Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
Konu | : | |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 22 .07.2024 |
MEHMET SALİH UZUN (İzmir) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, değerli milletvekili arkadaşlarım; biraz önce Sayın Ali Öztunç -gitti herhâlde- dedi ki: "Ben şu kadar yıldır Parlamentodayım, şu kadar yıldır da bu Parlamentodaki çalışmaları takip ederim, hiç bu kadar işte ölümün konuşulduğu bir tartışma görmedim." Ben o kadar yıldır Parlamentoda falan değilim, ben yeni parlamenterim dolayısıyla benim bu konudaki şaşkınlığım o nedenle biraz daha fazla.
Parlamentolarda, Genel Kurullarda evet yaşıyoruz, onun doğasında da biraz var, böyle keskin, hararetli tartışmalar Genel Kurullarda olur. Ama komisyonlarda olmamasını beklerim yani adı üstünde ihtisas komisyonları... Burada daha çok hani veri üzerinden konuşmak mümkün olmalı, rasyonel çözümler arayan bir yöntem burada hâkim olmalı diye düşünürüm, öyle düşünüyorum, hâlâ öyle düşünüyorum.
Üstelik konuştuğumuz konunun hiçbir ideolojik boyutu yok. Hani bir felsefi boyutu var mı? Evet, bir miktar felsefi boyutu var yani insanların tabiatla ilişkisi bakımından bir felsefi boyutu var, insanoğlunun diğer varlıklarla ilişkisi bakımından var. Yani "İnsanoğlu diğer bütün varlıklarının üzerinde, onlara egemen olabilecek, onlara hükmedebilecek bir pozisyonda mıdır, değil midir?" bunu tartışabiliriz. Böyle bir felsefi yönü var ama ideolojik hiçbir boyutu yok. Yani hiçbir ideolojik boyutu olmayan böyle bir konuda bile Parlamento bir ortak çözüm yaklaşımı geliştiremez mi? Yani bu konuda ortak çözüm yaklaşımı geliştirmeyeceksek, geliştiremeyeceksek, bunu beceremeyeceksek hangi konuda bunu becerebiliriz ki. Diğer konuları anlarım yani politik pozisyonlarımız bakımından inat etmemizi gerektiren hususlar olabilir, ısrar etmemizi gerektiren hususlar olabilir ama bu konu öyle bir konu değil ki. Bunu yapabilecek kapasitesi yok mu Parlamentomuzun? Var. Yöntemi de var. Daha önce, 27'nci Dönemde buna dair oy birliğiyle çıkmış bir komisyon raporu var; ona uygun hareket edebiliriz. Üstelik şimdi iş birliği yapmaya hazır olan sivil toplum örgütleri var. Şunu yapabiliriz, çok mümkün yani ve bana göre yani aklın emrettiği de bu gibi geliyor bana: Yani Veteriner Hekimleri Birliği hazır iş birliğine, kendilerine bir makul süre versek, üç ay, dört ay her neyse -yani zaten Parlamento tatile girecek- bu süre içerisinde onlar bir hazırlık yapsalar, veriye dayalı olarak bize bir hazırlık, bir eylem planı, rasyonel bir eylem planı getirseler ama veriye dayalı olarak yapsalar... Şimdi, bunu da özellikle söylüyorum: Üzerinde konuştuğumuz konuda biz sağlıklı verilere sahip değiliz. Hepimize göndermişlerdir, bu Güvenli Sokaklar Derneği bir rapor hazırlamış, ben orada baktım; 5 ila 7 milyon köpekten bahsediyor sokakta yaşayan. Bir kere 5 ile 7 arasında 2 milyon var, bizim bu kanundaki gerekçede 4 milyon; arada dağlar kadar fark var. Bu gerçek sayı nedir, bunu biliyor olmamız lazım gelmez mi? Dolayısıyla böyle bir kısırlaştırma kampanyasına girdiğimiz zaman hem insan kaynağı hem efendime söyleyeyim, finansal kaynak bakımından ne gerekiyor, nasıl bir süre gerekir bunlara, bunlar için rasyonel bir eylem planına ihtiyacımız yok mu? Türkiye'de benim bildiğim 29 veterinerlik fakültesi var, 16 bin de öğrencisi var. Onların da hadi birinci sınıfındakileri geçelim, diğer sınıflardakileri, üst sınıftaki veterinerlik fakültesi öğrencilerini de işin içine katacak şekilde, adamakıllı bir eylem planı üzerinden bunları konuşsak olmaz mı? Bence olur ve doğrusu da budur. Onun için de bu kanun teklifini getiren arkadaşlardan beklentimiz... Bunu olduğu gibi geri çekip makul bir süre içerisinde bizimle iş birliği yapmaya hazır olan sivil toplum örgütlerini de işin içine sokacak şekilde bir zamana ihtiyacımız var.
Ben böyle düşünüyorum, bu düşüncelerimi de sizlerle paylaşıyorum.
Teşekkür ediyorum.