KOMİSYON KONUŞMASI

SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Şimdi ben önce bir üzüntümü söyleyerek başlamak istiyorum: Ben Anayasa Komisyonu üyesiyim; evet, Adalet Komisyonu üyesi değilim ama saat ondan beri de burada bekliyorum, geneli üzerinde de kısa bir konuşma yaptım, bu maddede konuşmak için bekliyorum. Ya, burada, Komisyon üyesi olmayan arkadaşların varlığından rahatsızlığın bize hissettirilmesinden dolayı ben çok üzgünüm açıkçası. Hatta hani "Siz konuşur giderseniz, biz sabaha kadar buradayız." söylemlerine de üzüldüğümü belirtmek isterim, tutanağa da geçsin.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın Erdan Kılıç, şimdi, geleneklere göre, Komisyonun çalışma usulüne göre ilk önce Komisyon üyesi milletvekillerimize söz veriyoruz.

SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Onun sizinle ilgisi yok; Başkanım, size teşekkür ederim, çok adil yönetiyorsunuz.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Yani baştan beri bu uygulamayı yaptık.

SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Yo, yo; Başkanım, yanlış anladınız, şöyle: Size teşekkür ederiz...

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sanki hani beklettik gibi bir şey söz konusu oldu da.

SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Hayır, hayır; öyle değil, yanlış anlaşıldı, şöyle: Geneli üzerinde hepimiz konuşma yaptık, birkaç saat önce de böyle bir söylem geçtiği için vekil arkadaşlardan; sizinle ilgili değil. Tüm söz haklarını olabildiğince fazla kullandırdınız, teşekkür ediyorum.

İkinci bir teşekkürüm de hem milletvekili arkadaşlarıma hem de buradaki Türkiye Büyük Millet Meclisindeki emekçi arkadaşlarımıza. Gerçekten onlar da çok yoruldular. Ayrıca, uzman arkadaşlarımıza, burada emek veren herkese çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Biz de teşekkür ediyoruz.

SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Şimdi, hakikaten çelişkili bir durum yaşıyoruz. Konuşulan, kadının soyadı, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yoluyla bu kararı aldıran kadınlar, Anayasa Mahkemesinin iptal kararını almasına yol açan kadınlar, Anayasa Mahkemesinin aldığı kararın ardından kendi soyadını kullanmak için gidip nüfus müdürlüklerine sıra bekleyen kadınlar ama gelip bakarsanız ki karar vericiler sonuçta erkekler hatta bu sunumu yapan bile bir erkek. Yani hakikaten yaman bir çelişki bu konu. Az önce Cumhur Vekilime de biz o yüzden biraz şakayla da takılmış olduk. Bu içler acısı bir durum.

Şimdi, az önceki konuşmalarda... Bir kere o kadar cinsiyetçi şeyler var ki yasada yani şu "kızlık soyadı" nedir ya? Böyle bir cinsiyetçi söylem olabilir mi? "Kızlık soyadı." "İlk soyadı" olabilir, başka bir şey bulunabilir. Şimdi, benim soyadım Erdan Kılıç; Erdan benim ilk soyadım, babamdan gelen soyadım. O da nasıl olmuş? Hani hep soy bağı konuşuluyor ya, aslında büyüklerimizin soyadı Erdem, bir nüfus memuru -o dönem elektronik yok- Erdan yazmış; sülalenin yarısı Erdan, yarısı Erdem. Erdan'ı 44 yaşına kadar anlatmaya çalıştım her yerde; "Erdal" yazarlar, "Erden" yazarlar, "Erdam" yazarlar, "Erdem" yazarlar; anlatmaktan dilimde tüy bitti. Beş altı yıllık avukatım, evlenmeye karar verdim eşimle, soyadı Kılıç; Sevda Erdan Kılıç. Önce bir "Ya, ben bu Erdan olayından, bu olaydan aslında bir kurtulayım mı?" diye düşündüm hakikaten çünkü o kadar çok sorun yaşıyorsunuz ki kurumlarda. Sonra, bir düşündüm; beş altı yıllık avukatım, müvekkillerim "Sevda Erdan" diye tanıyor, Cumhuriyet Halk Partisinde gençlik kollarında 18 yaşından beri siyaset yapıyorum, siyaset camiası beni "Sevda Erdan" diye tanıyor. Dedim ki: Sevda Erdan Kılıç. Ben evlenirken bunu yaşıyorum, bunu hissediyorum ve düşünüyorum ama mesela Cahit Özkan da avukat, bunu düşünmek zorunda değil. İşte, asıl eşitsizlik bu değil mi? O neden düşünmek zorunda değil de ben soyadımı düşünmek zorundayım? Bunu konuşmak durumunda kaldım. Bu kendimden bir örnek.

Başkanım, çok da uzatmak istemiyorum, bu az önceki söyleminiz... Ama bir örnek hakikaten, Gökçe Başkanımız da yeni yaşadı, yeni evlendi, büyük bir ihtimalle o da bu sorunu yaşayacak. Şimdi, az önceki söyleminizden dolayı gerçekten umutlandık bir düzenlemeye gidileceğine ilişkin. Dün KEFEK'te de konuştuk, orada da Cahit Başkan'a sordum, dedim ki ülkede bir sürü bu kadar sorun varken, kadın yoksulluğu, kadın cinayetleri ve bu yargı paketi de geçecekken, bu yargı paketinin üstünde sadece kadın soyadı üzerinde Anayasa Mahkemesi kararına uymayarak bu maddeyi getirip neden ülkenin gündemine yine kadınları koydunuz? Ya, "Bunun kime faydası var?" dedim. Anayasa Mahkemesi kararına uygun bir düzenleme olsaydı şu anda bunları konuşmuyor olacaktık. O yüzden, hakikaten yani bunu, bu komisyonları biz uzatmıyoruz, bu gündemi biz yaratmıyoruz durup dururken. Anayasa Mahkemesi kararına uygun bir şey gelseydi şimdi geçip gitmişti bu madde, çoktan geçip gitmişti. O yüzden, Başkanım, az önce söylediklerinizden mutlu oldum, biz de takipçisi olacağız, Komisyondaki arkadaşlarımız da gerçekten takipçisi.

Bu saate kadar tekrardan emek veren herkese çok teşekkür ediyorum ama bir konu daha var, onu da söyleyip kapatacağım: Kütük meselesi. Ya, ben eşimin hemşehrisi olmak zorunda mıyım? Zorunda değilim yani. Ben evlenirken soyadım değişiyor, kütüğüm değişiyor. Ya, kaçıncı yüzyıldayız? T.C. numarası var, bir tuşa basıyorsunuz, soyağacınız çıkıyor. Ya, ben eşimin hemşehrisi olmak zorunda mıyım? 26 yaşına kadar hiç görmediğim Kütahya -babam Kütahyalı ama Eskişehir'de büyümüş, ben de Eskişehir'de doğdum- kütüğüne kayıtlıydım. Ondan sonra görmediğim Erzincan kütüğüne kayıtlıyım. Ya, ben hemşehrisi olmak zorunda mıyım eşimin? Ben eşit olmak istiyorum, bütün mücadelemiz de bu.

Ben, bu saate kadar hem burada çabalayan arkadaşlarıma hem dışarıda buradan çıkacak kararı merak eden arkadaşlarıma sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Genel Kurulda da takip edeceğiz, umarım tüm kadınlar adına güzel bir karar alarak bu yasama dönemini kapatırız diyorum.

Teşekkür ediyorum.