Komisyon Adı | : | (10/1899,1900,1901,1902,1903,1904) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü ile Genel Müdür Yardımcısının, Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürünün ve Teftiş Kurulu Başkanının yaptıkları sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 05 .12.2024 |
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkanım, çok değerli milletvekillerimiz, bakan yardımcılarımız, değerli bürokratlarımız ve basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii ki bugün Sağlık Bakanlığımızdan böyle güzel bir sunum olması bizi de mutlu etti, hem de bilgilendirdi. Tabii, bir de işin nereden nereye geldiğine bakmak lazım yani hangi safhadaydık, hangi safhaya gelmişiz, ona bakmak lazım. Bunlardan bir tanesi, tabii ki burada 112 sağlık sevk hizmetlerine baktığımız zaman, arkadaşlar, tabii, bizden önceki dönemlerde kayıtlı bir sevk sistemi yoktu, hastanın gideceği hastane belli değildi ve dolayısıyla da hastanın akıbetini de bilmek mümkün değildi ve o günlerde biz sadece 618 ambulansla Türkiye'de hizmet vermekteydik. Bugün aşağı yukarı 5.696 ambulansla hizmet vermekteyiz ve sevk zinciri önemli derecede bir sistem içine konuldu. Burada, işte, herhangi bir hastaneden diğer bir hastaneye sevk olacağı zaman tabii ki -Sayın Genel Müdürümüz de anlattı- ya doktor direkt gideceği hastaneyle irtibat kuruyor veya kuramazsa 112 bunu ayarlıyor ve burada diyelim ki önce kamu hastaneleri, sonra özellikle özel hastaneler seçilmekte. Fakat burada tabii insan unsuru var. İnsan unsuru olduğu yerde her şey olabilir ve dolayısıyla da buradaki hastaneleri arayan kişiler "Ben bunları aradım." diyebilir ve dolayısıyla da aramadan direkt özel hastaneyi arayabilir.
Burada benim gördüğüm diğer bir eksiklik şu: Yani karşı taraftaki doktorların telefon numaraları bildiğim kadarıyla kayıtlı değil yani hepsini kaydetmek de mümkün değil ama sisteme bu kaydedilebilir aslında. Özel hastanelerdeki, devlet hastanelerindeki, tüm Türkiye'deki hastanelerdeki doktorlar kaydedilebilir. Diyelim ki size karşı taraftaki bir kişi "Ben doktorum." dediği zaman, oradaki 112 sevk programını iyi ayarlayan kişi bunun doktor olduğunu kabul ederek "O kişi bu hastayı kabul etti." diyor ve hastayı da sevk ediyor; bu birincisi, açıklığın buradan kaynaklandığını görüyorum.
Diğer bir sistem, tabii ki biz 2007 yılında -yanılmıyorsam- SGK'nin özel hastanelerden hizmet alımını serbestleştirdik ve dolayısıyla da o dönemde özel hastanelere ruhsat verilmeye başlandı ve bu ruhsatları 2007 yılında sağlık il müdürlükleri vermekteydi, belli bir kriterleri de yoktu ve isteyen istediği kadar ruhsat aldı ve bu alınan ruhsatlarda ilk dönemlerde... İşte, şimdi bir oran koymuşsunuz "Yatak sayısının yüzde 30'undan daha fazlasını yoğun bakım yatağı geçemez." demişsiniz ama daha sonra bu kriterleri geliştirmişsiniz. İşte, daha önceden basamaklı olmayan yoğun bakımları basamaklı hâle getirmişsiniz. Bizden önceki dönemlerde tüm Türkiye'deki 869 yoğun bakım yatağı varken kamuda bugün 24.700, tüm özel sektörü de beraber toplarsanız aşağı yukarı 48 bin tane yoğun bakım yatağımız var. Bu yoğun bakım yataklarındaki yani bizim ortalamamız -Hasan Bey de izah etti- OECD ortalamasının neredeyse 2,5 katı; bunda bir sorun yok. Özellikle bu yoğun bakımlara baktığınız zaman, işte 13 bin tane yenidoğan yoğun bakım yatağının aşağı yukarı 7 bin tanesi özel sektöre ait. Şimdi, özel sektörde iyi niyetli olan bir sürü insan vardır ama kötü niyetliler de vardır. Buradan, tabii, para kazanmak daha kolay olduğu için buna bir yönelim var. Burada tabii ki Sağlık Bakanlığımız bununla ilgili tedbirleri belki sonradan aldı ama ilk önceki dönemlerde bunu alamadı, alamadığı için de 7 bin tane yoğun bakım yatak sayısı onlarda oluştu.
Tabii ki buraların denetlenmesiyle ilgili benim gördüğüm kadarıyla şöyle bir sıkıntı var: Siz birtakım kriterleri oluşturuyorsunuz, işte yılda bir sağlık müdürlüğü ekipleriniz gidiyor, onu denetliyor, daha çok ekipman bakımından ve personel bakımından denetliyorsunuz, denetlerken de gidip önceden haber veriyorsunuz. Zaten doktor orada yoksa bile o gün geliyor ve herhangi bir şey tespit edemiyorsunuz. Olağanüstü denetimler ise -olağanüstü denetimler de önemli- burada şikâyete bağlı bir şey bu ve dolayısıyla da şikâyet olmadan denetleme şeysi yok. Burada benim gördüğüm en önemli eksiklikler, bu denetimlerin, normal, olağan denetimlerin sayısının çok az olması ve bu olağanüstü denetimleri de yani şikâyete bağlı olmadan mutlaka yapabilmemiz lazım.
Bugün diyelim ki herhangi bir tıp merkezinde, özel hastanede bazı doktorlar var -herkes için geçerli değil bu- diplomasını veriyor, diyelim ki kendisi burada, Ankara'da oturuyor, diploması Amasya'da mesela, görev yapıyor ve bunu nasıl tespit edeceksiniz? Siz zaten haber veriyorsunuz önceden, haber verdiğiniz zaman o doktor da o gün Amasya'ya gidiyor ve orada var kabul ediyorsunuz. Dolayısıyla da bu yönlerden tabii ki gerekli tedbirleri almamız lazım.
Diğer yönden, tabii ki burada hekimler Hipokrat yemini etmiş ve dolayısıyla da işlerini doğru düzgün yapması lazım ama nasıl toplumumuzda namuslu insanlar olduğu kadar, namussuz insanlar da olabileceği gibi hekimlerin içinde de -hekimler de bu toplumun bir parçasıdır- aynı şekilde onlarda da bu mutlaka vardır ve sistemin açıklarından faydalanacaklardır.
Şimdi, vatandaşın en büyük sorunu nedir? "Ben bir özel hastaneye gidersem bana gereksiz bir tedavi yapılacak mı, gereksiz bir ameliyat yapılacak mı?" Bu endişeleri taşımaktadırlar. Bununla ilgili diyelim ki ara ara bu işin uzmanları tarafından hastanelerin denetlenmesi lazım gerektiğini ben düşünüyorum.
Diğer taraftan, tabii, bu konunun ortaya çıkması aslında sistemin tekrar gözden geçirilmesine vesile oldu. Burada tabii ki bu şikâyet normalde 27 Mart 2023'te CİMER'e yapılıyor. Şimdi, burada, tabii, bu şikâyet yapıldıktan sonra sağlık il müdürü veya Bakanlık ne yapabilirdi? İki şey yapabilirdi. Diyelim ki normalde bu işi araştırması için sağlık il müdürünü görevlendirir, sağlık il müdürü diyelim ki herhangi bir uzmanı bu konuda bilirkişi veya teftiş başkanı olarak atar ve dolayısıyla da onlar hastaneye gider, gittikleri zaman da onlar geldikleri zaman bu sistemi düzenleyenler tüm evrakları tamamlarlar ve dolayısıyla da herhangi bir şey tespit edemeyebilirlerdi. Belki İstanbul Sağlık Müdürlüğü, muhtemelen bilerek ve bu işin büyüklüğünü de tahmin ederek bu işin hukuki yönden araştırılması için, bunun daha çok ekonomik bir -diyelim ki- soygunculuk olabileceğini düşünerek bu işi ilçe emniyet müdürlüğüne ve diğer taraftan, işte savcılığa bildirmesiyle aslında çok büyük bir iyilik yapmış. Yoksa biz bunu sadece normal... Biz de yöneticilik yaptık. Herhangi bir olay olduğu zaman burada bir teftiş yaptırırsanız, herhangi bir şey çıkmazsa da o olay kapanır ama burada savcılığın aynı zamanda bu dosyaya gizlilik kararı aldırması çok önemli. Eğer savcılık bu olaya gizlilik kararı aldırmasaydı ve burada dinleme kararı aldırmasaydı bu suç örgütünün ortaya çıkması mümkün değildi. Hatta şimdi şunu söylüyorlar burada: "Tabii, işte il sağlık müdürlüğü bu şeyi sadece işte emniyete ve savcılığa bildirdi, onun haricinde hiçbir denetleme yaptırmadı; kendi üzerine düşen bir şey yapmadı." gibi bir algı vardı fakat burada Teftiş Kurulu Başkanımızın sunumunda biz şunu gördük: Yani burada defaten -diyelim ki- habersiz olarak denetimler yaptırıyorlar, denetimler yapılınca da burada dinlemeler olduğu için tape kayıtları esas olayın çözülmesine vesile oluyor ve dolayısıyla da iş, hukuki anlamda somutlaşınca, burada suç örgütünün olduğu tespit edilince de işte hem bir taraftan tutuklamalar yapılıyor, aynı zamanda da hastanelerle ilgili kapatmalar yapılıyor. Tabii, bunlar doğru adımlar. Gerçekten de bu olay, çok kötü bir olay ama bizim Türkiye'de bu gibi olabilecek veya olmuş olan tüm olayların önüne geçmemiz için de bir vesile olacaktır diye ben düşünüyorum.
Dolayısıyla da bundan sonraki süreçte ne yapmamız lazım bizim? Burada işin daha çok işte siyasi olarak -buradan arkadaşları tenzih ederim- bir çıkarım elde etmekten ziyade sistemimizde hangi aksaklıklar var, hangi eksikler var, standartlarımızı nasıl yükseltebiliriz, denetlemelerimizi nasıl arttırabiliriz, en iyi hırsızlık yöntemini bilen insanları bu sistemden nasıl arındırabiliriz konusunda birtakım daha çalışmalar yapmamız gerektiğini ben düşünüyorum. Dolayısıyla da bu yönlerde Sağlık Bakanlığımız da tedbirler alırsa inşallah bir daha böyle olaylarla karşılaşmayız diyorum. Ben hepinize teşekkür ederim.