KOMİSYON KONUŞMASI

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Sayın Başkanım, Saygıdeğer Bakanım, saygıdeğer milletvekilleri, kıymetli Bakanlık bürokratları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle Sayın Bakana çalışmaları için teşekkür ediyorum, çok kapsamlı bir tanıtım çalışması olmuş. Tabii, Aile Bakanlığımız yeni bir Bakanlık yani ve yeni olmanın da belki hem iyi tarafları var hem de sıkıntıları var. Bu noktada bazı tespitlerimizi paylaşmak istiyorum.

Gözlemleyebildiğimiz kadarıyla mevzuat ihtiyacımız devam ediyor yani çok farklı illerde gerek parti görevleri gerek farklı görevlerle gittiğimizde, Meclis görevleriyle gittiğimizde ilgili il müdürlükleri ve alandaki uygulayıcı uzmanlardan şu sıkıntıyı alıyoruz Bakanlığımızın çalışmalarına dair: Geniş bir yorum halkası var, belki bu eli de kolaylaştırabilir uygulamada ancak bazen sıkıntıya düşüldüğünde, tereddüte düşüldüğünde Bakanlıktan görüş sorulduğunda "İlgili mevzuat hükmünü uygulayınız." gibi ne anlama geldiği çok belli olmayacak ve suya sabuna dokunmayan cümlelerle karşılaştıklarını özellikle uygulayıcılardan aldığımızı paylaşmak istiyorum. Sanırım, zaman zaman topluyorsunuz il müdürlerini ama il müdürlerinin de altında direkt alan uygulayıcılarıyla birlikte bir mevzuata dair sıkıntıları gözden geçirmemiz gerektiği kanaatindeyim Sayın Bakanım.

Yine şu önemli, belki Aile Bakanlığı bakanlıklar içerisinde, elbette paradır, bütçedir vesairedir ama devletin herhâlde vicdanı olan en önemli kurumumuz diye düşünüyorum yani o ceberut devlet anlayışından şu anda sarıp sarmalayan, tabiri caizse, kucaklayan devleti sanırım Bakanlığımız ifade ediyor. Bu yönüyle çok hassas olduğunu düşünüyorum çalışmalarının ve şu algıdan da -tabii dediğim gibi yeni bir Bakanlık olması da bunda bir dezavantaj olarak sebeplerden biridir- kurtarmalıyız: Para dağıtan, âdeta önüne para saçan, yani o bir banka reklamı vardı elindeki parayı saçan, bu imajdan kurtarmalıyız diye düşünüyorum ve sorunları da para dağıtarak da sanki çözemeyiz gibi geliyor çünkü buna dair bazı alandaki tespitlerimiz var. Bunları paylaşmak istiyorum.

Bir de tabii, şöyle bir husus da var, özellikle maliyecilerin zaman zaman eleştirdiği, sürdürülebilir mi bu şekilde sürekli bu bütçeyi artırarak? Bir yandan nüfusun artması ve bu hizmetlerden faydalananların sayısının artması, burada farklı yollar aramalıyız diye düşünüyorum. Yani özellikle ikinci, üçüncü evliliklerde, ileri yaş evliliklerinde şu sorunu tespit ediyoruz. Zaman zaman bu bizi gülümsetiyor ama bir sorun olmaya başladı. Eşi ölen artık ileri yaşlarda diyelim, 50'li, 60'lı -belki ileri yaş kavramı da tartışılabilir bir şey ama- yaşlarda yeni evlilik yapma zarureti var. Nasıl binayı nefes tutuyorsa evi de nefes tutuyor yani bu sorunu sanki tek taraflı bir maddi yüklemeyle çözemeyiz gibi düşünüyorum. Madem bir teşvik var, madem bir ekonomik destek var, bunu evlilikleri özendirecek şekilde yapmalıyız diye düşünüyorum Sayın Bakanım yani ileri yaşlarda artık çocuklar çalışıyor, insanlar kendi hayatlarını kuruyor. Bir baba düşünün, eşi vefat etmiş, yani anne vefat etmiş ya da tersi de var, artık herkesin kendi hayatını idame ettirmenin, kapitalizmin hepimizi ezen zorluklarını yaşadığı bu dönemde kim bakacak bu adama yahut bu kadına kim bakacak ya da kime gitse sığınacak? Bu sorunu yaşıyoruz ve aslında çok ciddi rakamlar da değil, bildiğim kadarıyla 250 TL'ydi oradaki ödeme -eğer arttıysa bu yıl için bilmiyorum- bu teşviki eşleri birleştirme noktasına getirmek lazım. İnsanı nefes tutuyor, kesin olan bu, aynen binayı tuttuğu gibi. Bu noktadaki ısrarlı talebimizi ve alandan çok fazla aldığımız şikâyeti... Kimi zaman diyorum ya: Bizi de gülümseten, hacı amcalardan çok fazla talep alıyoruz yani "Evlenemiyoruz." diyorlar. Ciddi bir sorun, belki gülümsüyoruz ama çok ciddi bir sorun olmaya doğru gidiyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Parasızlıktan mı oluyor?

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) -Hayır, paranın fazlalığından, inanın paranın fazlalığından üstadım.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Kadınlara para veriyorsunuz, ondan evlenemiyorlar.

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - İşte, üstadım, bunu para vermek üzerine değil, bu para zaten var Allah'a şükür. Paramız çok, elhamdülillah. Sadece, bunu dağıtma usulüyle ilgili olarak tespitimizi büyük bir samimiyetle paylaşmak istiyoruz.

MUSA ÇAM (İzmir) - Hocam, böyle bir anlayış olur mu yapma ya, gözünü seveyim!

Kadınları mecbur kılıyorsunuz kılacaksınız evlenmeye, mecbur kılıyorsunuz.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Mecburen evlenecek mi?

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Kayıtlarda var, bir daha bakalım. Mecbur falan değil, teşvik, aile bütünlüğünü teşvik. Biz bu görüşteyiz, sizin görüşünüz size.

MUSA ÇAM (İzmir) - Veya kötü muameleye ses çıkarmasın kadın.

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, müsaade ederseniz Sayın Gizligider meramını anlatsın, sonra tabii, sizin ekleyeceğiniz değerlendirmeleriniz varsa onları da alalım.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Daha iyi, açıkça anlatırsanız... Ben hakikaten anlamadım.

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Çok açık anlattım.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Hacı amca olayından anlamadım da.

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Hacı olmasın, amca olsun, hacı kısmınaysa itirazınız.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Olay nedir? Bunu bir tam açık anlatın da.

BAŞKAN - Sayın Gizligider, buyurun lütfen efendim, siz devam edin.

Değerli milletvekilleri, hatibi dinleyelim.

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - "Hacı" kısmıysa sıkıntımız "amca" olsun ama mesele şu: Biz aile bütünlüğünün son nefese kadar devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Aile bütünlüğünde büyüyen çocuklar ile tersi sıkıntılarla yaşayanların uzun vadede gerek güvenlik gerek bu ülkeye katkısı noktasında kıyaslanamaz iki farklı sınıf olduğunu düşünüyoruz. Anlatmaya çalıştığımız o ama hacı kısmı sizin takdirinize.

Efendim, yine az önce de dile getirilen bir husus var. Bu evlat edinme meselesinde kesinlikle bir düzenlemeye ihtiyaç var Sayın Bakanım. Yani, basit bir borçlar hukuku ilkesi, icra hukuku noktasında kefalet de dâhil, ki ona göre basit yani basit derken, eşin rızasını arıyorsak bu evlat edinme meselesi ki bir ailenin uzun vadede en önemli varlığı olan evlat meselesinde birlikte rızaya ihtiyacımızın olduğunu düşünüyorum ve alanda da bir uygulayıcı olarak, yıllarca da bu alanda, hukuk alanında çalışan bir kardeşiniz olarak bu paylaşımımı size sunmak istiyorum.

Yine bence aslında temel bir retorik meselemiz var, o da şu: Bu kapitalizmin dayattığı bir mesele var, bu feminizm meselesi. Lütfen ailelerimizi ve aileleri aslında eğiten, uzun vadeli nesillerin mimarı olan kadınları bu feminizmden kurtaralım. Yani sahadan yaklaşıyor gibiler ama aslında gelinen nokta itibarıyla hepimizi içten içe çürüttüklerini düşünüyorum.

MUSA ÇAM (İzmir) - Kahrolsun kapitalizm, yaşasın feminizm!

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - İkinci kısmı sizin açınızdan.

MUSA ÇAM (İzmir) - İkinci kısma katılmıyorsun değil mi. Bozuyor sizi, bozuyor!

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Şimdi, şu var, yine bir tespitimizi paylaşmak istiyorum Sayın Bakanım ve saygıdeğer milletvekilleri; kadının yoksulluğu meselesine dair bir sunum oldu. Burada belki çok gün yüzüne çıkmamış, belki de ilk kez dillendirilecek bir şeyi paylaşmak istiyorum. Bizim geldiğimiz muhafazakâr taban itibarıyla yıllarca bu zulmü dile getirdiğimiz ve çok şükür artık çözdüğümüz bir mesele var başörtüsü yahut kıyafet yahut dayatma, ne şekilde koyarsak bunun adını. Yalnız bu özel sektörde çözülmedi. Size ilginç bazı tespitlerimi de sunabilirim: Özellikle bu zincir mağazalarda, bu dev organizasyonlarda, bu özel hastanelerde. Bunun da adına -aslında ona da, o da apayrı bir parantez konusu ama bu- prezantabl deniyor falan, Türkçe nereye gittiyse, o uğurda başörtüsüyle çalıştırmıyorlar yani çok bilindik firmalar var, burada söylemek şık olmayacak. Bizzat bildiklerimiz var. Tüm varlığımızı verebiliriz sorun yok, hayatımızı verdik biz ona. Şimdi bu meseleye dair bir çalışmamız lazım, yani bu meseleye dair... Yani böyle bir sorun var ve bu soruna dair bir arayış içerisine girmemiz lazım. yani hatta kıyafet zorunluluğu olan ve kıyafet zorunluluğunda da bize göre abartılı dekoltelerin zorunlu olduğu firmalardan bahsedebiliyoruz. Yani bu noktada baskıya aynı şekilde nasıl karşı durduysak geçmişte, her iki kısmına da karşı durduysak yine bu sorunu çözmemiz gerektiğini düşünüyorum.

MUSA ÇAM (İzmir) - Ne öneriyorsunuz özel sektör için?

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Anlatırım size özelde.

MUSA ÇAM (İzmir) - Yok burada söyleyin tüm Bakanlığın ilgilileri, yetkilileri, hepimiz duyalım bunu.

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Onları biz özelde görüşüyoruz.

Şimdi özel demişken rehabilitasyon merkezleri meselemiz var. Aslında çok iyi niyetle ve gerçekten büyük bir sorunu çözmesi amacıyla kuruldu ama son iki üç yıla kadar istenmeyen görüntüler, istenmeyen haberler ne yazık ki hepimizin yüreklerini sızlatıyordu yani hakikaten cennetlik o çocuklara yapılan muameleler vesair. Son bir iki yıldır bakanlığımızın çok ciddi bir üzerine gitmesi söz konusu, bu konuda teşekkür ediyorum. Bu noktada ne olur biraz daha vitesi yükseltin yani buna ihtiyaç var. Kapatılacaksa kapatılsın, ikamesi varsa ikamesini bulalım, eğer devlete tekrar bu hizmet geçecekse bunu da tartışalım.

BAŞKAN - Sayın Gizligider, on dakikalık süreniz doldu, sözlerinizi tamamlamanız için ilave süre veriyorum.

Buyurun lütfen.

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Birçok hizmet yapılıyormuş gibi gösterilerek devleti dolandırma girişimlerinin -bazısı yargıda şu an; benim ilimde de yaşandı bunlar- kötü örnekler olarak Bakanlığımızın da imajını bozduğunu düşünüyorum. Bu noktada da radikal bir düzenleme yahut üzerine gitmeye ihtiyaç var diye düşünüyorum.

Bir de şu durum var, bu da ilginç bir talep. Bunun herhâlde şu anda Japonya'nın önemli sorunlarından biri olduğunu uluslararası bir kanalda böyle hayretle izlemiştim. Yaşlıların bakımı meselesinde özellikle refah durumu yüksek, ekonomik durumu yüksek yaşlıların taleplerini artık Türkiye'de de refahın yükselmesiyle birlikte duyar olduk. Bu belki de hani sürekli para dağıtan kurumumuz işte bütçeye belki gider noktasında ismimiz sık sıkı dillendiriliyor Bakanlık olarak. Şöyle bir şey de olabilir: Belki işletme mantığıyla özellikle bu refah durumu yüksek yaşlıların tırnak içinde söylüyorum bunu, VIP bakım talepleri var. Yani bunu bir nevi para kazanma gibi diyelim, özel sektör anlayışıyla basit cümlelerle söyleyeceğim. Bu şekilde bir çalışma var mı, yapılabilir mi, bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum.

Tabii burada süreyi oldukça aştık, belki ileri turlarda devam ederiz. Bu hususlarda somut ve aydınlatıcı bilgi verirseniz de herhâlde hepimiz faydalanırız Sayın Bakanım.

Teşekkür ederim.