Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a)Dışişleri Bakanlığı b)Avrupa Birliği Başkanlığı c)Türk Akreditasyon Kurumu ç)Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 21 .11.2024 |
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan; Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Üyesi ve Karma Parlamento Eş Başkan Yardımcısı olarak sunuşunuz bağlamında Avrupa Birliğiyle üyelik sürecine odaklanmak istiyorum.
Ülkemizin AB'ye tam üyelik strateji hedefini koruduğu yönündeki cümlenizi umut verici bulmama karşın ilerleme için tüm sorumluluğu Avrupa Birliğine bağlayan tavrınıza katılmadığımı özellikle belirtmeliyim. Tabii, biz de yurt dışında bu tavrı benimseyerek temaslarımızda Avrupa Birliğini sorumlulukları yönünde ikna etmeye çalışıyoruz ancak yurt içinde de gerçekleri konuşmamız gerekiyor.
Kökeninde 1959 Avrupa Ekonomik Topluluğu üyeliği, 1999'da -Ecevit döneminde- resmî adaylık statüsü, müktesebatın oluşturulması derken 2005'te havai fişeklerle başlayan tam üyelik müzakereleri, başlangıçta ilerlemeler ama 2018 sonrası Avrupalıların "backsliding" dediği geriye gidişler ve son altı yılda durma noktası.
Üyelik müzakerelerinin mevcut durumunu anlamak için Avrupa Birliği Komisyonunun her yıl yayınladığı Türkiye Raporu'na bakmamız yeterli. Ekim 2024 Türkiye Raporu, müzakerelerin 2018'den bu yana ilerlemediğini; demokratik standartlar, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ile temel haklar konusunda kaygıların giderilmediğini ortaya koyuyor. Raporda "AB, belirlenen koşullara bağlı, aşamalı, orantılı ve geri döndürülebilir bir şekilde Türkiye'yle yapıcı bir şekilde yeniden angajmana girmektedir." ifadelerine yer veriliyor. Bu yeni angajmanın, adaylık perspektifinden ayrıştırılarak daha çok, çıkara dayalı, karşılıklı faydayı getiren, al-ver üzerinden ilerleyen bir ilişki olarak ifade edilmesi ve bizim de bunu kabul etmemiz doğru değil açıkçası.
Şimdi, ticaret, göç, enerji, savunma, güvenlik, yeşil dönüşüm gibi tematik alanları içeren bu işlemsel ve perakendeci iş birliği ise Türkiye-AB ilişkilerini ileriye taşımaktan çok, dönüştürmektedir. Raporda üyeliğin bel kemiğinde, Kopenhag Siyasi Kriterleri başta olmak üzere 54 kez "İlerleme yok." ifadesi yer almaktadır. Cumhurbaşkanlığı sisteminin Parlamentonun yasama ve denetleme fonksiyonlarını zayıflatması, kamu idaresinin siyasallaştığı özellikle rapora yansıtılmışken etki ajanlığı gündeme geliyor ülkede. Esenyurt Belediye Başkanımızın haksız, hukuksuz tutuklanması ve izleyen kayyum atamaları, uygulanmayan AYM ve AİHM kararları aynayı biraz da kendimize çevirmemiz gerektiğini söylüyor.
Peki, başka? Vize muafiyeti için taahhüt edilen 72 kriterden 6'sı tamamlanmadığı için vatandaşlarımızın vize süreçleri çileye dönmüş ve ret kararlarında artış var. Bakanlık kolaylaştırma için çaba harcıyorsa da aslında istenen, kolaylık değil vize serbestisi için kriterlerin tamamlanması. Ev ödevlerinin yapılmaması, AB'ye eleştirel alan açmaktan başka somut bir gelişme elde edemememize yol açıyor. AB'nin ekonomik rekabetini artırmak için hazırlanan Draghi Raporu'da Türkiye'ye ihtiyaç duyulduğu yönünde Dışişleri tarafımızdan yorumlar yapılıyorsa da Türkiye için taşıdığı riskler görmezden geliniyor. AB'nin 800 milyar euroluk yatırım ve sübvansiyon planı, gümrük birliğini güncelleyemeyen, iklim yasasını çıkaramayan, Avrupa Yeşil Mutabakatı için dönüşümü ve gerekli finansmanı sağlayamayan, fosil yakıtlardan çıkamayan Türkiye için hep risk etkenleri. Sürekli savunmada kalarak suçlamak da işe yaramıyor; tam tersi, IPA fonlarında ciddi düşüşler yaşandı, Avrupa Yatırım Bankası daha önce yılda 5 milyar euro kredi sağlarken bu krediler kesildi.
Tüm bu geri gidişlerle ülkemize ve vatandaşlarımıza oluyor olan. Bakın, İktisadi Kalkınma Vakfının, Kamuoyunda AB Desteği ve Avrupa Algısı 2023 Araştırması'nda AB üyelik destek oranı yüzde 66; yüzde 69,1'i ülkemizin gelişmişlik ve refah düzeyinin artması, yüzde 47 ise demokrasi ve insan haklarının gelişmesini destekleme nedeni olarak görüyor. Biz, Avrupa Birliği kriterlerini ülkemiz için, vatandaşlarımız için başarmak zorundayız. Ev ödevleri konusunda...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)