KOMİSYON KONUŞMASI

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim.

Sayın Bakan, değerli bürokratlar; hoş geldiniz.

Sunumunuz için teşekkür ederiz.

Şimdi, bu Ticaret Bakanlarında böyle bir alışkanlık oluyor, Sayın Muş'ta da bu vardı: Hep ihracatı konuşuyorsunuz, büyük ihracat başarılarını anlatıyorsunuz fakat bu ithalatı kim yapıyor, belli değil yani ithalatı yapan başka bir bakan var herhâlde. Biraz ithalatı da konuşmak gerekiyor ama hani, bunu söylemiş olayım.

Şimdi, siz 2 Ekimde dış ticaret verilerini açıklarken, basın açıklamanızda dediniz ki: "Bu yılın ilk çeyreğinde ülkenin yüzde 3 büyüdüğünü tespit ettik. 2,5 puan katkısı net ihracattan geliyor." Sonra "İkinci çeyrekte de yüzde 2,5 büyüdük; onun da 1,3 puanı net ihracattan geliyor." dediniz, evet. Ancak bu ihracatta bir türlü aşılamayan iki tane yapısal sorun var; ben biraz bunlar üzerinde durmak istiyorum: Bir tanesi, ihracatın ithalata bağımlılığı meselesi -bunu sizler de biliyorsunuz, hani, bu ithalat meselesini görmezden gelmek mümkün değil, onun için söylüyorum bunu- ikincisi de yüksek katma değerli ihracatın azlığı meselesi. Türkiye'nin ihracatında yüksek katma değerli ürünlerin payı son derece düşük seviyede ve ihracatın büyük bölümünü tekstil, gıda, otomotiv gibi geleneksel sektörlere dayanıyor. Buna baktığımızda, Türkiye'de bu yüksek, ileri teknolojili ihracatın payı yüzde 2,7 ile 3 arasında salınıyor. Şimdi, başka ülkelere baktığımızda, Uzak Asya açısından bakarsak, Vietnam yüzde 32'ye ulaşmış vaziyette, Malezya yüzde 21 düzeyinde; Avrupa'ya bakarsak, Çekya var, yüzde 20,36, Macaristan yüzde 14'e yaklaşmış vaziyette; Estonya, Polonya, Bulgaristan, bunların hepsi bizim neredeyse 2 katımız düzeyinde. Örnekleri artırmak mümkün. Yani, gerçekten, bu ciddi bir sorun olarak ihracatta görünüyor ve bu konuda sizin herhangi bir şey söylediğinizi bugün duymadık yani ileri teknolojili ihracatın düşük olmasının, ticaret açısından, dünya ticareti açısından bizim büyük bir sorunumuz olduğuna dair hiçbir cümleniz yok; demek ki bu konuda bir hazırlığınız, bir vizyonunuz, bir öneriniz de yok gibi görünüyor.

Şimdi, bakın "Türkiye dünyanın 19'uncu büyük ekonomisi." diye övünüyor iktidarınız 2022'de, tamam, peki, güzel ama Dünya Bankasının hesaplamalarına göre ileri teknolojili ihracatın toplam ihracata oranında aynı yıl Türkiye kaçıncı sırada biliyor musunuz dünyada? 57. Yani 19 nerede, 57 nerede? Demek ki bu alanda çok büyük bir sorun var, bu net bir şekilde görünüyor. Nedir bunun nedeni? Baktığımızda, Türkiye'ye gelen net yabancı sermaye yatırımlarının bu açıdan ciddi bir sorun yarattığını görüyoruz yani diğer ülkelerin yaptığını, Uzak Doğu'da ya da Avrupa'da diğer ülkelerin yaptığını Türkiye yapamıyor bir türlü; hâlbuki hem ürün ve pazar çeşitliliği açısından bu ülkelerin birçoğundan iyi durumdayız hem de sanayi üretimi kabiliyetimiz yüksek ve çeşitlilik açısından da karşılaştırdığımızda Çin ve Hindistan'la karşılaştırılabilecek bir üretim üssüyüz, rekabet gücümüz ortada. Yani küresel rekabetçilik haritasında Türkiye, Çin ve Hindistan'la birlikte yükseliyor ama ileri teknolojili ihracatta açıkça nal topluyor yani bu lafla anlatabiliriz. Neyi gösteriyor? Ne yaptığını bilen ve irrasyonel davranmayan bir ekonomi idaresi yoktu belli ki. Şimdi rasyonel ekonomi idaresine dönüldü ama hâlâ baktığımızda yüzde 2,7 ile 3 arasında salınan bir durumla karşı karşıyayız.

Peki "Neden Türkiye hak ettiği ölçüde yabancı sermaye yatırımı çekemiyor?" meselesine bakmak lazım. Bu elbette ki sadece şimdi söyleyeceğim sizin Bakanlığınızla ilgili bir sorun değil ama siz de yürütmenin bir parçası olduğumuz için bu konuyu size de söylemek gerekiyor. Bakın, yine, geçenlerde bir araştırma yayınlandı: World Justice Project var; Dünya Adalet Projesi, dünyada hukukun üstünlüğünün geliştirilmesinin görev edinmiş bir kuruluş ve ekonomi alanında da ciddiye alınan, uluslararası alanda verileri izlenen bir kuruluş. Bu Dünya Adalet Projesi "hukukun üstünlüğü" "hesap verebilirlik" "adil hukuk, açık hükûmet" ve "erişilebilir tarafsız adalet" olarak dört ilkeyi temel alarak birtakım endeksler yayınlıyor ve bu endekslerden 2 tanesinin çok önemli olduğunu biliyoruz. Biri hukukun üstünlüğü endeksi, öbürü de yolsuzluk yokluğu endeksi. Şimdi, baktığımızda yeni çıkan bu endekste Türkiye'nin durumu şöyle: Hukukun üstünlüğü endeksinde Türkiye 117'nci durumda, 117 yani "hukukun üstünlüğü" diye bir şey neredeyse yok. Hani Arjantin, Çin ve Rusya bile bizden daha iyi durumda -yani özellikle bu 3'ünü örnek vermek istiyorum- Türkiye'den iyi durumda. Peki, yolsuzluk endeksi yani yolsuzluk yokluğu endeksinde Türkiye kaçıncı sırada? 78'inci sırada Sayın Bakan. Bu 2 konu aslında her şeyi anlatıyor yani hukukun üstünlüğünün olmaması ve yolsuzlukların önlenmesiyle ilgili sorunların olması aslında yabancı sermayenin neden gelmediğine dair çok açık işaretler taşıyor, bunu özellikle söylemiş olayım. Dolayısıyla bu sizin yürütmenizin, iktidarınızın da bir sorunu ve ihracat içinde bu yüksek teknoloji payını artırmadığımız müddetçe -ki çok düşük olduğunu biraz evvel verilerle de söyledim, siz de kabul edersiniz bunu- yapılmakta olan ihracatın aslında hedeflerine ulaşamayacağını görüyoruz; onu da bir kere daha söylemiş olayım.

Değinmek istediğim 2'nci konu Sayın Bakan -sanıyorum siz de geçen toplantısına da katıldınız, çok heyecan da duymuşsunuz, açıklama yaptınız, gördüm onu da- bu BRICS meselesi. Şimdi, bu BRICS meselesi gerçekten çok tartışılması gereken bir konu çünkü sizin iktidarınızın bu tür konularda yanlışa sapma alışkanlığı çok fazla var. Şimdi, nedir bu BRICS? Vaktim çok üzün olmadığı için anlatamayacağım uzun uzun, başka bir fırsat olursa konuşuruz ama biliyoruz ki bu BRICS dört başı mamur bir örgütlenme değil. Esas itibarıyla, Batı blokuna karşıtlık üzerinden bir buluşmayı ifade ediyor ve Batı'nın dışındaki ülkeleri bir araya getirmeye çalışıyor. Bunlar arasında ortak bir coğrafya, tarih ve kültür birliği de yok yani örneğin, Avrupa Birliğinden bahsederken ortak coğrafya, tarih, kültür ve çıkar birliğinden söz ederiz her zaman. Bu BRICS'te böyle bir şey de yok yani üyelerinin coğrafi yakınlığı dahi yok baktığımızda. BRICS, bu anlamıyla Batı blokunun alternatifi de değil. Şimdi, yani iktidar aslında Batı'ya karşı BRICS kozunu oynamaya çalışıyor, Avrupa Birliğine karşı BRICS kozunu oynamaya çalışıyor ama bu doğru bir tutum değil. Yani bu tür yanlışları siz çok yaptınız iktidar olarak. Neden? Hani bir tanesini örnek olarak vereyim: NATO'ya karşı S-400 füzelerini Türkiye'ye almaya kalkıştınız, aldınız da bilmem kaç milyar dolar bunun için ödediniz. Sonra onları depoya koydunuz çünkü NATO üyeliği ile Rusya'dan alınan S-400 füzelerinin bir arada bulunması mümkün değildi, depoya kaldırıldı, büyük bir zarar ortaya çıktı. Şimdi, bu BRICS meselesinde aynı anlayışla hareket ediyorsunuz. Yani bir taraftan Avrupa Birliği... Siz biraz evvel konuşmanızda da ifade ettiniz "Avrupa Birliğiyle ilişkiler, müzakereler, yeni fasılların açılması önemli." dediniz, gerçekten doğru. Gümrük Birliği meselesine değindiniz, evet, gerçekten doğru fakat BRICS kozuyla bu Avrupa Birliği meselesi ve Gümrük Birliği meselesinin birlikte gitmesi mümkün değil. Bu kozu oynamaktan vazgeçin çünkü Avrupa'daki diplomatik kaynaklara da baktığınızda oradaki yapılan tartışmalara ve yazılan yazılara da baktığınızda görüyorsunuz; aslında farkında herkes bu konunun yani "Türkiye, niye bu BRICS meselesiyle ilgileniyor?" konusunun farkında. Bu açıdan baktığımızda, bu hedefinizin Türkiye açısından ciddi sorunlar yaratacağına dair biz uyarımızı buradan yapmış olalım, gerçekten ciddi bir sorun. Aynı zamanda bu BRICS, siyasi rejimler açısından baktığımızda bizim örnek alacağımız, ülkeleri de kapsamıyor yani farklı siyasi sistemler ve ideolojilerle yönetiliyor ve siyasi uyumsuzluklar var aralarında ama ondan önemlisi, insan hakları ve demokratik reformlar açısından da baktığımızda BRICS üyeleri, Türkiye'nin örnek alabileceği ülkeler değil. Dolayısıyla ortak bir siyasi vizyonları da yok. Yani bu BRICS sevdasından da yol yakınken dönmek gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ediyorum.

"Niye bunu bu kadar önemsediniz?" derseniz, son yıllardaki dış politika hamlelerinize baktığımız zaman, iktidarın dış politika hamlelerine, sürekli yanlış üzerine yanlış yapan bir iktidar var karşımızda. Yani Orta Doğu politikalarına baktığımızda bunu görüyoruz, Akdeniz politikalarına, Kuzey Afrika politikalarına baktığımızda görüyoruz, Yunanistan'la ilişkilerde görüyoruz, Avrupa Birliği ve Amerika'yla ilişkilerde görüyoruz, Avrupa Konseyiyle olan ilişkilerde görüyoruz. Sürekli yanlışlar yapan bir iktidar, şimdi de aynı işi BRICS meselesinde yapmaya başladınız. O nedenle, hani, ben bu konuda bazı uyarıları yapmayı tarihsel olarak da önemli bir görev olarak gördüm. Biliyorum, iktidar, bu tür uyarıları ciddiye almıyor ama sonra dönüp dolaşıp hem dış politikada hem ekonomi politikalarında söylediğimiz bazı konuların doğru olduğunu fark edip dönüş yapma erdemini gösteriyor elbette.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Toparlıyorum.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Yani dış politika da bunu gördük, ekonomide de bunu görüyoruz, KKM'yi hatırlatmak istiyorum sadece. Dolayısıyla bu BRICS meselesinden uzakta durmanız, bu tür toplantılara katılmanın sizi heyecanlandırmaması gerekiyor, tam tersine tedirgin olun. Ben BRICS üyeleriyle ticaret yapmayalım anlamında söylemiyorum, sakın öyle anlaşılmasın çünkü elimizdeki veriler de gösteriyor, Türkiye'nin BRICS ülkeleriyle ilgili hem ihracatı hem ithalatı var, yüksek pay hem de bunlar düşük de değil. Elbette ki bu yapılabilir ama bir blok olarak Batı karşısında bir pozisyon oluşturmaya çalışan anlayışın yanında yer almanın doğru olmadığını düşünüyorum stratejik olarak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Son bir cümle Orhan Bey, onu da söyleyeyim.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Tamamlayın lütfen.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Bakın, geçenlerde... Yine sizin doğrudan alanınız olmamasına rağmen hatırlatmak için söylüyorum. Rusya ile Ukrayna savaşı sürüyor, Türkiye de ara bulucu olmak istiyor. Barış için mücadele etmek gerçekten çok önemli, keşke olabilse fakat Rusya Dışişleri Bakanı geçenlerde çok önemli bir şey söyledi, dedi ki: "Türkiye ara bulucu olamaz, barışı sağlayamaz." Gazeteciler "Neden?" diye sordu. "Çünkü Türkiye'nin silahları Ukrayna'da Rus askerlerini vuruyor. Onun için Türkiye bu durumuyla ara bulucu ya da barış getirici olamaz." dedi. Yani anlatmaya çalıştığım böyle bir politikayla ilgili. O yüzden BRICS örneğini daha iyi anlatabileyim diye verdim. BRICS, Türkiye açısından stratejik ve tarihsel olarak içinde yer alınacak bir blok değil, bundan uzak durmanızda fayda olduğunu doğrusu düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.