| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın, 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nun 42’nci maddesi gereğince Merkez Bankasının faaliyetleri hakkında bilgilendirme sunumu münasebetiyle |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 03 .10.2024 |
SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Teşekkür ederim.
Öncelikle Sayın Merkez Bankası Başkanına sunuşlarından dolayı teşekkür ediyorum. Ben Sayın Başkanımızın ve ekibinin başarılı olmasını yürekten diliyorum çünkü onlar başarırsa hep birlikte çok müreffeh bir hayat sürdüreceğimize inanıyorum.
Bu vesileyle, Üçüncü Yasama Yılının ilk Komisyon toplantısı olduğu için ben de temennilerimi ifade etmek isterim. Ben, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu yasama yılında Türkiye'nin birikmiş sorunlarını gerçekten çözmeye matuf, katılımcı esaslara dayanan, Anayasa’nın üstünlüğünü dikkate alan yasal tasarruflara imza atmasını diliyorum; böylece hepimizin daha demokratik ve daha müreffeh günlere kavuşmasını diliyorum.
Şimdi, Sayın Başkanımızın yaptığı sunuşu dikkate aldığımızda rakamların bize nispi bir iyileşme gösterdiğini söyleyebiliriz ama ben bu rakamları değerlendirecek değilim, değerli sözcüler bunları çok isabetli bir biçimde değerlendirdiler. Orada rakamların söyledikleri ile biz vatandaşların yaşamakta olduğumuz gerçeklik birbiriyle örtüşmüyor. Sayın Merkez Bankası Başkanımız ve ekibi de herhâlde sosyal medyayı izliyorlardır, bazı yurttaşlarımız sosyal medya mecralarında şunu yapıyorlar: Bir yıl önce bazı temel gıda maddelerini aldıklarında kasa fişi ne ise o fiş ile aynen bir yıl sonra aynı ürünleri satın aldıkları kasa fişini sosyal medyada paylaşıyorlar ve o rakamlar gerçekten birbiriyle çok zıt; ciddi bir enflasyon olduğunu, halkın satın alma gücünde çok büyük bir düşüş olduğunu bize gösteriyor. Bunu hepimiz inceleyebiliriz, gözlemleyebiliriz; kredi kartı ekstrelerimizi önümüze koyar bir yıl öncenin rakamlarına bakarsak aslında arada çok büyük farkın olduğunu görebiliriz. Dolayısıyla, bize yapılan sunuşlarda ve Hükûmet aktörlerinin yaptıkları açıklamalardaki rakamsal verilerin söyledikleri ile hayatın gerçeklerinin örtüşmediğini özellikle ifade etmek istiyorum. Ben iktisatçı değilim, konuyu kendi mesleki perspektifimden değerlendireceğim. Ampirik verilerin ve teorik çalışmaların gösterdiği çok önemli bir gerçeklik var. Eğer bir ülkede karar organları aldıkları kararlardan dolayı hesap verebiliyorlarsa ve aldıkları kararların hukuka uygun olmasına özen gösteriliyorsa yani demokrasinin ve hukuk devletinin temel unsurlarına riayet ediliyorsa o ülkede ekonomik işler de iyiye gidiyor. Dolayısıyla, Türkiye'nin durumunu da bu eksende değerlendirdiğimde aslında bu açıklamamla çok örtüştüğünü söylemek istiyorum. Türkiye'nin 2000'li yılları -2002, 2003 ve sonraki yılları, hatta bunu 2011'e kadar uzatabiliriz- Türkiye'de ekonomik işlerin çok iyiye gittiği yıllardı ama aynı zamanda o yıllarda Türkiye'de yapılan anayasal ve yasal reformlar Türkiye'de hukuk devleti standartlarını yükseltmekteydi, demokrasi standartlarını yükseltmekteydi. Nitekim, bundan dolayı da Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecinde ilerleme kaydetmesi de sağlanmıştı.
Peki, ne oldu? Yaklaşık olarak 2011'den itibaren Türkiye tedricen hukuk devleti olmaktan uzaklaştı ve gene tedricen ekonomik verilerde bozulma başladı.
Peki, bu veriler ne zaman en hissedilir ölçüde kötüye gitmiş oldu? Benim yaptığım araştırmalar şunu gösteriyor: Özellikle 2018 yılının Temmuz ayından, Ağustos ayından sonra Türkiye'de ekonomik verilerin baş aşağı gittiğini görüyoruz. Somut bir örnek verecek olursak, Temmuz 2018 öncesinde dolar kuru 4 küsur lirayı gösterirken tedricen Temmuz 2018'den sonra 5, 6, 7, 8 lirayı aşmakta ve sonuç olarak bugün üzerinde bir kontrol uygulandığı hâlde 34 liranın üzerine çıkmış durumda.
Özellikle tarihlere dikkat çekmek istiyorum, 2018 yılının Temmuz ayı Türkiye için bir dönüm noktası. Türkiye Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtiğimiz Anayasa değişikliğini 2017 yılında, Nisan 2017'de halkoyuna sundu, kabul etti ama bu Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Özbudun, süreniz doldu, size ilave bir dakika süre veriyorum.
Buyurun lütfen.
SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Teşekkür ederim.
Bu hükûmet sistemine ilişkin Anayasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesi 2018 yılı Temmuz ayı itibarıyla gerçekleşti.
Peki, bu bize ne söylüyor? Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi yönetimde keyfîlik esasına dayanan, kurumların saydamlığını kaybettiği, hesap verirliğini kaybettiği bir yapı yaratmış durumda. Dolayısıyla, bütün bu açıklamalardan çıkan sonuç şu: Rakamsal verilerle oynayabiliriz, onlarla algıları yönetebiliriz ama gerçek hayatı değiştiremeyiz. Eğer Türkiye hukuk devleti olmazsa, Türkiye demokrasinin gereklerini yerine getirmezse ne yaparsa yapsın hiçbir ekonomik politika, finansal politika arzu edilen sonucu doğurmayacaktır çünkü ekonomik hayatın düzelmesinde devlete ve hukuka güven esastır, bunu sağlayan da ancak demokratik mekanizmalardır ve hukuk devleti mekanizmalarıdır. Dolayısıyla, ben bu yıl Türkiye'nin hukuk devletini güçlendirerek müreffeh bir sonuca ulaşmasını diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.