| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı b) Mesleki Yeterlilik Kurumu c) Sosyal Güvenlik Kurumu ç) Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 13 .11.2024 |
SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun çok kıymetli üyeleri, Sayın Bakanım, değerli bürokrat arkadaşlar, basınımızın çok kıymetli mensupları; ben de hepinizi saygıyla muhabbetle selamlıyorum.
Çalışan ve emeklilerimizin tümünü yakından ilgilendiren bir Bakanlığın bütçesini görüşüyoruz. Öyle bir Bakanlık ki hayat pahalılığıyla ilgili sokakta bir problem varsa sonuçlarının bizzat sorumlusu, gelir adaletinde bir problem varsa o açığı kapatmak için sorumlu bir Bakanlık, dolayısıyla belki bütün ekonomiyi, bütün hayatı konuşmamız gerekiyor. Tabii, asgari ücretle ilgili arkadaşlarımız kendi parti görüşlerini de ifade etti, ben de oradan başlayacağım. Ama özellikle şunun altını çizmemiz lazım: Türkiye'de çok temel bir gelir adaleti problemi var, On Birinci Kalkınma Planı hazırlanırken o planda biz 0,41 katsayıyla başlamıştık ve bunu 38'lere indireceğiz demiştik ve en son On İkinci Kalkınma Planı'nda gördük ki biz o beş yıllık hedefte gelir adaletini daha kötü bir noktaya taşımışız ve 2018'deki gelir adaleti hedefimizi 2028'e taşıdık. Ya, burada bir sorun var ve bu sorunun merkezinde büyüyen bir ekonominin aslında herkesi büyütmediğini ve o büyütmediği kesimin önemli bir kısmının sorumlusu da Bakanlık olarak maalesef sizsiniz, dolayısıyla sizin sorumluluğunuz çok büyük. Burada hani asgari ücretle ilgili olarak -şu anda açlık sınırı 20 bin TL'yi buldu, yoksulluk sınırı 60 bin TL'yi geçti- çok şey konuşabiliriz ama insan onuruna yaraşır bir ücret vermek, asgari dediğimiz o tutarı verebilmek, açlık sınırının altında bir asgari ücrete, milleti mahkûm etmemek aslında yıllardır bizim, hepimizin söylediği bir şey. Şu anda burada çok büyük bir sorun var ve üretemeyen, yatırım konusunda sorunları olan bir ülkede maalesef bu sorunları aşamadık. Biz Gelecek Partisi olarak şöyle düşünüyoruz: Yani yüzde 44 -ki bantı Merkez Bankası Başkanımız en son şu anda yüzde 46'ya kadar çekti- 17 bin TL bir asgari ücretimiz var, 17.002 lira yani yüzde 44 bunun üzerine koysak, önümüzdeki yılda enflasyon hedefi yüzde 21 ve 26 bandı kondu, hadi 21 koyalım, büyüme oranını da üzerine koyduğumuz zaman 32 ile 35 bin arası, hele hele işverenler için olağanüstü çok büyük bir noktaya ulaşıyor yani şu anda adil bir yaklaşım asgari ücretin 30 binin üzerine, hatta 32 bin, 35 bin arası bir yere gelmesi gerektiğini bize söylüyor. Peki, böyle olunca iş dünyasından gelen biri olarak bize bunun maliyeti ne olur? Yani sonuçta işverenler de ayakta kalacak. Açık ifade edeyim Sayın Bakanım: Şu anda bu ülkede enflasyonun artmasındaki en temel nedenlerden bir tanesi artan vergilerdir, dolayısıyla eğer böyle bir şey yapabileceksek KOBİ'ler başta olmak üzere vergi düzenlemesinde yeni bir yaklaşıma mutlaka ihtiyacımız var. Şimdi, Bakanlığın sorumluluğundan bahsetmişken tabii, Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanacak, burada da elbette iş gücünden, işverenden temsilciler ve Bakanlık olarak siz o masadasınız ama sonuçta bir uzlaşma komisyonumuz var, oraya gidildiğinde iktidarın söyleyeceği şey orada çok belirleyici oluyor, dolayısıyla vatandaşın şu anda, özellikle yılın son birkaç ayında gözü kulağı sizde Sayın Bakan, gözü kulağı sizde; inşallah, o beklentiyi karşılamış olursunuz. Buradan yola çıkarak, özellikle bu vergi yüküyle ilgili olarak asgari ücretten tabii, vergi alınmıyor, o tarafı çok düşündük ancak burada arzu edilen yatırım ve üretim iklimini oluşturmadan biz Sosyal Güvenlik Kurumunun ve gidişatın artan genel merkezî bütçeden aktarılan payın çok fazla olduğunu, bunun yönetilmesi gerektiğini birçok arkadaşımız söyledi. Ben şöyle bir tablo çizeyim size. En son uluslararası yazılan makalelerde şunu görüyoruz: Türkiye'de enflasyon tabii, gelir adaletsizliğini artırıyor, şu anda Türkiye'de 60 bini bulan bir dolar milyonerlerinden bahsediyoruz. Yani neredeyse ülkede nüfusun yüzde 1'i servetin yüzde 40'ına sahip ve bu tablo tabii dehşet bir tablo ve Avrupa Birliğinin en son Türkiye'yle ilgili tahminlerinde 2028 yılına gelindiğinde Avrupa bölgesinde, Türkiye'yi de içine alan o bölgede dolar milyonerlerinin en fazla artacağı ülke de Türkiye. Şimdi bu tablo, 2028 kalkınma planlarımızı da kadük hâle getirecek bir tablo. Peki, bu kadar dolar milyonerimiz var da bu para nereye gidiyor? Vallahi bu para şu anda elbette faize, şuna, buna gidiyor ama yatırım ve üretim deyince Türkiye'de acaba bu paranın yurt dışına gidişi nasıl gerçekleşiyor diye baktığımızda; 2021'de 371 milyon dolar Türkiye'nin zenginleri yurt dışında gayrimenkul almış, ağustos sonu itibarıyla bu rakam 2 milyar doları bulmuş. Yani şöyle bir tablo var: Eğer yatırım yapacakları, üretim yapacakları, bu büyük sermayeyi buraya teşvik edeceksek... Bunlar bizden teşvik istiyor, bunlar bizden destek istiyor, bunlar bizden istisna istiyor, bunları yapamazsak da maalesef bu sermaye yurt dışına gidiyor. Bakanlığınızı ilgilendiren tabii bence çok daha önemli bir şey çünkü burada istihdam konusunu çok konuştuk, orayı düzeltemezsek biz o aktüeryal dengeyi hiçbir zaman arzu ettiğimiz noktaya getiremeyiz. Sermaye nitelikli giden yatırımlar -hani burası çok önemli- çünkü son iki yıl içerisinde bu şekilde başta tekstil sektörümüz olmak üzere ülkeden çok ciddi anlamda çıkışlar var ve burada detaylara girecek zamanım yok ancak şunu söylemek isterim: 1984 yılından 2022 sonuna kadar Türkiye hiçbir dönemde net sermaye çıkışı negatif olan bir ülke değildi, 2023'te bu maalesef eksiye döndü, alınan birtakım rasyonel kararlarla birlikte şu anda olumlu bir gidişat var; tekrar artıya döndük, dolayısıyla bu da sizin için çok önemli.
İstihdama çok vurgu yaptınız, ben sadece şunu söylemek isterim: Atıl iş gücü meselesi. En son rakamlarda yüzde 25,6 ve bir düzelme var iş gücüne katılım oranında yüzde 54,4. Sayın Bakanım, çok net söyleyeceğim yani bugün eğer Suudi Arabistan, Rusya, Meksika gibi ülkeler iş gücüne katılım oranını yüzde 60'lara çıkarmışlarsa biz de yüzde 54,4'ü başarı olarak kabul ediyorsak burada gidecek çok yolumuz var. Bakın, ifade edildi, ben biraz daha açarak söyleyeceğim. TÜİK Eylül 2022 ile yine TÜİK'in Eylül 2024 rakamlarına bakıldığında doğrudur, 2022 Eylülde dar kapsamlı işsizlik diyelim yüzde 10,1'den 8,6'ya geldi ama geniş tanımlı işsizliğe baktığımızda bu yüzde 20,3'ten 25,6'ya çıktı ve iki yıl içerisinde bakın 7,6 milyon geniş tanımlı işsizlik Türkiye'de -Eylül 2024 itibarıyla söylüyorum- 10,3 milyona ulaştı. Bunun anlamı nedir? Bunun anlamı Türkiye'de aslında TÜİK'in vermiş olduğu işsizlik rakamlarında gizlenen bir şey var. Gizlenen nedir? İnsanlarımız, gençlerimiz artık iş bulma ümidinden vazgeçiyorlar ve evlerde 30-35 yaşında artık işsiz olan gençlerimiz var, bunu da dikkatinize sunmak istiyorum. Bütün bu tablo gösteriyor ki yatırım yoksa, üretim yoksa istihdam olmaz, istihdam olmazsa Sosyal Güvenlik Kurumunu sizin ayakta tutma şansınız da olmaz. Dolayısıyla, buradan hareketle SSK, BAĞ-KUR, Emekli Sandığı bir çatı altında toplandı, bu güzel bir uygulamaydı. Şu anda SGK bir mali risk altında, ben ümit ederim ki İş Pozitif'te elde ettiğimiz başarı "Kadın ve gençlikle ilgili olarak İŞKUR'umuz bir platform kurulacak." dediniz, inşallah oralarda da elde edilir ama burada bir öneride bulunmak isterim: İŞKUR'la ilgili olarak -sanayinin içinden gelen biri olarak söylüyorum- İŞKUR'un varlığı, sanayide ve iş dünyasında -birtakım kamu spotları anlamında söylemiyorum- İŞKUR'un varlığı daha fazla bilinmeli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Temurci, buyurun lütfen toparlayınız.
SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Çok üzerinde duruldu, söylemesem olmaz, hayatı İstanbul olan, İstanbul'da yaşayan biri olarak bunları söylemek zorundayım. Bir, Türkiye'de genel olarak belediyelerin mali disipliniyle ilgili bir problem var. Yani eğer bir belediye 2019'dan bu yana Sosyal Güvenlik Kurumuna olan borcu 45-50 kat artmışsa bunun masaya yatırılması lazım ve belediyelerimizin de o primi ödemediği zaman emeklinin hakkını ödemediğini bilmesi lazım. Bakın, biz AK PARTİ'deki yanlışları söylüyoruz, Cumhuriyet Halk Partisinde birçok dostumuz, arkadaşımız var, onlardan da şunu rica ediyorum; adil olma adına söylüyorum, onlarca yıl İstanbul'da siyaset yapmış biri olarak söylüyorum: Biz 2019'da yaklaşık 78 bin çalışanla büyükşehri devrettik. Yüzlerce tanıdığımız, arkadaşımız vardı.
Toparlıyorum Başkanım, bir dakika bana verin, bu çok önemli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Vereceğim, buyurun.
SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Bakın, Belediye Başkanımız seçildi, tebrik ettik kendisini, milletin seçtiği başımız gözümüz üstüne dedik. Bir söz aldık "Belediyede çalışanlara dokunulmayacak." Arkadaşlar, biz normalde... Nisan ayı, yedi sekiz ay önceki şeyi söylüyorum. Yaklaşık 33 bin insan işten çıkarıldı, 46 bin yeni insan işe alındı ve normalde şu anda yani yedi sekiz ay önceki rakamı söylüyorum, 93 bine ulaştı büyükşehrin çalışan sayısı; işten çıkarılanlar ve alınanlar dikkate alındığında da büyükşehir belediyesinin personeli yüzde 87 değiştirildi. Ben bunu asla kabul etmiyorum ve bütün bunları yapıp prim ödemeyip har vurup harman savrulduğunda... Bugün iktidar AK PARTİ, yarın başka birileri olur, hiç kimse kusura bakmasın, Avrupa Birliği standartlarında belediyelerimizin gelir ve giderlerinin, mali disiplinin mutlaka sağlanması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Burada da doğruya doğru, yanlışı da hep birlikte tespit etmemiz gerekir.
Sayın Bakanım, bütçenizi gerçekten çok yetersiz buldum. Yeniden değerleme oranının altında artırılmış bir bütçe, yüzde 99,5'i cari harcamalara ve emeklilere gidiyor ve maalesef faize ödeyeceğimiz 2025 yılındaki rakam 1 trilyon 950 milyar; ödeyeceğimiz rakamın neredeyse yarısı kadar bir bütçeniz var. Bunu da bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, bir kadersizliğimiz olarak not etmek istiyorum.
Tekrar bütçeniz hayırlı uğurlu olsun.