KOMİSYON KONUŞMASI

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sayın Türeli, konuşmanıza az önce müdahale ettim, uyardınız; evet, sustum, haklısınız ama söylemek istediğim şey şuydu: 5 Ekim 2024'te İzmir İktisat Kongre Merkezi’nde İzmir Körfezi Koordinasyon Kurulu toplantısı yapılıyor; bütün STK’ler, ilgili belediyeler, ilgili kamu kurumları, hepsi davet ediliyor oraya fakat sizin Belediye Başkanınız şehrin en önemli meselelerinin konuşulacağı bu kurul toplantısına yurt dışında olduğu gerekçesiyle katılmıyor. Bunu söylemek istemiştim, Yaşar Bey de altını çizdi yani müdahalem o yüzdendi, hakkınızı helal edin.

Şimdi, Sayın Usta'nın -burada yok- dün bir açığını yakaladık; kendi ifadesiyle “Bin yılda ilk defa bir şey oldu, bir açığımı yakaladınız, ondan böyle yapıyorsunuz.” diye bir espri yapmıştı galiba. Şimdi, herhâlde, o dünkü açığını yakaladığımızdan, hani konuşmadaki açığını, eksiğini yakaladığımızdan muhtemelen, bugün üslubunu değiştirdi “Sen anlamazsın, sen etmezsin, bilmezsin.” tarzlı bir şeye gitti. Bizim, Sayın Usta’yla saygın bir karşılıklı diyaloğumuz her zaman vardır, onu korumayı, muhafaza etmeyi önemseriz; ümit ederim kendisi de onu önemsemeye devam eder.

Şimdi, yapılanlara, söylenenlere bakıyoruz; mesela, dedi ki bir milletvekili: “Gerçekten iyi niyetle soruyorum, 'Aynı ülkede mi yaşıyoruz sizinle?' Siz ‘Bunları yaptık, ettik.’ diyorsunuz, biz bunları göremiyoruz. Aynı ülkede mi yaşıyoruz? Ülkenin yüz ölçümünün yarısından fazlasının maden şirketlerine peşkeş çekildiği, çevrenin katledildiği bir ülkede yaşıyoruz biz, siz neden bahsediyorsunuz?” diyorlar. Şimdi, birileri çıkıp diyor ki: “İnşaat ihalelerini yandaşlarınıza verip onları zengin ediyorsunuz, depremi bile yandaş firmalara ihale ederek onları zengin etme aracına dönüştürdünüz. Yazıklar olsun!” Bir başka hatipleri çıkıyor, diyor ki: “Ya, bu fiyatlarla, bu pozlarla müteahhitler işe girmez, girse tamamlayamaz; siz bu konutları asla bu fiyatlarla, bu pozlarla teslim edemezsiniz.” Biz hangi cümleyi, hangi çelişkiyi baz alıp burada konuşulan cümleler üzerinden bütüncül bir açıklama yapıp arkadaşları ikna etmeye çalışalım?

“Yüksek katlı binalara ruhsat vererek şehirleri katlettiniz.” diyorsunuz; Ankara, İstanbul, bütün bu konuya ilişkin olan şeylerin müsebbibi olarak da vaktiyle biz yönettiğimiz için bizi dâhil edip bize yüklüyorsunuz. Peki, yıllardır yerel yönetimini kesintisiz sizin yönettiğiniz İzmir'in o siluetini bozan, bambaşka bir hâle sokan yapılardan siz sorumlu değil misiniz? Siz utanıyor musunuz bundan, bize “Utanmıyor musunuz?” diyorsunuz ya! Sayın Ağbaba, utanıyor musunuz? Sizin temel problemlerinizden bir tanesi şu: Konuştuğunuz şeylerden bir şey sizde varsa ak pak, bizde varsa bize günah, haram, yasak; tamam mı? Siz bizim üzerimize atılarak bizi kötülediğiniz her başlıkta, emin olun, fersah fersah öndesiniz. O yüzden, lütfen bize laf söylemeye kalkmayın; size helal bize haram, size sevap, bize günah!

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Muhalefet de mi yapmayalım? Kime laf söyleyeceğiz, Yunanistan’daki hükûmete mi?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Bakırlıoğlu, bakın, size kimse müdahale etmedi.

Sayın Yegin, devam edin.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sayın Ağbaba, seni ilgilendiren bir şey söyleyeceğim. Sayın Bakana dediler ki: “Sayın Bakan, tartıya çıktınız, olmadı; devam etmemeniz lazımdı, bırakmanız gerekirdi.” Sayın Bakan Türkiye'nin bir birikimiydi, geçmiş dönem Bakanlığı döneminde hepimizi onurlandıran, gururlandıran işler yaptı; istedik ki İstanbul’a da gitsin, İstanbul’un kritik sorunlarını, kronik problemlerini çözsün ama millet başka bir şeyi takdir etti, baş göz üstüne dedik ve onun o birikiminden Türkiye yeniden istifade etsin, deprem bölgesi yeniden istifade etsin, bütün Türkiye kentsel dönüşümden istifade etsin diye böyle bir takdir oldu, yeniden göreve getirildi. Şimdi “Tartıya çıkan, olmayınca bırakması lazım.” diyorlar ya, Sayın Ağbaba, aslında sana mesaj gönderiyorlar Bakan üzerinden, sana mesaj gönderiyorlar, sana diyemediklerini Bakan üzerinden sana diyorlar. Sayın Erhan Usta Samsun’da aday oldu, kaybetti, geldi İYİ Partiye Grup Başkan Vekili oldu; aslında ona gönderemedikleri mesajı Bakan üzerinden veriyorlar. Sizi uyanıklar sizi, sizi uyanıklar sizi! Bak, işte, size gelince helal, bize gelince “Olur mu böyle bir şey!” Siz işte böyle, kendi kendinizi aşağı düşüren bir siyasetin söylemisiniz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Kayyumcular! Kayyumcu! Darbeci seni!

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba…

ORHAN YEGİN (Ankara) - “Bakan o suyu şov için getirdi, iddiaları yalan.” diyorsunuz; peki, madem o yalan, siz de o yalanı ortaya çıkarmak için CHP’nin Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri olarak gidin İzmir Körfezi’nde o suya girin.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ergene’den geliyor, Ergene’den geliyor; orası bizim mi, CHP’nin kendi havuzu mu orası? CHP’nin kendi havuzu mu?

ORHAN YEGİN (Ankara) - O oksijeni bitmiş, tükenmiş suya girin, bir güzel yüzün!

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, köprüyü siz yapıyorsunuz, hastaneyi siz yapıyorsunuz, körfez bizim! Geçirmem oradan sizi! Bak, geçirmem sizi oradan!

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar…

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Yegin, sizi Gediz Nehri’nde yüzmeye davet ediyorum ben de.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, lütfen…

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, göllere baksana, göllere; su yok, su.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bak, sen sana dolaylı olarak gönderilen mesajlara odaklan.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ayağınızı bastığınız yerde ot bitmiyor, “Maşallah” dediğiniz çocuk kırk gün yaşıyor.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sen sana dolaylı gönderilen mesajlara odaklan.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Yegin, bir saniye…

VELİ AĞBABA (Malatya) - Malatyalıların takdiri başım üzerine, kayyum atamıyorum ben, kayyum atamıyorum.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sana gelince başın üstüne de niye başkasına gelince başın üstüne değil? Uyanık seni!

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Arkadaşlar, ne yapacağız, millet karar verdikten sonra ne yapacağız?

Sayın Ağbaba, bakın, siz konuştunuz, size kimse bir şey demedi.

VELİ AĞBABA (Malatya) - “Ağbaba” diyor, bana diyor, soru soruyor.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Hayır, uyarıyorum seni, sana verilen mesajın farkında ol diyorum, uyarıyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Yegin, siz de isim vermeden konuşun.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Tamam, isim vermeden devam ediyorum.

Sayın CHP Grubu -isim vermiyorum- o körfezdeki suya girin, yüzün, bir şişe alın gelin; o oksijensiz sudan çıkıp gelebilirseniz size kış çayı ikram edeceğiz burada AK PARTİ Grubu olarak, tamam mı?

VELİ AĞBABA (Malatya) - İzmir’deki hastaneyi AK PARTİ yapıyor, köprüyü AK PARTİ yapıyor, körfez CHP’nin!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sayın Bakan ne yapıyor? Körfezin suyunu getirmiş, dikkat çekiyor konuya.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Bu ülkenin denizi kirli, suyu kirli, toprağı kirli, neyi tartışıyoruz biz?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Temizlesin, Bakan değil mi?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, lütfen…

ORHAN YEGİN (Ankara) - Peki, devam ediyorum, ona da cevap vereyim, müsaade buyurun.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Ya, bu ülkenin denizleri…

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Bakırlıoğlu, lütfen…

ORHAN YEGİN (Ankara) - Cevap vereceğim, cevap vereceğim.

AK PARTİ Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Yegin, bir saniye...

Değerli arkadaşlar, lütfen...

ERHAN USTA (Samsun) - Orhancığım, geldim; kulaklarım çınladı da!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Hoş geldiniz.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Usta, hoş geldiniz.

Orhan Bey, size ek süre vereceğim, bir saniye.

Değerli arkadaşlar, bakın, sizi sükûnete davet ediyorum.

Sayın Yegin, süreniz tamamlanınca sürenize ekleyeceğim.

Buyurun.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Teşekkür ederim.

Şimdi ona da cevap verelim: Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken hani o Haliç pespaye bir hâldeydi ve Haliç'in o kötü kokusu neredeyse bütün şehre yayılıyordu ve o zaman o şehrin Büyükşehir Belediye Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan şöyle mi dedi: "Hükûmet gelsin, temizlesin, bana ne; bakanı yok mu bu ülkenin, benim işim mi bu kardeşim!" Böyle mi dedi kardeşim? Recep Tayyip Erdoğan dedi ki: "Ben bu şehrin Belediye Başkanıyım, benim vazifemdir ya da değildir, hiç önemi yok, benim de vazifemdir." dedi, girdi, Haliç'i tertemiz etti. İşte sizde bu siyasi sorumluluk yok, sizde bu anlayış yok, bu yaklaşım yok, sizde her şeyi, her sorumluluğunuzu başkasının üzerine atma konforu var dolayısıyla problem buradan kaynaklanıyor.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Belediye Başkanı "Ben bir şey yapmam." demiyor ki.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türeli, lütfen...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bakın, mesele şu: Müsilaj oldu, arkasında durduğunuz adam meseleyi yönetemedi, iş bize düştü, mahcup oldunuz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Neyi yönetemedik? Neyi yönetemedik?

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Ya, müsilajın sebebi sizsiniz ya Orhan Bey.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ankara'da Akyurt'ta, Altındağ'da sel oldu, insanlarımız rahmetli oldu, hayatını kaybetti, arkasında durduğunuz adam işi yönetemedi, iş bize düştü, mahcup oldunuz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Siz mahcup oldunuz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Kar yağdı şehre, Meteoroloji günlerce öncesinden haber etti, bütün şehre kar yağdı, arkasında durduğunuz adam gidip karı temizlemekle, kara tuz atmakla uğraşmadı, büyükelçilerle yediği balığı tuzladı; iş bize kaldı, mahcup oldunuz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Balık yer, haram yemez! Balık yer, haram yemez!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Beceremediniz işleri, arkasında durduğunuz adamlar sizi mahcup etti bugünkü öfkenizin nedeni biraz da o, çok iyi anlıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Orhan Bey, Marmara'da müsilaj olduysa sorumlusu sizsiniz. Siz hiç "derin deşarj" diye bir şey duydunuz mu?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Balık yeriz, haram yemeyiz!

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar... Sayın Bakırlıoğlu...

İNAN AKGÜN ALP (Kars) - Orhan Bey, seni Kars'a davet ediyorum. Yirmi beş yıldır şehrin bütün kanalizasyonu Kars Çayı'na akıyor, yirmi beş yıldır Kars'ı siz ve kayyumlarınızla yönetiyorsunuz. Şehrin bütün kanalizasyonu Kars Çayı'na akıyor, yirmi beş yıldır siz yönetiyorsunuz; ortaklarınız ve kayyumlarınız. Buyur, gel; Kars Çayı'nda seni yüzmeye davet ediyorum!

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Alp... Sayın Alp...

Şöyle yapalım değerli arkadaşlar, bakın, yazın bir Kars Çayı'na gidelim, ben bütçeyi ayarlayacağım...

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Gediz'e gidelim, Soma'ya gidelim...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Tohma'ya gel, Tohma'ya...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Ama bir saniye arkadaşlar ya...

Değerli arkadaşlar, bakın, şimdi bir Kars'a gideceğiz, Gediz'e, körfeze, tamam.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Bir de Soma'ya gidelim.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Soma'da yüzecek yer yok ama tamam, oraya da gidelim.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bunu Sayın Bakanımızdan rica ederiz, hep beraber gideriz girmek isteyenler girer; ben girmeyeceğim, oradan körfeze geliriz hep beraber.

Ya, değerli arkadaşlar, bir müsaade edin, adam meramını anlatsın ya!

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Sataşıyor ama.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sataşmıyor.

Değerli arkadaşlar, siyaset... Uzun bir süredir, bilemiyorum yirmi beş, otuz yıldır İzmir Büyükşehir Belediyesi Cumhuriyet Halk Parti tarafından yönetiliyor.

VELİ AĞBABA (Malatya) - İstanbul kimde? Haliç'le övünüyordu.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bir dakika Sayın Ağbaba.

Sayın Ağbaba, değerli arkadaşlarım, bir müsaade eder misiniz...

Eleştiriden ders çıkarırsa her parti daha güçlü olur; dolayısıyla buradaki milletvekilleri de buradaki yönetimi eleştiriyor. Siz nasıl Çevre ve Şehircilik Bakanlığını eleştiriyorsanız onlar da bir eleştiri yapıyor ve nihayetinde değerlendirmeyi vatandaş yapacak.

CAVİT ARI (Antalya) - Yaptı.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Ya, yaptı işte; belediyelerde yaptı, merkezi Hükûmette de yaptı; yaptı ama müsaade edin...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Başkan, Bakanlık yapması gerekenleri yapmayıp işi Büyükşehir Belediyesine atıyor. Biz Büyükşehir bir şey yapmasın demiyoruz, beraber yapılsın, bir koordinasyon içinde yapılsın ama yapılmadığını görüyoruz.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türeli, bunları ifade ettiniz, şimdi müsaade edin, Sayın Yegin tamamlasın, ondan sonra diğer arkadaşlarımız... Bakın, bir beş dakika söz almak için saat onda geldiler; Sayın Tanal'ı görüyorum burada, hemen Sayın Tanal'ın yanındaki beyefendiyi görüyorum ve sabah onda geldi bu arkadaşlar. Sayın Hasan Toktaş'ı görüyorum, diğer arkadaşlarımız, Sayın Gürer yani arkadaşlarımız buraya sabah onda geldiler, lütfen... Değerli arkadaşlar, beş dakika konuşma için on saat bekliyorlar, onların da haklarına girmeyelim.

Sayın Yegin, buyurun lütfen.

ORHAN YEGİN (Ankara) - "Arkasında durduğumuz adamlar, belediye başkanları bizi ne hâle düşürdüler, ne kadar mahcup ettiler." öfkesini yaşıyorsunuz; farkındayız arkadaşlar, sizi anlıyoruz.

Şimdi "Ne işe yarar bu millet bahçeleri ya? Kek yiyip yuvarlanılacak yerler." diyen hatipleriniz oldu sizin, millet bahçelerine "Kek yiyip yuvarlanılacak yerler." diyenleriniz oldu. Belediyeciliği heykel açılışları ve 100 milyonluk kongre organizasyonlarından ibaret sayan, bunu başarı olarak gören zihniyete bizim çok fazla söyleyecek bir şeyimiz yok, onlar millet bahçelerini kek yiyip yuvarlanacak yerler olarak görmeye, kek yiyip yuvarlanmaya devam etsinler.

Şimdi "Sıfır Atık" gibi küresel bir proje, bir marka inşa etmişiz, 185 milyar bütçeyi geri kazanmışız, 500 milyon ağacın kesilmesine mâni olmuş, 60 milyon ton atığı geri kazanmışız.

Şimdi, TOKİ'nin yaptığı işlere ilişkin itirazlar yapılıyor, daha önce de bunları burada konuştuk, bu verileri verdik. Bugün yıl 2024 ve 1984'te kurulan TOKİ'nin 40'ıncı senesi ve on dokuz senesi AK PARTİ döneminden önce, yirmi bir yirmi iki senesi AK PARTİ döneminde geçmiş; neredeyse yarı yarıya iki dönem var, AK PARTİ öncesi ve sonrası. Öncesinde yapanlar ne yapmışsa Allah razı olsun, imkânları oymuş, uğraşmışlar, didinmişler, bunu yapmışlar ama o yarı dönemde yapılan konutun toplam sayısı 45 bin konut, 45 bin; yuvarlama rakam 50 bin diyelim ve gelelim, AK PARTİ döneminde geçen diğer yarıda, o yirmi bir yılda yapılan konut sayısı 1 milyon 462 bin 500 konut arkadaşlar. Kırk yıllık ömrü olan bir kurumun ilk yarı ömründe yaptığı konut sayısı 50 bin, AK PARTİ öncesi ki Allah razı olsun, taş üstüne taş koyandan Allah razı olsun, o gün imkânları oymuş onu yapmış adamlar ama sonra AK PARTİ gelmiş, böyle imkân yağmamış AK PARTİ'li yöneticilerin önüne...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Yegin, toparlayın sözlerinizi.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bak, bak; 50 bin 1 milyon 450 bine çıkmış. Sayın Usta, rakamdan anlayana, istatistik bilene bu rakamlar çok iyi bir şey söyler.

Sürem bitti, toparlıyorum Sayın Başkan.

Son sözüm şu olsun: Sayın Bakana teşekkür ediyoruz; o, her bir şehri en az o şehrin vekili kadar tanıyan, her bir şehrin sorununu, problemini, özellikle şehircilikle ilgili sorunlarını, problemlerini o şehrin bir milletvekilinden belki daha iyi bilen ve o sorunlarla ilgili olmak üzere belediyelerle kurduğu münasebetler, belediyelere yaptığı destekler, proje destekleri, çevre katkıları, kentsel dönüşümler, TOKİ konutları gibi birçok işi de işin içerisinde kattığımız zaman o şehre şehrin vekilinden daha fazla katkı sunulmasına çaba sarf etmiş, gayret etmiş bir adamdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ORHAN YEGİN (Ankara) - Kendisine kendi şehrim adına da bütün Türkiye adına da küçücük bir teşekkür etme hakkım, haddim varsa teşekkür ediyorum; Allah razı olsun.