| Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 17 .07.2024 |
İBRAHİM AKIN (İzmir) - Sayın milletvekilleri, Değerli Başkan; şimdi yürüttüğümüz tartışmaları tekrar etmek istemiyorum ama geldiğimiz aşamada birçok milletvekilimiz şu anda yürütmekte olduğumuz tartışmanın ne kadar Meclisin yapısal ilişkilerini zorladığını, geleneklerini zorladığını, bir komisyonun çalışma tarzını zorladığını detaylarıyla anlattı ancak maalesef bu konuda anlamaya ve bunu değerlendirmeye, müzakere etmeye yanaşmayan bir zihniyetle ve yönetim tarzıyla karşı karşıya olduğumuzu hâlâ yaşıyor ve görüyoruz.
Evet, saat 02.00'a doğru geliyor, dışarıda bekleyen arkadaşlarımız konuşmak istiyorlar. Özellikle bu konuyla ilgili hem veterinerlerin hem hukuk komisyonlarından arkadaşlarımızın hem insan hakları ve aynı zamanda hayvan haklarıyla ilgili mücadelesini hayatları boyunca sürdüren arkadaşlarımızın, asıl onların sözlerini maalesef dinleyemedik, bugün dinleyebilecek miyiz bilmiyorum ama dışarıdaki arkadaşlarımız ısrarla ve inatla bu meseleyle ilgili sözlerini söylemek için bekliyorlar, biz de onlara söz verilmesini talep ediyoruz ama ortada bir gerçekle karşı karşıyayız. Biraz önce yine konuşuldu, aslına bakarsan, bu yasanın uygulanmamış olmasından sorumlulukları olan insanlar yerine, bu yasanın sonucu uygulanmayan yasanın pratik sonuçlarıyla biz suçlanmaya başlandık. Örneğin, şu anda mevcut birtakım travmatik olayların sorumlusu gibi değerlendirildik. Arkadaşlarımız söylediler, altını çizerek söylüyorum, gerçekten sanki yirmi iki yıldır bu iktidarda biz varız ve bu yaşanan sorumluluklar sanki bizim tarafımızdan yaşanılmış gibi gösteriliyor; tam aksine, uygulanmayan, sorumluluklarını yerine getirmeyen ve pratik olarak da bunların sonucu olarak ortaya çıkmış olan sorunların sorumluları maalesef bizim karşımızda muhatapları olmak durumunda kalıyorlar.
Buradan bir kez daha biz DEM PARTİ olarak söyleyelim: Bu mevcut yasa aslına bakarsan Anayasa'ya aykırıdır. "Ötanazi" kavramıyla ilgili sayın hukukçu arkadaşımız söyledi, bu kavramın bir kere hayvanlar için uygulanması söz konusu değildir. Ayrıca, ülkemizde ötanazi kavramı çerçevesinde insanlar için de geçerli olmayan bir durumla karşı karşıya olduğumuzu daha önceki sözlerimizde söylemiştik, bunu bir kez daha hatırlatalım ama Komisyonunuz, buraya bu teklifi getiren insanlar aynı zamanda imzası olanlar şunu bilmelidir ki: Türkiye'de şu andaki yapılmış olan araştırmalara bakıldığında hem de sizin kendi tabanınızdan bu yasaya karşı yüzde 95 civarında bir itiraz var. Bu itirazı görmeden, bu toplumun itirazını görmeden yapılacak her türlü yasa aslında hiç demokratik değil ve aynı zamanda dayatmacı olduğu her bakımdan ortaya çıkmış durumdadır. O nedenle, bu yasanın, bu vesileyle, tekrar değerlendirilmesi gerekmektedir diye ifade etmek isteriz.
İkinci bir durum, bu meseleyle ilgili yaklaşımlarınız konusunda özellikle uluslararası alandaki uygulamaları söylemiş durumdasınız ama İngiltere'de değil, İngiltere'de yaşanan pratik değil, Türkiye'deki sosyal hayata, toplumsal hayata, aynı zamanda kültürel değerlerimize baktığımızda, bizim belki de daha çok hayvanlarla olan bağımız açısından baktığımızda Hollanda'daki uygulamaları değerlendirmemiz gerekir.
(Uğultular)
BAŞKAN VAHİT KİRİŞÇİ - Arkadaşlar, sessiz olalım, hatibi dinleyelim.
İBRAHİM AKIN (İzmir) - Hollanda'da çeşitli pratiklerden çıkartarak... Özellikle hayvancılığın çok yaygın olması sebebiyle de Hollanda pratik olarak bunu başarmış, aynı zamanda uygulamasıyla da sonuç almış durumdadır. Şimdi, biraz önce bu konuyla ilgili yaklaşımını sunan AKP'li vekillerimizden bir ifade geldi. Bizim için aslında bunun değerlendirilmesi, araştırılması, ne olduğunun bilinmesi gerekiyor. Afyon Milletvekilimiz Ali Özkaya'nın söylediği bir durum var. İçeriğinden benim için anlaşılması zor olan ama mümkünse ifade edilmesi gereken bir durum var. Şubat ayında Afyon Üniversitesinin sunmuş olduğu bir projeden bahsedildi. Şimdi, aklımıza gelen durum şu: Biz pratik olarak bu kadar ısrara, bu kadar inada, bu kadar öldürmeye yönelik bir girişimin altında ne yattığını merak ediyoruz. Ve pratik olarak da "Bu proje ne projesidir, nasıl uygulanacaktır, kimler tarafından uygulanacaktır, hangi tür uygulamalarla karşı karşıya kalınacaktır, bir ihale mi vardır, bu ihalenin arkasında kimler vardır?" sorusu bizim açımızdan kamuoyunda tartışılan bir konudur.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) -Yani büyük bir iftira ve hayal.
BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Arkadaşlar, hatibe müdahale etmeyelim.
İBRAHİM AKIN (İzmir) - Dolayısıyla ben bu konuyla ilgili açıklama istiyorum çünkü bu ısrarın ve inadın, bu müzakere etme ve dayatmanın arkasında bizim açımızdan karanlık sebepler vardır. Bu karanlık sebepler açığa çıkmadan, yuvarlak laflarla, ötenazi kavramıyla öldürmeyi meşrulaştıran, 2028 yılına kadar barınak yapmayı zorunlu koşmayan ama hemen bu yasanın uygulanmasına geçilmesini isteyen ve hayvanların topyekûn öldürülmesini sağlayacak bir girişimle karşı karşıyayız. Bakın, bu tartışmalar daha pratik olarak hukuksallaştırılmadan Urfa'da, Konya'da ve birçok yerde toplu hayvan katliamları yaşandı ve bununla ilgili hiçbir tedbir alınmadı. Biz arkasına düştük, Samandağ'da bir vatandaş sokak ortasında tüfeğiyle köpeği öldürdü, gözaltına alındı ve bırakıldı. Bakın, insanları şiddete, öldürmeye ve aynı zamanda bu konudaki duygularını sürekli besleyerek öfkeli, şiddetli ve otoriter bir rejim inşa etmeye çalışıyorsunuz.
BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Sayın Akın, toparlayalım lütfen, on dakika olmuş.
İBRAHİM AKIN (İzmir) - Toparlayacağım.
Arkadaşlarımız söylediler, dünya tarihinde de otoriter rejimler başta hayvanları olmak üzere daha çok şiddet politikasını hayata geçirme konusunda bir siyaset ürettikleri tarihte görülmüş durumdadır. Bu tarihi tekrar etmeye çalışarak, ülkemizde de tarihlerde yaşanmış olan pratikleri tekrar etmeye çalışarak yapacağınız her yasa bu topluma, bu toplunun ortak hayatına, hayvanlarla ve bütün canlılarla birlikte yaşamaya bence büyük bir tehlike yaratmaktadır. Şunun da altını çizelim: Biz bugün insan öncelikli değil, bütün canlıların bu ülkede ve bu coğrafyada ve ekolojik hayat içerisinde birlikte yaşamasını savunuyoruz. Dolayısıyla insanların muktedirliği, her türlü karar alma hakkını kendinde görmesinin doğru olmadığını düşünüyoruz. Doğaya bu kadar egemen olma hâli hayatımızın her tarafında yaşanıyor. Her türlü kararı yapacağınızı düşünüyorsunuz, her türlü imhayı yapacağınızı düşünüyorsunuz ve doğa katliamı başta olmak üzere doğadaki yaşam aynı zamanda herkes için eşit bir şekilde kullanılabilir ve dengesi sağlanabilir olması gerekirken maalesef bir insanlığın egemen olduğu, muktedirliğin egemen olduğu bir süreci örgütlemeye çalışıyorsunuz.
BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Sayın Akın, toparlayalım lütfen.
İBRAHİM AKIN (İzmir) - Toparlayacağım.
Mevcut ekolojik sistemin de tahrip edildiği ve artık bu ekolojik sistemin yarattığı tahribat sonucu ciddi bir şekilde yangının, ciddi bir şekilde kuraklığın ve aynı zamanda sıcaklığın artmasına bağlı olarak artık insanlığın da tehdit altında, tehlike altında olduğunu hepimiz yaşayarak görüyoruz. Artık bundan vazgeçin, bu kadar ekolojik tahribatı ve ekosistemi bozan anlayıştan vazgeçin. Hayvanların varlığı, hepsi birer denge unsurudur. Bunun da ortadan kaldırılması ciddi bir tehlikedir ve özellikle veterinerlerin sokak hayvanları, kediler konusundaki uyarılarını dikkate alın. Eğer bunu yaparsanız sokaklarımızın daha çok tehlike altında olacağını, hastalıkların yayılacağını veterinerlerimizden dinlemek istiyoruz.
Teşekkür ediyorum.