KOMİSYON KONUŞMASI

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, çok değerli milletvekilleri, bu kanun teklifini takip eden sivil toplum kuruluşlarının çok değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

1928 yılında cumhuriyet kurulduktan sonra Hayvan Hakları Kanunu çıkarılmıştı, daha sonra ise 1931 yılında bunun nizamnamesi yani yönetmeliği çıkarılmıştı; o günden itibaren bir daha bu kanunla ilgili bir düzenleme yapılmadı. Ardından, 2004 yılı geldi, 5199 sayılı bir Kanun çıkardı Adalet ve Kalkınma Partisi, bu kanun bir noktada Kabahatler Kanunu olarak devam etti ve daha sonra ise 24'üncü Dönemde, benim de milletvekili olduğum dönemde, alt komisyon başkanlığını yaptığım sırada bir Bakanlar Kurulu kanun tasarısı Parlamentoya geldi ve komisyonumuza gelmişti ve komisyon da bu raporu, bu kanun tasarısını alt komisyona havale etmiş, ben de alt komisyon başkanlığı yapmıştım. Meselenin bam teli burası, meselenin nirengi noktası burası. Neden? Şundan dolayı: Biz o zaman 250 dernek, vakıf ve platformla, hayvanseverlerle beraber çalıştık tam iki buçuk ay. Çok nadir olmuştur, alt komisyonda iki buçuk ay kadar bir çalışmanın yapılmış olması çok nadirdir. Zaman zaman burada görüyoruz; konun teklifleri geliyor, yangından mal kaçırılıyor veyahut da sel önünden kütük kapılırcasına buraya kanun teklifleri getiriliyor, komisyonlara havale ediliyor, zaman zaman torba yasa teklifleri getiriliyor ve esas komisyonlara havale edilmesi gereken şeyler, tali komisyonlara havale edilmesi gereken şeyler Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilerek direkt olarak Genel Kurula indiriliyor ve buradan da bu kanun teklifi oy çokluğu nedeniyle de çok rahat bir şekilde geçiriliyor; buna da "demokrasi" diyoruz, buna da aynı zamanda, bir noktada "Parlamentonun üstünlüğü", "millet iradesinin hâkimiyeti" ifadelerini kullanıyoruz.

Eğer bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi olmamış olsaydı çok daha farklı şekilde buralara kanun teklifleri gelecek... O sistemin de eksiği vardı, yanlışları vardı; düzeltilebilirdi, o nakisalar giderilebilirdi ama gördüğümüz o ki Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle beraber gerekçesi şuydu: Parlamento daha güçlü olacak, milletvekilleri çok rahat çalışacaklar ve Türkiye, milletvekillerinin kanun teklifleriyle yönetilecekti. Hiç de öyle olmadı. Bakıyoruz, milletvekillerinin kanun teklifleri gelmiyor buraya; buraya daha çok başka yerlerde hazırlanan, sadece milletvekillerine bu şartı yerine getirme, imza atma gibi bir işlem düştüğünü gözlemliyoruz Değerli Başkan, değerli milletvekilleri.

O zaman alt komisyonda çalışırken iki buçuk ay çalıştık ve çok değerli bir tasarıyı tekliflerle beraber, önergelerle birlikte hazırladık ve üst komisyona havale ettik, üst komisyonumuzun ismi Çevre Komisyonuydu o zaman, Çevre Komisyonu da bunu Genel Kurula indirmişti fakat Genel Kurula giderken iki noktada anlaşamamıştık bu hayvanseverlerle. Bir, yunus balığı sirklerinin ortadan kaldırılmasında haklıydılar onlar. Şöyle söylemişlerdi, demişlerdi ki: "Mevcut yunus balıkları sirkleri devam etsin, diğerlerine bir daha ruhsat verilmesin." Bunu doğru bulmadık, "Bu da doğru değil, bu da eşitsizlik, bu da haksızlık; bunlara da bir süre verelim ve bunlar da buraları kapatsınlar." dedik. İki, deney hayvanlarıyla ilgili bu noktada anlaşamamıştık ama genellikle bütün Türkiye'deki hayvanseverlerle, vakıflarla, derneklerle anlaşarak Genel Kurula indirmiştik fakat maalesef, 24'üncü Dönem bittiği için kadük kalmıştı bu kanun.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Sayın Özdağ, normalde üç dakika ama ben size dört dakika süre verdim.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Lütfettiniz Başkanım.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Rica ediyorum, lütfen toparlayınız.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Ben Şerafettin Bey'in de hakkını kullanayım, üyemizin de hakkını kullanayım.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Peki, tamam.

Buyurun.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle beraber de 25 ve 26'ncı Dönemde, önceleri bir noktada defakto olarak devam ediyordu ve bu dönemde de Adalet Bakanlığının bu konuda bir yasa hazırladığını duydum ve Adalet Bakanını arayarak "Eski köye yeni âdet getirmeyin veya Amerika'yı yeniden keşfetmeyin. Gelin, kanun duruyor orada, bu kanunda birkaç düzenlemeyle beraber çıkaralım." dedim. Olmadı ve o da kadük kaldı, 26'ncı Dönemde de yine burada kadük kaldı, 25 ve 26'ncı Dönemde. 27'nci Dönemde Parlamentoda değildik, burada bir komisyon kuruldu, önergeler üzerine 5 parti çalıştılar ve bu 5 parti beraberce hayvan haklarıyla ilgili bir araştırma komisyonu kurdular ve uzun süre çalıştılar, yanılmıyorsam dört ay çalıştılar. Bu Komisyon raporu Genel Kurula indi ve bir kanun teklifiyle beraber bir kanun çıkarıldı Parlamentoda

. Şimdi diyeceğim şu: Şimdi, 2004 yılında bir kanun çıkarılıyor, Türkiye Büyük Millet Meclisinde iktidar eliyle çıkarılıyor. Zamanın ruhunu okuyamadığınızı görüyoruz. 2004 yılından 2017'lere kadar, 2020'lere kadar kaç yıl geçmiş? On dört-on beş sene geçmiş. Bu on dört-on beş sene sonrasını gerememişsiniz. Bu sefer yeniden bir kanun çıkarmak istemişsiniz, kadük kalmış, Adalet Bakanlığı bir kanun çıkarmak istemiş, kadük kalmış, sonra da Meclis bir kanun çıkarmış. Bu kanun yine aynı şekilde, ne zaman çıkmış? 27'nci Dönemde çıkmış. Şimdi kaçıncı dönemdeyiz? 28'inci Dönemdeyiz. Kaç sene geçmiş aradan? İki buçuk sene geçmiş. İki buçuk sene sonra yeniden bir kanun getiriyorsunuz buraya. Bu kanunla ilgili olarak da yine, aynı şekilde, zamanın ruhunu okuyamadığınızı görüyoruz. Kanunlar nedir? Kanunlar toplumun problemlerini gidermek için yapılmış olan bir noktada toplu sözleşmedir, toplumla yapılan sözleşmelerdir. Siz sözleşmeleri yaparken "Ben oldum." mantığı içerisinde hareket ediyorsunuz. Kim? İktidar böyle hareket ediyor.

Şimdi, bununla ilgili olarak da Amerika, Almanya, İtalya nasıl yapmış? Biz o zaman arkadaşlarımızla beraber Almanya'ya gitmiştik, bazı arkadaşlarımız başka şehirlere, başka ülkelere gitmişlerdi. Almanya bunu nasıl yaptıysa öyle yapabilir burada. Şimdi, ötenaziyi yeni kaldırdınız bununla ilgili olarak ve ardından da ne getirdiniz? İşte, Veterinerlik Kanunu'nda yine bir madde var... Ya, ne değişti? Ha, kel hasan, ha hasan kel, bir şey değişmiyor ki burada. Önemli olan şu: Burada bu hayvanlarla beraber birlikte nasıl yaşayacağımızı ortaya koyabilmek? Bu hayvanları nasıl sahiplendireceğiz? Niye sahiplendiremediniz şimdiye kadar? Niye barınakları şimdiye kadar modern hâle getirip bu hayvanları kısırlaştırıp barınaklarda muhafaza edemediniz?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Siz kaç tane sahiplendiniz Selçuk Bey?

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Efendim?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Kaç tane sahiplendiniz şimdiye kadar?

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Beni mi?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Evet.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Arkadaşlar, hatibe müdahale etmeyelim.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Ben "Sahiplendim." demiyorum ki. Kim sahiplenmek istiyorsa... Benim köpeğim var, benim hayvanım var, benim kedim var, ben zaten hayvanlarla büyüdüm kardeşim.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Benim kedim bugün 4 tane doğum yaptı.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Ben devam edeyim.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Katliam yasası getiriyorsunuz.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Arkadaşlar, hatibe müdahale etmeyelim.

Buyurun.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Şöyle bir şey söyleyeyim Sayın Başkan, şöyle bir usul getirin, Beyefendi Milletvekili, meseleyi şahsileştiriyor.

(AK PARTİ ve CHP milletvekilleri arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Arkadaşlar...

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Eğer şahsileştirirsek meseleyi ben hayvanlarla büyüdüm, ineklerle, koyunlarla, keçilerle, köpeklerle, kuzularla, tavuklarla; bunlarla büyüdüm ben, hepsiyle böyle büyüdük, sokaktan geliyoruz. O nedenle, kalkıp da burada "Kaç tane sahiplendiniz?" Eğer hep beraber, hep birlikte bununla ilgili bir düzenleme yapacaksak yapsaydınız 27'nci Dönemde de herkese de çağrıda bulunsaydınız "Gelin, sahiplenelim." deseydiniz bunlarla ilgili.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Aynen.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Bakın, aynı zamanda da kanunda yine eksik yapmışsınız, koymuşsunuz kanuna "Belediyeler, şu kadar nüfusu olanlar şöyle yapacaklar, şu kadar nüfusu olanlar bu kadar barınak yapacaklar." diye. Peki, müeyyidesi var mı? Yapmamış belediye başkanınız; yapmamış İstanbul Belediye Başkanı, yapmamış Konya Belediye Başkanı, yapmamış Kayseri Belediye Başkanı. Müeyyidesi var mı? Kanun kâğıttan ibaret. Bu kanunu kâğıt hâle getirmeyin lütfen, doğru yapın kanununuzu, şartlara, zamanın ruhuna uygun bir şekilde yapın, ondan sonra kalkın...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Hem Parlamentoda sık sık dile getiriyorum, zaman ve vakit çok kıymetli. Bu Doğu toplumları bu zamanı şöyle değerlendiriyorlar: Basit bir daire olarak değerlendiriyorlar, basit bir daire değil zaman, yine düz bir çizgi, akan bir su, akan bir yıldız.

O nedenle, bizim burada yapacağımız iş şudur: Birincisi: Bir, bu hayvanlar şimdiye kadar niye kısırlaştırılmadı? Kimin görevinde eksiklik var? Tarım ve Orman Bakanlığı -o zamanki ismiyle Tarım Bakanlığı veya diğer ismiyle Orman ve Suişleri Bakanlığı- bu görevlerini niye yapmadı? Bu belediyeler görevlerini niye yapmadı? Kanunu eksik çıkardınız. Kanunu doğru çıkarmanız gerekiyordu yapamadınız. Şimdi de yine aynı şekilde, milleti meşgul ediyorsunuz. Zaman sizin için hiç de kıymetli değil. Benim diyeceğim şudur: Bir, Almanya nasıl yaptıysa, İtalya bunu nasıl yaptıysa, kısırlaştırmayı nasıl yaptıysa, barınakları nasıl yaptıysa, o hayvanları toplu büyük büyük mekânlarda nasıl bulundurduysa, nasıl sahiplendirdiyse... Merdiven altı tehlikeli ırklarla ilgili kanununuzda bir madde var mı?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Var.

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Ondan önceki kanununuzda var mıydı?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Var.

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Yoktu.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Vardı.

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Ondan önceki kanununuzda yoktu!

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Sayın Özdağ, lütfen sözlerimizi tamamlayım.

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Tamamlıyorum.

O nedenle, mesele doğru kanun yapmaktır, mesele buraya...

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Var, var, hepsi var.

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Sayın Özdağ, lütfen...

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Mesele...

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Hepsi var ama kedi-köpek ayrımını bile yapamadan getirdiniz, önergeyle kedileri dışarı çıkardınız.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Hayır.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Arkadaşlar...

Sayın Özdağ, teşekkür ediyorum.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Gerekçeyi iyi okuyun, gerekçede açık açık yazıyor.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Hasan yok burada, Hasan. Amasyalı Hasan yok!

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Tamamlıyorum Başkanım. Yirmi, otuz saniye daha verirseniz tamamlayacağım.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Ama lütfen Sayın Özdağ...

Buyurun.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Gerekçede yazıyor, orada.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Olur mu ya! Kedi-köpek ayrımını bile burada yaptınız.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Hanımefendi, gerekçede vardı, gerekçede açık açık yazıyordu.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Önerge getirdiniz.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Gerekçedekini daha da netleştirmiş olduk.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Arkadaşlar...

Sayın Özdağ, teşekkür ediyorum ben.

(Gürültüler)

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Arkadaşlar, teşekkür ederim.

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - İlave süre verin, konuşmamı tamamlayım Sayın Başkan.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Efendim, lütfen biraz hızlı olsun.

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Çok hızlı bir şekilde tamamlıyorum.

Bir, kısırlaştırma çok hızlı bir şekilde yapılacak, herkes sorumluluğunun idraki içinde olacak. Sahiplendirilmeler çok hızlı bir şekilde, süre de verilmeden veya belli süre çok uzun bir süre verilebilir, üç yıllık, beş yıllık süreler de verilebilir, sahiplendirilmeler hızlandırılabilir. Üçüncü olarak da tehlikeli ırklarla ilgili merdiven altıdaki üretimlerinin ve satışlarının durdurulması gerekmektedir. Barınakların denetlenmesi lazımdır ve bu hayvanlar tekrar yeniden toplamla beraber -öyle bir gelenekten geliyoruz, hem İslami gelenek olarak hem de Türk tarihindeki geleneklerle ilgili örnekler verilebilir- bunlara dikkat etmemiz gerekiyor.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Teşekkür ediyorum.

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Bir diğer husus da Sayın milletvekiline söyleyeceğim. Tecrübeli bir milletvekili beyefendi. Afyon Milletvekilisiniz ve şunu söyleyeyim: Lütfen, söz aldığınız zaman konuşun. Söz almadığınız zaman bir başkasına sataşmada bulunmayın lütfen.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Teşekkür ediyorum, sağ olun.

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Tecrübeli bir milletvekilisiniz, eğer bir sataşma varsa söz alırsınız söylersiniz. Biz grup olarak buna çok dikkat ediyoruz. Parlamentoya bir seviye getirmek, Parlamentonun mehabetini artırmak istiyoruz. Buna da dikkat etmenizi özellikle istirham ediyorum.

Bu kanun da direneceğiz, bu kanunun yanlış maddelerini Genel Kurulda da söyleyeceğiz. Böyle bir kanun olmaz diyoruz, saygılar sunuyoruz.