KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Sayın Başkanım, Grup Başkanvekilimizin ve devam eden süreçte diğer arkadaşlarımızın Anayasa'ya aykırılık konusundaki görüşlerine katılıyorum. Çok açık, net devlete Anayasa'mız tüm varlıkları koruma yönünde bir yükümlülük yüklemiş. Hayvanlar bundan ayrık tutulmamıştır, ayrık değildir. Dolayısıyla, Anayasa'ya aykırılık açık ve nettir.

Sayın Başkanım, biz burada acıları yarıştırırsak doğru bir yasama sürecini yürütemeyiz. Herkes bizden doğru bir yasa yapmamızı bekliyor ama bir seneden beri burada yaşadığımız pratik, maruz kaldığımız süreç ki geçen gün aralıksız yirmi buçuk saat süren bir komisyon çalışması sonucunda maalesef, dokuzuncu yargı paketi kabul edildi. Orada da söyledim, bizatihi Meclisin kendi çalışma sistemi, çalışma düzeni insan haklarına aykırıdır. Bu şekilde bir araya gelen bizlerin, bu şekilde toplanan bizlerin, bu şekilde karşı karşıya çarpışan, gruplar hâlinde birbirimize davranan kimselerin doğru bir yasa çıkarması mümkün değildir. O nedenle, özellikle size düşen görev Sayın Başkanım, bu süreçte herkesin oturabileceği, herkesin görüşünü açıklayabileceği, tüm sivil toplum, örgütlerinin ve meslek örgütlerinin katılabileceği bir toplantı sistemini oluşturmaktır. Yani aslında millet olarak biz de eksik olan ama en üzücü taraf olarak gördüğüm Mecliste de böyle olan bir plansızlık üzerinden yürütülen bir yasama düzenimiz var. Bu yasama düzenini değiştirmek hepimizin öncelikli görevi ve başta sizin olmalıdır.

Şimdi, Sayın Başkanım, elbette ki iki taraf var, bu yasa tarafında olanlar var, karşısında olanlar var, iki taraf da dinlenmeli, iki tarafın da görüşleri dinlenmeli ama özellikle, mesela çok gururla anlatıyorsunuz "Şu kadar sanatçıyla görüştük, şu kadar bilmem neyle görüştük." Kimdir bunlar bir açıklasanız? Yani Türk Veteriner Hekimleri Birliğinin burada açıklaması var "Bizi çağırmadılar." diyor. Yani siz kimi çağırıyorsunuz, kimle konuşuyorsunuz ki böylesine bir katliama izin veren hayvan kırımına izin veren bir yasaya "Evet." diyeceksiniz? Biz, çocuğunu kaybedenleri ya da sağlıklı bir şekilde sokağa çıkma hakkı olanları da anlamak durumundayız ama sokağı hem hayvanlar için hem insanlar için birlikte, güvenli bir yaşanabilir yer hâline birlikte getirebiliriz. Şimdi, sanki, biz sokakta saldırıya maruz kalan kişilerin haklarını savunmuyoruz gibi burada bir ortam yaratıyorsunuz. Az önceki tepki de burada, acısını yüreğinin yangınlığını ifade eden anneye değil sizin onu istismar etmenizeydi, oradaki karşı çıkışımız tamamen size ilişkindi.

Dolayısıyla, baştan beri söylüyorum duvarlara "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir." yazmakla bu millet egemenliği gerçekleşmez. Milletin tam kendisi dışarıda, içeriye girmek için uğraşırken barikatlar kuruldu omuz omuza, sizin yaptırdığınız söylendi Sayın Başkanım. Milletvekilleri de oradaydı, itilerek kakılarak içeriğe girmemiz mümkün oldu. Şimdi, az önceden beri söylüyoruz, elbette, yasadan yana olan sivil toplum örgütleri de olacak, yüreği yananlar da olacak, onlar da burada otursun ama bu yasaya karşı çıkan hem sivil toplum örgütleri hem meslek kuruluşları içeriye alınsın. Nasıl böyle sessiz, birbirimizi dinliyorsak bu planlamayı inanın başta yapsaydınız bu kadar kargaşalık çıkmayacaktı, onlar da bize dışarıda hayretle baktılar, bu süreci hiçbirimiz yaşamayacaktık.

O nedenle, bir kez daha bu çalışma ortamlarının yanlış olduğunu, doğru olmadığını ve sizin de tutumunuzu -şimdi biraz düzeldi ama- yine dışarıda içeriye alınmayanları da alacak şekilde eşitlemeniz konusundaki tekrar talebimi yeniliyor, saygılar sunuyorum efendim.