KOMİSYON KONUŞMASI

AYÇA TAŞKENT (Sakarya) - Teşekkür ederim.

Sayın Bakan, bütçe teklifiniz, bu sene yine sosyal yardıma ayrılan bütçe artışıyla dikkat çekiyor. Bütçenizin yarısından fazlası sosyal yardımlara ayrılmış ve bu durum, tarafınızca sosyal yardımlarda rekor artış olarak müjdeleniyor. Sosyal yardımlardaki sürekli artış müjde değil, bu durum iktidarınız döneminde yoksulluğun nasıl kronikleştiğini gösteriyor, yoksulluğun bitirilmesi değil de var olan yoksulluğun sürdürülmesini mümkün kılan palyatif çözümler aradığınızı ispatlıyor. Bunun övünülecek bir durum olmadığını düşünüyorum.

Sosyal yardıma muhtaç bırakılan yurttaşların sayısı 17 milyona çıktı. Neredeyse 5 milyon hane aşırı yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Peki, tüm bu yoksulluğun yükü kimin sırtında? Tabii ki kadınların. Burada sormak istiyorum: Sosyal yardım hak sahiplerinin yüzde kaçı kadınlardan oluşuyor? Geçen yıllarda bu oran yüzde 65'lerdeydi. Bu veri bize kadın yoksulluğunu bitirmeye yönelik hamleler yapıldığını göstermiyor. Aksine bakım vermeyle ilgili sosyal yardımın nakdî olarak verilmesi, direkt kadına bağlanması, bize evde bakım verme sorumluluğunun kadına kalmasının bir sonucu olduğunu gösteriyor ki zaten siz de her fırsatta kadının sorumluluğundan bahsediyorsunuz. Yani ortada bir eşitlik yok, bakım verici rolünü pekiştirdiğiniz ve kamusal alandan silmeye çalıştığınız kadınlar var.

"Kadınları güçlendirmek" diye lanse ettiğiniz yardımlar bile aile eksenli veriliyor ve makbul kadın inşasına dayanıyor. Açıklamalarınızdan da bunu üzülerek görüyoruz Sayın Bakan, sanki olumlu bir şeymişcesine esnek çalışmayı övüyorsunuz. Zira altın plan olarak sunduğunuz esnek çalışma, kadınları ev içine hapseden, güvencesiz çalıştıran bir sömürü döngüsü. Doğum teşviki değil, eşitlikçi politika, esnek ve güvencesiz çalışmaya karşı eşitlik, iş yerlerinde kreş ve emzirme odası talep edilirken sizlerin çözümleri trajikomik gerçekten.

Sayın Bakan, 2004 yılının ilk on ayında öldürülen kadın sayısı 341. Kadın cinayetleri iktidarınızda 5 kat arttı. Yanlış politikaların bedellerini canlarıyla ödüyor kadınlar. Dolayısıyla kadın cinayetlerinde yaşanan artış tesadüfi değil.

Bir gecede aile birliğini bozduğunu iddia ederek İstanbul Sözleşmesi'nden çekildiniz. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmenizden bugüne kadın cinayetlerinin sayısında istikrarlı bir artış yaşandı. Sayın Erdoğan "İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmemizin kadın hakları ve kadınlara yönelik şiddetle mücadeleye en ufak menfi bir etkisi olmamıştır. Bu sorun alkol kullanımıyla ilgilidir." diyor. Sayın Bakan, Cumhurbaşkanına katılıyor musunuz? Elinizde bu açıklamaya dayanak oluşturacak herhangi bir veri, çalışma var mıdır?

Ayrıca bir kadın Bakan olarak 25 Kasımdaki görüntülerden memnun musunuz? Kadınların yaka paça gözaltına alındığı, yasal haklarını kullanmalarının engellendiği, koca bir kentin yollarının, metrolarının kapatıldığı görüntüler hakkında ne düşünüyorsunuz? Ve bu korkunç tablo nedeniyle ilgili bakanlıklarla bir görüşme gerçekleştirdiniz mi?

Kısaca çocuklarının içinde bulunduğu duruma da değinmek istiyorum. 2023 verilerine göre her 10 çocuktan 3'ü yoksul, OECD'ye göre Türkiye'de 6,5 milyon çocuk aşırı yoksulluk içinde. Peki, bu yoksulluk varken siz ne yapıyorsunuz? Diyanetle bir protokol imzalıyorsunuz ve buraya katılan, destek verdiğiniz çocuk sayısı 50 bini aşıyor. Önümüzdeki yıl bu kapsamda ne kadar ödeme planlıyorsunuz? Bakanlık olarak başka kimlerle protokol imzaladınız? Bu protokollerin bütçeleri ne kadardır? Diyanetle imzaladığınız protokolün bütçesine bakıldığında kaç öğrencinin bir öğün ücretsiz yemek masrafı karşılanabilirdi?

Şiddete kurban giden tüm kadınları ve kız çocuklarımızı, özgür Filistin için can veren Ayşenur Ezgi Eygi'yi saygıyla anıyorum, mücadeleleri her zaman bizimle.

Teşekkür ediyorum.