Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
Konu | : | |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 17 .07.2024 |
GÖKÇE GÖKÇEN GÖL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, şimdi önemli bir kanun görüşüyoruz, bir yandan da sosyal medyada bu tartışılıyor. Her yandan vatandaşlar bizleri arıyorlar ve bu konuda endişelerini dile getiriyorlar. Bu tartışma ortamına dair önce birkaç şey söylemek istiyorum yani sabahtan beri burada çıkan kavgalar ve bağırış çağırış içinde bir yasanın sağlıklı bir şekilde yapılması mümkün değil. Burada dışarıda bekleyen vatandaşlarımız var, sivil toplum örgütlerimiz var, hayvan hakları savunucuları var ve dışarıda burayı takip etmekte zorlanıyorlar. Burada biraz önce, herhâlde birkaç saat önce bir milletvekilimiz çıktı "Buradan yayında kendinizi bile çekmeyin." dedi. Şimdi, böyle bir şey olur mu? Burası zaten dışarı yayınlanmıyor, sesimizi duyurmak için burada özellikle muhalefet milletvekilleri olarak az bir imkânımız varsa bizim bu imkânı da kullanmamıza itiraz etmeyin. Aynı zamanda milletvekillerinden yine biri burada "İtham ediyorsunuz." dedi. Evet, itham edecekler, muhalefetin görevi budur, bu kadarına da saygı duyun yani bu kadar rahatsızlık yaratan bir kanun teklifi getiriyorsunuz, apar topar getiriyorsunuz, ondan sonra da burada bir iki itiraza bile karşı çıkıyorsunuz, "Bunu bile yapamazsınız." diyorsunuz. Böyle bir tartışma ortamı olabilir mi Allah aşkına? Yani herkes burada görüşünü ifade etsin "Yasayı geri çek." demek de bir zahmet rahatsızlık yaratan bir şey olmasın. Muhalefetin görevi de budur zaten.
Şimdi "Bir noktada buluşabilmemiz lazım. 'Bütün kanunu geri çekin.' diye bir şey söylemeyin, teknik olarak bir iki itiraz söyleyecekseniz söyleyin." diyorsunuz....
(Gürültüler)
GÖKÇE GÖKÇEN GÖL (İzmir) - Aynı zamanda, gürültü içinde de konuşmakta da zorluk çekiyoruz.
(Uğultular)
GÖKÇE GÖKÇEN GÖL (İzmir) - Arkadaşlar...
BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Arkadaşlar, hatibi dinleyelim, lütfen sessiz olalım.
GÖKÇE GÖKÇEN GÖL (İzmir) - "Bir noktada buluşabilmemiz lazım." diyorsunuz ama -burada birazdan söyleyeceğim ama- burada, hayvanların toplu bir şekilde katledilmesine yönelik hazırlıklar var. Siz burada teknik bir şey varmış gibi konuşuyorken insanlar dışarıda toplu hayvan katliamı hazırlıkları yapıyorlar arkadaşlar. Yani burada bir kanunun nasıl yapıldığının ötesinde, bir de halk tarafından buradan nasıl bir mesaj alındığı da önemli, öyle değil mi? Yani insanlar burada... Biz kanun yapıcılar bir şey yapacağız, bir şey kararlaştıracağız, çıkacağız ve topluma bir şey açıklayacağız, sizler açıklayacaksınız kanun teklifi sahipleri olarak, imzacıları olarak, insanlar diyecekler ki: "O zaman biz hayvanları, köpekleri toplu bir şekilde katledebilirmişiz." ve siz bundan rahatsızlık duymayacaksınız, öyle mi? Sadece buradaki itirazlardan rahatsızlık duyacaksınız. Bizim bunlara itirazımız var.
Kanunun içeriğiyle ilgili de birkaç şey söylemek istiyorum. Şimdi, "Ortak noktada buluşabilmeliyiz." diyorsunuz. 2019 yılında bir araştırma komisyonu kuruluyor, sonucunda bir rapor ortaya çıkıyor. Orada milletvekilleri güzelce konuşulduğu zaman nasıl sorunları ayrıntılarıyla dile getirebiliyorlar, nasıl bu sorunlar sonucunda çözüm önerilerini dile getirebiliyorlar ve sizler ve bizler de dâhil olmak üzere farklı partiler nasıl uzlaşıp da bu çözümler konusunda ortak bazı önerilerde bulunabiliyorlar. Bunun bir örneği 2019 yılında çok da uzak olmayan bir tarihte yaşanmıştı. Burada o rapordan size bazı örnekler vereceğim. O raporda demişsiniz ki, hep beraber demişiz: "'Hayvanları koruma' demeyelim de 'hayvan hakları' diyelim. 'Hayvanları bir şekilde zaptetmekten bahsetmek yerine hayvan hakları olarak görelim biz bu mevzuyu.'" Bu kadar yıl içinde ne değişti arkadaşlar? "Fon oluşturalım." demişsiniz. Belediyelerin yetersiz olduğundan bahsetmişsiniz, ne zaman? 2019'da. 2019'da belediyelerin çoğunluğu kimde, bizde mi 2019 yılında? Sizde arkadaşlar. "Belediyeler yetersiz." demişsiniz. "Kısırlaştırma seferberliği ilan edilmeden hayvan popülasyonunun kontrol altına alınması mümkün değil." demişsiniz. "Her yerde olmadan tek bir yerde olmasıyla kısırlaştırma bu sorunu çözmez." demişsiniz. Hayvanların kayıt dışı ve kontrolsüz üretimini sakıncalı olarak görmüşsünüz, "Bunların denetlenmesi gerekir, hatta bazı hâllerde yasaklanması gerekir." demişsiniz. Yurt dışından kaçak hayvan girişi konusunda, hayvan ithal edilmesi konusunda bunun çok büyük bir risk oluşturduğunu, hem insan sağlığı için hem hayvan sağlığı için büyük bir risk oluşturduğunu söylemişsiniz. İnternet ortamında satışların nasıl sakıncalı olduğunu söylemişsiniz ve "Sahipli, sahipsiz hayvan verisini doğru düzgün çıkaralım." demişsiniz, "Böyle bir veri sağlıklı bir şekilde çıkarılmamış." demişsiniz. Yirmi iki yıldır iktidarda olan biz miyiz? Yirmi iki yıldır bu önerileri dikkate almayan biz miyiz?
Burada söylüyoruz, bugün ne oluyor? Kontrolsüz çoğalmaya yönelik, bu kanun teklifinde hiçbir tedbir yok. "Ötenazi" diyorsunuz, "öldürme" kelimesini çıkarmışsınız, "ötenazi" olarak değiştirmişsiniz, sonra da "Hayvanları katledeceksiniz, hayvanlar katledilecek." denildiği zaman sinirleniyorsunuz. "Ötenazi" dediğiniz o katletme yasası kapsamında, böyle bir yetki kapsamında yerel yönetimlere yetki veriyorsunuz. Konya Büyükşehir Belediyesinde hayvanların nasıl o dediğiniz gibi ötenazi yapıldığını, hayvanların nasıl kontrol altına alındığını kürekle vurularak öldürülen köpeklerde hepimiz gördük arkadaşlar. Hem Bugün getirdiğiniz kanun teklifinin gerekçesinde "Kısırlaştırma yapılmamış." diyorsunuz, yeteri kadar kısırlaştırma yapılmamış ama aynı zamanda "Kısırlaştırma etkili değildir." diyorsunuz. Kanunun gerekçesinde, kendi koyduğunuz gerekçede çelişki var. Üretimi, ticareti, kaçak avcılığı, hayvanı dövüştürmeyi bu kanun teklifiyle yasaklamıyorsunuz; tedaviden ve kısırlaştırma seferberliğinden açıkça vazgeçiyorsunuz; "kamu güvenliğini tehdit" diye muğlak bir kavram oluşturuyorsunuz. Bu kapsamda buradan güç alacak, buradan cesaret alacak şiddete eğilimli, hayvanlara şiddet uygulamaya hazırlanan insanlara karşı ne yapılacağını hiçbir şekilde söylemiyorsunuz yani bu getirdiğiniz teklifle insanlar da -sadece yerel yönetimler değil- sahipli, sahipsiz, hasta, hasta değil, bulaşıcı hastalığa sahip olan veya sahip değil fark etmeden kendilerinde bir yetki görecekler, Yerel Yönetimler Kanunu'na verdiğiniz yetkiyi görecekler ve hayvanları toplu bir şekilde katledecekler. Bir yandan ticarete devam edeceksiniz, bir yandan kaçak ithalatı devam ettireceksiniz, aynı zamanda hayvan dövüştürmeleri yasaklamayacaksınız, sonra da diyeceksiniz ki: "İnsan canı, insan sağlığı tehdit altında." Siz zaten bu katliam yasa teklifiyle, bu soykırım yasa teklifiyle bile bu sorunu çözmüyorsunuz arkadaşlar.
Teşekkür ederim.