KOMİSYON KONUŞMASI

AYTEN KORDU (Tunceli) - Sayın Başkan, burada bulunan hatiplere, vekillere, danışmanlara, dışarıda seslerini bize duyurmaya çalışın ekolojist yaşamı savunan insanlara; herkese merhaba diyorum. Saygılar sunuyorum öncelikle dışarıda bu konuda direniş gösteren bütün insanlara.

Şimdi, burada şunu çok net söylemek gerekiyor ki: Bizim çok net ayrımlarımız var. Yani, mesele bir madde üzerinden sadece bakış açısı farkını tartışmak değil. Şöyle bir söz var, yaşamda da çok kullanılan: "İnsanın zikri ne ise fikri odur, fikri ne ise zikri odur." diye bir söz var. Dolayısıyla bizim zaten yaşama bakışımızın kendisinde ideolojik bir ayrım var. Bu ideolojik ayrımdan kaynaklı da sanki konuşulanlar karşılıklı anlaşılmıyormuş gibi tartışılıyor ama çok net anlaşılıyor, çok doğru anlaşıldığını düşünüyorum çünkü bugün burada tartışılan ve Mecliste geçen pek çok yasadan da bildiğiniz gibi faşizm kendisini kurumsallaştırıyor. Faşizm AKP'den önce, MHP'den önce yok muydu? Yine vardı ama herhâlde faşizmi bu kadar kurumsallaştıran ve en üst düzeyde de bunu sağlayan işte, yirmi iki yıllık AKP ve MHP Hükûmetinin kendisi olduğunu bir kez daha söylemek istiyoruz. Neden "ideolojik ayrım" diyoruz? Şundan dolayı söylüyoruz: Faşizm ölümü sever. Faşizm tekçiliği sever. Faşizm inkâr eder. Faşizm her şeyi tekleştirir, yok eder; böler, parçalar ve yönetmeyi esas alır. Dolayısıyla bu yasanın kendisinde de faşizm vardır. Tabii ki kapitalizmle beraber gelişen, kapitalist uygarlıkla beraber gelişen milliyetçilik, dincilik, pozitivist bilimcilik gibi ayrımlarla beraber kutuplaştırma, bölme siyaseti AKP-MHP Hükûmetinin sanırım en iyi yaptığı şeylerden bir tanesi oldu ama kendisince iyi yaptığı -tırnak içinde söylediğimiz- bir şey daha var: Doğru olmayan bir şeyi, bir yalanı en doğru argümanlarla toplumun hassasiyetini kullanarak onu inandırmaya çalışan bir marifeti var AKP Hükûmetinin. Yani bugün burada bir annemiz vardı, acılı bir annemiz, ben kendisine başsağlığı diliyorum; evlat acısı ağır bir acıdır, acılar yarıştırılmaz ama bugün bu Hükûmetin burada resimleri koyarak da bir çocuk istismarı gerçekleştirdiğini de burada belirtmek istiyorum. İşte, bu da faşizmin kendisidir. Faşizm öyle bir şeydir ki her şeyi çıkarı için kullanır, çok pragmatisttir yani. Dolayısıyla bunun üzerinden gerçekleştirdiği ideolojik bir duruş var AKP'nin. Bu sadece öyle ötanazi, öldürme ya da kavramları farklı kullanarak geldiği bir yol, yöntem değildir; ideolojik bir inşanın kendisini gerçekleştirdiğini söylemek gerekiyor. Neden "ideolojik" diyorum? Bu ülkede farklı kimliklere, farklı inançlara, farklı cinsiyet yönelimlerine, tercihlerine ilişkin hep bir düşmanca hukuk izlenmiştir. AKP Hükûmeti hep rahatsız olmuştur bu bizim "düşman hukuku" deyişimizden. Şimdi, hayvanlara düşman hukuku uyguluyor, insanlara uyguluyor, kadınlara uyguluyor, Kürtlere uyguluyor, Alevilere uyguluyor, kendisine biat etmeyen, onaylamayan, muhalefet eden, farklı duran herkese ilişkin bir düşman hukuku izliyor; bunun kendisinin adı da faşizmdir, faşizmin kurumsallaşmasıdır.

Şimdi, mesela, bazı örnekler vereceğim sizlere hayvanlarla özdeşleştirilerek nasıl sınıfsallığın gerçekleştirildiğine dair. 1938 Dersim katliamında şu ifadeler hep yer almıştır kaynaklarda, Ermeni katliamlarında da bu yer almıştır ve Zilan katliamında yer almıştır, Ağrı'da gerçekleştirilen Zilan katliamında. Biz söylüyoruz, yüz yılı aşkın bir Cumhuriyet tarihi var ama bir inkâr tarihi hâlâ kendisini sürdürüyor. "Çekirgeleri süpürdük, çekirgeleri sildik." Dersim'de insanlar mağaralarda gazlarla katledilirken kayıtlara "Onları fareler gibi öldürdük." Zilan katliamında "Çekirgeleri ezdik, çekirgeleri süpürdük, bitirdik." Bu söylemlerin hepsi inançlara, ve kimliklere ilişkin hayvanlarla özdeşleştirilerek, hayvanları ile insanlar arasında illiyet bağı kurarak katledilmesinin ifadeleridir aslında. Dolayısıyla insanı da hayvanlaştıran, hayvanı da insan merkezli alan katliam mantığının kendisinin bu faşist yaklaşım olduğunu özellikle belirtmek istiyorum.

Dolayısıyla şu örneklerden de yola çıkarak söylediğim şey, bu inkar, imha, yok etme, böl, parçala, yönet politikasının kendisi bugün hayvanlara dönük de aynı şekilde uygulanmaktadır. Bir katliam yasasıdır. Bu katliam yasasına vicdani, ahlaki, insani düşünen hiçbir kimse, hiçbir parti, hiçbir kesim oy vermemelidir. Biz DEM PARTİ olarak bu yasanın karşısında sonuna kadar duracağız. Diğer katliamlar tarihine nasıl imzanızı attıysanız bu katliam tarihine de imzanızı atacaksınız. Biz direnenler olarak da buna karşı çıkanlar olarak da her yerde sözümüzü söylemeye, bununla ilgili mücadelemizi yürütmeye devam edeceğiz ve katliam yasasını geri çekin. İnsani, vicdani, ahlaki bir yol sürülsün, bütün muhataplarıyla tartışılarak hayvan popülasyonunun... Yaşamda eğer engellemeye çalıştığımız bir yasa varsa da bunu hep beraber oluşturalım. Zaten bu yasa var, bunun gerekleri gerçekleştirilseydi belki bugün burada bunlar tartışılmayacaktı diyorum ve dolayısıyla bu katliam yasasının geri çekilmesi gerektiğini bir kez daha belirtiyorum.

Teşekkür ediyorum.