KOMİSYON KONUŞMASI

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Bir iki burada yanlış konular var, yani bunları...

BAŞKAN - Söz vereceğim de şunun için... Özür diliyorum, bir on beş dakika ara vererek tazelenelim arzum var. Milletvekilleriyle sonradan konuşacağız.

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Ben konuşsam... Öbür tarafta işim var Sayın Başkan.

BAŞKAN - Geneli üzerinde, peki.

Efendim, buyurun.

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Sayın Başkanım, Komisyonumuzun kıymetli üyeleri, Sayın Bakanım, kıymetli misafirler, basınımızın kıymetli temsilcileri; tabii, kanun tasarısı hakkında eleştiri konusu yapılabilecek şeyleri söylemeden önce belirtmek gerekir ki geçici iş ilişkisi son olarak 2001 yılında Yunanistan'ın da kabul etmesiyle Avrupa Birliğinin tümünde uygulanır hâle gelmiştir. İşin bir bu yönü var. Tabii, şimdi, burada HAK-İŞ'i, temsilen konuşan Cahit Bey "Dünyadaki değişimi okumak zorundayız." diyor, ben de kabul ediyorum, okumak zorundayız. Yalnız, tabii, Türkiye'nin kendine özgü şartları var. Şimdi siz Avrupa'da kaçak işçi çalıştırabilir misiniz? Yabancı işçi demiyorum, yabancı işçiler kaçak çalıştırılabiliyor, sömürü var. Veyahut aylık 5 bin lira ücret verip asgari kazanç üzerinden prim yatırabilir misiniz? Tabii, bunlar olmaz Avrupa'da. İşin bu yönü. İkinci bir yönü, tabii, burada, TÜRK-İŞ temsilcisi Sayın Ferhan'ın söylediğine de -dönemsellik konusuna değindi- ben katılıyorum. Ayrıca, tabii, HAK-İŞ Konfederasyonun -keza DİSK'in de, Faruk Bey'in de gündeme getirdiği konular ciddi konular- birçok konuda itirazları var. Şimdi, Cengiz Bey de "Kadın istihdam oranı Türkiye'de çok düşük." dedi. Esas olanın kadın istihdamı değil, kadının sosyal güvencesi olarak bakmak lazım diyorum. Biz en son, Sayın Bakanım, asgari ücreti artırdık. Tabii, asgari ücreti artırınca bugün isteğe bağlı sigortanın büyük bir kesimini kadınlarımız oluşturuyor. Bunların yükü de yüzde 30 oranında arttı. Bakın istatistiklere, kadının sosyal güvencesi üç beş yıl önceye göre, belki beş altı yıl önceye göre son derece geriye gitmiştir. Evet, kadın istihdam oranı düşük ama sosyal güvencesi baktığınızda çok daha geriye gitti. Bu asgari ücret artışıyla da -BAĞ-KUR statüsünde olduğu için isteğe bağlı sigorta- ev hanımlarının özellikle sosyal güvencesi çok daha geriye gidecektir. Bunu da bu arada söylemek istiyorum.

Şimdi, birinci konu şu: İş yerlerinde çalışan işçi sayısının yüzde 25'ine kadar geçici işçi çalıştırma izni veriliyor, 1 ile 10 arasında işçi çalıştıran KOBİ'lerde ise bu sınır yok. Yani, yüzde 25 sınırı yok, 10'a kadar var. İstihdamın yaklaşık yüzde 60'ını KOBİ'ler oluşturduğundan çalışanların büyük kısmının çalışma ilişkisi şekli kökten değişmiş oluyor. Şimdi, burada kanunun işveren çalıştırma koşulları açısından işçisiyle emsal iş yapan geçici işçi arasında esaslı bir neden olmadıkça ayrım yapamaz hükmü getiriliyor. Burada, 2'nci sayfada "d)" şıkkı olarak geçiyor. "Çalışma koşulları açısından işçisiyle emsal iş yapan geçici işçi arasında esaslı bir neden olmadıkça ayrım yapamaz." Şimdi, burada esaslı nedenin tam tanımlanmamış olması sebebiyle istismara çok açıktır. Esaslı neden ne? Bir ayırım yapamayacak ya? "Esaslı bir neden olmadıkça ayrım yapamaz." Esaslı nedenden kastınız nedir? Bunun açık olarak ortaya konulması lazım. Dolayısıyla, Sayın Bakanım, bu esaslı neden istismara çok açıktır, soyut bir kavramdır. Bana göre bunun altının kesinlikle doldurulması lazım.

"e)" şıkkında diyor ki -bu, 3'üncü sayfada da benzer uzaktan çalışmada var aynen 3'üncü sayfanın en üst fıkrasında- "Uzaktan çalışmada işçiler esaslı neden olmadıkça salt iş sözleşmesinin niteliğinden ötürü emsal işçiye göre farklı bir işleme tabi tutulamaz." diyor. Benzer bir durum burada da var. Dolayısıyla, burada ayrım yapamama olayı, esaslı bir neden olmadıkça ayrım yapamama olayı... Burada "esaslı bir neden"in kesinlikle düzeltilmesi gerektiği kanaatindeyim ben, soyut bir kavramdır.

Tabii, şu konu daha nasıl düzeltilebilir: "Geçici işçileri çalıştırdıkları dönemlerde, iş yerindeki sosyal hizmetlerden eşit muamele ilkesince yararlandırılır." Yani, bu da çok inandırıcı bir hüküm değil bana göre. "...eşit muamele ilkesince yararlandırılır." Bunu da ben çok uygulanabilir, inandırıcı bulmadım.

Şimdi, tabii, işçi sendikaları temsilcileri arkadaşların sendikasızlaşma artacak, toplu iş sözleşmesi ve grev hakları fiilen ortadan kalkacak, buna benzer kaygılarını ben de paylaşıyorum. Geçici işçilerin yasal izinler, hastalık durumunda çalışmama gibi hakları ortadan kalkacaktır, bunlar detaylandırılabilir. Bir başka konu, işçilerin işe yabancılaşması artacak, "Benim bir işim var." duygusu kaybolacak... Belki sosyolojik bir şey bu ama üzerinde çok durulması gereken bir konu olarak değerlendiriyorum. Geçici işçilerin bir çalışma arkadaşları grubu oluşmaması sosyal izolasyonu artıracaktır. Aynı iş yerinde farklı statülerde işçi çalıştırılması çalışma barışını olumsuz etkileyecektir diye düşünüyorum. Şöyle: Mesela, özelleştirme uygulamalarıyla, genel idareye bağlı kamu kurumlarına özelleştirme idarelerinden çok sayıda personel geldi, bu personel bile kaynaşamadı.

Sayın Bakanım, çok daha somut bir örnek vereyim: BAĞ-KUR, SSK, Emekli Sandığı birleşti tek çatı altında. Tabii, bütün partilerin bütün seçim dönemlerinde vaatlerindendi. Emin olun, aradan kaç yıl geçti -2006, 2007 diyelim- işte, yedi sekiz yıl geçti, orada bile bir kaynaşma olmamıştır. Dolayısıyla, ben burada farklı statülerde çalışan işçilerin çalışma barışından bahsedilmez diye düşünüyorum. Çalışma barışını da olumsuz etkileyeceği kanaatindeyim.

Şunu söylemek istiyorum: Tasarının aceleye getirilmemesi... İşçi sendikalarımız da karşı çıkıyor. Tabii, bu tasarı buradan geçer mi? Geçer, ben Aykut Bey'e de katılıyorum. Ama yani işçi sendikalarımız, işveren sendikalarımız, varsa bu eksikler oturup yeniden bir ele alınması... Nihayet bir hafta sonra geçsin, iki hafta sonra geçsin ama mutabakatla geçsin diyorum. Aykut Bey'in alt komisyonda görüşülmesi teklifini destekliyorum ben. Çok ciddi konular var yani cümle cümle okunduğunda daha değişik şeyler ortaya çıkabilir. Bunları söylemek istiyorum.

Teşekkür ediyorum.