KOMİSYON KONUŞMASI

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, kıymetli hazırun; ben de kıymetli değerlendirmeleri için bütün katılımcı arkadaşların her birisine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Tabii, insanoğlunun geliştirdiği bir yönetim modeli olarak demokrasi bugün pozitif bilimlerden, pozitif anlayıştan farklı normatif düzenlemeler alanı olarak birlikte kolektif bir çalışma ortamını gerektiriyor. Onun içindir ki insanoğlu yasama, yürütme, yargı ve buralarda faaliyet gösteren insan kaynaklarının çoğulcu bir anlayışla dizayn edilmesini gerekli ve zorunlu kılıyor. Onun için bugün burada bütün hazırunun Anayasa'ya aykırılık iddiaları başta olmak üzere, kanunun geneli hakkında yapmış olduğu değerlendirmelerden gördüğüm odur ki konuşmaların her birinin bir kısmına katıldığım, değer verdiğim ve gerçekten yürekten katıldığım, bir kısmında da ayrıştığımız konuların olduğunu gördük. Yani şu anda hazırunun her birisinin ifadelerini ben not almaya çalıştım ve gerçekten çok kıymetli değerlendirmeler oldu.

Bu anlamda, Anayasa'ya aykırılıkla ilgili farklılıklarımızın aslında Türkiye'de bütün toplum kesimleri ve siyasi yelpazede yer alan siyasi partilerin yeni anayasa ihtiyacında oldukları, bunu seçim beyannamelerinde ifade ettikleri üzere, aslında bir şekilde yeni anayasaya ihtiyacımızın olduğu açıktır.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Bu mu çıktı yani bravo!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Diğer taraftan da şöyle baktığımızda Anayasa Mahkemesinin...

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Sonra söyleseydiniz de sizi can kulağıyla dinleseydik ya.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Özkan, Anayasa'ya uymuyorsunuz ki, Anayasa'ya uyun, ondan sonra...

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bir müsaade ederseniz...

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Mevcuda uyalım ilk önce. 153, Anayasa Mahkemesi kararlarına uyun ilk önce, işte önümüzde.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın CHP Sözcüsü, Başkan Vekili, müsaade ederseniz ben de bir konumu arz edeyim. Hemşehrim, Süleyman Beyciğim, yani ben bir konuyu arz edeyim. Ya, bu işin sonu yok. Dinledik hepinizi ve kıymetli, gerçekten kıymetli. Bakın, bunu ben zevahiri kurtarmak için ifade etmiyorum.

Gerçekten, bugüne kadar -ben de dokuzuncu yılında bir milletvekili olarak- yasama faaliyetinde, komisyonda ve Genel Kurulda pek çok değişikliğin olageldiğini hep beraber gördük. Yani son bir yıllık süre zarfında da bunlara tanık olduk. Onun için burada farklılıklarımızın aslında hukuk düzenimizde birbirimizle yaklaşmayı, oydaşmayı sağlayacağı ve belli bir zeminde herkesin "Evet, bu benim anayasal düzenim, benim hukuk rejimim ve özgür, demokratik, hür bir şekilde yaşayacağım ülkenin hukuk düzeni." diyeceğimiz yere doğru hep beraber geliyoruz. Buna yürekten inanıyorum ve burada konuşulan konuların her birinin... Biraz sonra yapacağımız oylamalarda, oylama yaparak maddeler geçer, değişir, Genel Kurulda değişir, buna rağmen yapmış olduğumuz konuşmaların altının boş olduğu ve hiçbir anlam ifade etmediği gibi yaklaşılmasının daha doğru olmadığına inanıyorum. Çünkü bunlar bizlerin ve belki bundan sonra yapacağımız "olması gereken hukuk" diye ifade ettiğimiz "De Lege Ferenda" arayışında mutlak surette hukuk düzenimize katkı sağlayacağına da yürekten inanıyorum.

Tabii, zaten Anayasa'ya aykırılık değerlendirmesi bir taraftan Anayasa Mahkemesinin görev alanında olduğu gibi, diğer taraftan da Parlamentonun ve hatta idari makamların verdiği bütün kararlarda da Anayasa'ya aykırılık değerlendirilmesi herkes yapıyor.

Bakın, şu anda başta kadının soy ismi olmak suretiyle Anayasa Mahkemesinin daha önce de müteaddit defalarda önüne gelen, değerlendirilmesine konu olan ve 2011 yılında reddedilen bir konuydu bu ve daha sonra 2023 yılında da bu kez yine Anayasa Mahkemesi 9'a 6 oyla bundan farklı bir yönde, düzenlemeyi iptal etmek suretiyle farklı bir karar verdi. Şimdi, biz şunu diyemeyiz: Yani bugün bu yasal düzenleme... Dediğimiz gibi, Soyadı Kanunu'ndan beri gelen, bir kısmı Medeni Kanun'dan gelen, iptal edilen düzenlemeler var ilk Medeni Kanunu'muzdan bugüne. Demek oluyor ki bu düzenlemelerin dünden bugüne var olmuş olması, dünden beri özgürlüğe, hukuka, anayasal rejime bir kalkışma içerisinde olduğumuz anlamına da gelmez. Bu bir tekâmül sürecidir. Bu özgürlükçü, çoğulcu, demokratik bir anayasal sistemimizin yargı makamları, yürütme ve toplumda, yasamada her alanda tahkim edilmesi, güçlenmesi suretiyle bugün bu denetimleri de yapabilir hâle gelmiş olmamız da bir kazanımdır başlı başına.

İşte, bu anlamda mesela, 9'a 6 oyla iptaline konu olan bu düzenleme için 6 Anayasa Mahkemesi üyesine "Yahu, bunlar da Anayasa'ya kalkışma içerisinde olmuştur." diyemeyiz. Orada mahkeme üyeleriyle ilgili diyemiyorsak parlamenterlerle ilgili de diyemeyiz veya toplumda belki de hani bir referandum konusu olsun istemeyiz, bunları bir şekilde özgürlük temelinde Parlamento çatısı altında çözebilme kabiliyetimiz de var. Onun için Parlamento çatısı altında da bunu fevkalade iyi çözebiliriz ama topluma sorsak belki bir kısmı yine bu düzenlemenin farklı şekilde olmasını veya mevcut düzenleme şeklinde olmasını da istiyor olabilir.

Bu anlamda ben bu Anayasa'ya aykırılıkla ilgili iddiaların değerlendirildiğini ve biz de bu kanun teklifimizi verirken kanun teklifinde yer alan konuların Anayasa'ya aykırı olmadığını değerlendirmek suretiyle Meclisin gündemine sevk ettiğimizi de ifade etmek isterim.

Diğer taraftan, kadınla ilgili... Malumunuz olduğu üzere, biz AK PARTİ'yi -kabul eder, etmez- bir kadın hareket olarak görürüz. Temelinde kadınların toplumda motivasyonunun, mobilizasyonunun, aktivizminin artmasıyla iktidara gelen bir siyasi hareket olduğumuza inanıyoruz. Bir kadın hareketi olarak başlayan AK PARTİ'de bugüne kadar yapmış olduğumuz reformlarla kadınların başta anayasal reform olmak üzere, yasal düzenlemelerle... Sadece Anayasa ve yasa yetmez, bunu toplum da görünür hâle getirmek, ete kemiğe büründürmek de kadınların ekonomide, toplumsal yaşamda, siyasette, bürokraside, akademide, her alanda sayılarını ve karara etkilerini artırmak suretiyle olmuştur. Biz de bunu rakamlarla burada açıkçası her zaman ifade ettiğimiz için yeniden sizleri meşgul etmek istemiyorum. Bu artışları gerçekleştirdik. Bakın, sadece son yirmi iki yıllık süre zarfında iş hayatında kadın istihdamı yüzde 24'lerden yüzde 37'lere, şimdi 40 bantlarına geldi. Bu bir başarıdır. Bu kararlı bir duruşla, hayatın normal akışında meydana gelen bir hadise değil, siyasi iradenin bu noktadaki kararlılığının bir ürünü olarak gelmiştir.

Bu anlamda kadınlar elbette önümüzdeki süreçte anayasal ve yasal reformlarla hak ettiklerini çok daha iyi bir... Kadını koruma, kadınların imkân ve kabiliyetlerini geliştirme bağlamında daha iyi bir yöntem bulmadığımız müddetçe mevcut düzenlemeleri de koruma kararlılığında olduğumuzu da ifade etmek isterim.

Yani biraz önce Sayın Beştaş da -buradan ayrıldı ama- değerlendirme yaparken 6284 sayılı Yasa'yı değiştiriyormuşuz gibi eleştirel bir bakış açısıyla da konuşmasını yaptı. Oysaki biz zaten 6284 sayılı Yasa'yı, bunları, kadınları daha iyi koruyacak bir usul bulana kadar, bir düzenleme bulana kadar zaten koruyoruz. Bakın, burada geriye gidiş olmaz.

GÖKÇE GÖKÇEN GÖL (İzmir) - İstanbul Sözleşmesi için de aynı şeyleri söylüyordunuz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bu noktada, kadınla ilgili, kadını hayatın merkezine alan, kadının geleceği....

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Cahit Bey, o bir lütufmuş gibi söylüyorsunuz ama doğru değil yani...

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Lütuf değil bu.

Kadınlar için bugüne kadar siyasal vizyonumuzda, parti programımızda ve bütün seçim beyannamelerimizde var olan ve hayatın özünde olan kadını toplumsal yaşamın, siyasal ve ekonomik yaşamın özüne koymak suretiyle siyasi kararlarımızı ve Hükûmet olarak idari pratiklerimizi attık.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Yani o zaman gerçekten 6284'ü başka bir...

GİZEM ÖZCAN (Muğla) - Olanı uygulayın yeter Vekilim, sorun o, olanı uygulayalım.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bu anlamda, bu noktada bir geriye gidişin olmayacağını, bunu daha da güçlendirecek teklifleri de sizlerden beklediğimizi ifade ederim. Zaten bu bizim kanunumuzdu, biz bunu getirmişiz.

TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - İstanbul Sözleşmesi'ni tekrar yürürlüğe koyun, işte teklif ediyoruz.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Hatibi dinleyelim, teklif sahibini dinleyelim. Bakın, tam on saattir dinledik yani lüften.

Buyurun.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Diğer taraftan Sayın Başkanım, tabii, bütün maddelere ilişkin, Anayasa'yla ilgili itirazlar oldu.

Tabii, özellikle bakın, şu konuda... Bu masanın etrafında yaklaşık 10 civarında baro başkanı geldi gitti bugün, konuşmalar yapıldı -milletvekilleri olarak ve Barolar Birliği Başkanımız da- ve çok kıymetli değerlendirmeler oldu.

Tabii, biraz önce burada konuşmalar içerisinde... Bize de nasip oldu diyorum, ne mutlu bana. Çoklu baro sisteminin pratiğe geçmesinde yasal düzenlemeyi bizzat çalışan Grup Başkan Vekili olarak 2020 yılında -hem de tam da bu aydı, böyle bir gündeydi- hayata geçirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Çünkü şöyle söyler, Shakespeare demiş ki siyasiler hakkındaki...

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Nerede tuhaf bir şey var size nasip oluyor yani.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ya, müsaade edin, bakın, şöyle...

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Yani, şimdi, kötü bir yasayı da iyi bir şey yapmışız gibi burada söylemesinler ya!

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sataşmıyor yani...

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bakın, hiçbir yasal düzenleme burada boş yere yapılmaz, burası abesle iştigal etmez, burası gerçekten çalışan bir yer ve Türkiye gündemini ve milletimizin ihtiyacı olan yasal düzenlemeleri hayata geçiriyor.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Keşke öyle olsa!

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Arkadaşlar, yanlış bir şey söylemiyor ki, niye tepki gösteriyorsunuz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bakın, toplu baro sistemi, mesela bunu...

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Türkiye tarihinin en önemli direnişlerinden biriydi.

NURETTİN ALAN (İstanbul) - Sibel Hanım, konuşanların çoğunu biz de beğenmiyorduk ama dinledik; vallahi biz de beğenmiyorduk.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Başkanım, müsaade ederseniz...

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Buyurun, Sayın Özkan, devam edelim.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Çok marifetmiş gibi burada böyle bir yasayı geçirmeyi, söylediğiniz zaman susmamızı beklemeleri de doğru değil.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın Suiçmez, lütfen.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Bakın, biz burada dilimize çok dikkat ederek konuştuk.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sibel Hanım, bakın, bir müsaade edin.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Çoklu baro, kanayan yara!

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın Özkan, lütfen devam edin.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Şimdi, çoklu baro sistemi, onun yerindeliğiyle ilgili hiç tartışmaya girmeyelim, ben konuyla ilgili konuşacağım.

Şimdi, çoklu baro sistemiyle ilgili, malum, bu teklifin içerisinde, 3'üncü maddesinde baroların adli yardım ödeneğinden almış oldukları payla ilgili... Sayın Tanal, bakın, bu çok önemli; keşke Erinç Bey de Barolar Birliği Başkanımız da burada olsaydı. Çünkü biraz önce Sibel Hanım çok güzel bir şey söyledi: "Neden yasayla yapmamız gerekenleri yönetmeliğe bırakıyoruz?" gibi bir ifadeniz oldu, ben not aldığım için söylüyorum.

Bakın, şu anda adli yardım ödeneğiyle ilgili, 2022 yılında bu düzenlemeyi yapana kadar yönetmelikle baroların almakta oldukları adli yardım ödeneği paylaştırılıyordu. Bakın, Cumhur Bey, çok önemli bir şey söyleyeceğim, bugün Erinç Bey de dile getirmedi, hiçbir hazırundan da duymadım.

Şimdi, çok önemli bir husus şudur...

ZÜLKÜF UÇAR (Van) - 3'üncü maddede konuşacağız, hazırlığımız var.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Hayır, Anayasa'ya aykırılıkla ilgili, vicdan ve adalet anlayışı çerçevesinde, hazırunun vicdanına bırakmak istiyorum.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Yapalım burada da adil...

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sibel Hanım, yalvarırım, bakın, ben burada samimi bir ifade... Ha, ben de Trabzon'un damadıyım ha, öyle bağırarak olmaz! Ha, bizim de var bir deliliğimiz!

Şimdi, yönetmelikle para dağıtılıyordu -adli yardım ödeneği- ve 2022 yılında bir düzenleme yaptık. 81 baro vardı o zaman, çoklu sistemde de 2 baro; 81 baro 83 olmuştu. Dedik ki o zaman Erinç Beylere de: "Ya, siz bu ödeneğin adil dağıtımına ilişkin bir yönetmelik yapın, biz de hiç bunlarla uğraşmayalım çünkü bu ödenek adil değil." Şimdi anlatacağım rakamları. Onlar da çalıştılar "Yapacağız." dediler ama Erinç Beyler kendi yönetimlerine bunu anlatamadılar ve yönetmeliği değiştiremediler, biz de kanunla yapmak zorunda kaldık. Sezgin Bey, siz de baro başkanlığı yaptınız, bunları iyi bilirsiniz.

Şimdi, yönetmelikte şöyle bir husus vardı, yönetmelikte diyordu ki, "Barolar Birliği, adli yardım ödeneğinden yüzde 10 alır, geriye kalanı da şu şekilde dağıtır." diye bir düzenleme getirmişti, o kısım zaten şimdiki kanunumuzda da aynı. Şimdi, biz dedik ki: Mademki yönetmelikte düzenlenecek konuyu biz yasaya taşıdık, yasaya taşıdığımız andan itibaren Barolar Birliğinin artık yüzde 10 alma imkânı olmaz. Bakın, şu anda Erinç Bey'in bunu derhâl takip etmesi lazım, herhangi bir baronun açacağı iptal davasıyla, yönetmeliğin iptaliyle artık o yüzde 10... Ne kadar alıyor Barolar Birliği yüzde 10'la? 40 milyon lira para alıyor. Ya, İstanbul barosunun 3 katı.

Şimdi, İstanbul Barosu, adli yardımla ilgili, 16 milyonluk şehirde bir dünya vatandaşımızın adli yardım ihtiyacını karşılıyor değil mi? Soruyorum: Barolar Birliğinin doğrudan adli yardımın kullanılmasıyla ilgili bir çalışması var mı?

ZÜLKÜF UÇAR (Van) - O paranın nereye gittiğini biliyor musunuz Sayın Özkan?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Onu biliyorum, biliyorum ama onu da...

ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Dengeleme fonundan haberdar mısınız?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Tamam, dengeleme fonunu mademki kanun doğru dengelemiş, bütün barolara şu anda Barolar Birliğinin dağıtması lazım.

ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Dengeleme fonu zaten dağıtılıyor.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Dağıtıyor, dağıtıyor, merak etmeyin.

ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Bilmediğiniz mesele o.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - O zaman 2 no.lu baroya da dağıtsın.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Oraya da ne kadar dağıtıyor, gereğinden fazla dağıtıyor; içindeydim, biliyorum.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Müsaade ederseniz... Bakın, şu anda artık o dağıtım işini Barolar Birliği cari giderler için de kullanıyor.

ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Ve dengeleme fonu...

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Müsaade ederseniz...

Bakın, netice itibarıyla şu: Erinç Bey bu yönetmelikte Barolar Birliğinin aldığı yüzde 10 yani 40 milyon liranın kendisi üzerinden dağıtılmasını istiyorsa bunu da kanunda teklif edebilirdi, etmedi; Danıştay iptal eder bunu, bu açık hüküm.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Milletvekili mi o, kanun teklif edecek?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bu kanunda zaten, eski kanun....

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Barolar Birliği Başkanımız yok şu anda.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Ah be Süleyman Bey, tamam, olmasın.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Şimdi, kıymetli arkadaşlar, benim söyleyeceğim ikinci olarak...

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Barolar Birliğiyle ilgili bir konu varsa temsilcisi var burada.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Anayasa çerçevesinde vicdanlara hitap edecek bir hususu sizlerle paylaşacağım. Biraz önce Mevzuat Genel Müdürümüz Mehmet Bey sizlere bu değişimin ne getirdiğinden bahsetti, ben ona hiç girmiyorum, esas konu şu: Bakın, şu anda İstanbul ve Ankara 2 No.lu baroları hangi skalada adli yardım ödeneğinden para alıyorlar, ben onu paylaşayım. Bakın, kendi segmentlerinde olsaydı yani 3 bin bandında İstanbul'u konuşacak olursak 8-9 milyon lira alıyor olacaktı; 3 bin bandında üyeye sahip olan Anadolu baroları 8,5 milyon lira alıyor, Cumhur Bey bilir işte, Muğla Barosu da o civarda.

İki: Kendi altında olanlar olsaydı yani 2 bin ila 3 bin arasındakilerden olsaydı alacağı adli yardım ödeneği -rakam odur- 4 ila 6 milyon lira olacaktı. Ha, İstanbul 2 No.lu Barosu Türkiye'nin 10'uncu büyük barosu şu anda üye sayısı itibarıyla. Bakın, hangi baroların segmentinde? Artvin, 136 üyesi var, 768 bin lira alıyor, 800 bin lira yani İstanbul 2 No.lu Baro kadar. Yine, Çankırı Barosu, 175 üyesi var, 900 bin lira alıyor. Yine, Gümüşhane Barosunun ne kadar üyesi var? 76 üyesi var, kıymetli arkadaşlar, 700 bin lira alıyor.

TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Nüfus, o illerin nüfusları ne?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Nüfusa girersen o zaman 2 No.lu Baro uçar zaten; 16 milyona 2 No.lu Baro hizmet ediyor.

Diğer taraftan, Sinop Barosu 173 üyeyle 1 milyon lira alıyor, Tunceli barosu da 69 üyesiyle 500 bin lira para alıyor.

Kıymetli arkadaşlar, ben bunu sizlerin vicdanına sunuyorum, burada mutlak surette adalete ilişkin, Anayasa'daki orantılılık ilkesine ilişkin, Türkiye'nin hukuk kurumlarından olan ve bu hukuk kurumu da Türkiye'de çoğulcu bir anlayışla... Bakın, bize AGİT'ten geldiler o kanunu yaptığımızda, AGİT üyeleriyle oturduk konuştuk, Avrupa Konseyi'nden geldiler, her birisine bunun çalışmalarını anlattık.

Bakın, sormamız gereken çok soru var. 65 bin üyeli İstanbul 1 No.lu Barosunda şu anda seçimlere 24 bin üye katılıyor arkadaşlar. 24 bin üyenin 7 bin oyuyla seçilen Baro Başkanı da siyasal bir anlayışla farklı bir şekilde baroyu yönetmek istiyor.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Cahit Bey, burayı provoke ediyorsunuz ama yani bunu yapmayın.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Hasılıkelam Kıymetli Başkanım...

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Bakın, bu, provoke oluyor.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sibel Hanım, ben bitiriyorum zaten yani bunları da dinledik.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Yani ama gerçekten bunun bize hiçbir katkısı yok, hiç katkısı yok!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Müsaade ederseniz...

Başkanım...

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın Özkan, toparlayalım.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Şimdi, hasılıkelam, şu anda, malum, 2 no.lu baroların kapatılmasına ilişkin bir kanun teklifini konuşmuyoruz, burada adli yardım ödeneğinin paylaştırılmasına ilişkin bir kanun teklifini görüşüyoruz ve burada hatta hâlâ yol açıktır, mesela Erinç Beyler -bu işin Komisyon aşaması var, Genel Kurul aşaması var- bu süre zarfında, gerçekten hak ve nısfetle, adaletle... Bu baroların geleceği sosyolojik bir vakıadır, anayasal bir kurumdur Anayasa'nın 135'inci maddesi bağlamında; bunlarla ilgili önümüzdeki süreçte sosyolojisi de bunların inşa edilir. Ama ben diyorum ki bir hukukçu olarak, barolarda aktivizm ortaya koymuş bir milletvekili olarak diyorum ki: Gelin bu hususu da oydaşmayla beraber... Hatta Erinç Bey de gelsin, hakikaten kendisiyle birlikte çok güzel çalışmalarımız oldu ve uyumlu, müzakereci ve hukuk camiamıza, sivil toplumumuza, baromuza katkı sunan bir Başkanımız; bu noktada birlikte çalışmaya hazır olduğumuzu ifade ediyorum.

Genel gerekçesi itibarıyla kanunumuzun hazırlanması... Doğrudan, işte milletvekilleri olarak yaklaşık iki aydan beri biz bunun gece gündüz çalışmasını yürütüyoruz. Tabii ki teknik destek alacağız, tabii ki bunun bakanlıklar nezdinde etki analizlerini Hûkumet makamlarından alıyoruz ama diğer taraftan da Anayasa'ya uygun olduğuna inandığımız ülkemizin strateji belgesinde ve İnsan Hakları Eylem Planı'nda yer alan hedefleri gerçekleştirmeye matuf bir paket olduğuna inanıyoruz.

Eksiklikleri de bu müzakere ortamında beraberce halledeceğimize inanıyor, sabrınız için hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.