Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Aksaray Milletvekili Hüseyin Altınsoy ve Elâzığ Milletvekili Ejder Açıkkapı ile 122 Milletvekilinin Savunma Sanayii ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2594) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 15 .10.2024 |
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın vekiller ve değerli bürokratlar, biraz evvel de sözünü ettim yani aslında yeni bir vergi paketiyle karşı karşıyayız ve ne bu vergi paketinin gerekçesi inandırıcı ne de buradan elde edilecek olan aslında sorunları çözmeye dönük olarak yeterli bir kaynak yaratacak. Dolayısıyla, yine, son derece sorunlu bir teklifle karşı karşıyayız; birincisi, onu söylemek istiyorum.
Şimdi, bu konuyu çok tartıştık, bundan sonra da vergi meselesini belli ki çok tartışacağız. Yani özellikle bütçede ve genel olarak baktığımızda ekonomide yaşanan sıkıntılar açısından bu dönemde yapılması gereken şeyi, vergi konusu üzerinden tartışıyorsak çok kazanandan çok vergi alınması meselesini en azından bir kerelik olmak üzere -tabii ki bizim isteğimiz bunun sürekli hâle gelmesidir ama- ciddi biçimde uygulanması ve bu sıkıntıların aşılması doğrultusunda bir kaynak yaratılması meselesini biz hep söyledik ama inatla yapılmadı. Yani inatla yapılmadı diyorum çünkü daha geçen gün Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz dedi ki: “Borsada ve kripto varlıklarda vergi olmayacak.” Burada çok tartıştık bunu daha evvel de sizler de biliyorsunuz. Biz, özellikle borsada ve kripto varlıklarda küçük yatırımcının korunması kaydıyla -bu önemli, çok küçük yatırımcı da var orada- orada belli bir oran üstünde gelir elde edenlerin vergilendirilmesi gerektiğini defalarca söyledik. Sayın Yılmaz da buradaydı söylediğimizde, sonra sizler de buradaydınız ve sizler tarafından bu konuda bir çalışma yapıldığı da ifade edildi burada fakat görülüyor ki bu çalışmadan bir sonuç alınamıyor. Neden alınamıyor? Çünkü borsada ve kripto varlıklarda büyük kazanç elde edenlerin kazançlarının vergilendirilmesi konusunda büyük bir direnç var, bundan dolayı bir sonuç alınamıyor ve bunu ilan etti Sayın Yılmaz, bunu ilan ettikten sonra zaten aşağı yukarı tablo belli olmuştu bizler için. Şimdi, önce onu söyleyeyim yani buralardan vergi almadığınız müddetçe var olan krizi aşma doğrultusunda yeterli kaynağı oluşturmanız mümkün değil. Ve ne yapıyorsunuz o zaman? Bu çok ciddi gelir elde eden kesimlerden vergi alınmıyor, çok kazanandan vergi alınmıyor yani. Ne oluyor? Çeşitli yollarla halktan vergi alınıyor, emekçiden, emekliden, yoksuldan, çiftçiden, esnaftan vergi alınmaya başlanıyor. Daha önce gelen paketlerde de konuştuk. Şimdi, bir kez daha aynı durumla karşı karşıyayız. Bu yola başvuruluyor ve bu yol, doğru yol değil yani milletin artık canı burnunda, bir şey kalmadı, daha ne alacaksınız? Yani herkesin bu kadar büyük tepki göstermesi ve bankaları ya telefonla arayıp ya kapısına giderek limitleri aşağıya düşürmeye çalışmasının nedeni ne diye düşünüyorsunuz? Yani kimsenin 1 tane kredi kartı yok, herkesin birkaç tane kredi kartı var değil mi? Bu salonda olanların da birkaç tane vardır mutlaka. Yani bu birkaç tane kredi kartının her birinden siz bir şey alacaksınız. Ben buna artık vergi de demek istemiyorum aslında, bir tür haraç yani bir tür haraç sonuçta. Hakikaten herkes tepki gösteriyor buna ve siz bunu hangi şekere bularsanız bulayın, bunu doğru bulmuyor. Yani bu memlekette savunma harcamaları meselesi toplum açısından önemlidir ve bu nedenle bu söylendiği zaman akan sular durur ve herkes ne harcanacaksa harcansın diye yaklaşır diye düşündüğünüz için bunu ön plana çıkarıyorsunuz ama bu bile artık insanlar için yeterince ikna edici bir şey olmuyor yani çünkü herkes görüyor, biliyor. Şimdi, o yüzden bir kere bunu belirtmek istiyorum. Yani alınması gereken yerlerden vergi alınmıyor, alınmaması gereken yerden yani yurttaştan yeniden vergi alınıyor; bunu belirtelim.
Bir tanesi, dediğim gibi, kripto varlıklar ve borsaydı. Kur korumalı mevduatta da aynı şeyi yaptınız. Kur korumalı mevduat hani… Kur korumalı mevduatla, herhangi bir borç, hizmet veya mal almadan ülkenin en varlıklı kesimine kamu kaynağı aktarıldı. Yani işte Merkez Bankasının zararı burada defalarca konuşuldu, konuşmaya da devam edeceğiz. Şimdi de bu getirilen paketle birlikte yine yoksullardan hiçbir tüketim yapmadan onun vergisi alınıyor. Şimdi, dolayısıyla, kur korumalı mevduattan da alınmadı bu; başka kalemler de var. Vergi harcaması kalemini yine, burada, bütçede konuştuk; bu, sermaye gruplarına çok ciddi muafiyetler ve avantajlar sağlıyor. Yani şirketlerin listeleri çıktı; vergi ödemeyen, sürekli zarar ettiğini iddia eden ve koca koca kamu-özel iş birliği projeleri yapan şirketler var. Ya, el insaf! Bunlar vergi ödemeden sürekli kazanç elde ediyorlar ve bunlar hiçbir şekilde vergilendirilmiyor, gözünüzü kapatıyorsunuz buna. İktidar olarak söylüyorum yani ben Gelir İdaresi Başkanlığına söylemiyorum bunu, yanlış anlamasınlar. Ama iktidar gözünü kapatıyor bunlara ve bunun sayesinde haksız kazanç elde ediliyor. Ama hiçbir şekilde bu firmalara dönük de bir adım atılmıyor; bu da çok açık ortada. Bunların hepsini konuştuk, bir kere daha söylemiş olalım; esas yapılması gerekeni yapmıyorsunuz yine, yan yollara sapıyorsunuz ve bu, doğru bir tutum değil. Yani Genel Kurulda da bunu söyledik, kendim de konuştuğum için çok iyi hatırlıyorum, bütçe gelirlerinde ceza tahakkuk ve tahsilatının düşüklüğünden madde madde söz ettik, bunların neden toplanmadığına dair sorular sorduk, neden toplanmadığına dair bu sorularımıza cevap da gelmedi. Çok ciddi meblağlar var. Listeler, bunlar sizin tabii ki açıkladığınız rakamlar, bizim kendi bulduğumuz rakamlar değil; bunlar da ortada.
Şimdi, bakın, bu paketten ne bekleniyor? Aşağı yukarı 2 milyar dolar civarı bir gelir elde edilmesi bekleniyor değil mi? Yani 70 milyar lira gibi bir rakam konuşuluyor. Yani bu nedir? Mesela, 2024 yılı bütçe hedeflerine baktığımızda, hani geçen sene burada tartıştığımız ve sonunda kabul edilen bütçeye baktığımızda bu vergi hedefinin yüzde kaçı, Allah aşkına, buradaki elde edilecek bu 70 milyar lira ya da yaklaşık 2 milyar dolar civarındaki para yüzde kaçı, yüzde 1’i midir? Yüzde 1’i yani o civarda bir şey. Bunun getireceği şey nedir yani ne sağlayacaksınız bundan?
Peki, 2024 bütçesine yine bakalım. Savunma harcamaları ve güvenlik politikalarına yapılan harcamalar yani “Güvenlikçi politikalar ve savunma harcamaları” başlığı altında baktığımızda, bütün kalem kalem sıraladığımızda yani sadece Millî Savunma Bakanlığı değil, Millî Savunma Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma, Savunma Sanayii Destekleme Fonu, İçişleri Bakanlığı, Millî İstihbarat, Sahil Güvenlik, Savunma Sanayii Başkanlığı, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği; bütün bunlara baktığımızda neyi görüyoruz? Bunlara toplamda yaklaşık 40 milyar dolarlık bir kaynak tahsis edilmiş oluyor. Şimdi, böyle bir durum varken siz bu cüzi miktarla neyi sağlayacaksınız? Bir şey sağlanamayacak esas itibarıyla yani savunma bağlamında bir şey sağlanamayacak diyorum ama başka bir yer için bir açığı kapatacaksınız elbette ki. Dolayısıyla bu, doğru bir tutum değil. Yani zaten baktığımızda Savunma Sanayii Destekleme Fonu’na -yasa teklifinin gerekçesinde de görünüyor, listelenmiş vaziyette- birçok kalemden kaynak aktarılıyor; burada da bir sıkıntı yok. Dolayısıyla bu meselenin biz yanlış bir adım olduğunu düşünüyoruz ve eleştiriyoruz.
Biraz evvel de söyledim, bugün Sayın Mehmet Şimşek bir televizyon röportajında, bir kısmını izleyebildim, “Bu fonun alternatifi kamu borçlanmasıdır. Kamu borçlanması yaparsak gelecek nesillere büyük borçlar yüklemiş olacağız.” diyor. Yani şaşırdım, sanki bu memlekette kamu borçlanması hiç yapılmamış, sanki gelecek kuşaklara büyük yükler yüklenmemiş. Biraz evvel söyledim, kamu-özel iş birliği projelerinden, hazine garantilerinden, taahhüdü verilen projelerden gelecek kuşaklara yüklenmiş olan yükleri yani saymakla bitiremeyiz, sizler de bunun farkındasınız. Yani bizim çocuklarımızı bıraktım, torunlarımız filan da bunları ödemek zorunda kalacaklar. Şimdi, böyle bir durum varken “Kamu borçlanması yapmıyoruz, onun için bu fonu kullanıyoruz.” demek de inandırıcı değil, inandırıcı değil yani diğeri yapılıyor çünkü görüyoruz. O yüzden, bu açıdan da sağlam bir iddiayla karşı karşıya değiliz.
Diğeri, yine biraz evvel kısaca değindim, biliyorum, AK PARTİ Grubu buna itiraz ediyor ama olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben yine de bu itiraza rağmen bunu söyleyeyim. Elbette ki Orta Doğu'da yaşanmakta olan İsrail'in soykırımcı politikaları, Filistin halkına yönelik büyük bir soykırımı sürdürüyor olması; bunlar, çok vahim durumlar bunlar. Yani mesele sadece artık Filistin topraklarını geçti, Lübnan’a ulaştı, her tarafa ulaşma ihtimali var ama Türkiye'ye ulaşma ihtimali , doğrudan bir askerî hamle açısından söylüyorum, söz konusu değil; bunu hepimiz biliyoruz. Her ne kadar bu söylenmiş olsa da inandırıcı değil yani ne İsrail'in bu konuda öyle bir cesareti olabilir ve kabiliyeti olabilir, söz konusu değil ama toplumda şimdi böyle bir hava yayılıyor yani "Türkiye tehdit altında." Türkiye neyin tehdidi altında? Türkiye neyin tehdidi altında? Yani şimdi kızıyor AK PARTİ grubundaki arkadaşlar ama…
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bildiğiniz bir şey varsa söyleyin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Efendim?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bildiğiniz bir şey varsa söyleyin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Vallahi sizin esas bildiğiniz bir şey varsa söyleyin, sizin bildiğiniz bir şey yok.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Arzımevut var, açıklamalar var, tehdit var, soykırım var, haritalar var, her şey var ama.
CAVİT ARI (Antalya) - Korktun mu sen bunlardan? Korktunuz mu bunlardan?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Vallahi, bakın, sayın vekil, bak, onların hepsini biliyoruz, onların hepsini biliyoruz.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Siz bir şey biliyorsanız anlatın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Üstelik, sizin yürütmedeki bakanların yaptıkları açıklamaları da biliyoruz. Bütün bunları bilerek, bütün bunları bilerek konuşuyorum. İzin verirseniz ben devam edeyim, sonra siz cevap verirsiniz nasıl olsa.
Dolayısıyla bizim bilmediğimiz bir şey yok, hepsini biliyoruz fakat sizin de bildiğinizi biliyoruz; siz, aslında, bilinmeyen bir şey varmış gibi bir hava yaratıyorsunuz. Bak, bütçe geliyor, bunu konuşacağız; Dışişleri Bakanı gelecek buraya, karşımıza oturacak, biz ona anlatacağız madde madde neler bildiğimizi ve neleri bilmediğimizi, bunların hepsini yapacağız. Şunun için söylüyorum: Burada Türkiye açısından çeşitli tehditler yok mu? Var elbette ki. Bu, yok demiyorum ben ama "Savunma sanayisine, bu fona halktan yaklaşık 2 milyar dolar bir para toplayarak bu tehdidi atlatabiliriz." gibi bir şey yanlış diyorum, bu yanlış; bu, bir tedirginlik yaratarak halktan vergi toplama, haraç alma meselesi diyorum esas itibarıyla. Eleştirdiğim konu burasıdır, yoksa yani o kadar büyük bir askeri tehdit olsa bu 2 milyar dolarla karşılanacak bir tehdit mi olur? Çok daha büyük bir mesele esas itibarıyla. Dolayısıyla bunu anlatmaya çalışıyorum yani sunulan gerekçe toplumda tedirginlik yaratıyor, toplumun birtakım hassasiyetlerini etkileyerek bu parayı toplama adımı yaratmaya çalışıyor. Bunların yanlış olduğunu esas itibarıyla söylüyorum.
Bir de şehir efsaneleri de oluyor bazen, savunma sanayisiyle ilgili olarak gerekçede de söylenen sözler var ama yani şimdi, bakın, rakamlar aslında bu tür zamanlarda çok açıklayıcı oluyor. Türkiye'nin 2023 yılında toplam ihracatı yaklaşık 250-255 milyar dolar civarında değil mi, üç aşağı beş yukarı öyle bir şey. Peki, savunma sanayisinin ihracatı ne kadar? Toplamda 5,5 milyar dolar yani 256 milyar dolar… (Uğultular)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Oluç, bir saniye.
Değerli arkadaşlar, bu uğultuyu kesmemiz gerekiyor, kendi arasında konuşmak isteyen buradaki katılımcıları salon dışına davet ediyorum.
Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim.
Bitiriyorum zaten Sayın Başkanım.
Yani yaklaşık 256 milyar dolar ihracat içinde 5,5 milyar dolar ihracat. Bu nedir? yani? Yaklaşık yüzde 2’si Türkiye'nin ihracatının. Hani, büyük bir savunma sanayisi miti yaratılıyor ya, efsanesi yaratılıyor ya onu kastediyorum. Dolayısıyla her şeyi rakamlarla daha yerli yerine oturtmanın doğru olduğu kanaatindeyiz. Onun için buna da değinmek istedim.
Son olarak, toparlayacak olursam, bir kez daha aynı şeyi söylemiş olacağım ama bu paketteki bazı maddelerin, hatta bu paketin tamamı olsa ama siz tabii ki bu konuda inat edeceksiniz ama bazı maddelerinin kesinlikle gözden geçirilmesi, özellikle kredi kartları meselesindeki limitlerle ilgili adımın kesinlikle değiştirilmesi gerekiyor. Bu konudaki tutumumuz çok net. Bunu maddeler geldiğinde de detaylı bir şekilde konuşacağız ve halka, yoksul halka böyle bir ciddi yükünde yüklenmesinin hiç adil olmadığını bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Borçları siz bizden daha iyi biliyorsunuz yani borçlanma meselesini…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim.
Kredi kartı kullanma
oranlarının artması, banka kartı kullanma oranlarının artması, kişilere dönük olarak borç yükünün artması -icralar vesaire ayrı- neden oluyor bütün bunlar? İnsanlar kazandıkları gelirle geçinemedikleri için kredi kartını kullanıyorlar, kredi kartlarını kullanıyorlar daha doğrusu ve bu şekilde borçlanarak bir şekilde hayatlarını idame ettirmeye çalışıyorlar. Bu kadar ciddi bir durum varken ortada, bu konuda da insanların önünü kesmeye çalışmak ve buradan bir tür haraç kesmeye çalışmanın çok yanlış olduğunu düşünüyoruz ve o nedenle bu maddenin kesinlikle geri çekilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Teşekkür ediyorum dinlediğiniz için.