KOMİSYON KONUŞMASI

PERİHAN KOCA (Mersin) - Teşekkür ediyorum.

Yani madde üzerinde konuşmanın çok da bir getirisi olmadığını düşünüyorum çünkü maddeye ruhunu veren ana omurgayı geçirdiniz 5'inci maddeyle.

Yani şunu ifade etmek istiyorum: Konuşuyoruz, 17 Temmuzdan beri, Komisyona geldiğinden beri konuşuyoruz, anlatıyoruz, soruyoruz, talep ediyoruz. "Yasa yapma tekniğini uygulayın." diyoruz. "Sağlıklı koşullarda, bütün muhataplarıyla, özneleriyle yan yana geldiğimiz, müzakere içerisinde, diyalog içerisinde, istişare içerisinde, gerçek bir yasama organını hak temelli, yaşatmak temelli uygulayalım, uygulatalım, hayata geçirelim." diyoruz. Defaatle bunu söylüyoruz ancak Nuh diyorsunuz, peygamber demiyorsunuz. Gerçekten "başkasının yerine utanmak" diye bir tabir var, bilmiyorum, duydunuz mu? Biz, öldürme ve ölüm hakkında, katliam hakkında bunca konuşmaktan dolayı zaten bir utanç içerisindeyiz ama sizin bu vurdumduymazlığınızdan, riyakârlığınızdan dolayı da başkasının yerine utanıyoruz gerçekten.

Defaatle burada konuştuk, farklı biçimlerde konuşmaya çalıştık: Anayasa üzerinden, hukuk üzerinden, yasalarla anlatmaya çalıştık, olmadı. Bilimle anlatmaya çalıştık, bilim insanlarının, veteriner hekimlerin, hayvan hakları inisiyatiflerinin raporlarını burada sunmaya çalıştık, bu da olmadı. Sizin kendinizi var ettiğinizi söylediğiniz yerden anlatmaya çalıştık, ayetlerle anlatmaya çalıştık, İslami değerlerle anlatmaya çalıştık, o da olmadı; yine Nuh dediniz, peygamber demediniz.

Ama bakın, gerçekten çok ciddi bir infial ortamı yaratıyorsunuz. Biraz evvel, 5'inci maddenin geçmesiyle birlikte yani bu yasanın ana omurgası olan ölüm fermanının geçmesiyle birlikte toplumda çok ciddi bir infial yaratıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi koridorlarında halkımız, bilim insanları, yurttaşlar, veteriner hekimler, avukatlar, yani bu yasa yapma faaliyetine alınmayan yurttaşlarımız "Katiller, katiller!" diye feryat figan Türkiye Büyük Millet Meclisinin koridorlarını inlettiler. "Bu sese kulak verin." dedik, bu sese kulak vermek yerine kapı duvar bir süreci işletmeye devam ediyorsunuz. Ankara'nın birçok sokağında şu anda hayvan hakları savunucuları aynı feryatla gerçekten Ankara'yı inletiyorlar, seslerini Türkiye Büyük Millet Meclisine duyurmaya çalışıyorlar. "Katiller! Katil AKP! Hükûmet istifa!" diye feryat ediyorlar.

Bu, sadece Ankara'da böyle değil, sadece Meclis koridorlarında böyle değil; ülkenin dört bir yanında -bakın, değerli hazırun- 17 Temmuzdan itibaren ve evvelinde haftalardır halkımız, yurttaşlarımız bu feryatla sokakları inim inim inletiyorlar; bu sese gerçekten kulak vermek zorundasınız. Ötesi -arkadaşlarım da ifade ettiler- gerçekten hani bugün şiddet ortamını, bu infial ortamını sıradanlaştırmakla, gündelikleştirmekle başlayacak, yarın "Köpekler olmasın, köpekler itlaf edilsin!" diye başladığınız bu faşizmin yürüyüşü; bu güzergâhta biz "Cüceler doğurmasın." yasasını görüşüyor olacağız, biz "Engelliler itlaf edilsin." yasasını görüşüyor olacağız. "Otizmliler yok olsun, downlular yok olsun..." Tarihte bunu hatırlıyorsunuz değil mi? Nasıl o Nazi kamplarında farklılıkların yok edildiğini, tasfiye edildiğini ve biz oraya uzak değiliz, çok yakınız.

Ve bize, gerçekten, yine aynı riyayla 5'inci maddede sanki bir değişiklik olmuşçasına, medya gücünüzü kullanarak, algı operasyonlarıyla ötenazinin, o katliam fermanının halkımıza geri çektirildiğini inandırmaya çalıştınız. Ya, bunun sonu yok değerli arkadaşlar. Bu, faşizmin inşasının yürüyüşüdür, bunun hamlesidir ve sadece köpeklerin itlaf edilmesiyle kalmayacaktır. Bu suça ortak olmamaya, kanun teklifini derhâl geri çekmeye bir kez daha sizleri davet ediyorum. Halkımız da şu anda sizlere mailler atıyor, sosyal medyadan, sokaklardan sesini duyurmaya çalışıyor ama ancak ne yazık ki iktidar vekillerinde şu anda özne olmaya dair, birey olmaya dair, şahıs olmaya dair, vicdana dair, bilime dair, izana dair hiçbir şey kalmamış durumda.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Teşekkür ederim.

PERİHAN KOCA (Mersin) - Teşekkür ediyor, geçiyor.