Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın, 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nun 42’nci maddesi gereğince Merkez Bankasının faaliyetleri hakkında bilgilendirme sunumu münasebetiyle |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 03 .10.2024 |
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Merkez Bankası Başkanımıza sunumu için teşekkür ediyorum.
Evet, biraz evvel bahsedildiği gibi, aynı zamanda kuruluşunun yıl dönümünü de kutluyorum.
Bugün TÜİK’in açıklamış olduğu enflasyon rakamlarıyla aynı gün sunum yapmak da hakikaten biraz zor olsa gerek, öyle düşünüyorum ben çünkü açıklanan rakamlar beklentinin çok daha üzerinde. 2,97 aylık rakam, yıllık enflasyon da yüzde 49,37 zannedersem TÜİK’in rakamları. Benden önceki milletvekili arkadaşlarımızın da bahsettiği gibi İTO’nun ve ENAG’ın rakamlarıyla arasında çok ciddi bir fark olduğu kamuoyu tarafından da uzun zamandan beri tartışılmakta.
Şimdi, burada orta vadeli plan da yeni açıklandı; daha çok taze, eylül ayında açıklandı. Orada Cumhurbaşkanı Yardımcısı 2024, 2025, 2026 yıl sonu enflasyon tahminlerini de revize etti, değiştirdi. Eylül ayında açıklandı. Buna göre 2024 yıl sonu tahmini yüzde 33'ten yüzde 41,5'e çıktı. 2025 için yüzde 15,2’den yüzde 17,5’a; 2026 için de yüzde 8,5’tan yüzde 9,7'ye yani neredeyse 2026 yılında 2 basamaklıdan tek basamağa inilme gibi bir hedef vardı, o hedef bile tehlikeye girmiş durumda gözüküyor. Eski Hazine bakanları “Mayıs nisandan daha iyi olacak, haziran da mayıstan daha iyi olacak.” şeklinde tekerleme gibi söylerlerdi. Şimdi, artık aylık değil de herhâlde yıllık konuşuluyor “2025, 2024’ten daha iyi olacak; 2026, 2025’ten daha iyi olacak." diye. Peki, gerçekten de bu rakamlara ulaşabilecek miyiz? Yani bir ay önce orta vadeli plan açıklandı, yüzde 33'ten yüzde 41,5’e yıl sonu enflasyon rakamı çekildi. Bugünkü rakamlara baktığımız zaman, bugün TÜİK’in açıklamış olduğu rakamlara baktığımız zaman gerek bu yüzde 41,5 gerekse Merkez Bankasının üst limiti yüzde 42'ye ulaşmak imkânsız, öyle gözüküyor ancak şu şartla olacak: Üç ay boyunca, yılın sonuna kadar ancak yüzde 1’lik enflasyon rakamları gelirse 42 rakamı tutturulabilir. E, baktığımız zaman, seriye baktığımız zaman 2005 yılından bugüne kadar bütün yıllarda ekim ayı enflasyon rakamı eylül ayı enflasyon rakamından çok çok daha fazla gelmiş. Ben kendimce bir hesap yaptım, bana kalırsa en iyimser tahmin yıl sonunda yüzde 45, bu da en iyimseri yani bu 46, 47, daha yüksek rakamlara da çıkacak gibi gözüküyor. Yani bu kadar yanılma nasıl oluyor, onu anlamakta zorluk çekiyorum. Eylül ayında, orta vadeli planda yüzde 33’ten 41,5’a çıkarılmış ama gene yakalanmayacak bu yani böyle bir durum var. E, tabii, bu da hâliyle kurumlara olan güveni zedeler hâle getiriyor. Tekrardan bir güncelleme yapılacak mı? Hâlâ aynı yıl sonu beklentinizin üst limiti yüzde 42 mi, onu sormak istiyorum. Bu gelen rakamlar beklentinizi, tahmininizi değiştirecek mi?
Bir de sunumunuzda piyasa katılımcıları beklenti anketine baktım, Eylül 2025'te ankete katılanlar yüzde 25,7 enflasyon beklentisi içerisinde, orta vadeli planda da -eylül ayı için bahsediyoruz- yıl sonu enflasyon beklentisi tahmini yüzde 17,5 yani gene bir makas var; hane halkı enflasyon tahminlere girmiyorum, orada çok büyük bir farklılık var zaten. İki yıllığa baktığımız zaman, yirmi dört aylık tahmine, beklentiye baktığımız zaman da Eylül 2026'da piyasa katılımcılarının enflasyon beklentisi yüzde 18,5'miş; 2026'da orta vadeli planda 9,7. Yani burada şunu görmekteyiz: Tek haneli enflasyon rakamlarına ulaşmak imkânsız. Beş yıllık rakam vermişsiniz burada. Benim anladığım doğru mu yani piyasa katılımcıları beş yıl sonra eylül ayında enflasyonun yüzde 11 olacağını düşünüyor. Bizim hedefimiz yüzde 8,5’tu ama yüzde 9,7’ye çıktı. Peki enflasyonla mücadele nasıl oluyor? Yani 2,97’yi şöyle tarif etmek lazım: Bugün Almanya'da -biraz evvel sayın vekilimiz Almanya'daki fiyatlardan bahsetti- eylül ayı yıllık enflasyon yüzde 1,8; Fransa'da 1,5; bizim aylık enflasyonumuz 2,97; o da TÜİK’in rakamları, ENAG’ın rakamları yüzde 6’ya yakın, Fransa'nın yıllık enflasyonunun 2 katı. Ben üç sene önce Almanya'da Hamburg’a gitmiştim, orada kıymanın fiyatına bakmıştık, 8 euro; şu anda gene 8 euro Almanya'da ama bugün o 8 euro kıymanın fiyatını TL'ye çevirdiğimiz zaman burada yaklaşık 300 lira civarında oluyor. Bizim ülkemizde şu anda kıymanın kilosu 550 lira yani alımımız o günden bugüne ciddi şekilde düşmüş. Yani üç yıl önce ben gittiğimde oradaki 8 euroyu TL'ye çevirdiğim zaman Almanya'daki kıyma fiyatı Türkiye’den daha pahalıydı, şimdi neredeyse yarı yarıya fiyata inmiş durumda; ciddi bir sıkıntı var, bu sıkıntı da en fazla dar gelirlilerde yaşanıyor.
Konut fiyatlarından bahsediyoruz, sizin endeks... Gerçi endeks rakamlarında hesaplama yöntemini değiştirmişsiniz anladığım kadarıyla, daha önce 2012 veyahut da 2005 baz alınıyordu ama o kadar fazla arttı ki artık 2023 yılı baz alınarak oluşturulan bir konut fiyat endeksi var herhâlde. Oradaki rakamlara baktığımız zaman, Türkiye’de ortalama bir evin fiyatı... Mesela, İstanbul için söyleyeyim: 100 metrekare bir evin fiyatı yaklaşık 4 milyon 900 bin lira yani 5 milyon lira; ortalama rakam bu, sizin Merkez Bankasının rakamları; tabii, ilçeleri de dâhil bunda. İzmir’de de yaklaşık 3 milyon 700 bin lira bir ortalama evin fiyatı.
Şimdi, şöyle bir hesap yaptım ben yani 1 milyon liraya ne kadar taksit oluyor diye; Türkiye’deki 100 metrekare ortalama bir evin fiyatı da 3 milyon 250 bin liraya falan geliyor gene sizin rakamlarınıza göre. Şimdi, diyelim ki bir çift evlendi, karı kocanın -eskiden çiftler evlendiği zaman, evlerine birer tane asgari ücret girdiği zaman bir asgari ücret taksit vererek ev sahibi olabiliyorlardı bu memlekette- düğündeki takıları bozdurduklarını düşünelim; hadi, olmaz ya, 1 milyon 250 bin lira borç harç para tuttular diyelim. Evin fiyatı 3 milyon 250 bin lira, 2 milyon lira bankadan kredi almaya gittiler, 2 milyon lira kredi alacaklar; ödeyecekleri tutar, taksit -120 ay bir de bu- 80.536 lira. Şimdi, ben daha önceki, sizden önceki Merkez Bankası Başkanımıza da -evvelki sene sormuştum herhâlde, o zaman ev arıyordu, konut fiyatlarından bahsetmiştik; rakamlar üç aşağı beş yukarı gene aynı, değişen bir şey yok- sormuştum “Ya, siz bu ücreti verip de ev sahibi olabilir misiniz?” demiştim. Şimdi, 80.500 lira tutuyor 2 milyon liralık bir kredi yani 3 milyon çektiğini düşün, daha da yükselecek. Mesela, siz 80.500 lira para verip de maaşınızla ev sahibi olabilir misiniz? Yani bugünkü şartlarda bir milletvekilinin bile artık ev sahibi olma şansı neredeyse yok, gelinen durum da maalesef bu.
Ha, şu da var, bakın, o da enteresan: Bir milletvekilinin -ki biz üst gelir grubunda, Türkiye’de yüksek maaş alan kesimiz- evladını, çocuğunu, oğlunu, kızını özel bir üniversitede emin olun okutabilme şansı yok yani özel bir üniversitede 600 bin lira, 800 bin lira yıllık rakamlar verip de 250 bin lira, 300 bin lira yurt parası verip de okutabilme şansı yok; gelinen nokta ne yazık ki bu.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Bakırlıoğlu, teşekkür ediyorum.