KOMİSYON KONUŞMASI

SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Sayın Başkan, Değerli Meclis Başkanımız, kıymetli milletvekillerimiz, değerli bürokrat arkadaşlarımız, basınımızın çok kıymetli mensupları; ben de hepinizi saygıyla muhabbetle selamlıyorum.

Parlamentolar bağımsızlık ve özgürlük mücadelelerinin merkezi. Hele Gazi Meclisten bahsedince burası Kurtuluş Savaşı’mızı yönetmiş bir Meclis dolayısıyla müstesna bir yerde yasama görevini yerine getiriyoruz. Sayın Meclis Başkanımız konuşmasının birçok yerinde millet iradesine vurgu yaptı, bu çok kıymetli bir vurgu. Kuvvetler ayrılığından bahseden arkadaşlarımız oldu. Meclis Başkanımızın 28'inci Dönem konuşmasından itibaren konuşmalarına baktığınızda kuvvetler ayrılığı neredeyse her konuşmasının içerisinde yer almış. Şimdi, tabii, Plan ve Bütçe Komisyonundayız, rakamları çok konuşuyoruz. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığımızın bütçesine gelmeden belki biraz felsefe yapmak gerekir ama rakamları da unutmadan.

Şimdi, bir bütçe hakkından bahsediyoruz. Eğer bir millet iradesinden bahsediyorsak, bütçe hakkı konusunda, özellikle şu anda -tabii, biraz sonra üzerinde duracağım- Anayasa çalışmaları konusunda, Meclisin güçlendirilmesi konusunda, tabii ki Sayın Başkanım, başta sizler olmak üzere hepimize çok büyük görevler düşüyor. Kurumlar da devletler de insanlar da hata yapabilirler. Şimdi, bu bütçe hakkı meselesinde, sunumunuzda, artık, kanun teklifi verme hakkının milletvekillerimize ait olduğunu söylediniz; elhak doğru, Anayasa'da bu yer alıyor. Biraz önce Buğra kardeşimiz, İYİ Parti Grup Başkan Vekilimiz de ifade etti; doğrudur yani kanun tekliflerini milletvekillerimiz veriyor. Ben kanun tekliflerini veren milletvekillerimizin, inşallah, kanunları bizzat kendilerinin de ortak komisyonlarda yapabileceği bir zeminin hazırlanması konusunda, en azından ortak meselelerimizde birtakım adımlar atılsın diye ümit ediyorum.

Şimdi, şu bütçe hakkı meselesi… Yani dünyada gerek başkanlık sistemlerinde gerek parlamenter sistemlerde bütçe hakkı millet adına parlamentolara verilmiştir. Bu yapacağım açıklamada “Türkiye Cumhuriyeti’nde, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde bütçe hakkı tamamıyla Parlamentonun elinden alınmıştır." diye bir ifadede bulunmak istemiyorum ama burada, Parlamentonun hakkıyla dolayısıyla milletin hakkıyla ilgili olarak bir geriye gidiş söz konusudur. Nedir o? Şimdi, biz, 2023 bütçesinin kesin hesaplarını konuşuyoruz, 2025 yılı bütçesi de inşallah aralık ayında Meclise gelecek ve Meclisten bu bütçe geçmese dahi -Sayın Başkanım, sizler çok iyi biliyorsunuz, "mevcut herhangi bir aksama olmaması" deniliyor- bütçeyi Meclis kabul etmese bile yeniden değerleme oranına göre yürütme yoluna devam edecek, bizim şu andaki sistemimiz bunun üzerine kurulu. Bence bunun, Meclisin bütçe hakkının yeni dönemde -sizin yapmış olduğunuz çalışmaları takip ediyoruz- tekrar yeni anayasayla birlikte çok daha net bir şekilde millete ve milletin Meclisine teslim edilmesi gerektiğinin altını çizelim ve bu konuda doğrusu size çok büyük vazifeler düşüyor.

Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisimizin -hep söyleniyor- iki temel işlevi var. Birincisi, yasama. Yasamayla ilgili olarak -biraz önce de ifade ettim- ana işlev yasa yapmak ve burada, ortak komisyonlar ve ortak kanun çalışmaları konusunda -örneğin, bir afet yaşadık, bir deprem yaşadık Sayın Başkanım- ülkede, Meclisimizde, Parlamentoda sürekli siyasi ahlaktan bahsederiz, birçok ortak konumuz var, savunma meselelerimiz var, dış politika meselelerimiz var, bu konularda ortaklaşa birtakım şeyleri yapabiliyor olmamız lazım. Şimdi, iktidar mensubu arkadaşlarla da konuşuyoruz, bazen kanun teklifleri geldiğinde biz şunu biliyoruz: Ben burada bürokrat arkadaşlarımız da, onların da hakkına girmek istemem ama bir ülkede siyaset zayıfladıkça bürokrasinin getirmiş olduğu evrakların, tekliflerin önemi daha fazla artıyor, bu da milletten siyaseti koparmak oluyor. İktidarın da bu konuda kendisine zarar verdiğini bilmesi lazım. Onun için burada bir dönüşüme ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Şimdi, yasama faaliyetleriyle ilgili yine ifade edildi, ben de altını çizmek isterim, mesela, biz, burada, Plan ve Bütçede... Yani hiçbir mesele yoktur ki parayla ilgisi olmasın ama şunu da istemeyiz doğrusu: Turizmle ilgili bir mesele konuşuluyorsa, turizmle ilgili bir fon oluşturulacaksa, bir vakıf oluşturulacaksa bunun önce Turizm Komisyonunda alt komisyon olarak değil, ana komisyonda görüştürülüp buradan da eğer parayla ilgili bir mesele varsa Plan ve Bütçe Komisyonunda tali komisyon olarak bizim görüşmemiz gerekiyor. Belki işlerin hızlandırılması adına bu yapılıyor ama yapmış olduğumuz işin kalitesi, alacağımız performansı da belirliyor yani biz ne kadar az emek vererek iş yaparsak, ne kadar hızlı yaparsak daha sonra yaptığımız işleri düzeltmek için o kadar bir efor harcamış oluyoruz.

Burada da özellikle yine yasamayla ilgili olarak, komisyonlar haricinde sizler çok üzerinde durdunuz -denetime sonra geleceğim- "parlamenter demokrasi"yi çok ifade ediyorsunuz -hatta Sayın Başkanım sizi dinlerken ki parlamenterler arası yapılan bir çalışmadır yani Dışişleri Bakanımızdan sizin kadar bu cümleleri duymuyorum ben- parlamenterler arası yapılan, parlamentolar arası yapılan çalışmalar yeni dönemde gerçekten Türkiye Büyük Millet Meclisimizi öne çıkarıyor, onun için müteşekkiriz ancak bu konuda ben dostluk gruplarının -ifade ettiniz, sanıyorum sayısına "147" dediniz- yani bunların... Mesela, ben bir dostluk grubundayım, şu ana kadar herhangi bir toplantı yapmadık yani bir buçuk yılı geçti. Elbette, dostluk gruplarımız bu çalışmaları yapıyorlardır yani ben yapanlara da bir şey söylemiyorum ama dostluk gruplarının, aynı zamanda sizin bu "parlamenter diplomasi" dediğiniz şeyin, yükün sadece sizin üzerinizde kalmaması için de arka planda daha fazla çalışmaya ihtiyacı var dolayısıyla bunun da altını çizmek isterim.

Tabii, burada, Meclisimizle ilgili olarak, özellikle denetim meselesiyle ilgili olarak konuşmamın sonunda özellikle Sayıştayımızla ve Kamu Denetçiliğiyle ilgili birkaç cümle kuracağım. Şimdi, denetim meselesinde gerçekten çok büyük sorunlarımız var ama sizin özellikle bu yeni anayasa çalışmaları konusunda yürüttüğünüz çalışmalara vurgu yapmak istiyorum. Bu konuda bir başlangıç yaptığınızı sunumunuzda ifade ettiniz. Ben yeni anayasa çalışmalarının Türkiye'yi rahatlatacak bir dönemin kapısı olmasını istiyorum. Bakın, biraz önce tartışmalar yapıldı, konuşmamın sonunda söyleyecektim ama şimdi yeri gelmişken burada söylemek isterim. İktidarın kendi eliyle siyasi kahramanlar yaratma işine son vermesi lazım. Yani şimdi Esenyurt Belediyesi -bir İstanbullu olarak söylüyorum- Türkiye'nin nüfus olarak en büyük belediyesi. Kişiyi tanımam, bir hukukum yok ama milletin seçtiklerinin gitmesine ancak millet karar verebilir. Peki, belediye başkanları hata yapabilir mi? Elbette yapabilir, elbette suç işleyebilir. Şimdi, İstanbul Vali Yardımcımızın... Sayın Başkanım, yeni anayasa çalışmaları bağlamında söylüyorum, eğer bir millet iradesinden bahsediyorsak Esenyurt Belediyesinin bir Belediye Meclisi var, olması gereken... Yani aslında AK PARTİ'nin yıllarca ifade ettiği şey de buydu; kendi özünden, kendi değerlerinden uzaklaşan bir siyasi hareket sanmasın ki muhalefete zarar veriyor, önce kendine zarar verir ve zarar vere vere 2018'den sonra çok farklı bir noktaya geldik. Yani rüyamızda göremeyeceğimiz şeyler yaşıyoruz. Ben şunu söylüyorum: Terörün finansmanı konusunda, terörle iltisak konusunda bir şey varsa zaten hukuk gereğini yapsın ama demokrasiyi işletmenin ve millete "Ben senin seçtiklerine önem veriyorum." demenin yolu o Meclisin içinden bir belediye başkanı çıkarmaktır. Burada da bu ülkenin bir sevdalısı olarak -Sayın Başkan bunu siz çok ifade ediyorsunuz- şunun altını çizmek isterim: Yani Allah aşkına, demokrasi ve özgürlüğü diline pelesenk yapan arkadaşların da bu ülkede -işte TUSAŞ'ta olay yaşadık, yeniden rahmetle analım orada vefat eden kardeşlerimizi- ya çıkıp PKK terörüne, her türlü teröre bu milletin Meclisinde lanet okuması lazım. Şimdi yani bizim ortak kimliğimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bize yeter de artar, bunun ötesinde bir şeye gerek yok. Bunu eşinin bir tarafı Kürt, bir tarafı Arap, kendisi Türkmen olan birisi olarak söylüyorum. Yani bizi birbirimizden ayıracak cümleler kurup milletin Meclisinde milletin hukukunu koruma şansımız olmaz. Ben bunu da burada ifade etmek isterim.

Sayın Başkanım, bu yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili olarak burada şu anda bütçeyi konuşuyoruz ve bütçeyi konuşurken üzerinde en çok durduğumuz konu bütçe performansı. Dün tekrar burada bu tartışmalar yaşandı, size de ifade etmek isterim. İnanın, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi mevcut iktidara da ülkeye de millete de demokrasiye de hukuk devletine de çok ciddi zararlar vermiştir. Dolayısıyla bu sistemin rehabilitasyonu konusunda yeni anayasa çalışmalarında... Bakın, yıllarca üniversitelerde başkanlık sistemi anlatmış birisi olarak da söylüyorum bunu; başkanlık sistemine karşı biri değilim ama Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde kuvvetler ayrılığı meselesinde yaşadığımız sorunlar var. Az önce söyledim, bütçe hakkının Meclisin elinden bir kısmının tırpanlanmasında yaşadığımız sorunlar var. Bakın, sizler bizim Meclis Başkanımızsınız, Allah aşkına -benim bu söylediğimden sonra mutlaka arkadaşlarımız bunu size sunarlar- bütçe dışı ne kadar fon oluşturuyoruz? Sayıştayımızın raporlarının son iki yılını dikkatlice okudum, hakikaten bir fecaat; biraz sonra söyleyeceğim.

Şimdi, dolayısıyla ben bu yeni anayasa çalışmalarında olmazsa olmazımız kuvvetler ayrılığı ve demokrasinin ve hukuk devletinin güçlendirilmesi konusunda bence sizin… Çünkü siz yasamanın başısınız Sayın Başkanım, size bu çok yakışır yani yürütmenin başı Sayın Cumhurbaşkanımız, yasamanın başı sizsiniz. Dolayısıyla burada atılacak adımlar Türkiye'de yeni bir dönemi açar. Ben, yine, sizin konuşmalarınızda, yanlış hatırlamıyorsam açılış konuşmanızda da vardı, bir iç tüzük çalışması… Bilemiyorum, tabii, Grup Başkan Vekilimiz burada, ya, iç tüzük çalışması... Ya, bazen şunu söylüyorum, özel sektörden gelen birisi olarak söylüyorum: Yani burası bir anonim şirket olsa buranın performansını ve verimliliğini çok düşük buluyorum ben. Yani birbirimizin ayağımıza basmaktan milletin beklediği kanunları çıkarmakta gecikiyoruz. İç Tüzük’te, siz de ifade ettiniz, hakikaten son dönemde Mecliste, Genel Kurulda yaşananlar… Bizim çocuklarımız o Meclisi seyrettiklerinde “Burası Gazi Meclistir, burası bu ülkeyi kuran Meclistir.” diyemedikleri zaman biz onlarla bağ kuramıyoruz, gençlerimizle, özellikle ifade ediyorum. Dolayısıyla, İç Tüzük meselesi önemli ama bunu söylemişken Seçim Kanunu’nu ve Siyasi Partiler Kanunu’nu da es geçmemek lazım yani ben bunun da özellikle altını çiziyorum. Bu ve temel meselelerde elbette bürokrasimiz çalışacak. Burada, Meclisimizde kanun konusunda, kanun yapma konusunda gerçekten çok iyi çalışan, destek veren bürolarımız var yani -işte, kavga etmiyoruz yani sonuçta burada konuşuyoruz- işin uzmanı çok fazla milletvekilimiz var. Bu milletvekillerinin bir araya gelerek ülkenin temel meseleleriyle ilgili kanun yapacak bir gücü kullanmalarının çok doğru olduğunu düşünüyorum.

Şimdi, şu Sayıştay denetimlerine gelmek isterim. Şimdi, dün burada bazı şeyleri okudum Sayın Başkanım, burada Meclisimizin Başkanı, yasamanın Başkanı olarak denetimin… Sonuçta, milletimiz bu denetim hakkını milletin Meclisine vermiş ve bunu da Sayıştay yapıyor. Şimdi, bakınız, Sayıştay denetimlerinde öyle şeyler, öyle raporlar, öyle ilginç tablolar ortaya çıktı ki doğrusu bu konuda, nasıl bir yol izleyeceğimiz konusunda bugün burada sizden bir şeyler duymak isteriz.

Bakın, sonuçta, kamu kurumları devlet adına para kullanıyor, Sayıştay mali saydamlık gereği raporlar hazırlıyor, birtakım çalışmalar yapıyor. Şimdi, bu şeylere baktığımızda, 445 kamu idaresinin denetimi yapılmış, 6 kamu idaresi hiçbir rapor vermemiş yani bu rakam 439'a iniyor, incelemiş olduğu kamu kuruluşu. Kıymetli Başkanım, bu 439 kamu idaresinin 119'u faaliyet raporu vermiyor. İdari faaliyet raporlarında olmazsa olmaz -yani biz Plan ve Bütçedeyiz- mali tablolardır. Başkanım, 439 kuruluşun yüzde 59'u mali raporlarını vermiyor. Şimdi, ister orada oturalım ister burada oturalım, fark etmez; eğer milletin parasının nereye harcandığını, bunun kaynaklarının nereden geldiğini denetleyen, hesap soran Sayıştay 2023'te aynı şeyleri yazıyorsa, 2024'e geliyoruz, aynı şeyleri bize söylüyorsa burada şu soruyu sormamız lazım: Bu raporlar niye hazırlanıyor? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak sizlerin... Sayıştay raporları üzerinden, sadece orada kalmaması için, bunların düzeltilmesi için nasıl tedbirler alınıyor? Yani sadece raporlarda kalsın diye eğer bu yapılıyorsa biz Sayıştaya teşekkür ederiz ama millet adına bu işin düzeltilmesi adına bir yol alamamış oluruz. Şimdi, burada şunu da söyleyeyim: Şimdi, her kurum bütçe getiriyor yani bir ödenek var ve yıl sonunda bunlar harcanıyor ve bir sapma oluyor. Sayıştay soruyor, diyor ki: “Bu sapmaların nedeni nedir?” Bakın, 439 kamu kuruluşunun 278'i açıklama yapmıyor, açıklama yapma gereği duymuyor. Burada, bu denetim konusunda hakikaten çok ciddi bir sorun var.

Dış denetimle ilgili olarak da bir şey söyleyeyim: Kıymetli Başkanım, bütçeye dâhil edilmeyen ve mali tablolarda gösterilmeyen işlemler var. Okuduğunuzda şöyle bir duyguya kapılıyorsunuz: Kurumun bir bütçesi var -dış denetimden bahsediyorum- bir de başka bir bütçe var. Taşınmazların ihale yapılmaksızın kullandırılmasına, kamu ihale mevzuatına uyulmamasına, tasarruf tedbirlerine... Birçok konu var ama şunu kabul etmek mümkün değil: Siz bütçeye dâhil olmayan işler nasıl yapıyorsunuz, bunlar nasıl oluyor? Dolayısıyla dış denetimde de bunlarla ilgili çok fazla konu var.

Buğra Bey ifade etti ama ben bu kamu denetçiliğiyle ilgili olarak -Şeref ağabeyimizi de uzun zaman sonra gördük- yaşadığım bir olayı anlatarak sizin de hukukunuza bunu emanet edeceğim. Şimdi, aslında, kamu denetçiliğinin en önemli vazifesi: Hizmet kalitesini ölçüyorsunuz; insan odaklı, hukuka uygun işler yapılıp yapılmadığını denetliyorsunuz.

Kıymetli Başkanım, bakın, şu anda, Türkiye'de siyasetin en önemli tartışma alanlarından bir tanesi mülakat meselesi, liyakat meselesi, ehliyet meselesi. Şimdi, tabii, Sayın Başkanımızı dinlerken "parlamenter diplomasi" dedi, sizin de yurt dışı faaliyetlerinizin olduğunu anlattınız; bu güzel bir şey. Kamu denetçiliğinde sadece Türkiye'de, üniversitelerde ombudsmanlık konusunda eğitimler vererek değil, aynı zamanda dışarıda da bu tecrübelerinizi paylaşıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Temurci, süreniz doldu, ilave süre veriyorum.

Buyurun lütfen.

SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Ben Türkiye'de CİMER'e nelerin yazıldığını... Milletvekiliyiz, buraya geliyor kişi "Ben bunu yazdım, cevap gelmedi." diyor. Bu konuda hakikaten bir kamu idaresi böyle bir ahlaksızlığa imza atıyorsa -açık ifade ediyorum- biz ne yapıyoruz? Bu konuda siz ne yapıyorsunuz? Aynen Sayıştayda olduğu gibi bunlar rapor üzerinde mi kalıyor?

Bakın, bir örnek vereceğim; çok önemli, iyi üniversitelerde yetişmiş, yüksek lisansını Almanya'da yapmış makina mühendisi bir kardeşimiz, göz konusunda buluşlar yapıyor çocuk, patent alıyor yani bu noktada. Babasıyla, annesiyle milletvekili seçildiğimiz hafta Mecliste beni ziyaret etti, yurt dışına gidecek. "Gitmeyin, bu ülkeye kalın. Niye gidiyorsunuz? Burada çalışın." dedik. Bir bakanlığımızın bu konudaki bir kuruluşuna başvurdu ve çocuk işe kabul edildi, ailesi de bize teşekkür etti. Olduğu gibi anlatıyorum size. İşe alınacağına dair tebliğde bulunuldu çocuğa -ailesinin ifadesidir bunlar- işe çağrıldı "Senin FETÖ iltisakın var." denildi. Ya, aile 2014 yılında, Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklaması sonrası onların okulunda okuyan bu çocuğu okuldan almış fakat kayıtlara, devletin kayıtlarına çocuğun okuldan alındığına dair o ibare konulmamış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Temurci, toparlayın sözlerinizi.

Buyurun.

SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Çocuk mahkemeye başvurmuş, mahkeme elindeki bütün evraklarla çocuğu haklı bulmuş ve mahkeme devletin bakanlığına "Ya, bu çocuk 2014'te buradan ayrılmış, açık öğretim lisesine geçerek liseyi bitirmiş." diye bilgi vermiş. Çocuğu bir ay getirip çalıştırıyorlar, ondan sonra bakanlıktan kuruma bir yazı gidiyor. Kurum İstanbul'da, detayları anlatırım size. Çocuğa deniliyor ki: "Ya ayrıl -bakanlık çocukla ilgili karar veriyor- ya da ayrılmazsan biz seni atarız, bir daha devlet kurumunda iş bulamazsın." Ve şu anda çocuk Almanya'ya gidiyor.

Şimdi, şunu anlatmaya çalışıyorum: Siz çok önemli bir kurumun başındasınız -adalet konusundaki duygularımızın sizden farklı olduğunu da asla düşünmüyorum- kaç kişiye anlatıyorsunuz, herhangi bir şey yapılamıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Dolayısıyla ben adalet, ehliyet, liyakat meselesinde sizlerin sadece raporlamalarla değil daha fazla etkin olmanızı isterim.

Bütçeyle ilgili olarak da bir şey söyleyeceğim. Şimdi, Sayın Meclis Başkanım, ben Meclisin bütçelerini 2018 sonrası inceledim, şöyle bir sorun var -Buğra Bey de ifade etti, muhtemelen siz de baktınız buna- 2019-2020 sonrası Meclisin bütçesinde, özellikle personel giderlerinde bir patlama var. Yani şöyle bir örnek vereyim: 2022 ve 2023'te Meclisin harcaması yüzde 94 artmış -yani diğer o yüzde 87, şu, bu falan söylendi- sanki şöyle bir şey olmuş, 2023 öncesi olağanüstü bir personel girişi var Meclise, bunu şeyden görüyoruz. Şimdi, tabii "Enflasyon düşecek." dediğimiz bir ortamda Meclisin harcamalarının bu kadar artması... Ben Meclisin bütçesini çok görmüyorum yani yasamanın bütçesini çok görmüyorum ama öncekiyle karşılaştırıldığında orada böyle bir sorun var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Temurci, toparlayın sözlerinizi.

Buyurun lütfen.

SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Toparlıyorum.

Son olarak da şunu söyleyeyim, hep ifade edildi; sonuçta, burası yasamanın merkezi -geçen sene de burada yine dile getirildi, biraz önce Buğra Bey de söyledi- bizlerin danışmanları var ve burada sözleşmeli personeller var. Şimdi, bu sözleşmeli personel arkadaşlarımız burada beş yıl bir milletvekiliyle çalışıyor. Şimdi, beş yıl çalıştıktan sonra bunların çalışma zamanı içinde elde edecekleri kıdem meselesi şu anda Mecliste personel arasında en çok konuşulan mesele. Daha önce Mustafa Şentop Bey döneminde de bununla ilgili bir çalışma yapıldığını biliyorum. Bu konuda hakikaten nasıl bir yol izlenecek? Çünkü sonuçta, yasamanın merkezinde uluslararası sözleşmelere, iç hukukumuza aykırı birtakım uygulamalar yapılıyor. Bunun da tabii, giderilmesini arzu ederiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Ben bu duygularla tekrar Meclis bütçemizin ilgili kurumlarıyla hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.