Komisyon Adı | : | (10/696, 1831, 1832, 1833, 1834, 1835) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Dairesi Başkanı Meral Gökkaya tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 03 .12.2024 |
ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Ben de Sayın Bakanım, hem size bu kıymetli konuşmanız ve geldiğiniz için hem de sunumları için Adalet Bakanlığı temsilcimize teşekkür etmek istiyorum.
Hepimiz farkındayız, kadına yönelik şiddetle ilgili çok boyutlu bir stratejiye ihtiyacımız var. Peki, bu stratejide cezai tedbirler nasıl bir rol oynayacak? Aslında temel sütunlarından biri. Bu anlamda cezai tedbirler ve Adalet Bakanlığımızın sorumlu olduğu kısım aslında arzuladığımız, kadına yönelik şiddet ya da şiddet konularındaki alınacak tedbirlerin, yapılan çalışmaların hızlandırılması ve caydırıcılığın artırılması noktasında çok önemli bir rol oynuyor. Bu anlamda önemli bir rol üstleniyor. Aslında, tabii ki direkt bir çözüm olarak görmüyoruz hiçbirimiz burada yapılanları, çok daha sosyal ve psikolojik anlamda tedbirlerin alınması gerektiğinin hepimiz farkındayız. Bu anlamda, özellikle ısrarlı takiple ilgili Sayın Bakanım, yapılan düzenlemenin çok isabetli olduğunu ve bu tarzda suçlar işlenmeden, şiddet olayları gerçekleşmesine zemin hazırlayan durumlarda getirilecek düzenlemelerin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Israrlı takiple ilgili de şöyle bir şey ilgimi çekti: Şimdi, ısrarlı takip olayı gerçekleşmesi -yüzde 81 yanlış hatırlamıyorsam- sonrasında bir şiddet olayı gerçekleşme ihtimalini arttırıyor. Yani şiddet olayının gerçekleştiği vakaların yaklaşık yüzde 81'inde ısrarlı takip söz konusu olabiliyor. Burada, eş veya çocuksa durum, üç yıla kadar hapis cezasına kadar gidebiliyor diye bir şey okumuştum. Burada, Türkiye'deki ısrarlı takiplerde ilginç bir konu var Batı'dakilerden farklı. Batı'dakilerde genelde boşanmış eş ya da boşanmamış eş ısrarlı takipte söz konusu oluyor ama Türkiye'de bunun yüzde 10 oranında olduğu ortaya çıktı. Düzenlemede acaba bu göz önünde bulundurularak bir değişiklik yapılabilir mi? Çünkü ısrarlı takipte Türkiye'deki duruma baktığımızda ki sosyal anlamda ya da televizyondan duyduğumuz haberlerde, medyadan duyduğumuz haberlerde de bu dikkatimizi çekiyor, eş veya boşanmış eş olmuyor, daha düşük bir oranda oluyor. Bu anlamda belki yeni bir düzenlemeyle bu da yapılabilir mi diye düşünüyorum; belki de yapılmıştır ama uzun zamandır fark ettiğim bir konuydu.
Diğer bir konu da Sayın Bakanım, Serap Hocanın söylediği konu aslında, çığlaşma etkisiydi değil mi Hocam? Çok güzel bir terim bence, çok isabetli, ben yeni duydum. Gerçekten toplumsal anlamda çok böyle bir kısır döngü içinde olduğumuzu düşünüyorum. Sabahları çıkan garip programlar toplumu şekillendirip yeni bir toplum dizayn ediyor. Sonra o toplumun sonucu olarak ya da toplumu tekrar etkilemek için diziler çıkıyor. KADEM'in çok güzel bir araştırması var Sayın Bakanım, siz de belki haberdar olmuşsunuzdur "Medyada Kadına Yönelik Şiddet ve İzleyici Farkındalığı" diye; 14 yerli dizide toplam 327 bölümde 3.013 kadına yönelik şiddet tespit edildiğine yönelik güzel, geniş çaplı bir araştırma var. Bu araştırmadan da yola çıkarak -tabii, bilmiyorum, Adalet Bakanlığımızın uhdesinde kısımları var mıdır- kadına yönelik şiddeti teşvik eden, kadına yönelik şiddete yani tabiri caizse hizmet eden, normalleştiren ya da umutsuzluğa sürükleyen... Hatta şunu da şöyle söylemekte yarar var: Bu dizilerde çok ilginç bir şey -tekrar olacak ama arkadaşlarım kusura bakmasınlar- şu çok önemli bir tespit; şiddete uğrayan kadınların şiddete uğradıklarında verdikleri reaksiyonlar ya da devletimizin onlara sundukları, işte, Adalet Bakanlığımızın, Aile Bakanlığımızın sunduğu fırsatlardan faydalanmalarına yönelik sahnelerin ya da senaryoların olmadığı, çok yetersiz olduğu gibi -hatta rakamları da var- kısımlar var bu dizilerde yani umutsuzluk aşılayan, çaresizlik aşılayan, hatta yenilgi ve kabullenmişlik aşılayan durumlar söz konusu. Bununla ilgili Adalet Bakanlığımız ne tür bir çalışma yapabilir? Yani yapabilecekler var mıdır, açıkçası bilemedim; bunu da takdirlerinize sunmak istiyorum.
Çok teşekkür ederim.