KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM AKIN (İzmir) - Şimdi, öncelikle, gerçekten yaklaşık on iki on üç saattir tartışıyoruz, konuşuyoruz. Şu anda her şeye rağmen ısrarla bu yasa teklifinin bir an önce bitirilmesi için yaratılan motivasyonu anlamakta zorlanıyorum. Bu motivasyonun nereden kaynaklandığını, hangi gerekçelerle, hangi inançla, hangi kararlılıkla yapıldığı anlamakta gerçekten zorlanıyorum çünkü bu mevcut yapı eğer Türkiye Büyük Millet Meclisinin Komisyonuysa ve Türkiye'deki insanlarımıza vekil olarak örnek olmak gerekiyorsa yürütülen tartışma, yöntemler anlayış olarak asla geleneksel olarak kazanılmış olan kültürün devamı değil tam aksine bir zorba sisteminin ifadesinin bir parçası hâline geliyor. Bir Komisyonda eğer milletvekilleri bile sağlıklı tartışamıyorsa bu toplumu gerçekten düşmanlaştırdığınızın ve aynı zamanda korkunç bir şekilde çürüttüğünüzün farkında mısınız bilmiyorum ama açıkçası böyle bir duruma doğru gidiyoruz. Tartışmaktan, konuşmaktan, müzakere etmekten, gerçeği yakalamaktan ve birlikte ortak karar vermekten ve birlikte yaşamaktan uzak bir hâle gelmiş bir toplumu adım adım inşa ediyorsunuz.

Şimdi, bu tartışmaya gelince evet, bu yasanın 1'inci maddesi, aslına bakarsanız sizin bu ülkede ve bu dünyadaki gelişen çağdaş bir yaklaşım biçiminin çok uzağında olduğunuzu gösteriyor. Neden mi? Çünkü siz, aslında bu ülkede ve bu dünyada insan merkezli bakıyorsunuz. Oysa, artık, dünya şöyle bakıyor: Bu coğrafyada, bu yerkürede yaşayan herkes aynı zamanda eşit bir hakka sahip yani bu ülkede yaşayan herkes, her canlı, aynı zamanda bir varlık, onların da hakları var ve ekosistem bu varlıkların toplamı içerisinde bir anlam kazanıyor. Dolayısıyla, insanın her şeye muktedir olma, her şeyin kararını verme, öldürme, yok etme, talan etme hükmünün yarattığı sonuçlar bakımından da artık insanlığın bu anlayışı çürümüş durumda ve tarihe gömülmeyle karşı karşıya. Bunu yapmadığınız sürece, eğer bundan vazgeçmediğiniz sürece inanın, siz de kendi geleceğimizi yok etmeye çalışıyorsunuz çünkü bunu yapmadığımızdan dolayı da şu anda ekolojik sistem batırılmış durumda, yaşadığımız coğrafya yaşanamaz hâle gelecek durumda. İklim bozulmasının yarattığı tablo bundan dolayı, talan ettiğiniz sistem bundan dolayı oluyor. O nedenle, şu anda bu düzenlemenin 1'inci maddesindeki çevre ve insan kavramı etrafındaki yapmaya çalıştığınız şey aslında bakarsanız çağ dışı, geleceğinizi inkâr ediyorsunuz, kendinizi inkâr ediyorsunuz ve dolayısıyla bu maddedeki mevcut yaklaşım biçimi madde madde, sırasıyla devam edecek 17'nci maddeye kadar, toplamı itibarıyla zaten kuruluş biçimi mantığı, anlayışı yanlış. Bu yanlış temelden doğru bir şey çıkmaz. Gelin, vazgeçin, bu yanlış temelden vazgeçin çünkü gerçekten hayvanlara dönük hükümdarlık, otoriterlik aynı zamanda yapmak istediğiniz sistemin zaten burada temelinde 1'inci maddede başlığı var. Sözde gerekçelendirmişsiniz hayvanların acı çekmemesi, ıstırap çekmemesi, eziyet çekmemesi falan filan diye ama aslında siz aynı zamanda bu çekmemeyi fiilen öldürmeyle somutlaştırmaya çalışıyorsunuz, güya onları korumak için yaptığınızı söylemeye çalışıyorsunuz ama her şeyin hakkında insanın karar vereceğine hükmetmeye çalışıyorsunuz. Dolayısıyla, bu maddenin içerik bakımından, anlayış bakımından, yaklaşım bakımından sadece bizim açımızdan değil, dünyadaki mevcut ekosisteminin kavranışını, ekosistem içerisinde birlikte yaşama ilişkisini, onlar arasındaki uyumu da reddeden bir anlayış biçimi var burada, bunu kabul etmek mümkün değil. Kendinizi de inkâr edeceksiniz zaman içerisinde. Dolayısıyla, şunu söylemeye çalışıyorum: Evet, bugünkü koşullarda bu tartışmayı bir türlü sağlıklı müzakere edemiyoruz. Bu müzakere yöntemi akıl dışıdır, hukuk dışıdır. Anayasa'nın insanlara verdiği sorumlulukları bile yok sayıyorsunuz çünkü Anayasa bize şu hakkı veriyor: Ekosistem içerisinde bütün canlı hayatın korunması, uyumlu bir şekilde yaşanması insanlığın ve her yurttaşın görevidir. Bu görev gereği de biz canlı hayatını, ormanlarımızı, suyumuzu, bütün iklimimizi korumak zorundayız, böyle bir sorumluluk veriyor. Biz bu sorumluluğun gereğini bütün yurttaşlara hatırlatmak yerine, vekil olarak, kendimizin sorumluluğunu yerine getiremez hâle gelmiş bir durumla karşı karşıyayız ve bu maddenin bu bakımdan, çok tehlikeli, çok yanlış ve gerçekten geri çekilmesi gereken bir konu olduğunu ısrarla ifade etmek istiyorum. Umarım, bu maddenin Anayasa açısından da hukuksuz olduğu kabul edilir ve şu andaki size anlatamadığımız gerçekliği Anayasa Mahkemesi iptal eder ve bu yasa geçmez.

Teşekkür ediyorum.