| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 18 .07.2024 |
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sabahki konuşmamızda da ifade ettik, gelir adaletsizliği açısından Türkiye dünyada 8'inci sırada değerli arkadaşlar Dünya Bankası raporlarına göre. Bu tabii sebepsiz değil. Özellikle son dönemde gelir adaletsizliğinin ne kadar arttığını TÜİK'in işte Gini katsayılarından da görüyorsunuz, bütün bölüşüm verilerinden görüyorsunuz, millî gelirin ücretler, sermaye ve rant diye dağılımında filan da bunların hepsini görüyoruz. Çok acı bir şey tabii, Türkiye'de artık her şeyi en düşükten, asgariden konuşuyoruz, hep vasatı, vasatın altını konuşuyoruz. "En düşük memur maaşı şu olacak, bu olacak, işte en düşük memur maaşı." "Asgari ücret." diyoruz, ücretin en düşüğünü konuşuyoruz, asgari işte insanların yüzde 40'ı asgari ücretten alıyor maaşını, bir tık üzeriyle birlikte bakarsan yüzde 60'ı asgari ücret ve yakınından maaş alıyor. Şimdi de en düşük emekli maaşı. Artık şeyi bile söylemez hâle geldik yani sadece en düşük emekli maaşını elbette konuşmamamız lazım. Yıllarca prim vermiş, yüksek gün sayısıyla prim yatırmış, yüksek ücretten prim ödemiş insanlar var yani oradaki makas da zaten gitgide daralıyor. Türkiye o hâle geldi ki hep en düşüğün konuşulduğu bir manzara var.
Şimdi, arkadaşlar yani bu açlık sınırı rakamlarına bir itirazı varsa Hükûmet yeni bir açlık sınırı rakamı üretsin. Yani TÜRK-İŞ'in açlık sınırı rakamı 19.040 lira mı en son Haziran ayı itibarıyla, açlık sınırı. Yani şimdi 10 bin lira diyoruz, işte en düşük emekli maaşı 12.500 lira olacak veya asgari ücret 17 bin lira. Açlık sınırı rakamı bu, açlık sınırının altında bir rakam ve yani bunu hani söyleyince sanki böyle çok ilave bir şey istiyormuşuz gibi bir pozisyona gelir olduk yani bunlar artırılsın diye. Türkiye bunları bundan birkaç yıl öncesine kadar veriyordu arkadaşlar yani bugün şu söylediğimiz rakamlar, geriye doğru gittiğimizde asgari ücret, emekli maaşı ilişkilerine...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun) - ...emeklilerle -efendim- normal memur ilişkilerine bakın, bunların hepsinde zaten bunlar geriye doğru baktığımızda veriliyordu. Şimdi, o kadar kötü işler oldu ki bunların nedenine de çok fazla girmeye gerek yok ama hani söylenilebilir. Geldiğimiz noktada yani açlık sınırının yarısı kadar bir en düşük emekli maaşını konuşur hâle geldik.
Şimdi, niye bu duruma geldik: Bir, yine yanlış politikalar nedeniyle bir defa kiralarda çok ciddi bir artış oldu Türkiye'de yani olağanüstü bir kira artışı var. Şimdi, emekliler yani emekli olmakla birlikte bu insanların işte birçoğunun, bilmiyorum oranı nedir ama evi filan yok, kirada. Şimdi, zaten aldığı maaş kiraya neredeyse yetmez hâle geldi. Şimdi bunu görmemiz lazım arkadaşlar, bakın yani 10 bin lira, 12.500 lira ya bir milletvekilinin, bir aylık mazot paramız bizim 12.500 liradan daha fazla. Ya bu insan bununla bir ay içerisinde yani bakıma muhtaçsa, o ihtiyaçları var, sağlık gideri var, ne bileyim ben karnını doyuracak, kimisi kira verecek, üstüne başına iyi kötü bir şey alacak ve bununla bu insanlar geçinsin filan diyoruz, hakikaten olacak şey değil.
Ondan sonra, kira birinci unsur yani şu anda yaşadığımız sıkıntı. İkincisi -arkadaşlar da ifade etti- TÜİK'in enflasyonu yalan ölçmesi arkadaşlar; yanlış da değil, göz göre göre TÜİK yalan söyledi ve bu onun verdiği enflasyonun üzerinden işte ücretler, maaşlar, emekli maaşları filan ayarlandı; e, bu şeyin sıkıntısı o. Kaynaklar çarçur edildi. İşte sabahleyin konuştuk, sadece kamu bankalarına yanlış politikaların, bakın yani kamu bankalarına öteden beri belli miktarlarda para veriyoruz, hazineden transfer yapıyoruz. Neymiş, ortalama 500-600 milyon dolar yıllık ama bu yanlış politikalar nedeniyle son dört yılda yıllık 6,5 milyar dolar civarında her yıl transfer yaptık, 8 milyar dolar oldu, vakit oldu. Mukayese için söylüyorum: Şu anda bu kadar beklentiden sonra Hükûmetin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun) - Bitiriyorum Başkanım.
...işte şu getirilen kanun teklifiyle yapmaya çalıştığı güya o düzeltmenin maliyeti 1 milyar dolar arkadaşlar, altı aylık maliyeti; yıllık üzerinden konuşacaksak 2 milyar dolar değil mi. 33 milyar lira altı aylık yükü varsa 1 milyar dolar, yaptığımız bu iyileştirmenin yıllık maliyeti 2 milyar dolar ama 8 milyar dolar sadece kamu bankalarına öteden beri gelen değil, tekraren söylüyorum, uygulanan yanlış, saçma sapan politikaların bedeli olarak. Demek ki nedir, şu anda ortaya çıkıyor, bütçe filan var yani bütçe dediğin şey zaten tercihler manzumesidir. Tercihini -efendim- yanlış politikalara mı vereceksin, işte kamu-özel iş birliği projelerinden yandaşa mı vereceksin veya ne biliyim ben şu kesime mi vereceksin, yoksa efendim işte memura mı vereceksin, emekliye mi vereceksin? Hükûmet tercihini burada... Elbette bütçenin sıkıntısı olduğunu biliyoruz, 2,6 trilyon lira ama bunun bütün yükünü getirip de emeklinin üzerine yükleyemeyiz, böyle bir şey de yok, buna hakkımız da yok, şansımız da yok böyle bir şeye. Dolayısıyla burada cidden bir düzeltmeye ihtiyaç var. Bakın, bunun çok ciddi sosyal maliyetleriyle Türkiye karşılaşır, bu böyle kalmaz. Bu, sadece bir ekonomik mesele olmanın artık ötesine çıktı.
Tabii, artık kök maaşa falan filan girmeyeceğim. Artırıyorsun yüzde 24,73 yani 1,7 milyon emeklinin maaşı aynı kalıyor. Ya, böyle bir saçmalık var mı ya? Dünyanın neresinde böyle bir şey var? Yüzde 25 maaşım arttı ama aynı parayı alıyorum. Şunu yapmamış olsak böyle bir şeyle karşılaşıyoruz. Bunu yapınca, işte, 3,7 milyon insan buraya giriyor. Yani, şu şeyleri görebiliyor musunuz, rakamların insan sayısı anlamında yüksekliğini?
Dolayısıyla, yapamayacaktık, o zaman bu sözleri niye verdik? 11 Mayıstı zannediyorum, değil mi? 14 Mayıs seçiminin öncesinde, 11 Mayısta Sayın Cumhurbaşkanının "tweet"i var ya "tweet"i duruyor arkadaşlar. "X" diyoruz ya artık, neyse. X hesabına bakın "11 Mayıs itibarıyla memura ne yaptıysak seyyaneni, aynısını emekliye de yapacağız." dedi. Ya, bir Cumhurbaşkanının sözü bu kadar mı ucuz? Bu hesaplar bilinemiyor muydu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Usta, toparlayın lütfen.
ERHAN USTA (Samsun) - Hemen bitiriyorum.
Yani, şimdi, meselelere Mehmet Şimşek öncesi, Mehmet Şimşek sonrası falan diye mi bakacağız, yoksa seçim öncesi bir kandırmaca mıydı bu? Bunlara bir şey söylemek lazım. Yani, üstelik, ortada verilmiş sözler var. O gün de açık bugünkünden daha fazla falan değildi yani işte o gün de benzer kötü durumları yaşıyorduk.
Dolayısıyla, bizim de bir önergemiz olacak. Önerge üzerinde tekrar uzun uzadıya konuşmaya gerek yok. Zaten aslında bilinmeyen mesele de değil ama insan konuşmayınca edemiyor yani insanın vicdanı da sızlıyor.
Dolayısıyla, burada, değerli arkadaşlar, bugün bunun kararını, tabii, siz belki veremeyebilirsiniz ama lütfen, iktidar grubunu veya siyasi partilerimizi sıkıştıralım, yani hiç olmazsa Genel Kurul aşamasında bunu daha yüksek bir seviyeye getirmek lazım. Yani yıllarca bütçe yapmış, bütçe işiyle uğraşan ve eli sıkı olarak bilinen bir insan olarak hakikaten söylüyorum bunu, yani, emeklinin bu paralarla geçinmesi mümkün değil. Bu, çok ciddi sosyal sorunlara, önümüzdeki günlerde, korkarım ki neden olacaktır. Başka yerleri kısalım ama buradan bu insanlara hak ettiği parayı -hiç olmazsa bir miktarını- vermeye çalışalım diyorum, saygılar sunuyorum.