KOMİSYON KONUŞMASI

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli üyeleri, değerli milletvekilleri, Merkez Bankamızın değerli bürokratları, değerli basın mensupları; konuşmama başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ayrıca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankamızın da kuruluş yıl dönümünü kutluyorum.

Şimdi, aslında buralara girmemek istiyordum ama biraz önce Sayın Erdem şöyle bir ifadede bulundu: “Üç beş tane ağaç kesildi, ondan sonra Türk ekonomisi çok ciddi bir istikrarsızlık içine girdi.” Aslında ben şunu söyleyeyim: O üç beş tane ağacın kesilmesine karşı bu ülkenin gençlerinin, bu ülkenin insanlarının koymuş oldukları tavır, tam tersine, bu ülkenin yeşilden yana olduğunu göstermek suretiyle, bu ülkenin insanlarının yeşili savunduğunu göstermek suretiyle bu ülkenin itibarını artırmıştır. Ama ben gerçek patinajın nerede başladığını, izin verirseniz, kısaca söylemek isterim, biraz önce Serap Hocam da söyledi. Bana göre, ekonomide bozulma 2014 yılında başlamıştır, 2014 yılında da şu sözlerle başlamıştır: “Ben, benden öncekiler gibi Cumhurbaşkanı olmayacağım.” Bu, bir otoriterleşme sürecinin ifadesidir. Bu otoriterleşme sürecinin giderek yükselmesi sonucunda bugün Türkiye bulunduğu yere gelmiştir. Merkez Bankamızın tabii işi çok güçtür. Ben yine Merkez Bankamıza -geçen toplantıda söz vermişlerdi, galiba yarın akşam açıklanacak- bu mevsim düzeltmesi yapılmış fiyat endekslerinin yarın akşam açıklanıyor olmasından dolayı da -çok hızlı bir şekilde bunu hallettiler- teşekkür etmek istiyorum.

Türkiye bir hukuk devleti olmadığı sürece bu enflasyonu düşürmemizi, Türkiye'nin yeniden büyüme sürecine girmesini, Türkiye'ye yeniden yatırım yapılmasını ben oldukça güç buluyorum. Nedir bunun maliyeti? Çok açık söyleyeyim, işte, yüzde 50 faizi verirsiniz, kuru da tutarsınız, sıcak parayla işi bir noktaya getirmeye çalışırsınız ama bunun sonu yok, sürdürülebilir değil.

Şimdi, bir soru sormak istiyorum Merkez Bankamıza. Gerçekten bugün, Orta Doğu'da İsrail uluslararası hukuku tanımayan, soykırımcı bir yaklaşım izliyor ve burada riskleri artırıyor, tamam ama son günlerde İsrail'in Türkiye'yi de vuracağı yönünde bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Sayın Merkez Bankamıza şunu soruyorum: Bir kere Türkiye NATO'nun üyesi, 5'inci madde diye bir şey var NATO Anlaşması'nın; bu çerçevede İsrail'in Türkiye'yi vurma riskini ne kadar değerlendiriyorlar ve bu söylem -açık söyleyeyim, şimdi burada esas noktaya geliyorum- Merkez Bankamızın para politikasından beklediği sonucu almayı ne kadar güçleştiriyor?

İki soru daha: Orta vadeli programdaki mali duruşun Merkez Bankasının enflasyonu düşürürken büyümeyi de hedeflenen seviyede tutma konusunda ne kadar yardımcı olduğu konusuyla ilgili bir değerlendirme yapabilir misiniz?

Son olarak, biraz önce soruldu ama ben de sorayım: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuyla yani bu bankalarla ilgili düzenleyici, denetleyici çerçeveyi belirleyen kurumla bu son para politikasını uygularken ne kadar anlaşabiliyorsunuz? Bir talebi vardı bir dönemde Merkez Bankasının yani BDDK'yi Merkez Bankasına bağlama konusunda, burada nerede duruyorsunuz? Bu konuda da bize bilgi verirseniz memnun olurum.

Başkan, bana söz verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum.