Komisyon Adı | : | (10/696, 1831, 1832, 1833, 1834, 1835) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Komisyonun çalışma takvimine, Komisyonda görevlendirilecek uzmanların belirlenmesine ve Komisyona davet edilecek kişi ve kurumların tespitine ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 26 .11.2024 |
ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Kıymetli Başkanım, çok kıymetli Komisyon üyelerimiz; ben de verimli bir toplantı olmasını dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.
25 Kasım, malum, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'ydü ve Sayın Cumhurbaşkanımız teşrifleri ve kıymetli konuşmalarıyla katılım sağladı ve Aile Bakanlığımızın da koordinesinde bugünü anlatmak, anlamak, mücadele etmek için Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde önemli bir toplantı gerçekleştirildi. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konudaki hassasiyetini, duyarlılığını şu cümleyle her seferinde dile getirmesi bizim için çok kıymetlidir ve bir ülkenin Cumhurbaşkanı bu şekilde böylesine önemli bir konuya sahip çıkması, böyle önemli bir konunun takipçisi olması en başta biz kadınlar için bence çok kıymetli ve çok önemli. Özellikle vurguladığı şu sözü gerçekten çok isabetli bir sözdür: "Kadına şiddet insanlığa ihanettir." diyor Sayın Cumhurbaşkanımız ve gerçekten çok önemli bir şeyin altını çiziyor. Ben buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza gösterdiği hassasiyet ve bizim yanımızda gösterdiği destek için teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
Kadınlara yönelik şiddette daha önceki dönemlerde, hepimiz biliyoruz, bu tarz komisyonlar kurulmuş ve önemli çalışmalara imza atılmış. Dikkatimi çeken, o dönemde de vekil, şu anda da vekil olan arkadaşlarımızdan sanırım aramızda olan yok yani ben şöyle düşündüm "Acaba yanlış mı bir iş yaptık?" dedim açıkçası. Yani şaka tabii ki ama zor mu acaba bu Komisyon, çok mu zorlanacağız gibisinden düşündüm ama sonra da şunu düşündüm: Yapılan çalışmalarda -raporları da ayrıntılı inceleme imkânım henüz tam olarak olmadı, üstünkörü baktım- Tuba Vekilimizin de bahsettiği gibi genel anlamdaki şeylerin altının çizilip işte, genel ve büyük sözlerle bu Komisyonun ilerlemesi sanki çok doğru değil gibi geliyor bana da ve sizin de önderliğinizde farklı bir bakış açısıyla belki bu raporun içinde farklı bir noktayı ortaya koymak önemli. Buna nereden vardım? KADEM'in -biliyorsunuz, KADEM gerçekten çok önemli işlere imza atıyor, ben buradan bütün arkadaşlara, orada emek harcayan herkese teşekkürlerimi sunmak istiyorum- bu dönemde yine bugüne özel yaptığı bir çalışma var; o çalışmada KADEM "Şiddete Seyirci Kalma" diye bir çalışma ve program gerçekleştiriyor ve burada birçok panel ve toplantı düzenliyorlar. "Medyada Kadına Yönelik Şiddet ve İzleyici Farkındalığı" diye de bir araştırma yapıyorlar, bu araştırma sonuçları inanılmaz kıymetli ve inanılmaz önemli bence. Bu araştırmada geçen yıl televizyon ile dijital platformlarda yayınlanan, en çok izlenen 14 yerli yapım diziyi kadına yönelik şiddet bağlamında incelemişler, aralarında çok popüler diziler var bu arada. Bu araştırmayla dizilerde işlenen şiddet türlerini, bu türlerin oranlarını, yaygınlığını, izleyicilerin dizilerdeki kadına yönelik şiddete dair farkındalığını ve şiddet sahnelerinden etkilenme durumlarını ölçmüşler ve incelemeye konu olan 14 dizide toplam 327 bölümde kadına yönelik 3.013 şiddet sahnesi tespit edilmiş; inanılmaz bir rakam bence. Bu 14 dizide en çok karşılaşılan şiddet türlerine baktığımızda da yüzde 51 oranında psikolojik şiddet, yüzde 24 sözlü şiddet, yüzde 11 çok boyutlu ve karmaşık şiddet, yüzde 8 de fiziksel şiddet tespit edilmiş. Bu araştırma neden kıymetli? Çünkü bu araştırma bize gösteriyor ki önemli ve gerçekten gün geçtikçe ciddileşen, hepimizin hakikaten yüreğini dağlayan bu sorunla ilgili sadece sivil toplum kuruluşlarının, siyaset ya da Bakanlığın değil, aslında toplumun çok farklı kesimlerinin de işin içine katılması ve onların da tabiri caizse gözaltına yani denetime tutulması gerekiyor yani ne tür katkılar sunuyorlar şiddet olayına, kadına yönelik şiddete ne tür katkılar sunuyorlar diye; yani faydalarından geçtim... Ben çok dizi izlemem ama dizilere şöyle baktığımda şunu görüyorum: Dizilerdeki şiddet olaylarından sonra bu şiddetlerin çözümlendiği ya da -Hatta burada onunla ilgili de bir istatistik var, notumu alamamıştım ama bunun araştırmasını da yapmışlar- mesela, dizide bir şiddet olayı oluyor ve kadının yaşadığı şiddetle ilgili, herhangi bir yere başvurmasıyla ilgili, bir çözüm bulmasıyla ilgili, devletle ilgili ya da sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili bir başvurusuyla, bir mücadelesiyle ilgili bir bölüm yok bu dizilerde yani "Bu kadınlar bunları yaşadıktan sonra ne yapıyorlar ya da buna bir çözüm bulabiliyorlar mı ya da devletin herhangi bir kurumuna gidip bir mücadele veriyorlar mı?" diye. Yani sonuç olarak "Bu şiddetle ilgili mücadelede bir adım atıp somut bir mücadele sergileyebiliyorlar mı?" diye bir bölüm maalesef yok. Bu dizilerde şiddetle ilgili harekete geçilen bölüm yanlış hatırlamıyorsam ki 3 diye bir rakam hatırlıyorum, sadece 3 bölümde kadınlar ya da 3 kadın bununla ilgili bir adım atıp bir mücadele sergiliyor. Şunu söylemek istiyorum: Şiddet gözlerimizin önünde, dizilerde izliyoruz ve maalesef umutsuzluk pompalayan yani çaresizlik pompalayan bir atmosfere dönüşüyor. Ben buradan yola çıkarak, KADEM'in bu önemli araştırmasından yola çıkarak inşallah -ayrıntılarına bakmak gerekiyor bence- belki Komisyonumuz farklı bir sonuç ya da farklı bir çalışmayla bu zamana kadar konuşulmuş ve bundan önceki komisyonlardaki çalışmaların dışında farklı bir yere bir ışık tutabilir mi acaba diyorum; yani bu, bence çok kıymetli olacaktır diye düşünüyorum.
Ben sözlerimi bitiriyorum, çok teşekkür ederim.