KOMİSYON KONUŞMASI

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Başkanım, teşekkür ediyorum.

23 dakika alacağımızı yine tekrarlıyorum. 45 ilk toplantıdaydı, şimdi de 23 dakikamız var; hassasiyetiniz için teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, şimdi, barınaklara hayvanları topladık ve siz inanıyor musunuz, o oluşmayan barınaklara hayvanları nasıl toplayacağınızı merak ediyorum ben çünkü en büyük sorun zaten yer ve barınma sorunu. Şimdi, bu barınakların altyapısını oluşturmadan ve bunları kurmadan biz maddede diyoruz ki: "İşte, bunları toplayacağız, barınaklara koyacağız." Şimdi, gerçekler ortada, hepimiz biliyoruz; şu anda Türkiye'deki barınak sayısı belli, yapılmamış. Ve dün de ifade etmiştim; biz yine takım elbiseyi dikmişiz, bu takım elbiseyi giydirmeye insan arıyoruz. Yani önce temel yapılır, bina ondan sonra çıkılır ama bizim çıkardığımız yasa, tam tersine ve 2004'te ve 2019'da çıkan yasalarla beraber yapılmamış olanları şimdi onları unutacağız. Şimdi, tekrar baştan başlıyoruz, başlarken de ama tersten başlıyoruz; "Hayvanları yakalayacağız, barınağa götüreceğiz." Hangi barınağa götüreceksiniz? Gerçekçi olalım. Hangi belediyede barınak var; evet, nerede var? Türkiye'deki sayısı belli. Bunu ben de söylemiyorum. Bunu önceki dönem Belediyeler Birliği Başkanı, Antep Belediye Başkanı söylüyor, Fatma Şahin diyor. Belediye başkanlarımız ve yerel yönetimler gerekli tedbirleri almadılar. Evet, yıllarca biz uykuya yatmışız. Şimdi uykudan birden uyandık. "Suçlu sokaktaki o köpekler veya kediler." Ya, insafa gelin arkadaşlar, insafa gelin yani bir şey yaparken planlı gidelim. Ya, planlama diye bir şey yok. Hatırlar mısınız, geçen dönem en sonunda yine Tarım Komisyonunda, Sayın Başkanım, planlı tarımı çıkardık. Hep çıkarıyoruz da planlı tarım yapıldığını ben merak ediyorum, Türkiye'de yapılıyor mu? Yapılsaydı o kadar patates çöpe atılmazdı, soğan çöpe atılmazdı. Bir sene karpuz para yapıyor, herkes karpuz dikiyor. Limonla ilgili dün de Ayhan Barut Vekilim ifade etti: Limon ağaçları söküldü, para yapmadı. Bağırdık burada, bağırdık, haykırdık: "Bizim millî servetlerimiz sökülecek." Söküldü de. Şimdi, işte plansızlıktan... Bu da aynı bir plansız, öngörüsüzlük, ileriyi görmeme. Bu gelişi belliydi bu olayın ve yıllarca kısırlaştırmayı görmeyip gözlerini kapatanlar sayesinde gelinen nokta bu. Şimdi kalkmışız, "Suçlu o, köpekler, kediler, sokakta olanlar." Suçlu biziz arkadaşlar ama ben kendi üstüme alınmıyorum, ben iktidar partisi değildim, yürütme ben değildim. Yürütme kimdi? Karşıda oturuyor, AK PARTİ ve MHP beraber. Bu işin bir müsebbibi sizsiniz ve şimdi kalkmışsınız -8'inci maddede de ifade ettik- yerel yönetimlere yapılacak, edilecek, "cek" "cak." "Cek" "cak" olmaz arkadaşlar kanunda, ucu açık kelimeleri bırakalım lütfen, keskin olacak, doksan derece olacak söylemlerimiz ama biz burada hep yuvarlak geçiyoruz.

Şimdi, ödenek ne olacağı belli değil, ondan sonra kalkıyoruz, 9'uncu maddede sahiplendirmek için barınaklara hayvanı toplayıp koyacağız. Ya, dalga mı geçiyorsunuz bizim aklımızla? Hangi barınağa koyacaksınız, nereye koyacaksınız? Soruyorum, bu yasayı yazan Sayın Mertoğlu'na soruyorum: Hiç mi düşünmedin? Eğer yazdıysa tabii. Yazmadığını da biliyorum çünkü adım gibi eminim yazmadığına. Çünkü neden? Diğer kanunlar da geldiğinde "Biz yazdık, hazırladık -işte sarayın arka kapılarında- gönderdik, grup imzalatacak, grup takip edecek ondan sonra ilk imzacısı gelecek, burada savunacak." Savunamıyor zaten, elinde kalıyor.

Şimdi de kalkmışız, olmayan bir şeye diyoruz ki: "Biz burayı tutacağız, barınaklara koyacağız." Arkadaşlar, önce barınakları yapalım, ondan sonra bu kanunu bir daha gözden geçirin.