METİN ERGUN (Muğla) - Hayır, hayır, konu geçti aslında, o konuda tekrar görüşeceğiz gerekçeyle ilgili, bir önceki maddeyle ilgili ama o zaman söz istedim, siz görmediniz.

BAŞKAN SUNAY KARAMIK - Çok özür dilerim.

METİN ERGUN (Muğla) - Yani o şikâyet dilekçesine mevzu olan husus ortadan kalkmış gibi görünmekle birlikte, şahıslarla ilgili kalkmış durumda ama doğayla, çevreyle ilgili kalkmadı. Bizim belki de çok daha geniş meseleyi ele alarak… Ben de çok muzdaribim, Muğla coğrafyasıyla ilgili. Yani inanın, bir çevre felaketi yaşanıyor. Yani o heyelan değil sadece, mesela sular kirleniyor aynı şekilde, tarihî doku bozuluyor, her gün tonlarca dinamit atılıyor dolayısıyla belki Dilekçe Komisyonunun hani çok işin içinde olması gerekir mi, değil mi?

BAŞKAN SUNAY KARAMIK - Yok, oluruz sonuna kadar.

METİN ERGUN (Muğla) - Onu bilmiyorum ama Meclis olarak bu dilekçeden daha bağımsız olarak bu “madencilik” adı altında, “vahşi madencilik” adı altında bir çevre felaketi yaşıyor Türkiye, özellikle sahil bölgelerinde bu çok fazla. Yani yamalı bohçaya döndü coğrafyamız. Havadan baktığınız zaman mesela benim coğrafyamda, Muğla coğrafyasında her tarafta bir çukur açılmış durumda. Köylerde… Mesela Milas’ın bir köyüne gittim geçenlerde, “Avşar köyü” adında, çok yakınında bir taş ocağı var, her gün dinamit atılıyor ve kadınlar diyor ki: “Penceremizi açamıyoruz, evler çatlamış durumda.” Duvarları çatlamış durumda, eski taş evler bile çatlamış durumda. Bunun için buna dikkat çekmek istedim.

Teşekkür ederim.