Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
Konu | : | |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 17 .07.2024 |
SEVİLAY ÇELENK (Diyarbakır) - Sayın Başkan, ben de bu sahipli-sahipsiz ayrımı üzerine, biraz, bizim, böyle, hayvanlarla olan ilişkilerimiz temelinde birkaç şey söylemek istiyorum.
Bu ayrım, bir kere, bu kadar net değil ama onu söylemeden önce de zaten az evvel tanık olduğumuz sahipli hayvanı sahipsizin karşısında konumlandıran, biri için gözyaşı dökerken ötekinin itlaf edilmesini isteyen bir zihniyeti anlamamız da mümkün değil. Ama Türkiye'de "sahipsiz" diye geçen birçok hayvanın birçok sahibi var. Sokakta yaşayan bu hayvanlar birden fazla sahipleri olan hayvanlardır. Bir kedi belgeseli vardı -bilmiyorum, artık yeri geldikçe bunları da söyleyeyim, belki bir şeyler izlersiniz, bir şeyler üzerinde düşünürsünüz- "Ceyda Torun" diye hatırlıyorum yönetmenini şu saatte, umarım doğru hatırlıyorum, İstanbul kedilerini anlatan bir saat yirmi dakikalık bir belgeseldir ve izlediğiniz zaman aslında sizin sahipsiz zannettiğiniz hayvanların nasıl bütün bir mahalle, esnaf ve herkes tarafından sahiplenildiğini de görürsünüz; bu ayrımınız boş bir ayırım.
Onun dışında, bu sahiplendirme meselesi iyice sıkıntılı bir durum. Bir denetim mekanizması var mı, yok mu, nasıl olacak? Ama zaten o kadar kıymet atfetmiyorsunuz ki "Barınağa bir götürelim, ondan sonrası Allah kerim." Nasıl sahiplendireceksiniz, sahiplendirilenler nasıl olacak?
Arkadaşlarımın iznini alarak birkaç gün önce "Bu konuyu ben Mecliste bir vesileyle gündeme getireceğim." demiştim. Böyle biraz trajik bir şey de anlatmak istiyorum -zihnim dağıldı tabii, saat beş ama umarım anlatabilirim- yakın bir tarihte genç bir arkadaşımız -bir çift, kadın olan- babasını kaybetti önce bir iki yıl evvel, daha sonra da -üç dört ay kadar önce de- babasının ikinci eşinde hızla yayılan bir kanser teşhis edildi ve o da hayatını kaybetti. Babası ve babasının ikinci eşinden olan ikiz kardeşleri 8 yaşında, benim bu arkadaşım olan çifte verildi, onlar vasi tayin edildiler. Kendileri uğraşıyorlar çünkü herhâlde şöyle bir kaygıları var -yani başımıza her şey gelebilir, onlara da bir şey olabilir- bu çocukları devlet takip etsin istiyorlar, bildirim yapıyorlar "Gelin, denetleyin." Yani bunu gerçekten o kadar istediklerini görüyorsunuz ki "Gelin, denetleyin." diyorlar. Kapıyı bir kolluk görevlisi çalıyor, aylar geçti üzerinden "Burada mı yaşıyorlar?" Bakkala soruyor "Burada mı yaşıyorlar?" Yani bu çocuklar nasıl yaşıyor, bir denetim yok, hiçbir kontrol yok. O vasi tayin edilen üvey abla şükür ki dünya iyisi bir insan ve o çocukları ortada bırakmadı ama her şey olabilirdi. Çocukları takip etmeyen bir sistemde hayvan sahiplendirmeden söz ediyorsunuz. Ben arkadaşlarıma bu konunun dehşet verici olduğunu ve bundan söz etmek istediğimi söylemiştim, izin verdiler, yoksa böyle bir şeyden söz etmem. Çocuklar böyle kime veriliyor, ne yapılıyor belli değil.
Bu yasadaki bütün bu tanımlarınız çok problemli, çok muğlak. Kabul etmiyoruz, bu yasayı geri çekeceksiniz, bu yasayı geri çekeceksiniz.