| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Tarım ve Orman Bakanlığı b) Orman Genel Müdürlüğü c) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ç) Türkiye Su Enstitüsü d) Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 06 .11.2024 |
AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, kıymetli milletvekilleri, bürokratlar ve katılımcılar; hepinizi ben de saygıyla selamlıyorum.
2025 yılı Tarım Bakanlığının bütçesinin hayırlara vesile olmasını, memleketimize bereket getirmesini temenni ediyorum.
Bugün burada sizin bütçenizi görüşmek için toplandık. Tarım, yalnızca ekonomimizin bir parçası değil, aynı zamanda ülkemizin gıda güvenliği, kırsal kalkınma ve yerel istihdam açısından da stratejik bir sektör. Ancak üzülerek ifade etmeliyim ki Türkiye'nin tarım sektörü özellikle son yıllarda yaşanan ekonomik ve çevresel sorunlar karşısında giderek daha kırılgan bir yapıya bürünmektedir. “Doğru ziraat reformlarını uygulayacak bir Türkiye, nüfusunun 3 mislini bile rahatça besleyebilir.” demişti bundan yaklaşık kırk yıl önce Başbuğ Alpaslan Türkeş ama şu anda görmekteyiz ki Türk milleti zengin toprakların fakir insanları hâline gelmiş durumda. Öyle ki dünyanın en büyük 3’üncü ovası olan Çukurova’nın başkenti Adana verimli topraklarıyla üreticimizin yaşadığı sorunlar her geçen gün kapımızı çalmakta. Çiftçilerimiz mazot, gübre, tohum ve ilaç gibi temel girdilerin maliyetlerinde yaşanan astronomik artışlar nedeniyle artık üretim yapmakta zorlanmakta, geçen seneden beri ürünlerin çoğu tarlada kalmakta, bunu da zaten çeşitli platformlarda devamlı duyurmakta. Bu durum tabii ki sadece Adana’da değil, Türkiye'nin tarımla uğraşan her bölgesinde aynı.
Türkiye tarımda kendine yeten bir ülkeyken maalesef ithalat bağımlılığı artmış, üretici tarlasından çekilmeye başlamış hâle gelmiştir. Gıda enflasyonundan da en fazla etkilendiğimizi dünyada açıklanan veriler göstermektedir.
Hayvancılık da… Adana kebabıyla meşhur bir memleket. Öyle ki her kapıyı çaldığınızda kahve yerine kebap ikram eden bir memleket ama artık Adana'da bile et fiyatlarının kilosu 600 TL ve üstü oldu. Bu da Adana'da hayvancılığın ciddi bir sekteye uğradığının ispatı. Zaten hayvancılık yapanlar bunu dile getiriyor, gitgide de hayvancılık yapanların sayısı azalıyor.
2025 yılı Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesine baktığımızda da bu derin sorunların çözümüne yönelik pek somut bir destek sağlama eğilimi göremiyorum. Tarıma ayrılan pay, ülkemizin sahip olduğu tarımsal potansiyeli ve çiftçimizin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeyeceği gayet açık. Açıklanan destekler hem tarımda hem de hayvancılıkta enflasyonun çok altında kalmakta. Bu destekleme bize diyor ki yerli üretici yine ihmal edilecek, yabancı üretici ve ithalat lobileri zengin olacak. Bu yüzden, biz İYİ Parti olarak bu bütçeye “zulüm bütçesi” diyoruz. Tarımda ve hayvancılıkta uygulanan yanlış politikalar yalnızca tarımsal üretimimizi değil, aynı zamanda ülkemizin geleceğini de tehlikeye atmaktadır.
Bu açıklanan desteklere baktığımızda yine karşımıza bir hukuksuzluk, bir kanun tanımazlık çıkıyor. Tarım Kanunu’nun 21'inci maddesi bu konuda oldukça net. “Tarımsal destekleme programlarında bütçeden ayrılacak kaynak gayrisafi millî hasılanın yüzde 1’inden az olamaz.” deniyor ama maalesef destekler bunun çok altında kalıyor.
Tarımı yalnızca ekonomik bir faaliyet olarak görmek doğru değil, tarım aynı zamanda stratejik bir sektör, ülkemizin gıda güvencesinin sağlanması adına son derece önemli. Bu nedenle Hükûmetin tarım sektörünü uzun vadeli bir vizyonla ele alması gerekmekte.
Tarımda sürdürülebilir bir üretim modelini oluşturmak, çiftçilerimizi güçlendirmek ve yerli üretimi desteklemek, ihtiyaca ve verimliliğe bağlı üretim planı yapmak ve tarımda teknoloji kullanımını artırmak da bizim İYİ Parti olarak temel tarım politik hedeflerimiz arasında yer alıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesinin de bu hedefleri gözeterek yeniden düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Adana gibi tarım potansiyeli yüksek illerimizde üreticilerimizi özellikle desteklemenin önemli olduğunu düşünüyoruz.
Ben Adana’yla ilgili çiftçilerden bana gelen iki somut şeyi de burada belirtmek istiyorum. Çiftçiler bu girdi maliyetlerinin yanında bir de son günlerde günlük yevmiyelerle ilgili bir problem yaşıyor, bunu iletiyor. Normalde uzun yıllardır mevsimlik tarım işçilerinin günlük yevmiyeleri her yılın ocak ayında Valilik uhdesinde ve başkanlığında toplanan hem işçi derneklerinin hem de işveren derneklerinin katıldığı bir komisyon tarafından brüt asgari ücretin otuzda 1’i olarak belirleniyordu ve tüm yıl boyunca bu böyle geçerli oluyordu ama tabii ki son iki yıldır yaşanan enflasyon sonucu temmuz ayında asgari ücrete ara zam yapılınca bu komisyon yine toplandı ve zam yapıldı. Ancak bu yıl asgari ücrete zam yapılmamasına rağmen Adana Valisi işçilerden gelen talep üzerine toplanıp, arada bir zam yapıp yevmiye ücretlerini artırdı ve bu da maalesef Adanalı çiftçileri korkutuyor çünkü tabii ki onlar da çalıştırdıkları işçilere haklarını vermek istiyor ama arada yapılan kontrolsüz bu zam maalesef eğer sene sonunda yüzde 25-35 gibi ekstra asgari ücrete zam gelirse onların işçilere ödeyeceği payı çok ciddi oranda artıracağı için onların bütçesini ciddi yönde negatif etkileyeceğinden endişeleniyorlar ve bununla ilgili bir müdahaleye ihtiyaç duyuyorlar.
Aynı zamanda, Ziraat Bankasından kullandıkları sübvansiyonlu kredilerin çok faydalı olduğunu söylüyorlar ama bu kredilerin en azından bir sene anaparasını ödememelerinin mümkün olup olmadığını soruyorlar çünkü kredileri sene sonunda ödemek için gittiklerinde anapara artı faizi ödeyip tekrar aynı şekilde anaparalı bir kredi alabiliyorlar. “Biz bu kredinin anaparasını ödemeyelim, sadece faiz ve masrafları ödeyelim, anaparayı bir yıl sonra ödeyelim. En azından bir yıllık bir öteleme yapılsa bu bizi çok rahatlatır. Öyle ki gübre satan bayiler bile artık gübrelerini, ilaçlarını yüzde 20-30 daha az paraya peşin olarak satmaya başladılar.” diyorlar. “Bu insanlar çeklerini, kredilerini ödeyebilmek için gayet zarar eder durumdalar; altı yedi ay sonra da piyasayı dolandırıp kaçma ihtimalleri bile olabilir, bunun önüne geçilmesi gerekiyor.” diye kredilerle ilgili bir yardım talep ediyorlar.
Ayrıca, Adana gibi Türkiye açısından da stratejik öneme sahip olan tarım ve hayvancılık konusunda -sanayisi de öyle ama tarım ve hayvancılıkta daha önemli- böyle şehirlerde özel bir destek paketi oluşturulmasının gerekliliği de bence çok açık. Bu paket, üretim maliyetlerini düşürecek, çiftçiyi borç batağından kurtaracak, sulama ve altyapı sorunlarına çözümler üretecek şekilde planlanmalı. Adana gibi sulama ihtiyacı yüksek olan bölgelerde baraj, gölet, su havzalarının artırılması ve damla sulama gibi modern sulama tekniklerinin yaygınlaştırılması için daha fazla bütçe ayrılmalı. Su kaynaklarının verimli kullanılmasını sağlayacak yatırımlara yönelmeksizin tarımda sürdürülebilirlik sağlamamız da mümkün gözükmemekte.
Çiftçi, yalnızca üretim maliyetlerini değil aynı zamanda üretim sonrası süreçlerde de zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Ürün fiyatları sezon sonuna doğru çiftçimizin emeğini karşılayamaz hâle geliyor. Bu konuda çiftçilerin desteklenmesi ve ürünlerini daha iyi fiyatlarla pazarlayabilmeleri için kooperatiflerin güçlendirilmesi gerektiğine de inanıyorum. Özellikle Adana'da pamuk, narenciye ve mısır gibi ürünlerde çiftçilerimizin emeğinin karşılığını alabilmesi için kooperatiflerin geliştirilmesi kaçınılmaz. Üreticilerin piyasada daha güçlü bir aktör olarak var olabilmelerinin, adil fiyatla ürünlerini satabilmelerinin ancak böyle mümkün olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple de Tarım Bakanlığı bütçesinde bazı değişiklikler yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bunları başlıca şöyle sıralayabilirim: Bir, mazot, gübre, tohum gibi temel girdilere yönelik desteklerin arttırılması; iki, Adana gibi tarımsal üretim merkezlerinde su ve sulama altyapısına daha fazla yatırım yapılması, genç çiftçilerin desteklenmesi çünkü Adana'da mesela işsizlik de çok fazla ve gerçekten burada tarıma bu gençlerin yönlendirilmesi hem onları kötü alışkanlıklardan uzak tutması hem de iş gücü sektörüne katılması açısından çok önemli. Tarım sigortaları ve doğal afet desteklerinin güçlendirilmesi, üretici kooperatiflerinin yaygınlaştırılması ve pazarlama gücünün artırılması, organik tarım ve sürdürülebilir tarım tekniklerinin teşvik edilmesi, tarım sayımı yapılması ve hatta ve hatta kapalı nüfus sayımı bile yapılması Türkiye için elzemdir. Tarımda teknoloji ve yapay zekâ kullanımı için de özel bir bütçe ayrılmalıdır diyorum.
Son olarak da Adana ve Türkiye'nin dört bir yanındaki çiftçilerimizin sesine kulak vermek zorunda olduğumuzu ben de vurgulamak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET MUŞ (Samsun) - Toparlayın lütfen.
AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Türkiye, tarımsal üretimde kendi kendine yetebilecek potansiyele sahip hatta bunu değerlendirmemek gelecek nesiller için de ülkemiz için de büyük bir kayıp olacaktır diyorum.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
Saygılar.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.