıkarırken bu Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine konu edilen ve şu anda Komisyonun gündeminde olan konuların kararnameyle düzenlenmeyeceğini bilmiyorlar mıydı? Biliyorlardı, bile bile yapıldı. Ne de olsa "Biz düzenleyelim, biz yapalım, olsun, gitsin, belli bir süre uygulama görsün. Anayasa Mahkemesi iptal ederse biz kanunla yeniden düzenleme yaparız." Ama, şu anda, teklifin özellikle 9'uncu ve 16'ncı maddesiyle ilgili sıkıntı sadece usuli bir sıkıntı değil. Bu konuda Anayasa Mahkemesi kararlarına baktığımızda, evet, Anayasa Mahkemesi şunu söylemiş, demiş ki... Her ne kadar... Öncelikle 9'uncu maddeyle ilgili ben açıklama yapayım. Anayasa Mahkemesi demiş ki: "Yetki yönünden kuralın Anayasa’nın 127'nci maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de Cumhurbaşkanlığı kararnamesine ilişkin konu bakımından yetki kuralları Anayasa’nın 104'üncü maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden, bu husustaki inceleme, anılan fıkra kapsamında yapılacaktır." Ama gerekçesine baktığımızda, gerekçesi sadece usuli bir iptal değil. Bu düzenlemeler sadece kanunla düzenlenmesi gereken düzenlemelerdir. Alın, kanunla düzenleyin. Kanunla düzenlerseniz "Anayasa'ya uygundur." dememiş bu iki maddeyle ilgili. Bu iki maddeyle ilgili... Özellikle, Anayasa Mahkemesinin (2018/118) esas (2023/180) karar sayılı Kararı'nın 49'uncu sayfası, burada Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 127'nci maddesini tartışmış, Anayasa’nın 123'üncü maddesini tartışmış. Anayasa’nın 123'üncü maddesi diyor ki: "İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir." Doğrudur, bir itirazımız yok ama aynı şekilde, Anayasa’nın 127'nci maddesi mahallî idareleri düzenliyor ve mahallî idareleri düzenlerken merkezî idarenin mahallî idareler üzerindeki vesayetiyle ilgili çok açık bir açıklama yapıyor ve burada bir vesayetten bahsediyor. Vesayetten bahsederken de istisnai bir vesayetten bahsediyor. Ama şu anda getirilen kanun teklifine baktığımızda, burada istisnai bir vesayet kullanılması kesinlikle söz konusu değil. Ki az önce, başta söyledim, yine söyleyeyim: Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bu düzenlemeler getirilirken bunların Anayasa'ya aykırılığı zaten biliniyordu, bile bile yapıldı. Ve eğer bugün, burada, Anayasa'ya aykırılık iddiamız kabul edilmezse, bu hâliyle Komisyondan geçerse, bu hâliyle Genel Kurula giderse, bu hâliyle Genel Kuruldan geçerse emin olun, bir yıl, iki yıl, üç yıl sonra Anayasa Mahkemesi tarafından bu maddelerle ilgili de iptal kararları verilecek.

Bu yasal düzenlemenin bu şekilde getirilmesinin temel sebebini söyleyelim, geri planını söyleyelim. Her iki yasal düzenlemeyle de yerel yönetimlerin, mahallî idarelerin yetkisi tırpanlanıyor. Yerel yönetimler tarafından kullanılması gereken, mahallî idareler tarafından kullanılması gereken yetkiler, merkezî yönetime devrediliyor. İşte, tam da bizim her zaman itiraz ettiğimiz, tek adam rejimi dediğimiz şey budur. Tek adam rejimi dediğimiz şey, kanunla düzenlenmesi gereken konuların Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenmesidir.

Yine, konu gündemde, sürekli kayyımdan bahsediyoruz. Eğer bugün 9 ve 16'ncı maddeler bu hâliyle buradan geçerse bütün yerel yönetimlerin belli yetkileri merkezî yönetimlere devredilerek bu ülkedeki bütün belediyelere kanun yoluyla kayyum atanmış olacak. Bu nedenle, biz, Anayasa'ya aykırılık iddiamızın kabul edilmesini ve Anayasa'ya aykırılık iddiamızın gerekçelerinin görüşülmesi için her iki maddenin Adalet Komisyonuna gönderilmesini ve Adalet Komisyonunda Anayasa'ya aykırılık hususunun tartışılmasını ve karara bağlanmasını talep ediyoruz.

BAŞKAN ADİL KARAİSMAİLOĞLU - Teşekkür ederiz.