Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı b) Mesleki Yeterlilik Kurumu c) Sosyal Güvenlik Kurumu ç) Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 13 .11.2024 |
HÜSEYİN OLAN (Bitlis) - Sayın Bakan, sözlerime başlamadan önce bir sorunun cevabını merak ediyorum: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak göreviniz süresince işverenlerin haksızlık ve hukuksuzlukları karşısında haklarını arayan ve bunun için mücadele eden emekçileri hiç ziyaret ettiniz mi? Hâlihazırda devam eden işçi grevlerinin bazıları şunlardır: Polonez işçileri 118 gündür, As Plastik 56 gündür, Tuzla Dericileri 57 gündür, Hatay'da Yolbulan Metal işçileri 147 gündür, Lezita işçileri 250 gündür, Sarar işçileri 78 gündür grevdedirler. Bakanlık makamında değil, yanlarına giderek sorunlarını, taleplerini dinlemeyi düşündünüz mü?
Evrensel ve anayasal bir hak olan sendika hakkı, iktidarınız süresince hiç olmadığı kadar daraltıldı, küçültüldü ve yok edildi. Bakınız, Bakanlığın verilerinde şöyle yazıyor. Siz sunum yaparken sadece 2013'ten bu yana sendikalaşma oranını aldınız oysa yanılmıyorsam, siz 2002 yılında iktidara geldiniz. 2003 yılının başlarında sendikalı oranı yüzde 58, 2009 yılında yüzde 59. O arada üç yıl veri yok Bakanlığınızın sitesinde. 2013 yılına geldiğimizde yüzde 9'a düşüyor. Bugün, 2024 Temmuz ayında da bu oran yüzde 14,8'e düşüyor. Yani kısacası, sendikalaşmayı bir yerde bitirdiniz. Aynı şekilde, kamu çalışanlarının sendika seçme özgürlükleri tamamen ellerinden alınmıştır. Şöyle ki: İktidara geldiğiniz 2003 yılının başında iktidara yakın olan yandaş sendikaya üye olan memur sayısı 41 bin iken bugün 1 milyonu aşmıştır. Yani kendinize tehlike olarak gördüğünüz işçi sendikalarını bitirdiniz ama kamu çalışanları elinizin altında olduğu için kendi yandaş sendikalarınıza hızlıca aktardınız.
12 Eylül darbecilerinin işçi, emekçi ve örgütlü mücadeleye yönelik yasakçı tutumu iktidarınız döneminde de katmerlenerek devam ettirildi. İktidarınız, bir yandan hakkını arayan emekçileri sokakta polis copu ve ters kelepçeyle insanlık dışı muameleye tabii tutarken öte yandan sermayenin her türlü çıkar ve menfaatini korudu. Âdeta sermayeyi çelik bariyerlerle koruma altına aldınız. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'yla iş kolu ve işletme barajı korundu, "kanuni grev" diye emekçilerin grev hakları engellendi ve sendika temsilcilerinin iş güvencesi sağlanamadı. Özellikle özel sektörde çalışan emekçiler sendikaya üye olduğu gerekçesiyle işten çıkarıldı. Bugün, çalışma hayatı içerisinde var olan tüm sorunlar, asgari ücret sorunu, yoksulluk sorunu, emek sömürüsü, iş cinayetleri ve emeklilerin sorunları tamamen sendikal ve örgütlü mücadele önüne koyduğunuz bariyerlerden kaynaklanmaktadır. Hak arayanlar vatan haini, hak yiyenler saygın iş insanları olarak iktidarınız döneminde anılmaya başlandı. İşte, AKP dönemi, emeğin ve emekçinin içinde bulunduğu hâl aynen bu hâldir. Sendikal mücadelenin yeri sokaklardır, alanlardır, meydanlardır ancak siz emekçilerin sadece haklarını ve hukuklarını değil, aynı zamanda toplanacakları alanları dahi engellediniz.
Bu iktidar, alın terinin kıymetini bilen değil yasaklarıyla övünen bir iktidardır. Yasaklarla mücadele edeceğini iddia eden AKP'nin Genel Başkanı Sayın Erdoğan, OHAL döneminde grev yasaklarıyla övündüğünü söylemekle yetinmeyerek sanayinin durmadığını, tezgâhın bozulmadığını göğsünü kabartarak söyleyebilmektedir. "AKP'nin tezgâhı bozulmasın." diye ölen emekçinin de katledilen işçinin de çığlıkları duyulmadı. Gözü aç olanın, karnı aç olanların hâlinden anlamasını mı bekleyeceğiz?
Emekçinin haklarını gasbeden, işçi hayatını ucuzlaştıran bu politikalarınızda sarı sendikaların da rolü yadsınamaz. Onun için diyoruz ki işçinin hakkı patronların yanında konumlanarak savunulamaz; emekçinin haklarını konforlu odalarda arayamazsınız; işçinin hakkını savunuyorsanız grev alanlarında olacaksınız; sendika hakkını savunuyorsanız ILO ve Anayasa'ya aykırı sendika barajını kaldıracaksınız; grev erteleme bahanesiyle grevleri yasaklayan bu antidemokratik ve hukuksuz uygulamaya son vereceksiniz; sanayinin tezgâhını düşündüğünüz kadar emekçinin mutfağını da düşüneceksiniz.
Teşekkür ediyorum.