KOMİSYON KONUŞMASI

OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, muhterem heyet; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Anayasa Komisyonundan geçen ve kanunlaşan 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden sonra karşılaşılan sorunlar, uygulama, yeniden değerlendirilmesi gereken hususlar ve çözüm önerileri hakkında bir değerlendirme yapmak istiyorum çünkü bu toplantı sık sık olamayacağından dolayı, bunu fırsat bilerek geniş bir değerlendirme yapacağım, affınıza sığınıyorum.

Bu arada, tabii, dile getireceğimiz hususların bir kısmı Sayın Başkan tarafından da talep olarak ortaya konulmuş olabilir. Bu noktadaki tekraren ifademizi de konu gündeme geldiği vakit olumlu bakış açısı ortaya koyacağımız olarak değerlendirmesini istiyorum.

Öncelikle, Kamu Denetçiliği Kurumunun 2014 yılı yıllık raporunun içerisinde yer alan değişiklik önerilerini dikkate alırsak kuruma inceleme ve araştırma yetkisi tanınmakla birlikte, kurumun yerinde inceleme yapabilmesine ilişkin bir düzenlemenin 6328 sayılı Kanun'da yer almaması, şikâyet konusuna ilişkin inceleme ve araştırma açısından olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.

6328 sayılı Kanun'da şikâyetlerin ara buluculuk yoluyla çözümlenmesi kurumun görevleri arasında sayılmamıştır fakat dünya ombudsmanlık uygulamalarından birçoğunda şikâyet başvurularının ara buluculuk yoluyla çözüme kavuşturulduğu görülmektedir. Ombudsmanın işlevi mümkün olduğu ölçüde tarafları uzlaştırmayı da içermektedir. Kurumun ara buluculuk rolünün güçlendirilmesi ve şikâyetlerin çözümlenmesinde idareye uzlaşma kültürünün kazandırılması amacıyla şikayetlerin ara buluculuk yoluyla çözümlenmesi kurumun görevleri arasında sayılmalıdır.

6328 sayılı Kanun'un kurum tarafından verilen tavsiye kararlarına uyulup uyulmama konusunda idare içerisinde hangi makam ya da kişinin karar alacağı düzenlenmemiştir. Uygulamada tavsiye kararları hakkında karar veren makam ya da kişilerin idari hiyerarşide çok alt düzeyde olabildiği, kurumların imza yetkileri yönergeleriyle bu yetkilerin alt düzeydeki yöneticilere verildiği, bu kişilerin ise sorumluluk almaktan kaçındığı değerlendirilmektedir. Bu sebeple, kurumun tavsiyesi doğrultusunda değerlendirme yapacak makamların kanunda belirlenmesi gerekmektedir.

6328 sayılı Kanun'da değişiklik yapılarak kurumun tavsiye kararlarında önerilen çözümün idare tarafından uygulanabilir görülmediğinde şikâyetin konusuna göre görevli yargı mercisine başvurabilme, ayrıca inceleme ve araştırma konusuyla ilgili davalara müdahil olarak katılabilme yetkisinin kuruma verilmesi gerektiğini değerlendirmekteyiz.

6328 sayılı Kanun'un 19'uncu maddesinde değişiklik yapmak suretiyle, bilirkişi ve tanığa ödenecek ücretler yeniden düzenlenmelidir. Düşük ücretlerle bilirkişi temininde güçlük çekildiğini tespit etmiş durumdayız.

6328 sayılı Kanun'da yapılacak değişiklikle yerinde incelemenin, bilirkişi incelemesi ve ilgililerin dinlenmesinin, gerektiği hâllerde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'ndaki istinabe hükümleri çerçevesinde mahkemeler aracılığıyla da yaptırılabileceği düzenlenmelidir.

Dile getirilen kurumun mevcut bu eksikliklerinin yanında tarafımızca yapılan tespit ve incelemeler sonucu ayrıca şu sorun ve uygulama sıkıntıları da mevcuttur... Bunları ifade ederken yeni bir tartışma kapısı açmak istemiyorum, sadece bir tespittir ve geleceğe yönelik tavsiyelerdir. Malum olduğu üzere, 27 Nisan 1947 doğumlu olan ve 25 Temmuz 2005 tarihinde Yargıtay üyeliğine seçilen Sayın Nihat Ömeroğlu, Yargıtay 5. Ceza Dairesi üyesi iken 27 Nisan 2012 tarihinde yaş haddinden emekli olduktan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca Kamu Başdenetçisi olarak seçilmiştir ve hâlen bu görevi yürütmektedir. Kamu Başdenetçiliğine seçilen Sayın Ömeroğlu'nun, seçildiği tarih itibarıyla 65 yaşını bitirmiş ve emekli olduğundan, Kamu Denetçiliği Kurumu Yasası'nın 10 ve 33/(3)'üncü maddeleri gereğince seçilme şartlarını taşımadığı iddia ve tartışmaları önceki yıllarda gündeme gelmiştir. Bu sebeple, denetçinin seçilme ve görev süresi hükümleri açısından bu tartışmaları sonlandıracak düzenlemelerin yerine getirilmesini talep etmekteyiz.

Kurum bünyesindeki denetçilerin seçiminde daha adil bir yöntem izlenmeli ve daha bağımsız kişiler tercih edilmelidir diyoruz. Önceki yıllarda yapılan seçim sonucu seçilen denetçilerin ikisinin eski Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili olduğu, birinin kurucu üyesi olduğu, birinin tüzüğünü yazanlardan birisi olduğu, bir diğerinin ise Sayın Cumhurbaşkanının -o zamanki Başbakanın- temyiz başvurusunda mahkûmiyet kararının bozulmasını isteyen tek muhalif üye olduğu hususları denetçilere olan güven duygusunu sarsmıştır. Denetçilerin bu kadar siyasi niteliklerinin ön plana çıkan kişilerden seçilmesinin sakıncaları ve RTÜK ve benzeri kurumlarda olduğu gibi muhalefete de denetçi belirlemede söz sahibi olma imkânı verilmesi tartışmaya açılmalıdır. Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu'nun 10/1-(e) maddesindeki "Başvuru sırasında siyasi partiye üye olmamak." şartının genişletilmesi gerekmektedir.

Hâlen denetçiler görev alanlarına giren konularda denetçiye bağlı uzmanlarca hazırlanan raporları Başdenetçiye sunmakta ve Başdenetçi tarafından tavsiye kararı oluşturulmaktadır. Bunun yerine, heyet hâlinde çalışılması daha faydalı olabilecektir. Yüksek mahkemelerdekine benzer şekilde uzman tarafından denetçinin gözetiminde hazırlanan raporun başdenetçi veya vekilinin başkanlığında belirli sayıda -ki 3 olabilir- denetçiden oluşan bir heyete sunulması konunun farklı bakış açılarından değerlendirmesi ve neticede nitelik ve etkinliğinin artması sonucunu doğuracaktır. Böylece 6328 sayılı Kanun'un 8/2'nci maddesindeki "tek başlarına çalışır" ifadesinin değişmesi gerekmektedir.

İfa ettikleri görev itibarıyla bağımsız ve tarafsız olmaları gerektiği şüphesiz olan ve inceleme, denetim, raporlama görevleri yüksek mahkemelerdeki tetkik hâkimler, raportörler ve Sayıştay denetçilerine benzeyen kurum uzmanlarının özlük haklarının da benzeri şekilde düzenlenmesinin uygun olacağı kanaatindeyiz. Örnek olarak, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun ek geçici 1'inci maddesine göre, yine Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yapan Sayıştay meslek mensupları aylık, ödenek, mali, sosyal ve diğer özlük hakları bakımından kıdem, sınıf ve derecesindeki birinci sınıf, birinci sınıfa ayrılmış ikinci sınıf ve üçüncü sınıf hâkim ve savcılar hakkındaki hükümlere tabidirler hükmü mevcuttur. Eşit işe eşit ücret ilkesi bakımından "uzman" unvanlarının "raportör" ve benzeri şekilde değiştirilmesi ve benzeri bir düzenlemenin yapılmasını öngörmekteyiz.

Kurumun tavsiye kararlarının asıl etkisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yapmasından, idarenin kanun ve diğer mevzuatı uygulama seviyesini Türkiye Büyük Millet Meclisine raporlamasından kaynaklanmaktadır. Kurumun etkinliğinin artması da Türkiye Büyük Millet Meclisinin idare üzerindeki denetim gücünün artması anlamına gelmektedir.

Pratikte yılda 1 kez ilgili idareler Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilgili komisyonlarında kurum raporu doğrultusunda dinlenmekte, tabiri caizse savunmaları alınmaktadır. Bu uygulamanın yanı sıra yıl içinde de kamu denetçisinin talebi üzerine ilgili komisyonlar münferit rapor, olay bazında idarelerden açıklama isteme ve benzeri yöntemler geliştirerek ve kanuna dercedilerek ombudsman desteklenmelidir diye düşünüyoruz.

Yukarıda belirtildiği şekilde idarelerin yılda 1 defa TBMM komisyonlarında dinlenmesinin ötesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının ve komisyon başkanlarının da kurumu ve kararlarını destekleyen tutum ve açıklamalarda bulunmaları, kurumun tavsiye kararlarının idare nezdinde etkinliğini, kamuoyunda bilinirliğini artırmaları gerekmektedir.

Kurumun başlıca kararları İnternet sayfasında yayınlanmakla birlikte tüm kararlarının yayınlanmasının sağlanması yönünde çalışma yapılmasının kamuda şeffaflığın sağlanması bakımından örnek bir uygulama olacağı düşüncesindeyiz. İdarelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, ilgili komisyon başkanınca kurum ve faaliyetleri hakkında bizzat bilgilendirilip dikkatlerinin çekilmesi, farkındalık yaratması da son derece faydalı olacaktır.

Açıklanan bu ve benzeri değişikliklerin yapılması veya uygulamadaki sorunların çözülmesi sonrası kurumun ve faaliyetlerinin daha faydacı ve etkin olacağı kanaatini taşımaktayız.

Hepinize saygılar sunuyorum.

OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, benim ifadelerim, iddia ettiğim hususa katıldığım noktasında bir kararım yok. Sadece geçmişte bu tartışmalar olmuştur ama çok önemli bir kurum, gelecekte bu tip tartışmalardan azade olmasını istediğimizden dolayı bir tavsiye kararıdır. Sayın Başkana yönelik herhangi bir itham izi yoktur. Sadece bir tespittir ama geçmişte tartışmalar oldu, gelecekte aynı tartışmaların olmaması açısından... Efendim, adil davranmış olabilir, şu olabilir, bu olabilir. Nereye kadar adil davranacak, bunun da garantisi yok. Ama herhangi bir siyasi hüviyeti taşımaması bir tercih olursa başında bulunduğunuz kurumun daha az şikâyetlere muhatap olmasını sağlayacağı düşüncesini taşıyoruz. Sadece niyetim budur, onu arz etmek istedim.